hesabın var mı? giriş yap

  • liseyi bitirir bitirmez emmoğluyla evlenmek için düğün hazırlıkları yapan aristokrat kızı nihal, sözüm sana;
    güzellik yarışmasına katılan kızlar bile ayıp olmasın diye soranlara üniversiteye hazırlanıyorum falan diyo.
    sen bi kere sınava girdin, onda da topuklu ayakkabı giydin zaten, beğenmedin yarısında çıktın. bitti mi olay?
    hareme cariye olmak için miydi o piyano, fransızca dersleri?
    koluna kitapları sıkıştır yeşil adidas eşofman altını giy, dirsekten bükmeli çantanı tak saçlarına fön çektir dershaneye git, olmadı bi iki test çöz göstermelik.
    hayır bi de iki işsiz yalı falan bakıyolar kendilerine. yanınıza alıcağınız süleyman efendiler bile sizden daha donanımlı lan.
    evlilik, düğün ve behlül dışında bi bok konuştuğun da yok o pelin iyi dayanıyo sana, ben olsam senle bakkala gitmem.

  • faizleri düşüreceğiz dedi hatta zamanını bile üstü kapalı ima etti. fed'in faiz artırma ihtimali varken bu laf söylenmez, mb'nin elindeki silah aylar öncesinden alenen ilan edilmez, yeri ve zamanı gelince mb ilan eder. özel sektör borcu varken ve eksi rezervlerdeyken faiz indirimi yapamazsın. faiz sonuçtur neden değildir. enflasyon nedendir. enflasyonun üzerinde faiz vermek zorundasın. cds primlerin bu kadar yüksekken zaten gelmeyen yatırımcı faizin düşmesiyle tamamen ülkeyi terk eder. en basit ekonomi bilgisi. bu ülkede faiz lobisi falan yok, anti faizci neo osmanlı iktisat lobisi var. en temel ekonomi bilgisini reddediyorlar. ilkel bir ekonomi görüşü bunlarınki, herhangi bir bilimsel alanda yeri yok. tamamen rant var, tamamen soygunculuk var.
    edit: yaklaşık 20 dakikada 20 kuruş arttı. bilime sırt çevirirsen sonuç bu olur. dünyada bu kadar para bolluğu varken abd bu kadar para basmışken bu döviz kurunu haketmiyoruz. tüm türkiye'ye geçmiş olsun. umarım bu liyakatsizlikten en kısa zamanda kurtuluruz. umarım siyasal islamın olmadığı güzel günler yakındır.

  • bu filmi çıktığı dönem vcd'den izlemiş ve ikinci kez izlememiştim hiç. bugün henry james'in yürek burgusu romanını okurken aklıma düştü. blu-ray baskısından yeniden izledim. film herhalde çekilmiş en dokunaklı gerilim filmlerinden biridir. iletişimsizlik üzerine yazılmış bir ağıt. insanların en yakınlarının acılarına dokunabilmeyi başaramadıkları, yalnızlık gerçeği yüzünden korkularının üzerine gidemediği bir çağın ortasında çekilmiş tam bir yönetmen sineması örneği. ölü insanlar, ölü ilişkiler ve yeniden kurulmayı bekleyen doğru iletişim çeşitleri...

    bir ampulün yavaşça ışık vermesiyle başlıyor film. evin bodrum katında. malcolm ve anna çiftinin benliklerinin en derininde yanması gereken bir ışık. birazdan olacakları önleyemeyen güçsüz bir aydınlanma. malcolm'ın elde ettiği ödül tablosunda yazan başarılarla dolu psikologluk geçmişindeki tek başarısız vaka olan vincent'ın evin içindeki varlığı peş peşe düşüyor ekrana. henüz ortada bir ölü olmamasına rağmen bir anda soğuyor hava. anna, üzerlerini örtecek hırkalarla geliyor. aniden soğuyan hava film boyunca ölüleri temsil edecek. camın kırılmasından kaynaklı soğuyan oda olacakları da önceden haber veriyor. malcolm ve anna'nın steril banyosu; benliklerinin vicdanla ilgili kısmı vincent'ın saldırısına uğruyor. malcolm'ın, tedavisini aksattığı, gördüklerine inanmadığı tek hastası vincent yıllar önce onunla doğru iletişim kurmayan doktorundan intikamını almak istiyor.

    filmin sahne geçişleri heykel ve biblo görüntüleriyle dolu. taştan, konuşamayan, bir şeyler anlatmaya çalışan ama iletişim kuramayan heykeller. biz yaşayanlarla ölü figürlerin sessiz iletişimi bu. cole ile ölüler arasındaki iletişimsizlik için duyduğumuz dehşet bizimle o heykeller arasındaki çaresiz iletişimsizlikle paralelleniyor. ölülerden kalma cevaplanamamış sorularımız var. insanlar yitip gittikten sonra artık kurulamayacak iletişimin pişmanlıkları var. sırlar var. film, ölü insanları görmeyi bir lanetten saymıyor. keşke böyle bir şansımız olsa da insanlar bizden yitip gitmeden evvel onlarla doğru biçimde kuramadığımız iletişim için bir şans daha elde etmiş olsak. cole'u iyileştiren de tam bu bakış açısı oluyor. ama elbette bunun da bir bedeli var: malcolm kendisi hakkındaki gerçeği öğrenmek/fark etmek zorunda kalıyor. başkalarına nikah yüzüğü satan anna'nın kendi avucundan düşen bir başka yüzük sayesinde. iki insanı birbirine bağlayan bir sembol olan alyans, malcolm'la anna'yı sonsuza kadar ayıran anın aracı oluyor. cenaze evinde birbiriyle konuşmayan insanlar, kızdığı zaman kekelemeye ve dolayısıyla iletişimsizliğin fiziki örneklerinden birine dönüşen öğretmen, tek başına yıl dönümü kutlayan aşıklar, hepsi yepyeni bir insani sürecin, insanı mutsuzlaştıran ve her türlü ilişkide havayı soğutan askerleri: iletişimsizliğin.

  • çünkü istediğim zaman bozabiliyorum. 3-6-12 ay bağlamama gerek kalmıyor.

    ayrıca henüz o farkı alabilmiş birisi yok, dolayısıyla alınıp alınamayacağının da şu anki ekonomik durumda bir garantisi yok...