ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
olgun şimşek
-
kendi canlandırdığı iki karakterden, birinin diğerini oynayamayışını da ayrıca oynayan adam. helal olsun.
ibb'nin taksi teklifinin reddedilmesi
-
ekrem başkan; sosyal medya, televizyon hatta reklam panolarında bu durumu halka anlatmalıdır. unutmayın ki 15000 olan oy farkı halkın iradesi göz önünde olunca 800000'e çıkmıştı. burada da halk bu durumu fark edince tabii ki bir tepki koyacaktır.
yaran diyaloglar
-
izmit'ten sakarya'ya giden minibüse ilk kez binen öğretmenimiz bu şoförlerin sürekli birbirini solladıklarından ve karasu'nun virajlı yollarında hız kesmeden akrobasi yaptıklarından habersizdir.
tam gaz yoluna devam eden şoför: tırsan var mı?
her şeyden habersiz öğretmenimiz: bennn!!
p.s:tırsan karasu yolundaki kamyon fabrikasıdır
tsk'ya er olarak giren generalliğe yükselebilecek
-
galiba ben bile general olduysam herkes olur diye düşündüğü için böyle bir açıklama yapmıştır.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: 1.000 lira maaşla işbaşı yapacak
autocad ve solidworks'u avucunun içi gibi bilen
ingilizce , fransızca ve japonca dillerinden en az birini konuşabilecek
prenzentabl , diksiyonu ve fiziği düzgün makina mühendisi arayışımız mevcuttur.
şartları sağlayan adaylar pm atabilir.
4. vazelini bizmi getiriyoruz yoksa siz temin ediyor musunuz!
dış görünüşün her şey olduğu gerçeği
-
''kütüphane gittiğim en kasvetli yerdi. bir süre sonra okuyacak kitap bulamaz olmuştum. kalın bir kitap çekip güzel bir kız bulana dek dolanırdım. her zaman bir-iki tane güzel kız bulunurdu. üç-dört iskemle öteye oturup bana asılacağını umardım. çirkin olduğumu biliyorum ama yeterince entelektüel görünmeyi başarırsam bir şansım olacağını düşünürdüm.
bir kez bile işe yaramadı...''
-charles bukowski
başka söze ne hacet!
edit: bahsettiğim yazı, ekmek arası kitabında geçiyor.
plaza çalışanlarındaki gereksiz fasıl merakı
-
samimiyetsiz karşılaşmalarda vedalaşırken sarfedilen "abi bi gün mutlaka rakı balık yapalım özledik yeaa" kolpasının vücut bulmuş halidir.
kalabalık gruplar halinde gidilir, genelde içip içip sapıtılır, ofiste en efendi, en memur ruhlu gözüken adamlar bile şuursuzca sağa sola yazmaya başlarlar. gecenin sonunda kimin eli kimin cebinde, "x hanım" "z bey"le bu samimiyete nasıl ulaştı hiç bir zaman anlaşılmaz.
en nihayetinde çoğu plaza aktivitesi gibi şov amaçlıdır, yapaydır, kasıntıdır, doğallık yoktur. zaten muhtemelen seçilen mekan da "fastfood" fasıl konseptiyle jet hızıyla masadan masaya koşan ve tek amacı kulağınıza zurna öttürüp para tırtıklamaktan ibaret olan çalgıcılardan oluşmaktadır.
ahmet türk yaşlı mazbatayı bize verin
-
bu nedir amk ya?
daha nasıl alternatif belediye gaspetme yöntemleri icat edebilirler acaba?
mahmut'un prostatı var, belediyeyi bize verin.
hasan'ın çükü bamyaymış onu da bize verin.
mustafa'nın şekeri var..
kaybedenler kulübü
-
-sen hiç çin seddi'ni gördün mü?
-evet iki kez uçakla geçtim,bir kere de yürüdüm üstünde.
-ben bir kez uydu fotoğrafına baktım, hiç üstünden geçmedim.
-olsun, sen de güzel insansın..
bülent serttaş'ın oryantal didem'e bakmaması
-
mantıklı harekettir. böyle dansöz mü olur amk.
özel okul öğretmenlerinin yardım çığlığı
-
özel okullarda en düşük öğretmen maaşını milli eğitim belirlemeli. bu maaşı veremeyen özel okul kapansın zaten.