hesabın var mı? giriş yap

  • çok değil bundan 10-12 sene öncesine gidildiğinde görülecektir ki letonya'ya elendikten sonra ya ben 2002 dünya kupasında 2003 konfederasyon kupasında bu takımı üçüncü yaptım "it is the football, that is the football" diyip aradan sıyrılıp devam etmek varken "şerefiyle" istifa etmiş teknik direktördür. belki vizyonsuzdur ama şerefli bir "adamdır".

  • "aydınlanmak için ışığı kafamızda canlandırmamız değil, karanlığımızı fark etmemiz gerekir."

    "siz bilinçaltınızı bilince dönüştürene kadar, o sizin hayatınızı yönlendirecek ve siz ona kader diyeceksiniz."

    "ne acı, örneklere göre yaşayanlara! yaşam onlarla değil. bir örneğe göre yaşıyorsanız, o örneğin hayatını yaşıyorsunuz demektir, oysa sizin hayatınızı sizden başka kim yaşayabilir? o zaman kendinizi yaşayın. yol göstericiler devrildi, önümüzde aydınlanmamış yollar var. aç gözlülük yapıp yabancı tarlaların meyvelerini silip süpürmeyin. size yararlı olacak her şeyi veren bereketli toprağın kendiniz olduğunu bilmiyor musunuz?"

    "eğer bir bireyi anlamak istiyorsam, ortalama insan hakkındaki tüm bilimsel bilgileri bir yana atıp, tüm teorileri gözardı ederek tümüyle yeni ve ön yargısız bir tavır benimsemek zorundayım."

    "bir insanın başına gelenler onu başkalarından ayıran özelliğidir. tüm parçaların birbiriyle uyumlu olduğu bir modeli temsil eder. yaşamı devam ettiği sürece bu parçalar birer birer önceden belirlenmiş bir tasarıma uygun olarak yerine oturur."

    "yalnızlık insanın çevresinde insan olmaması demek değildir. insan kendisinin önemsediği şeyleri başkalarına ulaştıramadığı ya da başkalarının olanaksız bulduğu bazı görüşlere sahip olduğu zaman kendisini yalnız hisseder."

    "artık elinde mitolojinin anahtarı var. ruhun tüm kapılarını açmakta özgürsün."

    "diğerinin sevmediğimiz özellikleri, kendi kendimizi bulmaya yardım edebilir."

    "ruhun başka hiçbir şeye indirgenemeyecek kadar kendine özgü bir doğası vardır."

    "çocukken kendimi yalnız hissederdim; hala da öyle hissediyorum çünkü bazı şeyleri biliyorum ve bunları hiç bilmedikleri ya da bilmek istemedikleri anlaşılan insanlara bazı ip uçları vermeye çalışıyorum."

    “düşünmek zor zanaattır. bu yüzden çoğu insan sürüyü takip eder.”

    “her şey oldukları şeye değil, sizin onlara bakışınıza bağlıdır.”

    “görüşünüz ancak yüreğinizin içine baktığınızda berraklaşır. dışa bakan düş görür, içe bakan uyanır.”

    “doğduğumuz dünya çok acımasız, ama aynı zamanda ilahi bir güzelliği var. anlamlı oluşunun mu, yoksa anlamsızlığının mı ağır bastığına karar vermek, insanın yapısına bağlı.”

    “anlaşılmak mı istiyorsun? kendini anla! o zaman yeterince anlaşılmış olursun.”

    “bütün kaosun içinde bir evren, bütün düzensizliğin içinde gizli bir düzen vardır.”

    “günümüzde, bizi tehdit eden tehlikenin doğadan gelmediğini, insan ve kitle ruhundan kaynaklandığını apaçık görüyoruz. tehlike insanın ruhundan kopmuş olmasında.”

    "kapı çatlaklarından, anahtar deliğinden süzülüp gelen dış görüntü ve seslerden çok, kendi iç dünyasına, tekil söyleşisine çevirmiştir tüm dikkatini o. dublin her yerdedir ve hiçbir yerdir onun için. tıpkı "odysseus" sözcüğünün, "outis" ve "zeus", yani "kutsal hiç kimse" anlamını taşıdığınca..."

    "size verdiğim ne bir öğreti ne de ders. neye dayanarak size öğretebileceğimi düşüneyim? size bu adamın yoluna dair haberler veriyorum, sizin kendi yolunuzun değil. benim yolum sizin yolunuz değil, o nedenle ben size öğretemem. yol içimizde, tanrılarda değil, öğretilerde ya da yasalarda da değil. yol, doğruluk ve yaşam içimizde."

    "bir şeyi anlamak yola dönüşün köprüsü ve olanağıdır."

    ''insanlık tarihi başından beri aşağılık duygusu ve kibrin çatışmasından ibarettir.''

    "oysa bugün bunu kim biliyor? ruhun sonrasız verimli diyarlarına giden yolu kim biliyor? yolu basit görünümlere bakarak arıyorsunuz, kitapları inceliyor, her türlü fikre kulak kabartıyorsunuz. bunun ne yararı var? yalnızca bir yol var bu da sizin yolunuz. yol mu arıyorsunuz? benim yolumdan uzaklaşmanız için uyarıyorum sizi. bu sizin için yanlış yol da olabilir. herkes kendi yoluna gitsin. ben sizin için bir kurtarıcı, yasa koyucu, baş öğretmen olmayacağım. siz artık küçük çocuklar değilsiniz."

    "bilinmeyen bir şeyi hissetmek ve bir gize sahip olmak önemlidir. böyle bir şeyi yaşamamış bir insan, önemli bir şeyi yaşamamış olur..."

  • evdeki kadın ve çocukların mutlu ve korkusuz olması. her an kavga çıkacak huzursuzluğunu yaşayan bilir. huzurlu ev birçoğumuz için lükstür.

    ekleme: gelen mesajlardan anladım ki, bundan muzdarip çok arkadaşımız varmış maalesef. ben doğduğum ailede böyle şeyler olduysa da kurduğum ailede çok mutlu ve huzurluyum artık.

  • sunca yillik hayatimda, babamin imzasinda annemin de isminin olmasindan daha romantik hicbir sey gormedim.

  • hep yanmdaymışsın , şimdi konuşacakmışsın gibi bir halde dolaşıyorum evi.sonra ,youtube'dan "gözlerin hayran bakarmış görmeyip ısrarımı" şarkısını buluyorum.birlikte söylüyoruz. sen sanki, yine detone oldun diyorsun. kulaklarım artık iyi işitmiyor diye cevaplıyorum içimden...

    bir çay demlesem diyorum. iyi olur diyorsun. soğutuyorsun çayı. dalmış gitmişiz ...

    birlikte 49 yıl yaşamanın ardından göçüp gitmişsin bu dünyadan,ama hep evdesin ,adını söylesem hemen cevaplıyacakmışsın gibi...

    tahassür budur işte.

  • göğsümüzü kabartan üniversitedir. öğrencisiyle, hocalarıyla çok yaşasınlar. en son nuri bilge ceylan altın palmiye aldığında yaşadığım bir gururu yaşattılar. birkaç entry yukarıda da bahsettikleri gibi times listesi ve qs listesi üniversitelerin (en azından kuzey amerikadakilerin) kendilerine baz aldığı ve birkaç basamak olsun yükselmek için bir taraflarını yırttıkları ranking listeleridir.

    kıçıkırık bir kuzey amerika üniversitesine hasbelkader yolu düşen bir adam olarak yerinden bildireyim; daha liste açıklanır açıklanmaz, yememiş içmemişler koştur koştur gidip rektörden demeç almışlar, birkaç saat içinde de e-news olarak herkese mail atmışlar: " okulumuz sağlık ve klinik alanlarında iki basamak yükselmiş, genel sıralamada yerimizi koruyoruz.. oley.." şeklinde.

    yani öyle "benim kafam yatmadı yaaaa, odtü şimdi tufts'dan, purdue'den daha mı iyi.." şeklinde mabadından yorum sallamakla olmuyor o işler. listeye girip de üniversitenin hangi parametrelere göre değerlendirildiğine ve odtü'nün hangi parametreye göre nasıl bir performans gösterdiğine bakarsanız, bu güzide okulumuzun nasıl bir başarı ortaya koyduğunu görürsünüz.

    buradan times higher education'ın sıralama yaparken kullandığı metodolojiye bakabilirsiniz: http://www.timeshighereducation.co.uk/…/methodology

    buradan da odtü'nün performansına:
    http://www.timeshighereducation.co.uk/…l-university

    görüldüğü gibi üniversiteyi rakipleri karşısında aşağı çeken iki temel parametre var: international outlook ve research

    bunlardan ilki üniversitenin uluslararası bağlantılarına göre yapılan değerlendirme. yani üniversitedeki uluslararası öğrenci ve akademisyen sayılarının, yerli öğrenci ve akademisyen sayısına oranına göre hesaplanıyor. haliyle bir ortadoğu ülkesinde kurulmuş, ismi de ortadoğu olan bir üniversitenin listedeki rakip üniversiteleri de göz önünde bulundurursak yabancı öğrenciler ve akademisyenler için ilk tercih olmayacağı aşikar.

    research kısmındaki puanlama ise üç temel kıstasa göre yapılıyor. tanınırlılık (reputation), üniversitedeki öğretim üyelerine araştırmaları için sağlanan ödenek ve fonlar, son olarak da üniversitedeki öğretim üyelerinin ortalama yayın sayısı. değerlendirme puanının %30'u da bu kriterler üzerinden hesaplanıyor. evvela türkiyede kurulmuş bir üniversite tanınırlık açısından bir amerikan yahut avrupa üniversitesine göre zaten mücadeleye 1-0 geriden başlıyor. yine başta kuzey amerikan üniversitelerinde olmak üzere batı üniversitelerinde hem devletten hem de özel kaynaklardan sağlanan araştırma fonları bizin gariban odtü'müzün fersah fersah üzerinde. sanırım tayyip'in odtü'ye örtülü ödenekten para aktardığını düşünmüyor hiçbirimiz. son olarak yayın sayısı ise yine kuzey amerika üniversitelerinin olmazsa olmazlarından. yani üniversitedeki hocalardan yayın yapmaları bekleniyor, hatta zorunlu kılınıyor. üniversiteye kabul ettikleri akademisyen eğer yayın üretmede performans gösteremiyorsa aynen şutlanıyor. (bkz: publish or perish) gerçi bizde de 5 yılda 270 makale yazan akademisyenler var ama bu numunelerden odtü'de olmadığını varsayıyoruz. dolayısıyla yök benzer bir yayın yapma zorunluluğu da getirmediği için, yayın ortalamalarının düşük çıkması çok anormal değil.

    kısacası puanlamanın %37.5 luk kısmında çok da elde olmayan sebeplerle yarıştığı üniversiteler karşısında epey düşük performans gösteren odtü, citation yani akademik dünyada yarattığı etkiden 100 üzerinden 92 puan çekmiş, canlar. eldeki imkanlarla daha iyisini yapabilen varsa buyursun çıksın ortaya.

    demem o ki, şu güzel müessese tayyib'in yönettiği ülkeden, ışid çatışmalarının yaşandığı bölgenin sadece 800 km kuzeyinde melih gökçek'in 25 yıldır belediye başkanlığı yaptığı kentten kaldırılıp, aynı hocalar ve öğrencilerle amerika'nın doğu yakasında bir şehre taşınsa bugün o listede çok rahat ilk 20'ye hadi bilemedin 30'a girer.

    ben de bu vesileyle başta odtü olmak üzere o listeye giren boğaziçi, itü, sabancı, bilkent ve koç üniversitesilerinde öğrenci-akademisyen-idareci olarak kim varsa gözlerinden öperim. gururumuzsunuz.

    bir de islamcı bir dangalak vardı geçenlerde, odtü, boğaziçi, bilkent yıkılmalı diyordu. hah işte o dallamalar da biliyor ki bu kurumlar ayakta kaldığı sürece bu ülkeyi teslim alamayacaklar. o sebeple:

    diren odtü
    diren boğaziçi
    diren bilkent

  • sanırım erkekler için geçerli olabilecek en özgür an arabaya atlayıp istediğin yere gidebilme özgürlüğüdür. at şart yani. deh!

  • şayet ellerinde 217 zimbabwe doları kaldıysa tam olarak 1 lira 10 kuruşa tekabül ediyor. bana göndersinler üstünü tamamlayıp ülkeleri adına 2 kolon süper loto oynayayım, şu an en iyi şansları bu olarak görünüyor.

  • 19 haziran 2018 seçimlere 4 gün var ve adana mitinginde malum kişi şöyle buyurdu “24'ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, dolarla, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz”
    19 haziran 2018 dolar kuru 4.75
    19 haziran 2018 faiz oranı 17.75
    28 mayıs 2021 dolar kuru 8.57
    28 mayıs 2021 faiz oranı 19.00
    maşallllahhhhhhhhh

    edit: imla

  • 3-4 kişi toplanıp köylü gibi 15 bardak çay, kahve ve soda içilmiş. uzun zamandır bu kadar vizyonsuz bir sipariş görmemiştim. belli ki bolca futbol ve siyaset konuşulmuş.

    gezi'den sonra mado'ya hiç uğramadım, ama hesap diğer mekanlara göre normal geldi.