ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
suzan sabancı'nın florida parti paylaşımı
-
ciddi ciddi zengin kesimin toplum sorunlarını düşüneceğine, üzüleceğine ve yas tutacağına ihtimal verenler var.
çok iyi niyetlisiniz bu dünya için.
edit: (bkz: deprem bölgesindeki yetişkin bezi ihtiyaci)
ötv kalkarsa arabamın değeri düşer
-
aramızda bazı pezevenkler var. 1'e aldığı araba 3'e çıkınca farkı kimseyle paylaşmayıp fiyat düşünce aradaki farkı isteyebilir.
evde tost yapıp işyerine getiren varoş kız
-
ofiste yeşil elma kemirip "çok fena şehirliyim ben" diyen kızdan çok daha samimidir.
yaran fıkralar
-
bir amerikali, bir ingiliz ve bir iraklı barda oturmuş içki
içiyorlarmış.
amerikali içkisini bitirince bardağı havaya firlatmiş, silahını çıkarıp
bardağa ateş edip parçalamış:
"bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz amerika'da aynı bardakla iki
kere içki içmeyiz" demiş.
ingiliz de bunun üzerine içkisini bitirip bardağı havaya fırlatmış ve
ateş ederek bardağı parçalamış:
"bizim ingiliz kumsallarında bardak yapacak cam için o kadar çok kum
vardır ki, aynı bardakla iki kere içki içmeyiz" demiş.
bunun üzerine iraklı da buz gibi soğukkanlı bir şekilde içkisini
bitirmiş, bardağı havaya fırlatmış, silahını çekip amerikali ve ingilizi
vurup öldürmüş:
"bağdat'ta bu ingiliz ve amerikalılardan o kadar çok var ki, biz aynı
adamlarla iki kere içki içmeyiz"
türban takıp gezi eylemine katılan laikçi kız
-
türbanı tekeline almış ve simgesi haline getirmiş haysiyetsizlerin zoruna giden kızdır.
yarı uyur halde kreşe bırakılan çocuk
-
evimin yanında kreş olması sebebiyle her sabah gördüğüm manzara.
annesinin peşinden sürüklene sürüklene, ayakta uyur vaziyette kreşe bırakılan çocuk bu.
küçücük yaşta yaşam kavgasına girişmiş bebecik.
bir bıraksalar oracıkta kıvrılıp uyuyacaklar oysa.
lan bir insan 3 yaşında mı başlar hayatın yükünü yüklenmeye?
bir kaç sene sonra da okul derdi başlayacak.
sonra sınavdı, ygs lgs igs hayatı sikilecek garibimin.
sokaklarda topaç çevirmek, akşam ezanına kadar maç yapmak hiç olmayacak hayatında.
varsa yoksa ders, sınav, koşuşturmaca.
dershane, rekabet ve başarılı olma zorunluluğu.
şu an ne olduğunu tam idrak edemese de birşeyler oluyor.
tv'de mutsuz insanları görüyor.
nefretten gözü dönmüş amcaları görüyor.
polisler var, sirenler çalıyor.
sonra uyku saati geliyor.
sabah gene annesi uyandıracak.
süklüm püklüm annesinin peşine takılıp kreşin kapısına bırakılacak.
akşama kadar annesini özleyecek.
debe edit:
(bkz: taşlıdere ilköğretim okulu yardım kampanyası)
espresso
-
türkiye'de türk kahvesinin kayıtsız şartsız ve de hakettiği egemenliği dolayısıyla kendisine pek yer edinememiş, bulunduğu mekanlarda da genellikle uygun standartta olmayan kahve şekli.
kahveyi pek aramayan bünyemde, yurt dışında içtiğim bir örneği dolayısıyla kendisine taht kurmuştur. sonrasında da artık en iyi espressoyu evinde içebilen bir ev baristası haline geldiğimden, bu birikimlerimi suserlerle paylaşayım istedim.*
bir shot espresso; 7 gram taze çekilmiş arabica kahve granülünün içinden 88°c derece sıcaklıkta 25 ml suyun 10 bar basınçta 25 saniye süreyle geçmesi sonucu elde edilir ve fincanda iken 70°c sıcaklıkta olması gerekir.
görüldüğü gibi espressonun standardı son derece nettir. manyak mısın kim uğraşacak o kadar detayla diyenler için piyasada çeşitli tam otomatik kapsüllü espresso makinaları var. ancak bu makinalardaki en önemli dezavantaj kapsüle bağımlı olmaları ve kullanıcıya hiç müdahale şansı tanımamaları. ben işin içine ruhumu katmak istiyorum, farklı kahveler denemek istiyorum diyenler manuel veya yarı otomatik makinalara yönelmeli. çünkü espresso yaparken yukarıda saydığımız standartlar dışında tamper'i filtredeki kahveye bastırmanın bile tekniği var. ben şu makinayı kullanıyorum ve çok memnunum. ama dediğim gibi piyasada bir sürü tam otomatik ve manuel makina var.
şimdi de iyi espressonun sırlarını veriyorum, yanaşın:
- kahve mutlaka arabica olmalı, robusta ile espresso olmaz.
- ideal olan kahvenin espresso yapılmadan hemen önce çekilmesi, yani taze olması. bu nedenle mümkünse kahvenizi çekirdek olarak alın ve espresso yapmadan önce kendiniz öğütün. kahve granüllerinin büyüklüğü de espresso tadını etkileyecektir ve siz kendinize uygun büyüklüğü zaman içinde keşfedebilirsiniz.
- bir sürü yerde çekirdek kahve bulabilirsiniz. mesela migros'ta satılan illy'nin kırmızı kapaklı espresso çekirdek kahvesi fena değildir. arap taşağı gibi kavrulmuş malum boktan amerikan kahvelerinden uzak durun. onlardan iyi espresso olmaz. amerikalı ne anlar espressodan, onlar instant robusta içsin.*
- kendinize uyan granül büyüklüğü, kahve miktarı, filtrasyon süresini zaman içinde keşfedebilirsiniz. ama unutmayın espresso fincana geldiğinde üzerinde en az 5-6 mm kalınlığında açık renkli krema tabir edilen köpük olmalı. bu espressonun kalitesini gösteren olmazsa olmazıdır. krema ne kadar kalın olursa o kadar iyidir.
- espresso yaptıktan sonra makinadan çıkan filtrenin içindeki puck denen kahve kalıntısı kupkuru olmalı ve blok halinde filtreden çıkmalı. öyle değilse bir şeyleri yanlış yapıyorsunuz.
unutmayınız, latte, cappuccino, americano, macchiato gibi tüm diğer kahve çeşitleri espressonun süt ve diğer yan ürünlerle karıştırılması ile yapılır. espresso kahvenin özüdür, ruhudur.
hadi afiyet olsun.
saat dokuzu beş geçe çalan siren
-
duyulduğu anda hayatının 4. çeyreğini yaşayan babannemin lokmasını yarım bırakıp, ağladığı görünmesin diye gözlerini sıkı sıkı kapamasına sebep olan siren.
[https://eksiup.com/p/sg488501gp7u https://eksiup.com/p/sg488501gp7u]
edit:link
izmir meyhaneleri
-
işler yoğundu programı aksattık ama zaman içerisinde iki mekan daha olsun deneme şansımız oldu;
eyvan : bornova'da bayraklı'ya yakın tarafta kanatçının az ilerisinde bir mekan. hiç bilmeyen folkart'ın ikiz kulelerine doğru gitsin onlara 200-300 metre mesafede falandır. öyle gandi'deki, tulumbalıdaki gibi sen hepsinden birer parça getir derseniz uzaylı gibi bakıyorlar ama sen bize 4 servis aç hepsinden birer porsiyon getir biz paylaştırırız deyince bir anda rajhatladılar. servi hızı da biraz düşük, iyi niyetli ama bir miktar zayıf kalıyor. etler fena değil, mezeler ortalama-ortalama üstü fiyat fena değil ama biz uzun süredir methini şöyle güzel böyle ucuz diye duyduğumuzdan biraz hayal kırıklığına uğradık. özetle tarafsız gözle bakılırsa fena değil iyi bile denebilir ama övüldüğü kadar hesaplı ve lezzetli değildi sanki.
marika: urla demircili'de bir plaj ayrıca balık restorantları da var ve tezgahlarında şaşırtıcı seviyede balık oluyor (elbette yazın) gerçi iki hafta önce halen açıklardı ama kış boyunca durumlarını bilmem. mezeleri oldukça iyi, servis yine çok iyi balıklar da hem çeşitli hem çoğu taze tek falsosu kıyıda köşede rakı-balık mekanı buldum diyemeyeceğiniz bir fiyatı var. ama denizin kıyısında rakı balığa parası neyse vericem kardeşim derseniz adam başı 70-100 bandında adam başı 35 lik rakı-meze-balık yapabilirsiniz. tabi balık deniz balığı olsa da 2-3 kiloluk sinariti masaya kondurmayı falan unutun yine de görece mütavazı gidin.
pek yakında : çeşit olsun deyu 1-2 fasıllı mekan, hisar balıkçısı, bucasporu sevenler lokali (ne demek başka mekan mı kalmadı adı böyle olan mekana insan sırf merakından gider)
evrende 100 milyar galaksi olması
-
100 milyar galaksi içerisinde akp iktidarına denk gelmek.
şansıma tüküreyim.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: denizde ayagıma bakan gülüyo amk ne var ki
1. ne var delikanlı gibi söyleyin
http://c11.incisozluk.com.tr/…06/7/296347_o99b9.jpg
2. baş parmağından bileğine taksi tutsan 450 lira tutar amk
3. bu ayak istanbul'a 4.köprü olur amk
4. kafanın üstünde iki tur dönsen havalanırsın amk
5. sığıra tekme koysan hayvan kıyma haline gelir amk
ve en efsanesi..
6. baban kanguruya mı çaktı bu nasıl bir ayak amk
sabahtan beri gülüyorum lan haahahahaha :)
edit: imla
metro turizm'in yolcularına dayak atması
-
(bkz: arkadan ölmeyen kaldı mı?)
tek başarısı evlenip çocuk doğurmak olan kadın
-
her gün parçacık çarpıştıranlar tarafından eleştirilendir. nedir başarı abi onu söyle bana? on yıldır çalışıyorum, patron zırıltısı çekiyorum. müdür olsam mı başarı, bu bok gibi iş hayatında? marie curie olsam mı başarı? erkeklerin hepsi birer pierre curie veya einstein mı? yoksa van gogh veya beethoven mı? siz başarılı beyler, gece 10'lara kadar mesai yapmak mı başarı? yoksa beyninizi elin kalantorunun cebini biraz daha doldurmak için tüketmek mi?
başarı ne biliyor musunuz ?
mutlu olabilmek. kimisi bunu ev kadını olup çocuk yapmakta bulur, kimisi çılgın gibi çalışmakta. ama tek bildiğim mutlu insan diğer insanların kıçı, başı, hayat tercihleriyle uğraşmaz, kendi işine bakar.
edit: 25 yıldır ben canımın istediği saatte kalkamıyorum, gündüz istediğim saatte istediğim yere gidemiyorum. bir insan evladı şu veya bu şekilde bu özgürlüğü elde edebilmişse başarılıdır bence mesela.