ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
19 mart 2022 bolu dağı tüneli zincirleme kazası
-
maalesef ülkemizde bir hastalık halini almış olan takip mesafesi kuralına uymamaktan kaynaklanmış olduğunu düşündüğüm üzücü kaza.
yetkililerin acil olarak önlem alması gerek çünkü ülkemizde kimse takip mesafesi gibi trafiğin en hayati kuralına uymuyor. aksi gibi uyan kişileri de enayi olarak görüp bıraktıkları mesafeyi saygısızca doldurarak kurunun yanında yaşın da yanmasına sebep oluyor bu saygısızlar.
sıçtık kelimesinin mesleklerdeki terminolojisi
erkek pantolon giyer senin neren erkek
devrimcilerin dia-sa'yı kamulaştırması
-
gençliğinde ankaralı bir devrimci olarak istanbul da kurumun genel merkezinde aktif rol almak için gittim
istanbul daki devrimci çeşitliliği ilk başta beni şoka uğrattı aslında
herkes devrimciliği kendi dünyasına göre yorumluyor ve ona göre davranıyordu
evrensel literatürmüş
devrimciliğin etik anlayışı ve hoşgörüsüymüş
nerdeeeee
ev tutmamız gerekiyodu
bende beşiktaşta bi teras katı buldum
şahane bi manzara
binanın sahibi ve sülaleside o binada oturduğu için biraz sorun yaşıyacağımızı düşünerek işe giriştim
ne devrimciliğimizden nede solculuğumuzdan bahsettim
eğer devrimciyiz veya solcuyuz deseydim o manzara, o teras yalan olucaktı
3 kuzeniz hikayesiyle girdim, kurumdan bir arkadaşın anneside geldi kefil oldu
devrimciyiz deseydik evi vermiceklerdi , çünkü hacı amca devrimcileri sevmezdi diye değil
devrimcilerin kira borcu takmadığı tek bir yer yok
hesap ödediği nadir yerler var
devrimcilik bu değildir çok konuştum kurumda ama anlatamadık açgözlü pinti materyalistlere
daha da rezaletini yaşadım,
bi sabah evden çıktık
beni güç bela uyandırdılar ve yarı uykulu yola düştük kuruma gitmek için
yolumuzun üstünde bir süpermarket var ve ordan kahvaltılık bişeyler alıncak
girdik içeri bi ton gezdik aldık falan kasaya geldik ben cebimdeki 20 liği arkadaşa uzattım
gerek yok ya aslı ödüyo dediler neyse ben hala uyuklama modundayım
kuruma geldik ve kızlar kahvaltı hazırlarlarken, süpermarketin sahibinin bizim kuruma ne kadar çok yardım yaptığını falan da öğrenmiş oldum
eski devrimcilerdenmiş o da, zamanın hızlılarından...
kızlar kahvaltıya çağırdığında gözlerime inanamadım
masada ne arasan var, yuuuhhh naptınız dedim
pis pis gülüşleriyle aslında sadece ekmek ve peynir parası verdiklerini öğrendim
vay amk dedim ya
adam o kadar yardım etsin siz gidin onun marketini soyun
şakamısınız lan
bendenizde yüksek tansiyon olması nedeniyle sinirlendiğimden başıma giren ağrıyla balgamlı bi tükrük salladım masaya
bi kaç gün sonrada 18 saatle doğu ekspresle geldiğim ankaradan
uçakla 50 dakikada döndüm
devrimcilik hikayesine de o günlerden beridir girmiyorum
çünkü bu ülkede gerçekten sosyalizmin ne olduğunu bilmeyen devrimciler
hayatında nutuk adlı eseri okumamış kemalistler
kuran açmamış müslümanlar var
yaran facebook durum güncellemeleri
-
kışın bulduğumda sevineyim diye montumun cebine 10tl koydum. 3 gündür aklımdan çıkmıyor... geceleri uyku uyuyamıyorum. ne biçim fakirim lan ben...
kahve
-
en sevdiğim içecek. tercihim her zaman espresso ama onu evde yapacak imkanım yok ayrıca bazen daha uzun soluklu bir kahve içmek istiyorum. o durumlarda da french press tercih ediyorum.
dünyada revaçta olan 2 kahve çekirdeği vardır. arabica ve robusta. arabica daha pahalıdır. robusta daha sert bir tada sahipken arabica daha aromatiktir. pek çok büyük kahve zinciri(starbucks, gloria jeans...) -bildiğim kadarıyla- yalnızca arabica çekirdeğini kullanırlar. arabicanın yetişmesi daha zordur. çünkü hem belirli bir yükseklik ister hem de verimliliği robustaya oranla daha düşüktür, dolayısıyla da daha pahalıdır.
kahve çekirdekleri toplanıp kavrulur ve öğütülür. işte yanlış bilinen bir şeyi tam bu noktada düzeltmek gerekir. türk kahvesi denen pudra kıvamındaki kahve, öğütülmüş kahve çekirdeğidir; ancak suda çözünebilen kahvelerdeki o tanecikler kahve çekirdeği değildir. ona granül kahve denir.
pişirmek istediğiniz kahvenin türüne göre farklı boyutlarda çekilir(öğütülür) kavrulmuş kahve çekirdeği. türk kahvesi diye bildiğimiz ve kahve çekirdeğini hiçbir süzme işleminden geçirmeksizin suyla karıştırıp pişirdiğimiz yöntem için kavrulmuş çekirdek en ince şekilde çekilir.
espresso makineleri için ince çekilmiş, filtre kahve mekinaları için orta çekilmiş, french press(şu cafelerde önünüze gelen, bazılarının filtre kahve dediği, üstten bastırdığınız aparatla kahveyi süzdüğünüz zımbırtı) için kalın çekimiş kahve çekirdeği kullanılır.
americano, lungo, macchiato, latte gibi türlerin hepsi aslında birer espresso türevidir. bir de ristretto vardır ki(kısa çekim espresso diyelim) o da bir espresso türevidir bir bakıma. yani aslında espresso yapılır, sonrasındaki işlemlerle ismi değişir kahvenin. örneğin espressoya sıcak suyla yumuşatırsanız adı amerikano olur, süt köpüğüyle yumuşatırsanız adı macchiato olur, sütle yumuşatırsanız adı latte olur. bence hiç yumuşatmayın, şeker de atmayın. gerçek kahvenin tadını, keyfini öyle alırsınız ve ancak bu sayede kahve kültürünüzü, damak tadınızı geliştirip daha iyi bir espressonun peşinde koşarsınız.
kahvenin tadını etkileyen oldukça fazla faktör vardır. en başta kaliteli bir kahve çekirdeği, doğru kavurma, doğru çekim, tazelik, doğru pişirme, iyi su kullanımı, sunum vs. gibi.
ben kahveyle çok ilgilenmeme, kahveyi çok sevmeme rağmen elbette bir kahve gurmesi değilim ancak iyi bir espressoyla kötüsünü ayırabilir dahası ikisi arasındaki farkın nedenleriyle ilgili bir iki olası sebep sunabilirim. bizim ülkemizde kahve kültürü çok gelişmediğinden, her cafe hazır kahve çekirdeği kullandığından ve bunları da satan firmalar beli olduğundan espressolar arasındaki fark genelde kahvenin cafe içerisindeki saklanma koşullarından ya da makineyi kullanan adamın gösterdiği/göstermediği özenden kaynaklanır mesela.
kahve üzerine daha uzun şeyler yazabilirim. daha burdayız, bol bol yazarız. kahveyi şekersiz için bana sorarsanız. en azından şekeri azaltın, sonra yavaş yavaş bırakırsınız.
çay samimiyettir, dostluktur, sosyalliktir; kahve tutkudur, aşktır, yalnızlıktır.
hastası olunan sözler
-
eskiden derdim ki;
insanın başına gelebilecek en kötü şey, bir gün 'yapayalnız kalmasıdır'.
öğrendim ki; hayatta insanın başına gelebilecek en kötü şey,
'yapayalnız hissetmesine neden olan insanlarla yaşamasıdır'.
(bkz: goethe)
mesut süre
-
aşmış radyoculuk kariyeri, ilişki testi ile yakaladığı başarısı, rabarba'sı, stand-upları, komedyenliği, samimiyeti vesaire bunlar bir yana... yakınındaki tüm arkadaşlarına her zaman destek olmuş, ellerinden tutmuş ve başarılı olmaları için çabalamış bir adamdır. benim için bu yönüyle özeldir. abidir.
sayesinde cem işçiler'i, kemal ayça'yı, fazlı polat'ı, firuze özdemir'i, ilker gümüşoluk'u, ibrahim türker nam-ı diğer anlatanadam'ı, erman arıcasoy'u tanıdım. bunlar mesüt süre ünlü değilken, ya da küçük bir kitle tarafından takip edilen bir "az ünlü" iken de yanındalardı, şimdi mesut süre tüm türkiye'nin tanıdığı bir adamken de yanındalar ve onlar da kendi komedyen kariyerlerinde ilerliyorlar. hiç birini yarı yolda bırakmadı, kendi kocaman yüreği ondan kocaman, güzel adam.
büyük sığınmacı protestosu
-
daha 17 yaşında genç bir kızcağız vardı, bir vatansız tarafından tecavüz edilmeye çalıştı, direndi, başı taşla ezildi.
her gün onlarca türk kadınının videosu bu tacizci vatansızlar tarafından çekilip yayınlanıyor.
her gün onlarca kadın yolda yürürken bu vatansızlarca takip ediliyor.
daha niceleri var, hiçbirini tanımıyorum ama bana ne diyemiyorum. kanıma dokunuyor!
bunun partisi, siyaseti yok. vatan meselesi! herkes sesini çıkarmalı. bu şerefsizler kadın, çocuk, akp'li, chp'li, dinli dinsiz diye ayırt etmiyor. sesini çıkarmayan herkes bir gün bu salgınla yüzleşecek.
karşı cinste dikkat edilen ilk şey
-
duruşu.
çünkü bir insanın duruşundan her şeyi anlayabilirsiniz. size verdiği enerjiyle alakalı tamamen bu. tabi burada en önemli etmen gözleri oluyor. nasıl baktığı.