hesabın var mı? giriş yap

  • "türkiye'nin ekonomisini belediye başkanlarının düzeltme şansı var mı? sanki yerel seçimler bitecek, bunlar türkiye'nin ekonomisini düzeltecek. yahu yalan söylemeyin bu millete. türkiye'nin ekonomisinin sorumlusu benim, ben. yerel yöneticilerin yapacağı hiçbir şey yok."

  • 2.72 metrelik boyuyla tarihte kayda gecilen ve inkar edilemeycek ölcüde kanit bulunan en uzun insandir. ancak tek rekoru bu degildir. ayni zamanda tarihteki en büyük ele (bilekten orta parmaga uzunluk 32.3 cm) ve en büyük ayaga (47 cm) sahiptir. bunun yaninda iki kolunun uzunlugu (bkz: wingspan) 2.88 cm‘dir ki bu da bir rekordur.

    kendisiyle ilgili en önemli konuysa sahip oldugu rekorlarin guinness klasik rekorlar olarak tanimlanmasidir, cünkü 1940 yilinda ölmüs olmasina ragmen rekorlari kirilmamistir ve cok büyük bir ihtimalle de kirilamayacaktir. sebep ise tip dünyasinda artik sahibi oldugu asiri aktiv büyüme hormonu hastaliginin tedavisinin olmasidir. o dönem de ameliyat ihtimali vardir ama doktorlar risk almak istemezler ve en önemlisi de robert herhangi bir fiziksel ya da zeka olarak engele sahip degildir ve hatta ıq‘su ortalamanin üzerindedir.

    sekiz yasindayken boyu 1.88 metreydi ve babasini kucagina alip tasiyabiliyordu. 12 yasindayken boyu 2.18 metreydi. lisedeyken boyu 2.50 metreyi gecti. ömrü boyunca boyu hic durmadan uzadi.

    ısci olan babasi harold wadlow robert‘in boyunu avantaja cevirerek para kazanmak ister. fotograf ve video cekimlerinden para kazanir. ölmeden önce ayakkabi firmasiyla anlasma yaparlar ve robert babasiyla birlikte ülke capinda turlara katilir. bu turlardan birinde sol bacagindaki protez bileginde yara yapar. ancak robert yarayi farketmez, sebebi ise uzun boyundan dolayi kan dolasiminin yavaslamasi ve ayaklarini hissetmemesidir. bu yara zamanla iltihaba sebep olur ve farkedildiginde ise cok gectir. o donemde tipki büyüme hormonunun durdurulamadigi gibi antibiyotik tedavisi de yoktur ve bu durum robert‘in hayatina mal olmustur.

    babasi robert‘in ölümünden sonra belediye baskani olmustur. tabii ki bunda robert‘in söhretinin etkisi büyüktür.

    robert‘in cok mütevazi ve dost canlisi oldugu söylenir. tek sinirlendigi seyin birisinin gelip bacagina dokunmasi ya da tekme atmasi olmustur. amac robert‘in boyunu uzun göstermek icin takma bacak takip takmamak oldugunu kontrol etmektir.

    kendisi kibar dev (gentle giant) olarak tanimlanmaktadir. adina yazilan sarkilar vardir. yasadigi yer olan alton‘da gercek ölcülerde heykeli vardir.

  • sahaflarda çok sık karşılaşılan korsan kitap türü. pek çok sahaf bunu ayırt edebilecek kadar kitapla haşır neşirdir ama işine geldiğinden korsan olduğunu bildiği halde alır o kitabı ve sonra da korsan olduğunu bilmiyormuş gibi satar.

    bazı sahaflar ise arkasında bandrolü görse de o kitabın korsan olduğunu anlar, ufak bir araştırma ile korsan olduğunu yani o bandrolün o kitaba ait olmadığını teyit eder ve o kitabı satmaz. mesela bursa'da oda kitabevi asla korsan kitap satmaz. korsan satanları da yazarım da o zaman ekşi sözlük siliyor entrylerimi.

    bir de şimdi isim veririm, o korsancılardan biri görür ve bu entryi oda kitabevi yazdırdı falan zanneder, durduk yere adamın da günahını alırlar. adamı severim, sayarım da ama daha bir kere benim için şunu yazar mısın vs. gibi bir isteği olmamıştır benden, hayata dair abuk sabuk istekleri olmuştur da sözlüğe, sosyal medyaya dair hiçbir şey istememiştir hatta yaptığımda da kızmıştır.

    satmayacak bir kitaba ait bir sürü bandrol alırsın bu kadar basacağım diyerek, sonra da gidersin o bandrolleri satacağını bildiğin kitapların korsanını basıp onlara yapıştırırsın. elinde cillop gibi kültür bakanlığından bandrollü korsan kitaplar olur. telefona indireceğiniz basit bir bandrol sorgulama uygulamasıyla her kitabın arkasındaki bandrolü sorgulayıp o bandrolün o kitaba ait olup olmadığını, dolayısıyla kitabın orijinal olup olmadığını tespit edebilirsiniz.

  • (bkz: yandaş olacağım derken manyak olmak)

    bunlar bizim nesli mahvedip yaşama sevincini çaldıkları gibi, eğitim sistemine sırf yandaş olduğu için sapık ve manyakları yerleştirerek, gelecek nesillerin de mahvolmasına sebep oluyorlar. illa idam istiyorsan şovu kendin yap, niye minicik sabileri karıştırıyorsun.

    yatacak yeriniz yok lan, toprak bile sizi kabul etmeyecek.

  • kotasiz, sinirsiz, tabusuz, cilgin bir internet hayati mumkun degil. adil kullanim da bizim cinfikirlilerin uydurdugu yeni bir kavram degil, cogu yer de "fair use" diye limit vardir, aynen almislar iste. zira kullanici sayisinin sabit kaldigi ulkelerde dahi, trafik hacmi altyapidan katbekat hizli artiyor. ve her iste oldugu gibi burada da bir cesit 80/20 kurali gecerli: kullanicilarin yuzde 20'si, trafigin yuzde 80'inden sorumlu.

    ama bu spesifik uygulama sacmalik, bunu tartismayi "korsanla mucadele" olarak cercevelemek iyice sacmalik.

    ikinci kismin kaniti cok basit: gecen sene sadece netflix trafigi, amerika'daki "fixed access" (cep telefonlari sayilmiyor) download trafiginin yuzde 30'unu olusturuyordu. youtube da ayriyeten yuzde 10, 40 yapar. cep telefonundan kimsenin korsan indirmeyecegini, onlarin trafik hacminin de cogunun video olacagini dusunursek...koca abd trafiginin neredeyse yarisi sadece iki siteden yapilan legal streamingden ibaret demek. uc bes zibidi degil, herkes yapiyor.

    bunun daha skype'i var, hulu'su var. isimle ilgili hersey cloud hizmetlerinde zaten, telefonumdaki numaralar bile google hesabimda sakli. kisaca genel kullanici profilinin birkac sene icinde bu kadar degistigi bir dunyadaki altyapi problemine, hala 10 sene oncesinin gerzek mentalitesiyle yaklasmak, cumlenin gidisatindan da anlasilacagi uzere tam bir gerzeklik.

    cozumun teknik tarafina fazla kafa patlatmadim, arastirmalari yapilmistir illa ki. ama ilk bakista su uc problem var:

    1) 8mbps'a 25gb kota olur mu lan? 5 saatlik full kullanimla aylik (720 saat) kotani dolduracaksin yani. 100mbps hiza 100gb kota iyice komik, sirketten ftp yapacaksin mesela, iki saatte kota bitiyor.

    2) daha dereceli bir hiz dususu lazim. 8'den 1'e direkt dusus ceza gibi.

    3) daha onemlisi, bunun bir ust limit degil, alt limit olmasi gerekliligi. yani "25'i astin, bundan sonra 1mbps ustune cikamazsin" demek yerine, "artik sana en fazla 1mbps garanti edebilirim ama yogun olmadigi zamanlar bu hiz artacaktir". geceleri kimse kullanmiyorken, emailine bakan adami rahatsiz etmeyeceksen, kotanin sinirin ne geregi var, internet kullandikca biten bir enerji kaynagi degil ki.

    o yuzden dedim "ceza vermek" seklinde yaklasiyor adamlar olaya, adil bir sekilde trafik yukunu altyapiya dagitmaya ugrasacaklarina. 30 senelik qos algoritmalari sunu becerebiliyorken, hala boyle kati kotalar, sinirlar, cezalar, stigmatize etmeler (hirsizsin sen) ne yahu?