hesabın var mı? giriş yap

  • beğenilen ancak daha tanışılmayan kız bazen bakarken bazen bakmıyorsa, hali ve tavırları tam anlaşılamıyorsa ve kız sürekli cep telefonu ile oynuyorsa erkekte haliyle adım atmaz.

  • onun tokadından çok karşısındaki kadın belediye başkanının tepkisizliği sinir bozucu olmuş

    tepki versene hanımefendi!

    edit : bu başlık bu adam ekranlara veda edene kadar gündemde kalmalı

    bu bizim tanık olduğumuz hareketi, kim bilir daha neler var tanık olmadıklarımız

    edit 2 : olay kamuoyuna yansıdığı için özür diliyorum demiş

    özür dileme istifa et bayım!!

  • klavyede malum bir arf bozuldu, basmıyo. artık internet ayaatıma trakya ağzıyla devam ediyorum. epten battık.

  • bunlardan bir tanesi de benim. beyaz çorabı bitirdiniz, kısa kollu gömleği engellediniz, beyaz atleti yedirmeyecegiz!

  • en üst edit: "hocam merhaba lütfen entryne edit yaparak öğrencilerinin mağduriyetini de ekleyebilir mısın? bugün sadece bir anatomi kitabı 300 lira iken öğrencilerin şahsi eşyaları bilgisayarları gibi bir çok şey yurtta kaldı. evine giymis olanlarin neredeyse herşeyi orada kaldı ve o.an orada olanlar apar topar çıkarıldıkları için hiç bir şey alamadılar yanlarına neredeyse.
    o yurtlarda cebinde 10 lirası olmayan kızlar kalıyor yazıktır günahtır kimse muhattap bulamıyor yapacak bişey yok gitti diyorlar"

    üst edit: devletimiz ankara'da ve konya'da olmak üzere 10 bin kişiye yakın umreci vatandaşları kyk yurtlarında karantina altına almış.

    kaynak

    üst edit: sadece umreden dönenler değil yurtdışından gelenler de zorla karantina altına alınmalı. her başlıkta bir art niyet aramayın. umreden gelenlere kin beslediğim falan yok.

    artık olması gerekendir. 21 bin kişi devlet zoruyla karantina altına alınmalıdır. vatandaşlara 14 gün evde oturun demenin hiçbir anlamı yok. yasak getirilmeli ve ağır yaptırım uygulanmalı. bu işin şakası yok.

    (bkz: 14 gün kuralına uymayanın ceza alması gerekliliği)

    üst edit: devletimiz ankara'da ve konya'da olmak üzere 10 bin kişiye yakın umreci vatandaşları kyk yurtlarında karantina altına almış.

    kaynak

    üst edit: sadece umreden dönenler değil yurtdışından gelenler de zorla karantina altına alınmalı. her başlıkta bir art niyet aramayın. umreden gelenlere kin beslediğim falan yok.

    artık olması gerekendir. 21 bin kişi devlet zoruyla karantina altına alınmalıdır. vatandaşlara 14 gün evde oturun demenin hiçbir anlamı yok. yasak getirilmeli ve ağır yaptırım uygulanmalı. bu işin şakası yok.

    (bkz: 14 gün kuralına uymayanın ceza alması gerekliliği)

  • night eating syndrome, akşam yemeğinden sonra aşırı yemek yeme ve gece uyuyama problemleri ile birleşen, uyandığında tekrar yemek yemeyi içeren bir bozukluktur. tıkınırcasına yeme sendromu olan binge eating syndrome ile karıştırılmamalıdır.

    night eating syndrome, ilk olarak 1955'te albert stunkard tarafından tanımlanmış ve şu anda dsm-5'in diğer belirtilen beslenme veya yeme bozukluğu kategorisine dahil edilmiştir.

    gece yeme sendromunun nedenleri nelerdir?

    gece yeme sendromunun nedeni şu an için net değildir. ancak bazı çalışmalar bunun uyku-uyanıklık döngüsü ve bazı hormon problemleriyle ilişkili olabileceğini göstermektedir.

    gece yeme sendromunun belirtileri nelerdir?

    gece yeme sendromlu insanlar, gece boyunca yemek yediğini hatırlar. genellikle günün erken saatlerinde de kendilerini aç hissetmezler. yani ilk öğünlerini saatlerce geciktirebilirler. daha sonra; akşam yemeğini takiben, her gün yedikleri yiyeceğin dörtte birinden fazlasını yiyebilirler.

    bu beslenme şekli, kişinin uyku programındaki veya sosyal rutinlerdeki değişikliklerle açıklanamaz (örneğin, gece geç saatlerde yeme alışkanlığı). bu sorunu olan insanlar gece yemeklerinden rahatsız olurlar. fakat uyanırlar, sonra tekrar yemek yerler.

    gece yeme sendromu olan kişilerde uykuya dalma ve uykuda kalma güçlüğü de dahil olmak üzere uyku problemleri de vardır. bu sorunu olan insanların obez olma olasılığı son derece yüksektir. gece korkusu olanlarda depresyon da yaygındır.

    gece yeme sendromu nasıl teşhis edilir?

    gece yeme sendromunuz olup olmadığını öğrenmek için doktorunuz tıbbi geçmişiniz ve yeme alışkanlıklarınız hakkında sorular soracaktır. gece yeme sendromu genellikle uyku sorunları ile birlikte olur, bu nedenle doktorunuz uyku testleri (polisomnografi) de yapmak isteyebilir. genel olarak teşhis kriterleri şu şekildedir:

    - uykudan yemek için uyanma
    - akşam yemeğinden sonra aşırı yiyecek tüketimi
    - bunların haftada en az iki kez tekrar etmesi
    - toplamda 3 aydan fazla sürmesi

    gece yeme sendromu nasıl tedavi edilir?

    gece yeme sendromu için kanıta dayalı bir tedavi henüz yoktur. ancak doktorlar bilişsel-davranışçı terapi ve hayat tarzı değişiklikleri ile başarı sağlıyorlar. bazen antidepresanlar da tedavi için reçete edilebiliyor.

    gece yeme sendromuna özgü etkili tedaviler üzerine araştırma, bugüne kadar yayınlanan sadece bir randomize, kontrollü çalışma ile asgari düzeydedir. vaka raporları ve açık etiketli çalışmalar; farmakolojik tedavi, bilişsel davranış terapisi (cbt), progresif kas gevşemesi, fototerapi ve davranış terapisi gibi çeşitli tedavi alternatiflerinden faydalanılmasını önermektedir.

    kaynaklar: en.wikipedia, webmd, verywellmind websiteleri ve kelly c. allison- ellen tarves'in tedavi ile ilgili makalesi.

  • benim kuzenler evlenmeye başladığında ben bacak kadar çocuktum. onun için hayatımda hiç ''olm kuzenle yarıldık gülmekten'', ''yine geçen yaz kuzenle...'' gibi hikayelerim olmadı, ağzımı yaydıra yaydıra ''kanka vuar yaa kuzeen bana bir karıa yuapmışş...'' gibisinden cümleler kuramadım. benim akranım iki tane kuzenim varsa da, bir tanesi müslüm gürses konserinde üstünü başını yırtıp kendini jiletleyen bir tip. diğeri de, denizli'de yaşayan kendi halinde, eline yareni versen ''gavurmalaa geynesın e-heyyy'' diye çalar, vermezsen ''nerde acep benim yarenim gaari'' demez, öyle mazbut gocıman bir çocuktur. yani öyle kuzenle ortamlara akalım gibi bir durumum olmadı hiç.

    tabi bu evlenen kuzenlerin ilk geceden itibaren icraata geçmesi ile bizim hanede elektrik, su, telefon faturasının yanına sabit gider kalemi olarak küçük altın da eklenmeye başladı ki, artık babam ''söyle yeğenlerine kunnamasınlar artık! şerefsizim boşarım seni'' diyerek annemi tehdit etmeye başlamış hale gelmişti. e haliyle annem de yeğenlerine gidip ''az düzüşün enişteniz kızıyor bak'' diyemediği için bunlar çılgınca üremeye devam etti. misal bayramlarda bizim antre lc waikiki nin ayakkabı reyonu gibi olurdu, her aile ferdi sırtına dört tane çocuk alma ile mükellefti.

    zaman ilerleyip geneli mütaasıp bir hayat süren kuzenlerimin çocukları büyüdükçe interneti kullanmaya başladı ve sülalenin batıya bakan ender yüzlerinden birisi olarak beni pek bi sevdikleri için internet faaliyetlerine beni de ortak etmeye başladılar. her gün facebook'tan onlarca arkadaş ekleme talebi geliyor, ben liseden berru'dur, eski işyerinden nihan'dır heyecanı ile açtıkça; safinaz ablamın 2 ve 4, ömer abimin 1 ve 3 numaralı çocuklarını arkadaş listeme ekleyip kendi içimde klanımı kurmaya başlıyorum. bazen bakıyorum bizim sabinin arkadaş durumu ne diye, listesinde 35 tane arkadaşı görünüyorsa bunların 22 tanesi mutual friend yani yaşları 13 ila 18 arasında değişen diğer yeğenler.

    ulan bir bakıyorum içinde onlarca şirinlerin olduğu fotoğrafta şirin baba olmuşum. bir bakıyorum leğenin içine yerleştirilmiş bebeklerin en çirkini olmuşum. profilime giriyorum bir bakmışım jelibonlar sıraya dizilmiş, ben en öndeki mor ayıcık. düşünmüyor da eşşoleşşekler ''-bu adamın yaşındayken babamızın dört tane bebesi vardı, ne hakkımız var bu herifi bekar kaldı diye maymun etmeye?'' diye. birisi görecek de rezil olacam diye günde yirmi kere sayfamı kontrol ediyorum yeminlen.

    kaç kere tehdit ettim sıpaları yine de beni çok sevdiklerini öne sürerek ısrarla yapıyorlar. alın şimdi de fıstık yeşili civciv olmuşum mınısikiim.

  • ayrılan insanların yitirdiği en önemli değer, saygı oluyor. artık saygı duymadığım, önemsemediğim bir insanla yeniden yakınlaşmayı anlamsız buluyorum.

    eğer eski sevgilisiyle yeniden başlayacaksa insan, birbirlerine hala saygı duyup duymadıklarını iyi tartmalı. bunu açıkça konuşmalı. birbirlerini artık ne kadar önemsediklerini sorabilmeli.

    saygının olmadığı ilişkilerde laçkalık başlıyor. 7 kere ayrılıp 8 kere barışan insanlara dışarıdan baktığımda saygı duymuyorum, çünkü birey olarak kendilerine saygıları yok.

  • komedi dizileri oyuncular için biraz lanetli bir alan. çünkü başarılı olan komedi dizilerinin oyuncuları, dizi bittikten sonra nedensiz şekilde bir daha dikiş tutturamıyor. friends 'ten seinfeld'e, the office'ten how i met your mother'a kadar bütün dizilerde bu durumu görebilirsiniz. elbette bu dizilerdeki oyuncuların bazıları çalışmaya devam ediyor ancak asla eskisi kadar başarılı olamıyorlar.

    bu durumun da net bir nedeni yok aslında. ama sekiz sezon boyunca bir şey inşa ettikten ve düzenli bir kitleye sahip olduktan sonra sıfırdan bir şeye başlamak zor geliyor sanırım. çünkü sinema oyuncularında bu durum görülmüyor. onlar her yıl en az bir filmle izleyicinin kalbini çalmak zorunda. dizi oyuncuları ise haftada bir izleyiciyle buluştukları için daha sonra gelen projeler hakkında o kadar hevesli olmuyorlar sanırım.

    bu nedenle bir the office fanı olarak space force ilk duyurulduğunda çok da başarılı olacağını düşünmüyordum. bu bir ön yargıdan çok öğrenilmiş çaresizlik benim için. bu yüzden diziye sıfır beklentiyle başladım ve en azından steve carell'ı tekrar görmüş olurum diye düşündüm. şimdi dizi nasıl olmuş bir bakalım.

    --- spoiler ---

    dediğim gibi takip edilebilir bir konu, arada sırada güzel bir espri ve genel anlamda eğlenceli bir hava bana yeterli olacaktı. şu gündem ve dizinin anlatmayı seçtiği konu her ne kadar dr. strangelove'ı andırsa da onun kadar parlak bir kara komedi performansı beklemiyordum. dizi de içerisinde fena olmayan ögeler barındırıyor ancak zamanlaması ve ritmi o kadar dengesiz olmuş ki bu materyalini bir türlü harekete geçiremiyor.

    bu bir komedi dizisi için çok büyük bir problem çünkü zamanlama komedide her şeydir. mesela söylenecek bir repliğin üç saniye erken ya da geç söylenmesi o esprinin potansiyelini yok edebilir. bu dizinin ilk sezonunda da olan bu gibi görünüyor.

    ilk önce dizinin komediyi nereden başlattığına bakalım. bu tür bir hikayede ya durum komedisine gidersiniz ya da karakter komedisine. eğer bu dizi durum komedisi olmayı seçseydi space force'un kuruluşunun ardından bir yıl atlamazdı. burada ana karakterin hakkında hiçbir şey bilmediği bir şeyi sıfırdan kurmaya çalışmasını izlerdik. buradan da türlü türlü espriler çıkarılabilirdi. ancak dizi durum komedisi yerine karakter komedisini tercih etmiş.

    her ne kadar karakter komedisi, tür olarak durum komedisinden daha geride olsa da burada da iyi işler yapma ihtimali varmış. ancak karakter komedisinin temelinde de evren inşası yatar. yani önce karakterlerin etrafına ciddi bir evren inşa edersiniz daha sonra absürt karakterleri bu evrene bırakıp izleyicinin oluşacak garipliklere gülmesini sağlarsınız. burada ise karakter komedisinin ihtiyacı olan şekilde karakterleri tanıtmamışlar. bu yüzden ortaya kafası karışık ve zamanlaması tam oturmayan espriler çıkmış.

    başka bir dizi olsa bu kadar problem olmayabilirdi ancak göze batan nokta dizinin aslında iyi bileşenlere sahip olması. mesela john malkovich'in canlandırdığı dr. adrian mallory, sarkastik yorumlarıyla çok başarılı bir karakter. steve carrell'ın karakterinin temsil ettiği askeri anlayışa, bilim ve evrensellik gibi konularla çok iyi tezat oluşturuyor. ki dizinin az sayıda çalışan mekanizmalarından biri bu ikili.

    buna benzer bir ilişki de lisa kudrow ve steve carell arasında oluşacaktı aslında. ancak burada çok ilginç bir şekilde hikaye başladıktan sonra karakteri hapse göndermişler. bu da bana sanki hikayenin ötesinde bir problem olduğunu hissettirdi. çünkü ilk başta lisa kudrow olacakmış ama ne bileyim hastalanmış ya da bir şey olmuş o yüzden karakteri kullanamamışlar gibi düşündüm. ancak nette yaptığım ufak araştırmada böyle bir şeye rastlamadım. sadece dizinin yaratıcılarından olan greg daniels, "buradaki gizem hoşumuza gitti ve ilgi çekici oldu." demiş. ancak bu durumun şimdilik hikayeye bir katkısı yok. ayrıca dizi lisa kudrow'un gücünü de kaybetmiş. o yüzden buna işleyen bir fikir diyemeyiz.

    bu tür eksiklikler erin, tony, angela ali, r. chan gibi karakterlerde de devam ediyor. onlara da belli hikayeler yazmışlar ama bu hikayeler henüz derinleşmedi ve özellikle erin'in hikayesi hayli klişe. bu yüzden ne komediye katkı sağlıyor ne de dizinin evrenini genişletiyor.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak dizinin zamanlaması problemli ancak 10 bölüm için dikkate alırsak özellikle john malkovich'in olduğu sahneler izlenmeye değer. ayrıca bir komedi dizisinde ritm tutturmak diğer tüm türlerden daha zor. o yüzden dizinin gelecek sezonlarında daha iyi olacağını düşünüyorum.

    ancak dizinin ikinci sezonu için de henüz bir haber gelmedi. normalde bir dizi netflix'te yayınlanmasının hemen ardından ikinci sezon onayını alırdı. bu da aslında dizi piyasasının biraz acımasız bir hale geldiğini gösteriyor. çünkü chernobyl gibi mini-dizilerin başarısı insanlara bir dizinin kısa zamanda tepe noktaya çıkması gerektiğini hissettiriyor. ancak komedide uyum yakalamak daha uzun sürer. bu nedenle umarım dizi iptal olmaz ve şöyle beş altı sezon takip edeceğimiz (bir the office olmasa da) yüzümüzü güldüren bir iş olur.