ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
4+1+3+4 eğitim sistemi
-
önliberosuz eğitim bir boka benzemiyordu. her eğitim sistemine böyle bir çapa lazım.
şehirlerarası otobüs yolculuğu klişeleri
22 aralık 2022 kılıçdaroğlu'nun seçim afişleri
-
ey türkiye..
75 yaşındaki dedelerin eline kalmamalısın.
trabzonspor
-
grup lideri olarak çıkarak juventus'u çeken takım. lazio da grup ikincisi olarak ludogorets'i çekti.
(bkz: bülbüle tuzak kurarım bahtıma karga gelir)
soner sarıkabadayı tarzı şarkı yazma rehberi
-
"yanarken kalbim cayır cayır
bana layık gördün acı bir hayır
dumanı üstünde bak püfür püfür
abi yenge de erik gibiymiş kütür kütür"
japon tuvaletleri
-
japon tuvaletlerinde su israfı yapmamak oldukça önemlidir. misal alafranga * , tuvaletlerinde sifonun üzerinde bir musluk vardır, ellerinizi bu su ile yıkarsınız, akan su sifonun içine gider ve tuvalete akıtacağınız su için ekstra su harcanmaz.oturgaç ısıtmalı da olabilir kimi zaman.
http://tsuruoka.unspoken.org/…/toilet_annotated.jpg
bir başka su tasarrufu sistemi için; #13964060
ayrıca bizdeki alaturka tuvaletlere benzeyen japon stili tuvaletlerin nasıl kullanılacağını görmek için tıklayınız;
http://www.asahi-net.or.jp/~ad8y-hys/movie.htm
şahsiyet (dizi)
-
diziyi bitirdim ama ben de bittim. günlerdir ne yazsam diye düşünüyordum, sonunda kendimce yakaladığım ufak bir detayı paylaşmak istedim.
--- spoiler ---
5.bölümde agah bey, nazif-naz ile içerken nazif bir ara şöyle diyor: "hani bir kız vardı güzelce, sungurlar pazarlıyordu hatırladın mı? galiba ben ilk kez o kıza söyledim agah"
bu bahsi geçen kız reyhan. o sahneyi tekrar izlerseniz konu açılınca agah bey'in yüzünün değiştiğini anlarsınız. hani seviyoruz böyle amerikan dizilerinde dizinin finali aslında önceki bir bölümde verilmesini, aynısı şahsiyette var. o yüzden gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki izlediğim en iyi 10 dizi arasına girdi şahsiyet. finaliyle beni bu derece vuran bir dizi daha hatırlamıyorum.
--- spoiler ---
azalan verim kanunu
-
hayat tecrübelerimden bir örnekle açıklamak gerekirse:
şimdi bizim burada cumartesi pazar kurulur, ben de bazen dedeme yardım ederim. alışverişi yaptık dönüyoruz, dedem pazar arabasının çok yüklendiğini düşündüğünde birlikte çekmemizi önerir. böylece eve daha hızlı ve benim de daha az yorularak gideceğimizi iddia eder. ben de bunu azalar verimler kanununa dayanarak açıklarım dedeme:
-dede, eğer ikimiz arabayı çekersek eve daha hızlı gitmeyiz, çünkü ben senin hızına göre yürümüş olurum, ayrıca daha az da yorulmam boy farkımızdan dolayı, eğri büğrü yürümek zorunda kalırım ve daha çok yorulurum. yani arabayı iki kişi çekersek verimimiz düşer. yaaaaa! o yüzden bana bırak!
işte böyle birşeydir azalan verimler kanunu. arabayı üç kişi çekmeye kalkarsanız zaten iyice boka sarar herşey. daha fazlası zaten olmaz. şöyle de düşünürseniz konu dışına çıkmış olursunuz:
"yüz kişi toplanalım, sıraya dizilelim evin önüne kadar, herkes bir yanındakine arabayı versin, çok kişi oluruz ve verim artar"
artmaz canım, niye, üretim fonksiyonu değişir o zaman, teknoloji değişmiş olur!
cem yılmaz
-
cem yılmaz'ı çokça seven, saygı duyan ve kendisinden öğrenilecek şeyler olduğuna inanan bir insanım. ancak her zaman kendisinin dillendirmeyi sevdiği bir söz vardır şu minvaldeki sorulara karşı:
"neden güncel meselelere duyarlı anlamda eserler üretmiyorsun? neden mizahı zayıfın güçlüye karşı olan savaşında hep kullanıldığı gibi kullanmıyorsun? hem de bu silahı en iyi kullanabilecek en başarılı, en yenilikçi zeki sanatçılardan, silahtarlardan biriyken?"
kendisinin cevabı ise şu kaçamak minvaldedir, bilenler bilir - ki ben buna hep saygı duymuşumdur:
"bunu zaten yapan abilerimiz, arkadaşlarımız var. onlar bu işi iyi yapıyorlar. ben bunlara girmiyorum, ben yapabileceğim en iyi şeyi yapıyorum, sanatımı icra edip, insanları güldürüyorum. güldürürken düşündürmeyi başkaları yapıyor zaten."
harika yapıyorsun, saygı duyuyorum, daha fazla para ve başarı kazan ve daha iyilerini yap; bunu tüm kalbimle umarım.
buraya kadar her şey normal ama işte sayın cem yılmaz; sen bu insanların durumunu sallamaz, bu konuda kaçamak yaparsan, yarın gelip de yine bu insanlara karşı sosyal medyadan "korsan almayın, heeyy" diye bağırdığın zaman, 3-5 şak şakçı ya da fanboy haricinde hiç kimse seni ciddiye almaz, güler geçer; benim gibi bilerek ve isteyerek ya da bilmeden... zira bu milletin seninkinden önce açlık, fakirlik, sömürü, cehalet gibi onlarca sorunu var senin vaktiyle sallamadığın... ve şimdi onlardan senin onlar için yapmadığını, senin için yapmalarını, duyarlılık göstermelerini bekliyorsun. ancak biliyorsun ki sen insanlar için ne yaparsan, onlar da zamanı gelince senin için onu yaparlar. "eh ama ben onları o kadar, güldürdüm, hizmet ettim?" . eh onlar da güldüler işte, o kadar. neden şimdi düşünmelerini bekler oldun ki?
hem hani sorunlarımıza girmiyorduk, düşünmüyorduk, gülüp eğleniyorduk seninle? ne oldu yani, senin paralara, emeğe dokunulunca mı sorun çıktı ilişkimizde? eh hani bizimkiler? hani asgari maaşa 14 saat çalışıp, ölen taşeron madencinin emeği? çok bir şey değil, çıkıp 2 kelime söyleyip duruş gösterebileceğin, bir şeyler değiştirebileceğin binlerce işçinin yetimin, çocuğun hakkı? bu böyle uzar gider, senin girmek istemediğin meseleler, biliyorum...
heh işte, o yüzden susman daha iyi bu konularda, sen sanata devam et, gülelim eğlenelim yalnızca. böylece hayatım boyunca senin için yazmayı aklımdan dahi geçirmeyeceğim bu tarz bir ilyas salmansal bir entry yazmayayım bir daha, ta-mam?
kadını köpek edecek 5 erkek davranışı
-
kadını köpek etmekten sonrasını okumadım. (bkz: annesi köpek edilmiş tiplerin açtığı başlıklar)
muslera'yı sevmeyen galatasaraylı
-
muslerayi sevmeyen galatasaray'lı zapata'ya vurduruyordur.
14 temmuz 2015 new horizons plüton geçişi
-
batı uygarlığı 5 milyar km öteden gelen pluto fotoğraflarını incelerken türklerin gündemi allah yazılı pide ve mucizevi atatürk silüetiydi.
buket'i amerika'ya yolluyoruz
-
duyarsız sözlük yazarlarının sulandırdığı kampanya. bir genç kızın hayalleri gerçek ola, şaka lan şaka. nasıl bir kazanmaysa yıllık 42 bin dolar ödenecekmiş, kazanamasa ne olacaktı kimbilir.
(bkz: gel gel çüküme gel çüküme)