hesabın var mı? giriş yap

  • yaklaşık 12 senelik apple serüvenimi iphone 12'den samsung s23'e geçerek sonlandırmış bulunmaktayım arkadaşlar. yaklaşık 10 günlük kullanım sonucunda 1gr dahi pişmanlık hissi oluşmadı.

    12 sene önce android telefonlar ile apple arasında inanılmaz fark vardı ancak günümüzde pek de bu farkın kalmadığını söyleyebilirim. android yazılımı da bu süreçte tıpkı ios'a benzemiş stabil bir hal almış. kullandığım s23 bataryası ve 120hz ekran resmen yağ gibi akıyor apple telefonlara bu iki konuda samsung fark atmış resmen. 120hz olayı geeeksiz ve abartılıyor sanıyordum kullanmadan önce ama gerçekten muhteşem bir olay. iphone 12 de 1 gün gitmeyen batarya s23'de 1,5 gün gidiyor. samsung switch uygulaması ile tüm mesajlar notlar whatsapp konuşmaları ios'tan androide kolaylıkla aktarılıyor. ülkemizde malum fiyatlara apple almak resmen enayilik arkadaşlar s23'e şans verin ne demek istediğimi anlayacaksınız. ilerde kasar mı şişer mi zaman gösterecek ama yedeklerden ötürü şuan telefonu 89 uygulama 7000 fotoğraf ve 300 video yüklü haliyle kullanıyor ve yorum yapıyorum.

    kamera konusunda iphone 12 yi bırak 13'ü ezip geçiyor. iş arkadaşımdaki iphone 13 ile mukayese ettik kendisi bile inanamadı. kamerasının iphone 14 ile denk olduğunu düşünüyorum.

    hah beğenmediğim yönü var mı var elbet. bunların başında ahize hoparlörü gelir. apple gerçekten bu konuda rakipsiz. face id, touch id de apple'da kesinlikle daha iyiydi. ancak aradaki fiyat farkını tolere edecek özellikler deği. iphone 14 128gb 45000tl'ye satılıyorken s23 256gb 28000 tl'yi satılyor. keriz olmayın arkadaşlar arada 17.000 lira fark var. bu arada iki ürün yurtdışında hemen hemen aynı fiyatlara satılıyor. bu aradaki fiyat farkı bizim ülkemize özgü ne yazık ki. marka fanatiği olmaya gerek yok arkadaşlar para kolay kazanılmıyor. söyleyeceklerim bu kadar.

  • 2 üst katımda komşular var. çocuklar o kadar çok koşuyor ki bina komple sallanıyor. bir üst kat komşum, köpek aldı ve ev ahalisinden birisinin temizlik takıntısı var. günde 3 defa süpürge açılıyor. köpek sabaha karşı havlıyor. tüm apartmanda yankılanıyor. 2 alt komşum, havlama sizden mi geliyor diye geldi üst kata yönlendirdim. kaç defa dedim. saldırmamak için kendimi zor tutuyorum. sinir stres hastası yaptılar. elim ayağım titriyor artık. günlük hayat gürültüsü bile evde büyüyor. çünkü ben gürültü yapmıyorum. evden çalışıyorum. şu anda ev de değiştiremiyorum ki değiştirsem ne kadar fayda edecek. taharet musluğu sesi duyuyorum ya taharet musluğu! be hayvan oğlu havyan lan bu evi 3 cm perde betonla mı yaptın be itin evladı!? evde yürürsen davulun içindeymiş gibi ev sallanıyor. yeni bina. ne yapacağım bilmiyorum. kafayı yiyeceğim. bunun bir yönetmeliği, bir şeyi yok mu? tüm türkiye'yi adamlar bu şekilde inşa etti. kaçış yok. müstakil evi olan semtler ya çok fakir ya çok zengin. nasıl olacak?

    ya kardeşim normal ülkelerde, eğitimli insanlar sınıf atlıyor, kendi sınıflarındaki insanlarla mutlu mesut yaşıyor. parayı bu mağara itleri buldu. şimdi paraları ile kafamızı s*kiyorlar. bize kakaladıkları leş evlerde bizi yaşamaya mahkum ediyorlar. aynı kendi inşa ettikleri bu ucubeler ülkesindeki gibi. her alanda gerileme yaşanır mı be her alanda!! bu işler yurt dışında nasıl oluyor kardeşim? insanlar bir arada nasıl yaşıyor. en rahat olması gereken yer, senin cehennemin oluyor. daha da çok evlere kapanmak durumunda kaldığımız şu günler katlanılmaz halde.

    edit: imla

  • bir türk annesi klasiği daha. evde misafir filan yoksa sürekli bu tişörtler vardır annelerin üzerinde. kimisi desenlidir, kimisi düz renk. ama hepsinin ortak özelliği, kıyısında köşesinde çamaşır suyu lekesi olmasıdır. böyle benekli benekli, dalmaçyalı kıvamında. hiçbir zaman giymekten bıkılmaz. ortalama 5 ila 6 yıl sonra da yer bezi olur.

  • acı bir toplum gerçeği. bende silinmez izler bırkamış bu okul müdürü türü, pazartesi ve cuma günü yaptığı konuşmalarda düzeni sağlamak ve kendini dinletmek için ısrarla iklim koşullarına vurgu yapar. kış mı?

    - arkadaşım bak sıraya girin, düzgün durun artık!!!! kımıl kımıl kımıldanma be!!! (işte tam burada müdür böyle sanki bizi kıskandırır gibi konuşacak) ben dururum burada. benim yerim iyi... siz de soğukta öyle dikelirsiniz. benim yerim güzel, siz de soğukta bekleyin... benim için proplem (okul müdürlerinin "eğemenlik" sözcüğüyle birlikte yanlış söylemeye meyilli olduğu bir sözcük) yok. beklerim ben. siz de soğukta dikelin...

    ya da çok mu sıcak?

    - susun artık evladım be! susun! hizana bak! bak hizana! hizana bak! (başlıyoruz) bu sıcakta bekletirim sizi. gidemezseniz evinize. benim yerim güzel, rahatım ben. bana gölge... olan size olur. pişerseniz bu sıcakta. oğlum hizana gir artık be saygısız adam!

    bir gün x-men'e türk bir karakter dahil olursa bu olsun istiyorum. "magneto bak o sıcakta öyle kalırsın... ben iyiyim serin yerdeyim magneto. senin için kötü olur... öyle dikelirsin orda". bence bu müdür türünün asıl gücü soğuğa ya da sıcağa vurgu yaptığında o iklim koşulunu ekstradan hissetmeniz. "donduk lan yeter" söylentileri bu noktada zirveye çıkar zaten. rahatsız edici bir başka mesele de şu: müdürün kendi yeri de o kadar rahat değildir aslında. o da nihayetinde yüksekçe bir yerden, okulun girişlerinden birinin tepesinden hitap ediyor bize. sanki tahtta oturuyor. "benim yerim güzel, bana göre hava hoş". e sen de ayaktasın, sana da 38 derece. ne bu tavırlar müdür?