hesabın var mı? giriş yap

  • bir ormanın ücra köşesindeki çadırda bile elinden cep telefonunu bırakamayıp ekşi sözlük’te malumatfuruşluk yapayım diye çadır başında tespit kanırtmaya kasan sosyal medya müptezellerine kulak vermeyin.

  • tarih, haziran 2012. yer, istanbul veliefendi hipodromu...

    dalamar kişisi arkadaşları ile 86. gazi koşusunu izlemek için yollara düşmüş, bülteni elinde, kuponu cebinde, hayalleri aklının bir köşesinde hipodroma varmıştır. güneşin altında uzun bir yürüyüşten sonra tribünün önüne gelmiş ve basamakları artık nefes nefese çıkmaktadır. o sırada telefonu çalar, arayan babadır. diyalog şu şekilde gelişir:

    dalamar: alo?
    baba:...
    d: baba?
    b: oğlum? nerdesin sen? arkadan gelen o sesler ne?
    d: hipodromdayım baba, kalabalık burası.
    b: kaçıncı oldun?
    d: efendim?
    b: ne bileyim lan, nefes nefese açtın telefonu, seni koşturdular sandım.
    d: ...

    böyle bir adamdır kendisi...

  • piyano, gitar ya da flüt gibi pek çok enstrüman, antik çağlardan günümüze değin süren ve hiç bitmeyecek olan “en iyi tınıya ulaşma çabası”nın bir sonucu olarak biçimlenmiştir. çoğunlukla öncüllerinin eksiklerini gidermek için yapılan her yenilik mükemmele yakın ama geliştirilmeye de açık tasarımlar ortaya çıkarmıştır. pek çok kere rezonansı iyileştirmeye yönelik gerçekleşen bu yenilikler, hep mekanik olmuş ve ancak ardılları katkılarıyla son hallerine ulaşmıştır.

    bu açıdan bakılacak olursa, gitar, flüt ve hatta piyano bile tam olarak bir mucidin eseri, bir mucidin buluşudur diyemeyiz…

    binlerce yıl evvelki insanların bile, çekiç seslerine ya da rüzgârın ıslığına dair yorumları vardır. gözlemleri sayesinde edindikleri bilgileri zamanla organize edip, karışık, bütün ve uyumlu sesler çıkaran aletlere, enstrümanlara çevirdiler. bildiğimiz müzik aletleri, medeniyetin sabırla damıttığı bir sürecin eseri olmuştur hep.

    işte tüm bu evreleri yaşamamış hatta mucidi tarafından yaşatılmamış bir enstrüman; theremin. az evvel bahsettiklerime tamamen zıtlık teşkil eden bir enstrüman bu. zira medeniyete bıraksak hala keşfedilmemiş olabilirdi. bu sebepten theremin’i anlatırken mucidi lev sergeyevich termen’i icadından evvel anmak gerekir.

    her ne kadar medeniyetten hızlı davranıp manyetizmayı kullanarak bir enstrüman geliştirmiş, elektronik müziğin ilk enstrümanını icat etmiş olsa da gomidas’la birlikte geçtiğimiz yüzyılın kıymeti bilinmemiş iki müzik dehasından biridir kanımca lev termen.

    1914’te st. petersburg üniversitesinde fizik eğitimine başlayan termen, henüz 22 yaşındayken yani 1918’de basınç altındaki gazların yoğunluğunu ölçecek bir alet üzerinde çalıştığı sırada heterodin üreten osilatörler keşfediyor. tesadüf eseri bulduğu bu devrenin çok hassas bir algılama yeteneği olduğunu hatta ellerinin hareketlerinden dahi etkilendiğini fark ediyor. lev termen’i özel kılansa işte bu keşfi bir müzik aletine çevirmesiyle oluyor.

    hali hazırda bir çello öğrencisi de olan termen, keşfettiği uyarıcı tetikleme sistemini bir müzik eseri çalabilecek biçimde geliştiriyor. başlarda tek antenli ve sadece frekans üreten theremin 1919 yılına gelindiğinde günümüzde bile çok değişikliğe uğramamış son halini alıyor. buna göre, dik duran anten yatay eksendeki hareketlerin antene uzaklığını ölçüp frekans-nota olarak yorumlarken, bir diğer kapalı anten yine elin uzaklığına göre çıkacak sesin genlik miktarını belirliyordu. zamanla bu tasarıma ses dalgasına biçim de atayan parametreler eklendi. ve termen daha sonradan kendi adıyla anılacak olan bu enstrümana etherphone adını verdi.

    1921’de 8. rusya elektronik mühendisleri konferansında ilk prototipi tanıtılan theremin çok büyük ilgi çekti ve aynı konferansa katılan lenin’in desteğini de alarak 1927’den itibaren avrupa ve birleşik devletlerde tanıtılmaya başlandı. lenin bu buluşun bir elektrikselleşme devrimi olduğunu ve böyle bir icadın komünizmi güçlendireceğini düşünüyordu. 1927’ye kadar lev termen, lenin’in de desteğiyle 600 theremin yapıp, kendini de performans verecek kadar geliştiriyordu. ayrıca o bir bilim adamıydı ve 1921–1927 yılları arasında görüntü aktarımı ve televizyonun icadına fikir verecek çalışmalar daha yaptı. ancak bu çalışmaları rus hükümetinin çok gizli sınıfına dahil etmesi sebebiyle çok fazla bilinemedi.

    theremin rusya dışındaki ilk performanslarına avrupa ülkelerinde başladı. gittiği yerlerde rus büyükelçisi gibi karşılanan theremin, kendi ülkesinde gördüğü ilgiden çok daha fazlasını burada bulmuştu. öyle ki performanslar sırasında izdihamlar hatta paris’teki sahne sırasında polise ihtiyaç duyulan bir galeyan meydana geliyor. hayatlarında daha evvel ses yükseltmeye yarayan bir speaker görmemiş 1920’lerin izleyicisi arasında thereminden çıkan sesin ruhların sesi olduğu söylentisi yayılmış ve bu ilgiyi katbekat arttırmıştı.

    amerika’ya sarkan turne sonunda lev termen 1930ların ortasına kadar bir daha rusya’ya dönmüyor. zira burada yaptığı keşifler bir rejimin malı edilmiyor ya da devlet sahiplenip çok gizli damgasını vurarak yayılmasını engellemiyordu. ayrıca bireysel bir patent alma hakkı da vardı ve öyle yaptı. tanesi 500 dolardan satılan tam 3000 theremin üretti ancak icrası çok zor olduğu için hiçbir zaman ticari başarı kazanamadı.

    avrupa turnesi sırasında tanıştığı ve theremine ilgi duyan clara rockmore ile birleşik devletler’de de çalışmaya devam etti ve onunla birlikte çalışarak thereminin üstünde çeşitli değişikler ve düzeltmeler yaptı. bu yetenekli genç bayan 1998’de hayata gözlerini yumana dek melodik müzik icrasında kullanarak theremini ciddi bir enstrüman haline getirdi.

    1938’de birleşik devletler’deki çalışmalarını yarım bırakıp birden ortadan kaybolan lev termen 1947’ye kadar ortalarda hiç görülmüyor. bu ortadan kayboluşun sebebi tam bilinemese de rusya tarafından ajanlıkla suçlanıp kaçırıldığı ve 10 yıl kadar mahkûm tutulduğu söyleniyor. 1947’de moskova konservatuarında değişik thereminler ve çalma teknikleri üzerinde yeniden çalışmaya başlayan termen, bir yandan da kgb için elektronik aletler üretmeye devam ediyor. ancak theremin 1970’lere kadar seri üretime giremeyip, çok fazla sanatçı yetiştiremiyor.

    icra biçiminin dikkat çekici görselliği, çıkarttığı sesin kendine has tınısı ya da manyetik prensiple çalışan bir müzik aleti olmasına rağmen theremin yeterli sayıda icracıya sahip değil. çalım tekniğinin zor oluşu, hava sıcaklığındaki ani değişimlerde standart ses aralığını kaybedecek kadar hassas oluşu ya da enstrümanın portatif hale ancak son yıllarda gelmesi sebepleri yüzünden bir solo çalgı olabilecek kadar hala gelişmedi. günümüzde ise deneysel müzik, tonal ya da atonal doğaçlama sanatçılarınca yeniden aktifleşmeye başladı.

  • hayat çok acayip lan.

    koyu fenerbahçe taraftarıyım ve şu anda izmir alsancak'taki kartal yuvası'nın önünde yarın oynanacak bucaspor-beşiktaş maçının bilet satışı için sıra bekliyorum. neden peki burda bekliyorum, anlatayım:

    ailem izmir'e çok uzak küçük bir kentte yaşıyor ve geçen hafta izmir'e ziyaretime geldiler. salı günü de dönecekler. tam da pazar günü. beşiktaşlı babama gelirken dedim ki "baba biraları alıyorum, akşam trabzon maçını evde izleriz." adam çok sevindi, yani sesinden anladım lan telefonda ne kadar sevindiğini. onlar yoldayken maç tatil oldu, üzüldük ama biraları da içtik.* tesadüf bu ya yarın beşiktaş izmir'e geliyor ve 56 yaşında, beşiktaş'ını çok sevse de canlı bir maçını izlemek kendisine kısmet olmayan babamla beraber maç izleyeceğiz. elimde hediye kaşkolla bekliyorum.

    entrime "hayat çok acayip lan" diye başlamamın sebebi bu diyeceksiniz ama değil; acayip olan benim gece heyecandan uyuyamamış olmam.

    tanım: babamın tuttuğu takım.

  • (bkz: geceleri uyumamak)

    yeminle bir anneyi bu kadar çıldırtan ve bir evladı bu kadar korkutan başka bir şey yoktur.

    bilgisayar başında kendinden geçmiş, tüm evrenden soyutlanmış, nirvanaya varmak üzereyken, karanlıktan derinlerden bir ses gelir...

    -naaapıooosuuunn buuuu saattteeeee yaattt artttııkkk

    +mnıskim noluyo lan?
    hee annemmiş...

    not: aynı zamanda dünyanın en hızlı laptop kapağını kapatma anıdır bu an.
    artık ne izleniliyosa, o saatte???

  • işte internet bu yüzden tehlikeli bişey. çocuk o videoyu çekmiyor olsa şu an insan içine çıkamıyor durumdaydı. ortamlarda kadın hakları dersin kim bilecek.

  • hakemdi, var'dı bunları geçin. haklı olduğumuz yerler var ayrı konu.

    ben kendi adıma fenerbahçe'lileri tebrik ediyorum.

    as kaleci yok, sağ bekte ferdi oynuyor, takımın en iyi oyuncusu valencia yok, 5 maçta 1 puan almışlar, camiaları birbirine girmiş, sezon başından bu yana oynanan sistemden farklı bir sistemle maça çıkmışlar, 16. dakikada 1-0 yenik duruma düşmüşler, bu durumda 55 bin kişinin önünde sahada 10 kişiyken galibiyet golünü atıp kazanıyorlarsa ben o rakibi tebrik ederim.

  • yahu fanatizm gözleri yine kör etmiş. fenerbahcenin hometownu olan kadıköyün belediyesi maç sebebiyle trafik sorununa dikkat çekmek istemiş. yok kadiköyde gsliler yaşamıyor muymuş yok oy filân yokmuş. cus artık ya.

    neyin fanatizmi yapacağına şaşırır olmuş insanlar. bi relax bi sakin. kizacaginiza oturun yoga filân yapın bi ruhunuz dinlensin