hesabın var mı? giriş yap

  • gecen hafta radikal iki'de cikan roportajinda "evde daha çok dean martin, frank sinatra, ofra haza dinleriz, gençler bilmiyor bu isimleri" demesiyle bana ufaktan bir dumur yasatmis, ama dumurun kralini okan bayulgen'in bir programinda okan'in hafif alayla sordugu
    "baba ya, bu dusunuyorum oyleyse varim lafindan ne anliyosun?" sorusuna
    "bunu descartes diye bir adam soylemis.. adam diyor ki tum nesnelerin varligindan suphe edebilirim ama suphe ettigimden suphe edemem.. suphe ede ede, suphe edemeyecegim bir hakikate ulasiyorum diyor.. yani suphe etmekle dusunen bir ben oldugunu kavriyorum.. sonra da diyor ki, dusunuyorum oyleyse varim" diye verdigi cevapla yasatmis sarkici.. muzik piyasasindakilerin %99'unun daha once descartes ismini duydugundan bile suphe ederim.. *

    fazla sarkisini bilmem ama gonul dagi'ni ve elveda meyhaneci'yi guzel okuyor.. ruhuna saglik baba..

  • klasik bir 6502 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanun m.54/2 örneği.

    ''etiket, tarife ve fiyat listelerinde belirtilen fiyat ile kasa fiyatı arasında fark olması durumunda tüketici lehine olan fiyat uygulanır. ''

  • restoran: muhitte bir kebapçı

    siparişlerde sürekli bir şeyi unutmalarına kafamın attığı bi gün bütün notların altına "emekli albay takeiteasy" yazmaya başladım.

    not: sumaklı soğanı unutmayın haaa. emekli albay takeiteasy. (getirdiler hem de en alasından salata tabağı getirdiler eşantiyon)

    sonraki notlarda işin iyice boku çıkarılır:

    not: kebabın yanında 5-6 içli köfte hediye yollayın. emekli albay takeiteasy. (oha)

    artık makaranın dozu artırılır:

    not: albayım uyuyor. zile basmayın! (ahahahah)

    hatta o gün siparişi getiren adam sormuştu, "albayım memnun mu hizmetimizden filan gibilerinden de albayın porsiyonların küçüklüğünden yakındığını belirtmeden edememiştim. sonradan çaktılar tabi mevzunun dümen olduğunu..

  • tanim: yerel halk tarafindan ruhu yilan olarak tanimlanan bitki.

    bolivya da gunes adasindaki ilk ayahuasca deneyimimden sonra yazmayacaktim aslinda ama amazon ormanlarinda kucuk bir kabilede şamanin sadece benim icin duzenledigi bir seramoni sonrasi yazmaya karar verdim.

    yaklasik 2 haftadir peru nun amazon bolgesindeyim ve bulundugum yere kara ulasimi yok. lima dan ucak ile veya en yakin kara ulasimi olan sehirden 5 gunluk bir bot yolculugu ile ulasilabilecek bir sehirdeydim. ardindan amazon nehrinin kenarinda maymun adasinda bir sure calistiktan sonra ormanin daha da derinliklerinde kendi yaptiklari sadece catisi olan barakalarda yasayan 80 haneli bir amazon kabilesiyle beraberdim.

    bulundugum koyun şamani 60 li yaslarda gozleri iyi gormeyen ve yaklasik 20 yil amazonda tek basina yasamis bir şaman. yasadigi klubede bir adet sandalye bir adet masa ve bir tane hamak var. evindeki toplam esya sayisi 3.

    ayahuasca seramonisi yapmak istedigimi soyledikten sonra hazirliklara basladik ve seramoniden bir gun once kendi yapmis oldugu kano ile amazon nehrinde balik tutmaya ciktik, 1 gun once sadece o bolgede yetisen veya bulunan tarim urunlerini yemem gerektigini soyledi, sabah kahvaltida ormandan topladigi bir kac bitkinin cayi icip bir kac amazon meyvesi yedikten sonra bir kac saati balik tutarak gecirdik ve oglen yemeginde tuttugumuz balik ve kendi bahcesinde yetistirdigi pirincleri yedim, ogleden sonra 1 bardak bitki cayi ve aksam sadece pirinc yedim. tuz, seker, yag, kahve, alkol gibi herhangi bir sekilde direkt dogadan olmayan hic bir madde tuketmeme izin vermedi. koyde elektrik yok. aksam hava karadiktan sonra erkende klubedeki hamakta uykuya daldim kendisi de yerde tahtanin uzerinde uyudu.

    seramoniyi yapacagimiz gunun sabahi saat 3 te kano ile yolu koyulduk ve amazon nehrinde ilerlemeye basladik. goz gozu gormeyecek kadar karanlik bir havada zaten cok az goren gozleri ile kanoya ilerlerken lambayi acmami isteyip istemedigini sordum. "gozlerim gormese de kulaklarim duyuyor" diyerek reddetti. biraz tedirginlik olmadim desem yalan olur dogrusu.

    ayahuascayi toplayacagimiz bolgeye vardigimizda hala dogmamisti. amazonun icinde karanlikta ilerlemek su ana kadar gecirdigim en tedirgin anlardan biriydi.

    amazondaki en tehlikeli canli sivrisinekler. onlardan korunmaniza imkan yok herhangi bir sinek ilaci vs etki etmiyor ve bilinen ve bilinmeyen onlarca hastalik tasiyorlar, kot pantalondan dahi sokabiliyorlar yani kat kat giyinmek de cozum degil. şaman ise neredeyse tamamen ciplakti diyebilirim. ormanda ilerlerken ara ara durup ormani dinliyor ve nereye gitmemiz gerektigini soyluyor. herhangi bir yuruyus yolu vs yok her attigimiz adima dikkat etmemiz gerekiyor.

    yururken biraz kendisinden bahsetti 20 yil amazonda tek yasadiktan sonra koye donuyor ve kendine yerel dillerinden bir isim takiyor., ispanyolca cok bilmiyor ama anlasabilecegimiz kadar konusuyor, amazondaki yerel kabile dillerinden cogunu konusabiliyordu jorge. kendine taktigi ismin karsiligi "bilgelik ormani" ve koyde herkes onu bu adla cagiriyor.

    ayahuascayi taze toplamamiz gerektigini ve bitkinin ruhunun benim icin iyi olup olmadigini anlamamiz icin beni de goturdu ve "ilk karsimiza cikacak ayahuasca senin ruhunun cagirdigi olacaktir" dedi bana. yolda ara ara durup bir cok bitki topladi ve zamanimizin neredeyse yarisini yolu bulmak icin ormani dinleyerek gecirdi. bekleme anlarinda sivrisineklerden ne kadar rahatsiz oldugumu soylememe bile gerek yok. jorge ise pur dikkat sanki sivrisinekleri hissetmiyormus gibi ormani dinliyordu.

    yaklasik bir kac saat yuruyusten sonra ayahuascayi bulduk ve bitkinin yanina egilip yerel dilde bir kac sey fisildadiktan sonra biraz keserek bitkinin recinesini aldi ve alnima surdu. 10 dk kadar sessizce bekledikten sonra bitkiyi aldik ve kanoya dogru donmeye basladik. donus yolunda da amazon meyvelerini toplamaya devam etti. kanoya vardigimizda yaklasik 50 dk kadar sessizce beklemenin ardindan dayanamadim ve neden bekledigimizi sordum onun cevabi ise " ruhumuz hala ormanda, ruhumunuz donmesini bekliyoruz" oldu.

    o gun sadece topladigi bitkilerin caylarini icmeme ve amazon meyvelerini yememe izin verdi.

    koye dondukten sonra kendisi ayahuasca cayini hazirlamak icin klubesine gitti ve beni de temizlenmem icin amazonada yikanmaya gonderdi.

    aksam saat 10 gibi seramoni basladi ve cayi icmeden once gozlerimin acik ya da kapali olmasi hic bir seyi degistirmiyordu. tek bir isik demeti dahi yoktu ve goz gozu gormeyecek kadar karanlikti. sanirim ilk defa bu denli isiksiz bir ortamda bulundum.

    cayi icmeden once karsimin icine topladigi bitkilerden biraz karsitirdi, bir kismini da kagida sardi ve yakarak dumanini ayahuasca cayinin icine ufledi. saat 10.30 gibi cayi ictim ve ardindan bir eliyle elimi tutup diger elini kafamin uzerine koydu ve ilk defa adimi sordu. ardindan yerel dilde fisildamaya basladi, sonrasinda hafif bir islik ile seramoniyi tam anlamiyla baslatmis oldu. tum bu surecte hareket etmememi ve kusmamin tamamen normal bir ruh temizleme metaforu olacagini ve kusana kadar ara ara ayahuasca icmemi soyledi.

    her 15 dk da bir elindeki kaptan cay icirdi. sadece amazonun derinliklerinden gelen hayvan sesleri disinda herhangi bir ses duyulmadi bu surecte surekli yine kendi yetistirdigi tutunden veriyordu surekli ve ortamdaki tek isik tutunun yandigi sirada ortaya cikan kucuk atesti. 3. icisten sonra kustum. ardindan jorge yerel dilinde sarki soylemeye basladi, soyledigi sozler kelime olmaktan cikti bir sure sonra ve ritimli bir sekilde her ayahuasaca diyip dans ederken ayagini yere vurdugunda ben bir dusunceden digerine dogru yol aliyordum...

    benim nasil hissettigim konusunu ve seramoniye saygi geregi kalan kismini anlatmayacagim. bu tamamen kisiye ozel duzenlenen bir seramoni ve yasadiklariniz tamamen size bagli olan seyler. zaten tarif edebilecegimi de zannetmiyorum.

    sabaha karsi gunes dogarken seramoni sona erdi ve tekrar temizlenmek icin amazon nehrine girdim ve yunuslarla beraber yuzerek gecirdim tum sabahi.

    ardindan ruhuma hakim olan dinginlik, huzur ve bilgelik hissi ise hala benimle beraber.

    bu gun ise 8 kisilik bir kano ile amazon nehrini gecerek kolombiya ya dogru yola cikiyorum.

    ugurlar olsun.

  • bilim adamları uzun zamandır kara deliklerden enerjinin çıkarılıp çıkarılamayacağı konusu üzerinde çalışmaktadır. 'penrose süreçleri' olarak adlandırılan ve karadeliğin ergosfer dölümünü kullanan bir olasılık bunun mümkün olduğunu göstermiştir. ergosfer, dönen bir kara deliğin olay ufkunun hemen üzerinde bulunan, uzay-zamanın kendisinin de bu muazzam dönüşle birlikte sürüklendiği yerdir.

    görsel - görsel

    ergosfer fiziği, olay ufkuna yaklaşan bir kütlenin ikiye bölünerek bir parçasının kara deliğe düşmesi durumunda diğer parçanın ergosferden, başlangıç enerjisiden daha fazla enerjiyle çıkabileceğini gösteriyor. kara delik, açısal momentumunun bir kısmını bu kütleye aktararak enerjisini arttırır.

    son zamanlarda, ergosferdeki manyetik alan çizgilerini kırarak ve yeniden birleştirerek süreçten enerji elde etmenin mümkün olduğu önerisi de tartışılmaktadır. bu, maddenin doğal olarak iki plazma akışına bölünmesine ve biri karadeliğe düşerken diğerinin enerji akışını sağlamasına neden olacaktır.

    penrose süreci, ayrıca hawking radyasyonu oluşturan sanal parçacık çiftlerine de enerji aktarabilir. bu, parçacık-anti parçacık çiftleri uzay-zaman dokusundaki kuantum dalgalanmarı nedeniyle sürekli olarak oluşup yok olmaktadır.

    "blandford-znajek süreci" olarak adlandırılan bir başka olasılık, dönen bir karadeliğin dönme enerjisinin harici bir manyetik alan kullanılarak aktarılabileceğini önerir. karadelik, manyetik alanda dönen bir iletken gibi hareket etmektedir. manyetik alan çizgileri karadeliğin etrafında sürüklenerek zıt yönlere plazma jetleri fırlatılmasına neden olur. bunun, kuasarlarda görülen enerjik plazma jetlerini yarattığı süreç olduğuna ve harici bir manyetik alan ile bunların depolanabileceğine inanılmaktadır.

    bu olasılıklardan herhangi biri için gereken mühendislik becerisi mevcut yeteneklerimizin çok ötesinde olsa da, fizik, karadeliklerden enerji üretiminin, şu anda dünya'da kullanılan herhangi bir enerji üretim yönteminden %150 daha fazla verimliliğe ulaşabileceğini öne sürmektedir.

    kaynak: science focus