hesabın var mı? giriş yap

  • iş bilmeyen firmanın israfı.

    arkadaş verirsin ürettirdiğin fabrikalara burberry logosunu söktürürsün yerine güzelce yine sana bağlı fason bir marka oluşturarak onun logosunu taktırırsın daha düşük fiyattan yine pazara sürersin. şu adamlara kayserili bir planlama mühendisi göndersin allah rızası için birileri.

  • harika olmuş. kişisel marvel filmleri sıralamamda the avengers ve captain america the winter soldier'dan sonra en iyi film olarak yerini aldı.

    (fragmanlar ve cast harici spoiler içermez)

    bir defa başta rdj ve chris evans olmak üzere kadronun tamamına yakını çok iyi oyunculuk çıkarmış. tek şikayetim martin freeman'dan yana. yine klasik, nev-i şahsına münhasır jest ve mimikleriyle görüyoruz kendisini. ayrı parantezi hak eden oyuncular ise t'challa karakterine can veren chadwick boseman. t'challa'nın aksanı, gerektiği yerde olması gereken duyguyu yansıtması falan on numara. ve elbette canımız spider-man'imizi sonunda olması gerektiği gibi oynayan tom holland. spidey/peter parker'ın bu filmde henüz gençliğinin verdiği fırlamalığı ve bir yandan da neler olup bittiğine tam emin olamamaktan kaynaklanan şaşkınlık durumları çok güzeldi.

    senaryo ve kurguya gelirsek film uzun olmasına rağmen izleyiciyi pek sıkmadan, gerekli yerde aksiyonu, gerekli yerde espriyi ve gerekli yerde plot twist'i vererek tam dağılmak üzere olan konsantrasyonu yeniden toparlıyor. sanırım sadece 1 yerde hafif sıkılır gibi oldum, onun sebebi de malum sahneyi fragmanlar ve tv spot'lar ile zaten tamamen vermeleriydi. ilk kez izliyor olsam sanırım sıkılmazdım.

    salona girerken en korktuğum şey filmin bir captain america filminden ziyade avengers filmi olacağıydı, zira sinemaya giderken yolda soundtrack albümünü dinlediğimde de cap temalarından çok avengers temaları vardı ancak beklediğim gibi pek olmadı. avengers filmin çok merkezi bir noktasında bulunmasına rağmen russo kardeşler bunun bir captain america filmi olduğunu da çok iyi yansıtmış. fakat bazen filmde öyle olaylar oluyor ki "bu da yapılır abime be?!" demekten kendinizi alamıyorsunuz. yapılan team cap ve team iron man promosyonlarının bir sebebi varmış ve bu sebep sadece iki takımın birbiriyle çarpışması değil.

    filmin zayıf noktalarına gelirsek;

    bir kere kötü karakter sıkıntısı çoğu marvel filminde olduğu gibi dikkat çekiyor. daha doğrusu kötü karakter sıkıntısı değil de, baş kötünün motivasyonu diyelim. bu filmde de bu motivasyon çok ama çok zayıf kalmış.

    müzikler bu sefer pek etkili değil. iron man'deki ac/dc tonlarını zaten beklemiyordum ama en azından the avengers'ta veya captain america the winter soldier'da akılda kalan tınılar vardı. bu filmde ise aklımda kalan en ufak bir nota yok açıkçası.

    herkes aunt may'i çok beğenmiş ancak ben pek beğenmedim. bir kere marisa tomei bu karakter için biraz fazla genç gösteriyor. bunu toparlayacak bir diyalog yazmışlar aslında ama yine de ben eski, beyaz saçlı, tonton may hala'yı sevenlerdenim.

    klasik olarak filmin artı ve eksilerini listeyelerek entry'i tamamlayayım.

    artılar:

    +genel olarak senaryo
    +klasik team up filmi kafasından uzaklaşmaları
    +oyunculuklar
    +t'challa / black panther / chadwick boseman
    +malum plot twist ve sonrası
    +çizgi romanda yaşanan bazı olaylara güzel giriş yapmaları
    +havaalanı sahnesi!!!
    +spider-man / peter parker / tom holland
    +her cap. filminde olduğu gibi bunun da marvel sinema evrenini derinden etkileyecek bir film olması.

    eksiler:

    -kötü karakterin motivasyonu
    -aunt may
    -müzikler
    -fragmanlarda çok fazla sahne gösterilmiş olması
    -filmin en başındaki sahnelerden birindeki iğrenç cgi (arabalı sahne)

    filme puanım da 8,5/10

  • sarılmak, sarılırken koklamak. derin derin içine çekmek kokusunu. ne müthiştir.

    not: erkeğim, ibneliğin lüzumu yok.

  • başlık: berberde yaşadığım ibretlik olayy

    berber nihat abi saçlarımı kesti, son olarak da ensemi toparlayacaktı. başını öne eğ dedi, ben de 'ben türküm, kimseye baş eğmem' dedim. o anda radyodaki şarkı yerini istiklal marşına bıraktı. marş bitince nihat abi, ben de dahil oradaki 4 kişinin saçını asker traşı yaptı ve sonra inzibat geldi, bizi gönüllü olarak askere aldılar..

    özet: akılalmaz bir olay..

  • şaka maka bir yana, aylık gelirim ile ne bir hayat kurabilirim ne de ev araba sahibi olabilirim. bu yüzden elimdeki ufak miktarı kriptoya yatırma kararı aldım. tabi battı çünkü hiçbir bok bilmeden bodoslamasına girdim. sonuç; yine bu maaşla ev, araba ve bir yuva sahibi olamayacağım.
    işin ilginç tarafı ise okuduğum yorumlarda herkesin kripto işine girenlerin bir işte çalışmadığını zannetmesi. ulan çalışıyoruz da yetmiyor hiçbirşeye. riske girdik battık elhamdülillah.

    edit; amacım kesinlikle kolay yoldan para kazanayım köşeyi döneyim olmadı. üniversite okumuş ve atanamamış bir birey olarak tek isteğim sıradan bir yaşam sürmek, fazlasında gözüm yok. şuan ki türkiye şartlarında asgari ücretin bir tık üstünde maaş alan biri olarak bunu yapmam imkansız. yaptığım ufak birikimi de kaybederek daha da imkansız hale getirdim. iyi olmuş senin gibi enayilere diyen var. sizden vicdan ya da teselli bekleyecek değilim ama merak ettiğim birşey var; neden bu kadar kötüsünüz?

  • sabah metrodan cikarken yapilan anonslarda, kazanin gerceklestigi metro hattina giden trenlerin gecici olarak durduruldugunu belirtiyorlardi. cok ciddiye almadim. "herhalde yine bir yenileme calismasi vardir" diye gecirdim icimden.

    ofise gelince ogrendim uzucu olayi.

    yanilmiyorsam bu zamana kadar hic bir kaza olmamis moskova metrosunda. senelerdir kullaniyorum, ben de karsilasmadim, duymadim.

    haberlerde yazilanlara gore tren raydan cikmis, bunun nedeni de makinistin ani yaptigi frenmis.

    bazi afedersiniz oc. makinistler bunu yapiyor. insanin odunu patlatiyorlar. hele ki sabah ve aksam vagonlarin en yogun oldugu donemde bu harekete maruz kalinca insanlar savruluyorlar bir yandan bir yana.

    olenlerin yakinlarina sabir ve bassagligi dilemekten baska bir seyimiz yok su an.

    yalniz madem herkes turkiye'yle karsilastirmis, hemen bastan belirteyim, ne cikip putin "bu gibi olaylar metronun fitratinda var" der, ne de bu olay uzerinden show yapar.
    metro ruslarin gururudur. evet, biraz abarti gibi geliyor ama gercekten de gurur duyulacak bir metro hattina sahiptir moskova. oyle kicikirik tek hatli istanbul metrosuna benzemez.
    o yuzdendir ki, bu olayin sorumlulari ortaya cikar, cezalari verilir, buyuk ihtimal bir daha gun yuzu goremezler. yaralilar su an hastanelere yerlestirilmis zaten, bedava, en iyi hizmeti alirlar.
    olenlerin ailelerine de ellerinden gelen yardimi yaparlar. yakinlarini yere yatirip tekmelemezler!

    edit: son bilgilere gore makinist de hayatini kaybetmistir. olu sayisi ise 20'ye yukselmistir.

  • eminim iktidar odaklarının hoşuna gidiyordur bu. bir ülkede muhalifin entellektüel derinliği, ülkeyle beraber dünyada da yankı uyandırır. hatırlayın, nazım hapise atıldığında nerudaların picassoların ayağa kalkışını. sabahattin alileri düşünün. cemal süreyaları düşünün. dünyaya bakın. brechtleri düşünün, victor jara'yı düşünün. allen ginsberg'leri, john lennonları düşünün.

    bilerek uç örnekler verdim. mazur görün. ama şimdi de atilla taş'ı düşünün. bir iktidar daha güzel muhalefet isteyebilir mi kendine? bunun bi tık üstü de yılmaz özdil zaten. siz düşünün gerisini.

  • acı olmasıyla falan alakası yok. dünyada ne acılar yeniyor, aklınız uçar gider.

    asıl sebep, dünyanın birçok yerinde hayvansal besinler ucuz olduğundan, salçalı bulguru, yufkanın içine koyup yemekle uğraşmazlar.

    pizzanın, hamburgerin, sandviçin, makarnanın, dürümün, içine, basarlar eti, peyniri, şarküteriyi, aslanlar gibi yerler.

  • taze taze yazalım.

    iş yerindeki çaycı göreve yeni başlamış, 50'li yaşlarda, kafası hafif kırık, ilgili, işini iyi yapmaya çalışan bir abimiz. izin alan arkadaşımızı ertesi gün "aradınız mı? sağ salim varmış mı?" diyecek kadar hatırşinas...bu devirde böylesi biraz fazla geliyor, her sözünde dumur oluyoruz.

    fakat hiç birisi az önce, yıllardır kullanılan lavaboyu, "bu çok kirlenmiş, zor temizlenir, leke çıkmaz, değiştirelim" deyip, bile isteye kırıp yeni lavabo getirtip, eskisini de "ya allaaaaah!" nidalarıyla balkondan aşağıya atması kadar dumur edici değildi. neyse ki yanıbaşımızdaki şantiyenin bu tarafında herhangi birisi yokmuş. adam bakmadan fırlattı lavaboyu yahu!

    bütün bunların hepsini 5 dakika içinde ve müthiş sakin bir şekilde yaptı. şimdi yeni lavaboyu yerine takıyor.

    ed: biz 4. kattayız, lavabo hâlâ aşağıda eflatun film logosu gibi durmakta. çaycı abi devam ediyor, yeni lavabo gıcır...

  • öğrenciyken kampüs içindeki bir yurtta kalıyordum. bir akşam odamın ampulü patlayınca nöbetçi yetkiliden ampul alıp odama çıktım ve yenisiyle değiştirdim. yarım saat sonra teknik ekip gelip ampul patlamış onu değiştireceğiz dedi, ben zaten değiştirdim deyince şaşırıp gittiler.

    ertesi sabah yurt müdürü odasına çağırıp neden ampulü kendim değiştirdiğimi, teknik ekibin vaktinde gelip gelmediğini sordu. daha sonra da "sen öğrencisin senden beklenen derslerde başarılı olman, tekrar benzer bir şey olduğunda teknik ekibi bekle ampul takmak senin işin değil" gibi bir tiratla dumura uğramama sebep olmuştu.

    üzerinden yıllar geçti ancak ben hala vakti gelince kimseyi beklemeden *ampulü değiştirmemiz gerektiğini düşünüyorum sevgili sözlük. (bkz: 14 mayıs 2023 genel seçimleri)