hesabın var mı? giriş yap

  • obsesif bozukluk kişinin aklından geçen saçma sapan düşünceler, kompülsif bozukluk da bu düşüncelerin getirilerinden kurtulmak için akabinde yapılanlar efenim. ben yaşadım, biliyorum, o bakımdan. birkaç örnekle konuyu açıklayacağım şimdi sizlere. başlıyorum.

    ***

    ben sorunlu bir evlat idim. evliya sabırlı bir de annem vardı. hikayeledim burada fakat hala var. ama artık ben sorunlu değilim. neden? çünkü çözdüm ben olayı.

    ***

    şimdi en başlarda aklımdan şu şekil düşünceler geçiveriyordu. hakim olamıyordum kendime.
    "eğer annemi yatmadan kırk bir kere öpmezsem annem bu gece ölecek."

    yani bu derece ciddi bi şey geçiriyorsunuz aklınızdan, hem de kontrolünüz dışında geçiveriyor böyle. gidip paşa paşa öpüyordum. sonra rutine bağladım tabii. her gece yatmadan önce annem ölmesin diye gidip kırk bir kere öpüyordum annemi. çoğu kez abim dövüyordu öpücük törenini müteakiben; halbüse anlatsam anlamazdı ki, ben orada annemi kurtarıyordum sadece.

    böyle oya yapar olurdu, parmağına doladığı ipi çözerken "ay lanet evlat, deli midir manyak mıdır bıktım senden..." der, bazı bazı ağlardı. cefalı annem benim... neyse.

    bi sene filan öptüm heralde.

    muhabbet kuşu ölmesin diye her elime aldığımda üç kere göğsünden, üç kere gagasından öper, üç kere de sol kanadını açıp kapardım.

    babamı da yedi kere öpme kararı aldım sonra. de babam sinirli insandır laf aramızda. yedi mi, hayır. sonra onu öpmekten doğal koşullar sebebi ile vazgeçtim.

    hepsi için toptan güzel bir şey yapmaya karar verdim sonra sonra, her gece mutfak lambasını yedi kere açıp kaparsam ailecek kurtulacaktık. babam fark etti bunu da, her gece malum saatte gelip mutfağa oturmaya başladı. "patlatacaksın ampulü eşşolunun." diye kovaladı sonra bi gün. ben ne yaptım, alarmı kurup gece kalkıp yakıp söndürmeye başladım. böylece babamı atlatmış oluyordum.

    bunlar işin geyik tarafı tabii. her terliği sola çevirme, nefesini tutup bildiğin duaları okuma (morarabilir kişi bunu yaparken) ve gitgide bana fizyolojik olarak da zarar veren benzeri davranışlarım artınca...

    bir gün dedim ki;

    "lan eğer bir daha böyle yapmaya devam edersem, ailecek yarına çıkamayalım."

    o gün bu gündür yapmam hiç öyle. valla bu şekilde kurtuldum. tavsiye ederim.

  • uzun yazıcam goygoysa goygoy..

    bu derneğin üyelerinin geçmişinde dersanelerde, etütlerde akşam vakti florasana maruz kalma depresyonu geçirmiş olma ihtimali yüksektir. yok teğet kiriş, yok iç açı, huop burdan hayali çizgi çekiyoruz, aha ikizkenar üşgen çıkıyor..

    hava kararmış beşte.. saat olmuş yedi.. tepede beyaz lamba, ortada beyaz tahta, duvarlar beyaz, hocanın önlüğü beyaz, öndeki melisin sütyeni beyaz.. ulan sanki ariel ultra reklamı çekiyoz ak..

    o yüzden üniversitede beyaz ışık zaafımı bildiğimden sarı ışığa yöneldim. ibne de olabilirdim. hafif atlattık yani. hep ergenliğin bokları bunlar.. velhasıl ders çalışma ortamı geniş olacak bi kere, ben final zamanları salona el koyardım. ayrıca ışık faktörü çok önemli. kuvvetli sarı ışık benim tercihimdi, bursa gazcılar caddesindeki elektrikçilerde 200w akkor lamba gördüm geçerken, dedim aha bu işte.. dükkandaki çırak abi camiye mi alıyosun dediydi.. bi de manavlar takıyomuş bunlardan tezgaha. he he dedim 3 tane aldım evdeki avizeye. linktekiler:

    http://turkish.alibaba.com/…nt-bulb-1163582438.html

    eve gelince uyandım ki ya bu ampuller diğerlerin iki misli boyutta, bildiğin ayı taşşağı kadar.. tavandaki avizeye bıraktım takmayı, ucu bile girmiyor. neyse taşları sök avizenin demirleri kes, valideden bi araba laf ye.. ama kararlı olmak ve yapmak esastır. gören sanki ali sami yen'e ışıklandırma kuruyor zanneder..

    salon 6x5.5 ebatlarında büyük değil, 3x200 lük lambaları da takınca ağır mı gelecek diye merak ediyordum. o ilk deneme anını hatırlıyorum hala .. ikili anahtarı aynı anda basınca tuhaf bir şey oldu, tarif etmek zor. her yer böyle yanıyor gibi, koltuklar, halılar.. acayip bir cayır cayır hissi yani.. (bkz: yanıyosun fuat abi)

    o lambaları vize-final dönemi gelince takıp, bitince çıkarmak artık ritüel mi desem, totem mi desem saçma salak şeyler hakkaten. ama kendini iyi hissediyorsun önemli olan bu. o üç lamba adamı fakülte birincisi* yapıyor icabında.. isteyen denesin.. elektrik faturası yaz okulu parasından az gelir, ha yoksa aynı dersten beraber kalıp manitayı boş eve atacaksan, o zaman da bu lambayı duvara yansıtacaksın bir sistemle.. artık masa lambasını mı ters tutarsın, ikea dan mı bulursun o sana kalmış. sıfır gölge, güçlü yansıma..
    bebek gibi ciltler.. 5 bira atsan o şekil hatunu göremezsin. yani içkiden de tasarruf ettiriyor..

    hani yiğit buluta ampülü savun deseler benim burda yaptığım kadar yapamaz. valla bu ampul başka diyelim. laf salatasını keselim.

  • bana hitap etmedi, hatta sikimde bile olmadı.. dolayısı ile herkese hitap etmiyor demek ki..

  • unit 731 gibi bir manyaklıkla tarihe geçen bir milletle şaka olmaz. maalesef türk merhametli olduğundan rahat rahat burada bölücülük yapabiliyorsunuz, elin samurayı acımaz.

  • yorumcuların gerçek kimliklerini buldukları yöntem. "kahve bardaklarının içinde ne var?" sorusunun cevabını bulmamıza yardımcı olabilecek muhteşem bir çözüm.

    şuradan devam ederken hızı 0.5'e getirin. el hareketlerine falan da dikkat.*

    şu bölüm de çok fena ahmet çakar ve rok resitali.

    hızı galiba sadece chrome'da değiştirebiliyoruz.

    önemli edit: artofshredding adlı yazar da şurada değinmiş benden önce.