hesabın var mı? giriş yap

  • - ahahah unuttum olm ben seni, gezip tozuyorum keyfim yerinde. anlarsin ya ;)
    - pardon kimi aramistiniz?
    - ibrahim sen degil misin? demet ben.
    - hangi demet?
    - iiii hani vardi ya, eski sevgili?
    - haaa, tamam sorun degil ya, olur oyle. iyi bak kendine.
    - ...

    iste turk pop muziginin kaderini degistiren diyalog bu idi. ondan sonra daha da bozmaz dedik, gene bozdu, onunu alamadik...

    (bkz: öyle bir terk edilmek ki demet akalın olmak)

  • ak parti adana milletvekili tamer dağlı'nın tbmm'de hamza yerlikaya’nın vakıfbank yönetimine atanmasını savunurken sarf ettiği sözler. sözlerinin tamamı şu şekilde:

    "hamza yerlikaya bu vatanı seven, bayrağını seven defalarca dalgalandıran bir sporcumuzdur. bu bankaların sporla ilgili hizmetleri de vardır. hamza yerlikaya gibi bu vatanı seven bütün sporcularımıza ne yapsak azdır. eğer hamza’dan rahatsız oluyorsanız vatan sevginizden şüphe etmeniz lazım."

    video

    vekilime katılıyorum. tek vasfı iktidar partisinin eteğinde oturmak olanların devletten 3'er 4'er maaş almasında hiçbir problem yok. esas yoksulluk sınırının altında yaşamak zorunda kaldığımız için biz özür dileriz. bir kamu bankasında yönetim kurulu üyesi olabilecek liyakati kazanabilmek için milli güreşçi olmanın yeterli olduğunu bilemeyip liyakat kazanmak uğruna ömrünü eğitime harcayan vatandaşlar olarak biz özür dileriz. siz haklısınız vekilim. biz bu vatanı sevmiyoruz.

  • başlık “tunceli belediyesinin işçi maaşını 8 bin tl'ye çıkarması” olacaktı ama karakter sınırından dolayı sığmadı.

    http://www.diken.com.tr/…si-isciye-8-bin-lira-maas/

    ben artık bu ülkedeki vasıflı olarak nitelendirilen insanlara acımaktan yoruldum. bu işçi maaşı olayının boku çıkmadı mı artık? özel-kamu farketmez, bu ülkede 8 bin tl maaş alan vasıflı eleman sayısı %10'u geçmezken, muhalif belediyelerin kendi kendilerine uydurdukları “çöpçü maaşı zammı challenge” tarzı etkinlikler umarım sadece benim canımı sıkmıyordur.

    neyse ben şu köşeye çekileyim de giden 6 yılıma yanayım.

    edit: kimseyi benim maaşım ilgilendirmezmiş. o yüzden ilgili yazıyı kaldırdım. ama kimse kusura bakmasın, bir hekim olarak bir belediye çalışanından sadece birkaç bin tl fazla kazanmak için okumadım ben. istediğiniz kadar eleştirin. o kadar da uzun boylu değil. o zaman gidin pandemide tunceli belediyesinin çöpçülerini alkışlayın. yetti sizin sosyalizm popülistliğiniz.

  • insan hayatını onurlandıran bir yaşam şekli.

    ekşi şeyler

    gelen sorular üzerine çiftlik hakkında daha detaylı bilgi vermek istiyorum.

    çiftlik yunanistan'da ve yaklaşık 25 dönüm büyüklüğünde.
    tamamen doğanın harmonisine uygun bir şekilde kendi kendini tohumlayarak ilerliyor.

    monokültür bir tarım olmadığı için kayıp riski çok düşük. örnek vermek gerekirse; yağışlı geçen ağustos ayında üzümler zarar görse dahi elmalar daha iyi olgunlaşıyor veya tam tersi durumda yağışsız geçen bir yaz sezonunda bazı meyvelerden beklenen verim alınamamasına karşı incir, nar ve üzümler daha kaliteli oluyor vs vs...
    bir diğer nokta ise geleneksel tarım yapan çiftçiler gibi tonlarca tek tip meyve üretip aracıların iyi bir fiyat vererek alması için dua etmeme gerek kalmıyor.

    2 gün önce sohbet ettiğim bölgemizin çiftçilerinden biri ürettiği 50 ton şeftalinin kilosunu 15 centten satmak zorunda kaldığından bahsediyordu, üretim maliyeti kilo başına 40 cent olmasına karşın.

    doğal tarım yapanların böyle bir sorunla karşılaşması mümkün değil çünkü asla elinizde 50 ton meyve ile umutsuzca beklemeyeceksiniz.

    nasıl oluyor da diğer çiftçiler meyvenin kilosunu 15 centten satarken sen 2 eurodan satıyorsun derseniz sebebi bahsettiğim gibi aracı, komisyoncu vs olmadan diret tarladan tüketiciye satıyor oluşum. böylece insanlar da yiyebilecekleri en temiz, saçma sapan kimyasallarla yetiştirilmemiş, ulaşım masrafı olmayan temiz meyvelere ulaşıyorlar. karşılıklı fayda sağlanan bir ilişki.

    herhangi bir tarım aleti dahi kullanama gerek kalmıyor. böylece temel gider kalemlerinden biri daha devre dışı kalıyor ve traktör almak için çalışmama ardında da sigortası benzini vs için yüzlerce euro ödememe gerek kalmıyor.

    daha önce de bahsettiğim gibi hiçbir tarım ilacı kullanmıyorum. yapılacak her şeyi doğa kendisi yapıyor.
    örnek vermek gerekirse; sadece insan persfpektifinden basit ve yüzeysel bir örnek vereceğim daha anlaşılabilir olması açısından.

    tarlanın belirli noktalarında dünyanın bilinen en eski ağaç türü olan ginko bilola var. bu ağacın özelliği ise doğal ortamındaki bitki zararlarılarını ve hastalıklarını tespit edip insan persfpektifinde zararlı olan bu organizmaların doğal düşmanlarını cezbedici besinler üreterek ortama getirmek ve böylece sorunu insan müdahalesi olmadan çözmek.

    doğa kendi halinde bir harmoni ve denge içerisindedir.

    dünyanın hiçbir yerinde monokültür bir orman göremezsiniz bundan dolayı günümüzde uygulanan monokültür tarımın labaratuarlardan çıkma gereksiz ve zararlı kimyasallara ihtiyaç duyması çok normal.

    türkiye'de de doğal tarım çiftliği kurmak isteyen kişilere elimden geldiğince destek olmak istiyorum. herhangi bir ücret söz konusu olmaksızın çalıştaylar düzenleyebilir veya birlikle güzel şeyler yapabiliriz. zamanım oldukça gelip ben de çalışabilirim tarlanızda ve birlikle yön verebiliriz.

    hasat zamanı olduğu için çok zamanım yok, fırsat buldukça güncellemeleri paylaşacağım.

    uğurlar olsun.