hesabın var mı? giriş yap

  • sipariş verilen yer: cafe kazancı.
    ön bilgi: sipariş verenler bir haftaya yakındır hastadır. cafe kazancı'dan ev yemeği menüsü söylerken telefonla siparişte çorba seçeneği bulunuyorken yemeksepeti üzerinden verilen siparişlerde o seçenek bulunmamaktadır. sipariş verildiği sırada restoranın kapanmasına 8 dakika vardır.

    not: eve getirdiğiniz menüde yan ürün olarak çorba da söyleyebileceğimiz yazıyor ya, bu siparişimizde cacık yerine çorba gönderirseniz o kadar seviniriz ki anlatamam. yani son dakika siparişinde böyle bir şey isterken biraz çekiniyorum açıkçası ama bi evde iki hasta olmak da epey üzücü :(

    sonuç: cacık yerine tek bir çorba beklerken, cacık+2 çorba gelir. çorbaların üzerindeki "geçmiş olsun!" notu da cabası. minnetle yaşaran gözler, öksürükler eşliğinde söylenen "insanlık ölmedi cafe kazancı'da yaşıyor" şarkıları...

  • ön edit: burada onlarca benzer olayı yaşadığını söyleyen insanlar var, kimi entri girerek kimi mesaj atarak anlatıyor.
    belki bizim kontrol etmemiz gerekirdi, ama sürekli kaza olan bir kavşağa trafik ışığı konmaz mı yani. belliki bu sıkça olan, insanlara sıkıntı yaratan bir durum. bunu yine havaalanı yönetiminin kökten çözmesi gerektiğini düşünüyorum.
    en mantıklı ve kolay çözüm bence, eski kapıdaki monitöre bir not düşülmesi, bu uçağın biniş kapısı değişti artık şurası, şeklinde bir not, böyle bir problemi ortadan kaldıracaktır.
    -----------------

    3. havalimanı yada istanbul havalimanı dediğimiz yerdeki anons yapılmama rezaletine birde isim uydurmuşlar.

    sessiz havalimanı.

    bildiğin anons yok. bilgilendirme yok, sorduğunda da izahat yerine tehdit var.

    biz saat 4 deki uçak için saat 1 de vardık havalimanına. bileti aldık, üzerinde kapı numarası yazıyor. g2b.

    saat 3 gibi gittik ilgili kapıya, bir saat öncesinden bekliyoruz.

    zaman geçiyor buçuk oldu biniş saati geldi geçti, 45 geçti vs. hiç hareketlenme yok, eşime dedim heralde bizim uçak rotar falan yaptı, hiç hareketlenme yok.

    dedi bi bak bakıyım, uçak saatine 15 dakka var, biz kapıda bekliyoruz, 8 10 kişi de bizim gibi ne yapacağını bilmiyor.

    gittim baktım ekranların birine,
    biniş kapısı değişmiş,
    kırmızı kırmızı last call yazıyor

    lan amk, nasıl last call, biz mal gibi bekliyoruz orda, niye bize söylemediniz kapının değiştiğini?

    yeni biniş kapısı da g11 numaralı kapı, istanbul havaalanının en uzak kapısı, en dipte.
    çantaları topla koştur 10 kişi. genci var yaşlısı var turisti var.

    sonunda ulaştık biniş kapısına, oradaki görevlilere söyleniyoruz bu nasıl iş, neden bize haber vermiyorsunuz diye, diyolar ki - istanbul havaalanında anons yapılmıyor artık, siz takip edecektiniz.

    e amk ozaman bileti verirken öyle söyleyin, uyarın bizi deyin ki, anons yok, arada bakın şu zıkkıma.

    ben 3 saat önce gitmişim, biletimi almışım, biniş kapısına gitmişim daha ne diye ekranlara bakayım ki?

    madem sesli anons yok, böyle bir değişiklikte telefona mesaj at, ne bileyim mail at, bizim olduğumuz yere birini gönder duyur, bin türlü yolu var.

    bunların hiç birini yapma, milleti koştur.
    bu işte bi bokluk var demesek, 3 saat önceden gittiğimiz havaalanında uçağı kaçıracağız.

    demekki büyük güzel binalar yapınca iş burda bitmiyor,

    yaptığın binanın kullanışlı olması

    ve liyakat ile yönetilmesi gerekiyor.

    sizin de haberiniz olsun, gözünüz ekranlarda olsun. kapı değişir, uçak iptal olur, yarına ertelenir,
    kimse size bişey söylemez.

    mal gibi beklersiniz.

    edit: bir çok kişi destek verirken baya azımsanmayacak kadar kişi de kakdırıp kıçını baksaydın diyor.
    bazıları da anons kelimesine takılmış.

    ilk olarak ben bas bas bağırsınlar demiyorum, sessizliği ben de severim, ama bu uygulamadaki bir eksiklikten söz ediyorum.

    bilgilendirme

    anons bir bilgilendirme şeklidir, bunu yapmıyorsanız, yerine birşey koymanız gerekir, ben tek değildim, en az 10 kişi orada bekliyorduk, zaten garipliği de ben ve eşim farkettik, ve oradakilere söyledik. yoksa 10 kişi kaçıracaktık uçağı.

    en basiti bir ekşici yazmış. bizim orda gözümüz kulağımız, bineceğimizi sandığımız kapıda ve üstündeki monitörde. ama o monitör kapalıydı. en azından eski kapıdaki monitöre not düşülse, bu kapıdaki biniş şuradan olacaktır diye, tüm problem çözülecek.

    evet ben birçok kez havayolu kullandım ama böyle bir problemi ilk kez yaşadım.

    kaldı ki okuma yazma bilmeyen birisi de olabilirdim.

    belli bir saatten sonra kesilen biletlere yeni biniş kapısının numarasını yazmışlar, o yüzden biz orada 10 kişiydik.

  • abd iç hat uçuşlarda yere dik açı ile ses hızını aşan bir hızla çakılan bir uçağın hikayesi beni etkilemişti.

    kısaca; bir havayolu şirketinde çalışan sanırım temizlik elemanını bazı nedenlerden dolayı patronu işten çıkarıyor.

    bu eleman işine son verildikten sonra itiraz hakkını kullanmasına rağmen isten çıkarılmasını kesinleştiren yöneticisine kin besliyor, takip ediyor ve anlıyor ki bu yönetici ülke içinde başka şehirde ikamet ediyor, şirkete de ülke içi uçuşlarla gelip gidiyor.

    nasıl olduğunu hatırlamıyorum ama yöneticinin bir seferine kendisi de bilet alıyor, uçağa da 44'lük güçlü bir silah* sokmayı başarıyor, çünkü havayolu işleyişini biliyor, giriş ve yetki kartları da hala kendisinde bulunuyor, uçak kalkıp sefer irtifasına ulaştıktan sonra koltuğundan kalkıp eski yöneticisini koltuğunda o silahla vuruyor, ardından kokpit kapısını açıp olayı pilotlara söylemeye çalışan hostesi, devamında pilotları vuruyor ve uçağın burnunu aşağı yönlendirip tam gaz verip ses hızında yere çakıyor, uçağın çakıldığı yerde sadece bir çukur vardı ve uçağa dair pek bir kalıntı görünmüyordu.

    detayları tam hatırlamasam da konusu böyle bir olay olan bölüm izlemiştim.

    olay ve bölüm hakkında bilgi:
    hava taşıtı modeli: douglas dc-8-61
    bölüm adı : "sorun benim" - "my problem"
    yayın tarihi : 10 şubat 2012
    kaza uçuşu : pacific southwest airlines'ın 1771 sefer sayılı uçuşu

    kısaca olayın özeti : 7 aralık 1987'de pacific southwest airlines'ın 1771 sefer sayılı uçuşu, san luis obispo county, california kırsalında bir dağın yamacında dik açıyla ses hızında düştü. uçaktaki 43 kişinin tamamı hayatını kaybetti. müfettişler, eski bir usair çalışanı olan yolcu david burke'ün, işinden kovulduktan birkaç gün sonra uçağa bir silahla birlikte binerek eski yöneticisini ve 2 pilotu da vurarak uçağı dalışa geçirdiğini keşfederler.

    ilgili bölümü buradan izleyebilirsiniz

    ders; patron da olsanız, yetkili yönetici de olsanız, işinizi doğru da yapsanız, dürüst te olsanız bu özellikleriniz her zaman sizi koruyamaz, haklı da olsanız karşınızdaki insanı iyi tanımıyorsanız ummadığınız tepkilerle karşı karşıya kalabilirsiniz, feci sonuçları olabilir, bunu hesaba katın ve ona göre adımlar atın.

    edit: olay, bölüm hakkında bilgi eklendi.

  • zarar vermedikçe her şey yapılabilir mottosuyla dans eden insan. özgürlüğü sindirememiş toplumlarda tepki çeker.

  • işitme engelliler olimpiyat şampiyonu ve rekortmeni yasin süzen’in sloganı. yasin 24 yaşında, engellere inanmıyor, bunun yerine kendine ve yapabileceklerine inanıyor.

    “ben sınırlara inanmıyorum ve insanların kafasındaki limitleri yıkmak için koşuyorum. spor bence herkese eşit. sabreden kazanıyor. sadece inanmak yeterli değil, çok çalışmak gerekiyor. başarmayı seviyorsan çıkıp koşmalısın. ben kendimi ispatlamak istiyorum. önce kendime, sonra herkese. sizi duymuyor olabilirim ama kendimi dinleyebiliyorum. sonra kendimi koşarken buluyorum. sen de engelleri yıkmak istiyorsan çık oyna.”

  • yine türbanlı bacılar mağdurum da mağdurum edebiyatı yapıyor. çıkmış bir başka dövmeli ve açık giyinimli troll kız, lgbt'yi desteklerken niye başörtülüleri desteklemedin diye saçmalıyor. karşında hizbullah var senin yakında o dövmelerin ve açık giyimin yüzünden seni dört duvara kilitleyip sahiplendirmek isteyecekler bre akılsız satılık köpek.

  • inşa edilmemiş, görselleri render olan, güzel bir photoshop post production u ile gözü kandırmış projedir. inşa edilirse hoş olur