hesabın var mı? giriş yap

  • yalnız o dolapta yemeklik hiçbir şey yok.
    bir de havalı havalı buzluğu açınca etle vs dolu olduğunu gösterecek zannettim de, orası da boş.
    sadece sarı renkli, ki o da şişelere ve poşetlere doldurulmuş limon suyu diye tahmin ettiğim şeyden başka bir şey yok buzlukta.
    hayır o dolabın içinde ekonominin çok iyi olduğunu gösteren ne var?

    hakikaten bu hayat bunlara müstehak ya, biz boşa kendimizi harap ediyoruz.
    ne gerek var, yesin ketçabını baksın keyfine.

    edit:elli tane mesaj almışım tavuk suyudur, kemik suyudur vs diye.
    “tavuk suyudur la o” diyen de var. *
    tamam tavuk suyu olsun. madem ekonomi o kadar iyi, niye bir tane tavuğu haşlayıp poşet poşet suyunu saklamış ki her yemeğe koymak için?
    alsın doldursun dolabını tavukla, etle, butla. ne seviyorsa artık?
    ayrıca limon suyunu şekilli dondurup içeceklere attıklarını görmüştüm, oradan aklıma geldi. ekonomi de o kadar iyi olunca. *

  • kurban bayramında ziyarete gidilen aile dostu büyüğümüz yaşattı o tadı bana.
    abi aşiret reisi, eve gittim, koca salonda sandalyeler duvar diplerine dizilmiş, sen de 50 ben diyeyim 70 tane koca koca adam, sandalyelere oturmuş eller dizlerin üzerinde kafa önde oturuyorlar. bizim abi de ikili koltuğa oturmuş tespih çekiyor, arka bahçede de kurban eti pişiriliyor.
    neyse abi beni severdi çağırdı, gittim yanına oturdum konuşmaya başladık o arada önümüze et getirdiler, abi de bak bu eti öyle herkese vermem gel beraber yiyelim diyince dedim çok güzel et geliyor, taktım çatalı attım ağzıma, lan çiğne çiğne gitmiyor, ağzımda büyüdü de büyüdü yutamıyorum eti.
    abi de nasıl beğendin mi güzel mi diyor, ağızdaki et bir lokmayken bir kilo oldu çiğnenmiyor anasını satayım.
    sonunda abi bu et ne eti dedim, cevap verdi ama anlamadım ne dediğini, bir daha sordum

    taşşağı oğlum taşşağı dedi.

    zaten yutamamışım, e çıkarsak çok büyük ayıp. bir on dakika daha çiğneyip güç bela yuttum ama üzerinden neredeyse on beş sene geçti, şunu yazarken bie tadı geliyor ağzıma.

    debe editi: lan taşşak yedik dedik debeye çıktık yarrağı yedik desek uzaya çıkacağız herhalde, yapımda ve yayında emeği olan herkese teşekkür ederim.

  • kanser hastalığına tutulup 5510 sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu uyarınca malul sayılmayacak(meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını kaybetmemiş) olanlardan talep tarihinden önceki bir yıl içinde tanı (teşhis) almış olanlar, maluliyet tespiti işlemleri yönetmeliği eki hastalık listesinin (e) maddesinin 28’nci fıkrası uyarınca, talepleri üzerine düzenlenmiş olan sağlık kurulu raporu tarihi itibarıyla 18 ay süresince malul kabul edileceklerdir. bu sürenin sonunda kontrol muayenesine tabi tutulacaklardır. kontrol muayenesi sonucunda düzenlenecek sağlık kurulu raporu maluliyet tespiti işlemleri yönetmeliği hükümlerine göre değerlendirilecektir.

    tüm kanser hastaları tanı aldıktan sonra koşulsuz olarak 18 ay,
    kan kanseri hastasına tanı aldıktan sonra 24 ay boyunca,
    kemik iliği naklinden itibaren hastasının 12 ay süreyle,
    malulluk maaşı alma hakları vardır.
    kanserlere ve endokrin hastalıklara bağlı gelişen ve tedavisi olmayan ağır elektrolit bozuklukları yaşayanlar da söz konusu haktan yararlanabilmektedirler.
    söz konusu süreler sonunda kontrol muayenesine tabi tutulup, meslekte kazanma gücünün eksikliğinin tespiti halinde malulen emeklilik maaşının alınmasına devam etmesi de mümkündür.
    ancak söz konusu haktan yararlanacak olanlarda ayrıca en az 10 yıldan beri sigortalı olmaları(ilk sigortalılıkları en az 10 yıl öncesine dayanması) ve toplam 1800 gün sigorta primi ödenmiş olma şartı da bulunuyor.

    bu hak özellikle sigortalılık başlangıç ve gün şartına uyup aktif olarak çalışmayanların çok daha işine yarayacaktır. aktif çalışanlar için rapor parası alma seçeneği de mevcuttur.

    bu haktan bilgi eksikliği sebebiyle yararlanamayan çok kişi var, yayalım!