hesabın var mı? giriş yap

  • ışık bir filozofun eline düşerse onunla ne yapar. sebastiao salgado sadece kameranın arkasına geçip anları dondurmamış, tam tersine zamanın buzunu kendi benliğinde çözüp ondan insana dair dersler pişirmiş. ekstrem coğrafyalarda insanın kalbine tokat atan fotoğraflar çekmiş. sonunda çektiği fotoğraflar en çok kendini acıtmış olmalı ki yolunu değiştirmiş. kendi dar çevresinden -aile mirasından- başlayarak doğaya dönmüş. belki de çektiği onca fotoğraftan sonra iyice hastalanan ruhunu iyileştirmek istemiş. ve ekosistemin -yağmur ormanları ve toprağın- yaralarını sarmak için kendi çevresinden başlayarak attığı adımlar en çok kendisini iyileştirmiş. iyileştikçe insan merkezli fotoğraflardan doğayı konu alan fotoğraflara yönelmiş. ruhunun aradığı merhemleri doğada bulmuş, iyileştikçe gezegene aşk mektubu yazmaya koyulmuş. belki de iyileşmek isteyen, iyileştirmekten başlamalı.

    tümüyle siyah beyaz fotoğraflardan oluştuğu için ilk görüşte aklıma ashes and snow'u getirdi. fakat ashes and snow'un aksine, bir rüyadan çok çarpıcı gerçeklerin içinde buluyorsunuz kendinizi. durup düşünmeye ayıracak, aklınıza soru işaretleri ekecek 1 saat 50 dakikanız varsa seveceğinizi sanıyorum.

  • bir tane olmayandır.
    farklı farklı kategorilerde şöyle sıralanabilir;

    gülmenin bir insana yakışmadığını görmek için;

    görsel

    allah insanı açlıkla terbiye etmesin sözü için;

    görsel

    kızgın kategorisinde;

    görsel

    ceeee diyerek bebek güldüren kategorisinde;

    görsel

    duck face için;

    görsel

    düşünen adam profili için;

    görsel
    bir de bayıl istersen feriha için;

    görsel

    karizmatik olmaya çabaladığı ama olamadığı kategorisinde;

    görsel

    benim en sevdiğim;

    görsel

    gelecekten gelen foto, 14 mayıs'ta seçimleri kaybedince küsen kategorisinde;

    görsel

    edit: linki giden fotoğraflar güncellenmiştir. ilave kategoriler eklenmiştir.

  • erdoğan'ın kılıçdaroğlu karşısında 35.4 alırken mansur yavaş karşısında 41.4 alması bu güne kadar yapılmış en başarısız manipülasyon denemesidir.

  • öncelikle çin gibi ülkeler okuma yazma öğretme konusunda sıkıntı çekiyorlar. illa kendi en eski alfaben olursa güzel olacak diye bir şey yok. japonya'nın alfabesi de zaman içinde değişmiştir. latin alfabesini değiştirip kendi alfabemizi yapmışız, yazıldığı gibi okunuyor mis gibi. önemsiz bir olay gibi geliyor ama altı ayda okuma yazma öğreniyorsun. okumada tutarsızlıklar yok denecek kadar az. ingilizce veya çince okuma öğrenen çocuklar bu seviyeyi 3 senede görüyor. o yüzden şu an kullandığımız alfabe dilimiz için mükemmel. kaldı ki dünyanın bilim ve iletişim dili olan ingilizceyi ikinci dil olarak öğrenirken de kolaylık sağlıyor. özetle alfabe bizim, yedirmeyin.

  • bu nasıl bir kibirdir aklım almıyor. demek ki karşısına çıkıp yanlışını yüzüne vursak bize de aynını yapacak.
    gidişiniz çok acıklı olacak efendiler. sizin dürüst olanlarınızı dahi iktidar gittiği anda acımasız bir kurt kanunu bekliyor sanki. nefret paratoneri gibisiniz.

  • konu üzerinde uzun araştırmalar yaptığım, hatta bir proje ürettiğim, ülkemiz açısından döviz, istihdam ve kalkınma açısından büyük bir potansiyel barındıran sektördür. ancak ne yazık ki ülkemizin bu konuda büyük potansiyeline rağmen çoğunlukla özel sektörün faaliyet gösterdiği bir alan olarak devam etmektedir.
    dünyada 100 milyar dolarlık hacme ulaşarak pek çok ülkenin de dikkatini çekecek bir konuma ulaşmıştır.
    hal böyle iken sağlık turizmi nedir, ne üzerinedir biraz bilgi vermek istedim.

    sağlık turizmi, sağlığın korunması, geliştirilmesi ve hastalıkların tedavi edilmesi amacıyla ikamet edilen yerden başka bir yere seyahat edilmesi ve gidilen yerde en az 24 saat kalınarak sağlık ve turizm olanaklarından yararlanılması olarak tanımlanmaktadır. bu şekilde belirtilen amaçlarla seyahat eden kişiye de “sağlık turisti” denilmektedir. burada "sağlık turisti" ile "turistin sağlığı" olgularını karıştırmayalım, sağlık turisti'nin amacı tedavi olmak için gelmek ve tedavisini olurken tatil yapmak olmalı. tatil için gelip herhangi bir nedenden dolayı sağlık hizmeti aldığında bu "turistin sağlığı" olarak nitelendirilmektedir.

    sağlık turizminin geçmişinin sümerlere kadar uzandığı bilinmektedir. sümerler, m.ö. 4000 yıllarında, sıcak kaynakların etrafında bilinen en eski sağlık tesislerini inşa etmişlerdir. eski yunan imparatorluğu döneminde hastalar termal tedavi için akdeniz ülkelerine seyahat etmişler, 18.yy sonrası avrupalılar tedavi için nil nehrini seçmişlerdir. 20. yüzyılda bilim ve teknolojide ilerleyen ülkeler özellikle amerika ve avrupa ülkeleri, tıp alanında da büyük ilerlemeler kaydederek dünya’nın sağlık tedavi merkezleri haline gelmişlerdir

    sağlık hizmet sunumunda artan maliyetler, yaşam kalitesinin yükselmesi, gelişmiş ülkelerde hızla sayısı artan yaşlı nüfus, sağlık hizmetinin daha ekonomik ve kaliteli olması, insanların tedavi olurken tatil yapma fırsatı bulabilmesi, sağlık hizmetlerinde maliyeti düşük ülkelere olan rağbeti artırmıştır.

    sağlık turizminin gelişmesine etki eden en önemli unsur; insanların yüksek kalitede düşük maliyetli sağlık hizmetlerini talep etmesidir. insanların uzun bekleme sürelerinden kurtulmak, ileri teknolojiye ulaşmış kaliteli sağlık hizmetini en kısa zamanda almak, tedavi maliyetlerini düşürmek ve hem sağlık hizmetini alıp hem de tedavi olduğu ülkede tatilini yapmak istemesi, yaşlı nüfusun oransal artışı dünyada sağlık turizminin gelişmesine neden olmuştur.

    dünya ülkelerinde turizm önemli bir gelir kaynağı olarak görülmektedir. son yıllarda ülkeler doğal, tarihi ve iklimsel olarak sınırlı kalan turizm gelirlerine yılın her ayında etkin sağlık turizmini de eklemek ve ülke ekonomilerini daha çok geliştirmek amacına doğru hareket etmeye başladılar.

    dünyada turizm hareketleri her ne kadar insanların yeni yerler görüp gezmek eğlenmek amacıyla gelişmiş olsa da; son yıllarda sağlık turizmi ülkeler için giderek artan bir ivme kazanmaktadır. insanlar artan tedavi maliyetleri, karşılanması uzun ve zor sağlık sorunları için daha ekonomik ve daha rahat hizmet alabilecekleri ülkelere yönelerek gittikleri ülkelerin tıbbi, tanısal, doğal kaynaklarından faydalanmak, sağlıklarına tekrar kavuşmak ya da daha sağlıklı olabilmek amacını taşımaya başladılar.

    sağlık turizmi; sıfır maliyetli, zengin doğal ve tarihi kaynakların turizm ve özellikle sağlık turizmi ile değer kazanmasının yanı sıra ülkelere ciddi döviz akışı sağlaması, vatandaşlar için hem iş gücü hem de önemli bir gelir kaynağı olma potansiyeli taşımaktadır. bu istihdam ve gelir ‘doğrudan’, ‘dolaylı’ ve ‘ek istihdam’ olarak gerçekleşmektedir. ayrıca bu gelir ükkenin yeni yatırımlar için kaynak sağlamasının yanında tarım, inşaat, gıda, mobilya vb. pekçok sektörü de uyaracağı kesindir. bu nedenle, hem bölgesel hem de ülke için bir kalkınma aracına dönüştürülebilir.

    sağlık turizmi tıbbi pek çok tedavi ve girişimi içermektedir. günümüzde göz, diş, estetik, ortopedi, tüp bebek, kalp damar, saç ekimi ve ortopedi ameliyatlarına kadar sağlıkla ilgili pek çok alanı kapsamaktadır.

    sağlık turizminin türleri:

    a)-medikal turizm (tıp turizmi):

    bu turizm çeşidinde doktor ön planda olup, tedavi ihtiyacı olan turistlerin turistik faaliyetlerinin bir kısmını kapsayan özel tedaviler olarak karşımıza çıkmaktadır. amaç hastanede tedavi veya ameliyat olmak ve aynı zamanda tatil yapmaktır.

    b)-yaşlı ve engelli turizmi:

    yaşlı ve enge sağlık alanındaki yeni gelişmeler ve insanların hayat standartlarındaki yükselme, ortalama yaşam süresini uzatmış ve doğurganlık oranlarının azalması sonucunda yaşlı nüfus artışına sebep olmuştur. bu nedenle günümüzde sağlık turizminde yaşlıların bakımı ile ilgili kurulan tesisler ve bu amaçla yapılan seyahatler sağlık turizminin yeni bir türü olarak turizm faaliyetlerinde yerini almaya başlamıştır. yaşlı turizmi, 65 yaş ve üstü olan, birden fazla kronik rahatsızlığı olan bakıma muhtaç hastaların iklim ve hava değişikliği gerçekleştirilerek sosyal tesislerde tedavi edilmesini esas alan turizmdir.

    c)-termal/spa/wellness turizmi:

    profesyonel ekiplerce uygulanan su ve çeşitli aromatik kürlerin kullanılması yoluyla vücudun dinlendirilmesi, ağrı ve acıların azaltılması amacıyla uygulanan bir tedavi yöntemi olarak tanımlanmaktadır.

    termal tedavi düşük maliyetli ve etkili tedavi aracı olarak insanlar arasında önemli bir seçenek olmuştur. bugün termal turizm asya ve avrupa’da önemli bir gelir kaynağı durumundadır.

    ülkemiz, dünyada termal ve mineralli sular kapasitesinde yedinci, avrupa’da ise birinci sıradadır. biyolojik ve kimyasal açıdan zengin termal suları ile 1.500 'den fazla jeotermal kaynağa, 46 ilde 240 üzerinde kaplıca tesisine sahiptir. ancak ülkemizde jeotermal kaynakların termal turizm alanında kullanımının maalesef sadece %15 olduğunu belirtilmektedir.

    termal turizmin türevlerini üç ana başlık altında toplamak mümkündür:

    1) klimatizm (temiz havadan yararlanma),

    2) termalizm (kaplıca)

    3) üvalizm (meyve-sebze kür tedavisi)

    2022 yılında toplam 1.258.382 kişi sağlık hizmeti almak için ülkemize gelmiş ve buradan elde edilen gelir 1. 926.094 bin abd doları tutarında gerçekleşmiştir.

    sağlık turizmi alanında en çok tercih edilen ülkeler; abd, hindistan, küba, kosta rika, tayland, singapur, kolombiya, malezya, türkiye, meksika, almanya ve güney kore’dir.

    kaynak:
    1-bülbül, f. (2015). sağlık turizminin türkiye’deki gelişimi.
    2-edinsel, s. ve adıgüzel, o. (2014). türkiye’nin sağlık turizmi açısından son beş yıldaki dünya ülkeleri içindeki konumu ve gelişmeleri.
    3-erdur, e. (2013). kamu hastanelerinin medikal turizm hizmetlerinin değerlendirmesi konusunda bir araştırma.
    4-kahveci, a. (2014). dış ticaret kapsamında medikal turizm ve medikal turizm teşviklerinin etkinliğinin incelenmesi: alanya örneği.
    5-karakoç, s. (2017). küresel dünyada sağlık turizminin önemi ve türkiye’nin durumu.
    6-kostak, d. (2007). turizm hareketleri türkiye örneği üzerinden sağlık turizmi.
    7-özgül, a. (2014). türkiye’de sağlık turizmi politikaları üzerine bir değerlendirme.
    edit: kaynak eklendi.

  • denizde kısmının altını çizerek ortaya attığım iddia. iddiamı tek tek nedenleriyle belgeliyorum:

    adam havuzda yüzüyor. tuzsuz suya alışık. bizim gibi denize değil. biz daha yürüyemezken denizdeymisiz, fotograflarla sabit. yüksek yüzmeye alışkınız. deniz onun için deplasman.

    adam havuzda bile gözlük takıyor. demek ki narin, zora gelemez. denizde gözü yanar. ben gözlüksüz biçimde denizde aşağıda ve yukarıda bir saniye bile kırpmam, su kacirmamayi biliyorum ama agzima, burnuma, kulagima su kactiginda da gik demem. onun gözlük sürtünmesinden dolayı +10 hp (beygir) bana ekle.

    maykıl slip mayo giyiyor. biz şortla yüzmeye alışığız, bu da yavaşlatır. bir gören olmayacaksa maykılın slipten ben de giyeyim 10 hp oradan gelir de gerek yok.

    maykıl bong-ot falan içiyormuş. ben normal sigara bile içmem. alkolüm yoktur. yoktur derken oyle degil, disiplinle: bir yudum, bir nefes dahi içmiyorum. sosyal içici bile değilim, içici değilim, sosyal de değilim. dolayısıyla ciğerler temiz. iyotlu havayı yiyince büyük ihtimal maykılın ağzına 10. kulaçta içtiği tütünden dolayı balgam gelecek, benim en büyük sıkıntım 30 dakika önce yediğim lahmacundan dolayı ağzıma mide özsuyu gelmesi olabilir.

    ondan sonra sakallarım çeneden suya surtup fren yapıp yavaşlatıyor. sakalı da kessem 10 hp de oradan gelir. dikkat edin maykıl ayro-dinamiği sağlamak için sinekkaydı tıraşlı biçimde yarışıyor. öbür türlü suya çenenizin oradan bir sürtme hissediyorsunuz.

    kelebekte falan tabi ki yoruluyorum, hem kurallarına uygun yapmayı bilmem, zaten samimi fikrimi sorarsanız maykıl gibi yarışıp eve ekmek getirmiyorsanız kendinizi gereksiz yere yormaktan başka bir şey değil. ama kulaçlıda ilk 10 metrede çok net tokatlarım. (onlar artistliğine serbest diyor buna. gerçek adı kulaçtır. siz serbestte köpekleme giden adam gördünüz mü amk, fark yersin.)

    ilk 10 metreden sonra geri kalabilirim, profesyonel sporcudur sonuçta. yuzme idmani yapıyor. boyu 193'müş ve kim bilir ortaya çıkmayan ne dopingler vuruyorlar. (şarapova gibi) ama ilk 10 metrede roket gibi fiırlar arayi yarim metre açar salarim ben. sonra o geçtiginde "ben zaten salmıştım" derim.

    hele bir de fırtınalı havada 1 metrelik dalgalara karşı kapışacaksak net 10 metre ayırırım. gerci o havayı tecrube etmediyse yuzebilecegini de sanmiyorum. offroad yuzme teknikleri farkli. buyuk ihtimal "stilim bozulur" fln diyip havuzuna geri doner.

  • prof. dr. övgün ahmet ercan'ın canlı yayında söylediği sözdür.
    tam olarak dediklerini aktaracak olursak, "yoksulluk ne kadar fazlaysa, deprem size o kadar yakındır. depremde zaten yoksullar ölür, zenginler ölmez. hiçbir ünlünün, hiçbir zengin kişinin enkazdan çıkarıldığını duymadınız, duymayacaksınız. dolayısıyla ana sorun yoksulluktur. "

  • anayasa profesörü burhan kuzu'nun tespiti.
    5 milyonluk köy gibi yerlermiş, herkes yönetirmiş.

    ben söyliyim; isveç'i türkiye'deki siyasi zihniyet yönetseydi tüm iskandinavya ve kuzey avrupa'dan tecrit edilir, mimli gözlerle bakılır, sabah ayazında erkenden kalkan darbe yapar, halkın hükümete güveni yerlerde sürünür, ayrımcılık ve sömürü normalleşir ve sosyal devlet makarnayla somutlaşırdı.

    şöyle bir kampanya var arkadaşlar: http://www.eksiduyuru.com/…/bilgisayar-laboratuvari