hesabın var mı? giriş yap

  • sözlükte yanlış anlaşıldığını gördüğüm kavramlardan biri. asosyallik sanki bir "tercih"miş gibi "insanların özünde ne kadar tiksinç olduğunu görmektir." çizgisinde arabesk, atarlı, ama özünde "lütfen biriniz gelin ve beni insanların aslında iyi olduğuna tekrar inandırın." alt mesajı ile yazılmış entryler ve asosyalliğin ne olup ne olmadığından çok "asosyallik cool mudur değil midir?" sorusuna cevap arayan, bunu bile bir tür self-marketing problemine çevirenler doluşmuş.

    asosyal olmayanların anlayamadığı en önemli kısımlar sanırım şunlar:

    1) asosyallik bir tercih değil.
    2) asosyallik mutlaka insanlara karşı negatif duygular beslemek demek değil.
    3) asosyallik kurtulunması gereken bir özellik değil, zira asosyal için sosyalleşmek önemli bir ihtiyaç değil.

    şimdi mutlu bir asosyal olarak üstteki maddeleri kısaca açayım.

    * * *
    1) asosyallik neden bir tercih değil?

    asosyallik en basit tanımı ile günlük yaşamında insanlarla sosyal etkileşime girme ihtiyacını hissetmemek veya minimal olarak hissetmektir. peki sizce herhangi bir insan günlük yaşamında neye ihtiyacı olup olmadığını, neyi istediğini kendisi mi belirler?

    cevap bariz bir şekilde hayır. schopenhauer'ın da söylediği gibi; "der mensch kann tun was er will; er kann aber nicht wollen was er will." (insan istediğini yapabilir ancak ne istediğini belirleyemez)

    nasıl yazın daha fazla susamak, rock müzik sevmek, brokoliden hoşlanmamak sizin tercihiniz olamıyorsa asosyallik de öyle. hâliyle buradaki "insanlar beni çok kırdı, bundan sonra asosyal olayım." entrylerinin içi boş. ortada çok ciddi bir travma yoksa bu yaklaşım geçerli değil; şayet siz iki dedikodunuzu yaptılar diye, kız-erkek meseleleri gibi basit sebeplerden veya hastanede çiçek göndermediler diye insanlarla etkileşiminizi %90 oranında kesebilen biriyseniz muhtemelen zaten introvert birisinizdir, bunda da genetiğiniz ve çocukluğunuz önemli ölçüde etkilidir. diğer yandan, asosyalliği bir "sitem" aracı hâline getiren kişi ise büyük olasılıkla içten içe sosyalleşmek istiyordur ki bunun yasını tutuyor, tribini atıyordur. asosyal insan asosyal olduğu için sitem etmez zira sitem ederek geri kazanmayı amaçlayacağı bir şey yoktur.

    asosyallik büyük ölçüde introvertlükten doğan bir sonuç olduğundan bunun en basit biyolojik açıklaması da introvertlerin ve extravertlerin stimülantlara karşı geliştirdikleri reaktivite seviyelerindeki varyasyonlardır. daha kolay uyarılan çocukların yalnızlığa yönelme olasılıkları da daha yüksek olabilir. bu konuda daha önce de yazmıştım: (bkz: introvert/@highpriestess)

    2) asosyallik neden mutlaka insanlara karşı negatif duygular beslemek demek değil?

    burada asosyal olduğunu iddia edenlerin çoğu diğer insanları gömmüş. insanlar şöyle kötü, insanlar böyle bilmem ne edebiyatları yapılmış hep. bu kişilerin çoğu antisosyal tandanslarını asosyallikle karıştırıyor.

    normal koşullarda, bir platformda asosyallerin asosyalliğe dair yazdıklarına baktığımızda gördüğümüz şey agresyon olmamalıdır. burada asosyal olduğunu zannedenlerin ekseriyetinin asosyal olmadığından ve başka problemleri olduğundan ne yazık ki eminim. asosyal insanın başkalarına karşı aktif düşmanlığı veya saldırganlığı olması için bir neden yoktur. asosyallikte nötral bir tavır, sosyalleşmeye karşı ilgi eksikliği ve umursamazlık gözlemlenir daha çok.

    elbette insanları sevmemiz gerekmiyor. itiraf edeyim, ben de bir asosyal olarak insanları sevmiyorum. lâkin sevmemek sadece sevmemektir, bir negativite belirtmez özünde. sevmemek kayıtsızlıktan ibarettir. eve gelirsiniz ve dışarıdaki herkesi unutursunuz. kendi dünyanızda kaybolur gidersiniz.

    benim bu başlık altında gördüğüm ağırlıklı tavır ise bu değil, sevmemenin çok ötesine geçen bir öfke. sosyalleşmeye karşı ilgi eksikliği olan birinin diğer insanlara bu düzeyde öfkelenmesi pek tutarlı değil. bu aslında sosyalleşmeye yönelik ilgi eksikliğinin tam aksine, sosyalleşmek isteyip insanlarda aradığını bulamamış olmanın getirdiği bir hayal kırıklığının indikatörü.

    3) asosyallik neden kurtulunması gereken bir nitelik değil?

    öncelikle asosyalseniz bu özelliğinizden kurtulmanız zordur. burada anlaşılamayan nokta şu: davet edildiğiniz her partiye gitmek sizi gerçek anlamda bir "sosyal kelebek" yapmaz.

    şahsi tecrübemden bahsedeyim: evet aylarca aralıksız her hafta ağır partilediğim dönemler oldu hayatımda. ancak sosyal olmadığımı içten içe biliyordum çünkü gittiğim her partide diğer insanlara kıyasla çok daha kısıtlı bir süre dayanabiliyordum. yalnız kalmak isteyip terasa, balkona çıkıyor veya içkinin suyunu çıkarıp şezlonglarda uyuyakalıyordum ya da gecenin geri kalanını içimden topuklu ayakkabının bileğimde açtığı yaraya küfrederek geçiriyordum. çünkü her ne kadar sosyal bir ortamda olursam olayım sosyalleşme eylemi özünde ilgimi o kadar çekmiyordu.

    eğer siz de böyle biriyseniz, sizin de beyniniz muhtemelen asosyal olmanız için hard-wired hâldedir, dış uyaranlara ne kadar tepki vereceğinizi belirleyen değişkenler orada saat mekanizması gibi tıkır tıkır işleyip tahammülünüzün eşiğini de belirliyordur. bu da partiden partiye koşmakla, cafedeki muhabbetlere katlanmaya kendini zorlamakla kolayca değişecek bir nitelik değildir.

    şimdi gelelim " değiştirebilecek olsaydınız, asosyalliğinizi değiştirmeye değer miydi?" kısmına.

    asosyalliğin de sosyalliğin de kendisine göre avantajları ve dezavantajları vardır.

    sosyal biri yeni deneyimler ve kişisel gelişim için fırsatlarını büyük ölçüde sosyal faaliyetlerde bulunarak, networking ile yaratır. bu durum kişinin kariyerinde ilerlemesini kolaylaştırabilir. gelgelelim sosyal faaliyetlerde bulunmak, duygusal olarak zorlayıcı olabilecek olumsuz sosyal deneyimler ve dramalar yaşama riskini de yükseltir. aynı zamanda sınırlar iyi çizilmezse sosyal normlara ve beklentilere uyma baskısı da kendisini daha fazla gösterebilir.

    buna karşılık asosyal kişi benliğini tanıma sürecini ve kişisel gelişim için zamanını kendisiyle geçirir. asosyal insan sıkılmamak için üretkenliğini ve yaratıcılığını artırabilen kişisel projelere ve ilgi alanlarına yönelir. hâliyle yalnızlığın ve bağımsızlığın entelektüel gelişime katkıda bulunan ve stresi azaltan bir yönü olabilir. ancak profesyonel yaşamda network yetersizliği sorun teşkil edebilir veya kişi işin dozunu kaçırıp çevresinden çok izole olduysa acil durumlarda destek alabileceği birileri de kalmamış olabilir. (ben de gecenin 3'ünde hastanelik olduğumda kimseye söylemeden kendim gidiyorum çünkü senede 1-2 defa zor duruma düşeceğim diye her hafta birkaç kez ortamlara akıp kendime işkence etmeyi beynim irrasyonel bir takas olarak kodlamış durumda)

    dolayısıyla "asosyal olmak mı iyi, sosyal olmak mı iyi?" sorusunun objektif bir yanıtı yoktur özünde. birinin dezavantajlarından kurtulsanız diğerinin dezavantajları ile uğraşırsınız. bunları salt iyi veya kötüymüş gibi düşünüp tedavi edilmesi gereken bir şeymiş gibi tanımlamak yanlıştır. zaten herkesin biyolojik olarak programlı olduğu ihtiyaçlar ve bu ihtiyaçların düzeyi de farklıdır. binaenaleyh herkes kendisi için optimal olan yol ne ise ona yönelmeye eğilimli iken bu yönelimlere gereğinden fazla anlam yükleyip, muhyiddin abdal modunda "insan insan derler idi insan nedir şimdi bildim." diye söylenmeye de pek lüzum yoktur.

  • --- spoiler ---

    günün birinde üzüntün geçince (üzüntüler günün birinde mutlaka geçer), beni tanımış olduğuna sevineceksin. hep dostum kalacaksın benim. benimle gülmek isteyeceksin. bazen, aklına esip pencereni açacaksın...dostların senin gökyüzüne bakıp güldüğünü görünce hayretler içinde kalacaklar. o zaman sen de onlara, yıldızlar beni hep güldürür, diyeceksin. aklını kaçırdığını sanacaklar. ben de sana iyi bir oyun oynamış olacağım...

    --- spoiler ---

  • izlerken kanım dondu. içeri giremesin diye camı kapatmak ne demek, resmen öldürmeye teşebbüs. bunu yapanları yaşına bakmadan hapse atmak lazım. bu işin gençtir, çocukturu yok.

  • diyalog tekrarı: tahminen üç saniyede bitmesi gereken karşılıklı bir diyalogun sürekli tekrarlarla uzatılması yöntemiyle gerçekleşir. sadece üç kelime ile anlatılabilecek olay örgüsü işkenceye dönüşür.

    -mert'i en son kemal'in evinden çıkarken görmüşler
    -kemal'in evinden mi?
    -evet kemal'in evinden
    -evden çıkmış ve gitmiş öyle mi?
    -mert kemal'in evinden çıkmış arabasına binip gitmiş
    -mert'in kemal'in evinden çıktığına emin misin?
    -mert'in evden çıktığını duydum, görmedim
    -kemal'in evinden mert'in çıktığını görmüşler demek...çok enteresan
    -evet ben de ilk duyduğumda şaşırdım. mert'in kemal'in evinden çıkarken görülmesi insanı şaşırtıyor

    (allah belanızı versin)

  • birazdan şu pastane bu dondurmacı diyenler doluşur. he kardeş istanbul dan maraş a gideriz dondurma yemeye.

  • la bu odtü'lülerde hakikaten espiri anlayışı yok. öss ile türkiye'nin kalbur üstü öğrencilerini alıp, garip bir hale getirip, üstüne ego yükleyen bir üniversite oldu çıktı odtü.

    edit: garip bir halden kastım; solcu desem solcu değil, sağcı desem sağcı değil. solcu faşist, hafif de liberalite serpilmiş ama geri alınmaya çalışılmış bir hal.

  • hanımın gallinari'ye;

    "aaa ne güzel yüzlü çocukmuş, türk mü bu?"

    demesinden sonra evde küçük çaplı bir kriz yaşandığını söyleyebilirim.

    tribimi yaptım hemen, şeftali soymuş getirmiş, yemiyorum.

    öyle bir maç.

  • tayyip icin en buyuk basarisi 80'den beri apolitik turk gencligini politize etti deniliyor ama simdi yabanci bi arkadasin durum guncellemesini gordum adam 68'den beri apolotik avrupa gencligini bile degistirmis. slovak bir kizin yazdiklari;

    "go to hell tayip!!! that's the right place for you! even here in bodrum,where people don't give a shit about you,we have to look at your ugly face at every second billboard in the town.. and every first is some "happy face" who claims to vote for you. ı'm seriously getting sick.. milli'in adami. bullshit!!!"

    millinin adami kismini tam anlamadim ama degisik olmus tabi.

    edit: milletin adami demek istemis.

  • eroinman junky rolunu oynayip gercekten damardan almayanla aynidir allah belasini versin onun iki dakka eroin caksan olur musun sanki. sonra oyle gozleri cevirmeler eblek ifadeler filan yarraam o oyle olmuyo hemen anlasiliyor.