hesabın var mı? giriş yap

  • tam adı alexandrina victoria olan ingiltere kraliçesi (1819-1901) yönlendirdiği veya cesaretlendirdiği politikalar dünya tarihine damgasını vurmuş; tahtta kaldığı devir "victoria çağı" olarak adlandırılmıştır.

    alexandrina victoria kral iii.george'un 4.oğlu olan kent dükü ile saxe-coburg-saalfeld prensesi maria louisa'nın kızı olarak 1819 yılında dünyaya geldi. babasi,o 1 yaşına gelmeden öldü. büyükbabası ve amcasının yaşayan meşru oğulları olmadığı için tahtın tek varisiydi. bu konumunun daha çocuk yaşlarında bilincine vararak yetişti. en nihayet 1837 yılında, amcası iv. william'ın ölümüyle 18 yaşında kraliçe olarak tahta çıktı. o sırada başbakan olan whig partisi lideri vikont melbourne çok yakın arkadasi ve danışmanı oldu. öyle ki, 1839 yilinda whig kabinesi düştüğünde victoria bunu kabullenmedi ve tory partisi lideri sir robert peel'e baskı yaparak onu hükümetten caymaya zorladı. neticede melbourne başbakan olarak kaldı.

    1840 yılında victoria onu ölümüne kadar etkileyecek bir adım attı ve saxe-coburg hanedanından kuzeni prens albert ile evlendi. bu evlilik aslında salik kanuna göre bir kadının hükümdar oluşuyla kopan ingiltere ve hannover tahtları arasındaki resmi bağı yeniden tesis etmek üzere düzenlenmiş bir politik evlilikti.ancak victoria ile albert birbirlerine sırılsıklam aşık oldular. albert'in victoria'ya olan etkisi çok büyük olacaktı. çiftin tam 9 çocuğu olacak ve bunlar habsburg ile bourbon -kisa bir süre de bonaparte- hanedanları hariç, avrupa'daki tüm hanedanlar ile yapacakları evlilikler sayesinde bu ülkelerin tahtlarını ingiltereye,tabi degilse de müttefik kılacaklardi. politik arenada ise, albert'in etkisi ile victoria whig'lerden uzaklaşarak tory'lerin tarafını tutmaya başladı. öyle ki,2.peel hükümetinden (1841-46) sonra gelen vikont palmerstone'un whig kabinesiyle arası iyice açıktı. özellikle de palmerstone'un dış politikasını maceracı bulunca,başbakanla kraliçe arasında ciddi bir sürtüşme çıktı ve iş 1851'de palmerstone'un azliyle neticelendi. bu arada prens albert'in bizzat planlayıp organize ettigi kristal saray büyük endüstri fuarı hanedanın halk arasındaki popülaritesini arttırdı. bu durum, kırım savaşı arefesinde kraliyet çiftinin rus taraftarı olduğu söylentisiyle ciddi şekilde sarsılır olduysa da; kraliçe çok zeki bir davranışla rus düşmanı palmerstone'u tekrar başbakan yaptı; kendisi de kocasıyla beraber harp malulleri için yapılan her faaliyette boy gösterdi ve tarihin en ünlü ingiliz madalyası olan victoria haçını ihdas etti. bu sayede halkın desteğini yeniden tarafına çevirmeyi başardı.

    1861 yilinda victoria hayatında ikinci bir büyük dönüm noktası yaşadı. delicesine sevdiği kocası, bir köy evine yaptığı ziyaret esnasında tifüs kaparak öldü. victoria'nın acısı öylesine büyük oldu ki tam üç yıl halka görünmedi ve 1866 yılına dek parlamento açılışlarına katılmadı. kendisini tamamen hayattan soyutlamıştı. üzerine, ölümüne dek siyah matem elbiselerinden başka şey giymedi; kocasının anılarına öylesine anormal bir saplantı geliştirmişti ki yatağının baş ucunda prensin elinin bir kalıbını bulunduruyor; albert sanki hayattaymış gibi onun elbiselerini düzenli olarak temizletip odasına koyduruyordu. kendini tecrit etmesi bu anormal davranışlarının söylentileriyle birleşerek halk nezdindeki itibarına büyük zarar verdi. tekrar ortaya çıkışı büyük ölçüde benjamin disraeli'nin ikna çabalarının sonucuydu. zaten o ve william gladstone victoria'nın tahtta geçireceği kalan yıllarının rengini belirleyen kişiler olacaklardı. kraliçeyle ilişkilerinde büyük bir dalkavukluk sergileyen disraeli victoria'nın büyük gözdesiydi. 1876 yılında onu hindistan imparatoriçesi ilan ettirerek kraliçesinin gururunu okşadı. william gladstone ile olan ilişkileri ise katlanılması zor bir gerginlik derecesindeydi. victoria gladstone'un karakterinden de nefret ediyor, başta irlanda yönetimi olmak üzere politikalarının çoğuna muhalefet ediyordu.

    yaşlılık yıllarında kraliçe popülaritesinin doruğunu yaşadı.1887 ve 97'de düzenlenen jübileler ingiliz tarihinin en uzun süre tahtta kalan monarkının 50. ve 60. yıllarını kutladı.kraliçe victoria uzun süren bir hastalığın ardından 1901 yılında öldü.

    kraliçe victoria dönemi ingiltere'nin küresel üstünlüğünün doruk yıllarını temsil etmektedir. dalgalara hükmeden yenilmez donanması ve endüstri devrimini başlatan ülke olarak ingiltere bu yıllar süresince dünyanın dört bir yanına yayılmıştır. 1901 yılında victoria öldüğünde dünya haritasının neredeyse 1/3'ü ingilterenin renklerine boyanmıştı. dünyada ingiltere'nin sözü dinlenmeden alınabilecek hiç bir politik karar yoktu. bu dönemde ingiltere afrikanın yaklaşık yarısını ve neredeyse tüm okyanusyayı sömürgeleştirmis, hindistanı tamamen merkezi hükümetine bağlamis, kırım savaşında direkt, doğu sorunu'nda ise dolaylı bir biçimde rus imparatorluğuyla çatışmıştır. bunun yanında mısır ve birmanya üzerinde manda yönetimleri kurmuş, çin'de özerk bölgeler elde etmiş; bunları gerçekleştirirken de hukuksuz silah kuvvetine başvurmaktan hiç mi hiç çekinmemiştir. şahıs olarak kraliçe çok akıllı bir kadın değildi ancak sağduyusunun sesine güvenir, şahsi ilkelerinden hiç taviz vermezdi. katıksız bir emperyalist olmasının yanında hoşgörüsü de acımasızlık derecesinde kıttı. 1846 yılındaki irlanda patates felaketi yüzünden feci biçimde can veren veya toprağından göç etmek zorunda kalan 3 milyon insanın dramındaki sorumluluğu büyüktür. ayrıca ingiliz toplumunu içine sokmaya çalıştığı bağnazca ahlaki kalıplar günümüzde ikiyüzlülük ile neredeyse eşanlamlı kullanılan viktoryan ahlak kavramının ortaya çıkışına sebebiyet vermiştir.

  • bir program için 20bin lira alıyordu, gözleri doluyordu, ağlıyordu nihat hoca. bu kadar mal insanı bir arada ilk kez görüyordu bu sene de yolunu buluyordu. şeklinde hikayeler anlatacak muhteremin marifeti.

  • ahmet davutoğlu'nun beyanatı. hani şu obama çağırdığında ehe ehe diye koşarak giden bakan. yani diyor ki, yargı benden hesap soramaz, halk seçtikçe burdayım.

    ne güzel değil mi, ben parasız eğitim istiyorum diye pankart açınca yargı var, sen yolsuzluk yapınca beni sadece allah yargılar.

    haber

  • edit: (bkz: 28 haziran 2016 atatürk havalimanı patlaması)
    (bkz: lanet olsun yezide)

    kilicdaroglu'nun seviyeyi bir tik yükseltmesi olayi. ic anadolu halkinin bekledigi sanirsam bu olmali.

    "dünya lideri diyorlarlardı, işte diktatör bozuntusu, tükürdüğünü böyle yalatırlar. gazze'ye ablukanın kaldırılması şartından vazgeçmeyiz dediler, vazgeçtiler. size gazze anlaşmasını 7 maddeyle anlatayım:

    1- israil'in yazılı bir özür mektubu yok. gerçek anlamda özür var mıdır yok mudur bilmek istiyorum.

    2- ölenlerin ailelerine tazminatı israil kabul ediyor. ama askerleri için davaların durdurulması şartını koştu.

    3- insani yardımların aşdot limanında denetlenmesi şartı var. bu israil'in gazze ablukasını kabul etmek demektir. ablukayı meşru hale getiriyor.

    4- anlaşma ile türkiye, israil'in gazze üzerindeki egemenliğini de kabul ediyor.

    5- 20 milyon dolarlık tazminata karşılık, israil kendi doğalgazını türkiye üzerinden avrupaya taşıyacak.

    6- israil'in nato'ya girişine türkiye resmen izin verdi. mavi marmara'dan nerelere geldik.

    7- türkiye filistin ile ilişkilerini, israil'in istediği ölçüde yürütecek.

    bu anlaşma bir teslimiyettir. bunlar her türlü tavizi verir."

    edit: imla.

  • konuşamayan bebeklere limon dilimi ikram etmek. ispiyonlayamıyorlar ve suratları inanılmaz sevimli görünüyor.

  • "tayyip göstericilere tepkinizi sandıkta gösterin diyor, adam zaten sana oy vermemiş, daha ne yapsın sandığa mı sıçsın?"

  • bu entry de nasıl tarot bakılabileceğini, nelere dikkat edilmesi gerektiğini ve kendi deneyimlerimi paylaşacağım. mini eğitim niteliğinde bir yazı olacak. eğer tarot bakmayı öğrenmek istiyorsanız, burada yazanları uygulayıp bol bol pratik yaptığınız takdirde siz de iyi bir tarot okuyucusu olabilirsiniz. şimdi madde madde anlatmaya başlayalım:

    1-) öncelikle, kartların anlamlarını tek tek yazmayacağım, zaten internette kart anlamlarını bulabileceğiniz pek çok kaynak mevcut. ben ilk başladığımda kartların genel anlamlarını şu siteden * öğrenmiştim. sayfanın en altına indiğinizde kart listesi mevcut, oradan tek tek tıklayıp okuyabilirsiniz. tarota ilk başladığım zamanlarda henüz kart anlamlarını bilmiyorken bu siteyi bol bol kullanırdım. ama dediğim gibi pratik yapa yapa artık ezberler hale geliyorsunuz ve zamanla siteye ihtiyacınız kalmamaya başlıyor.

    2-) link verdiğim sitede tarot kartlarının karakter özelliği olarak ne anlama geldiği, iş hayatı, kariyer, ilişki durumu, vb. gibi gündelik ihtiyaçlarımızın anlam listesini bulacaksınız. ama hayat tabi ki sadece bu konulardan ibaret değil. diyelim ki doğaüstü bir deneyim geçti başınızdan ve bunun anlamını sormak istediniz. veya diyelim ki bir hisseyi araştırıp yatırım yapmaya karar verdiniz, dur bir de tarota sorayım dediniz. bunlar gibi farklı alanlarda soru sorduğunuzda verdiğim link pek işinize yaramayabilir. bu tür durumlarda kartları iyi okuyabilmek için ezoterik sembollere hakim olmak gerekir, çünkü gördüğünüz üzere kartlar sembol dilini kullanır. profilimde onlarca sembolden bahsettim, anlamlarını uzun uzun yazdım. entry lerimi ciddiye alarak okuyan biriyseniz, bu noktada pek zorlanmazsınız diye düşünüyorum. sembol dili olarak önereceğim kaynak sorarsanız da, öyle bir kaynak yok. çünkü ezoterizmde sembol dilini kullanmanın amacı zaten hakikati bilmeyi hak etmeyen insandan hakikati saklamaktır. saklama ihtiyacı olmasa sembole gerek duyulmazdı, herkes herşeyi açıkça anlatırdı. keza yazdıklarımı da görüyorsunuz, 10 tane biliyorsam buraya 1 tanesini yazıyorum, herşeyi paylaşmıyorum. sembol dili size inisiye olup öğrenim derecenizi arttırdıkça açılır. bunun için de öğrenme tutkusu, emek ve zaman gerekiyor, öyle bir günde olacak iş değil.

    3-) nasıl ki giyim zevki, dekor zevki, vb. gibi kendi tarzlarımız varsa, tarot okuma konusunda da herkesin kendi tarzı olur. o yüzden iç sesiniz ve vicdanınız sizi ne şekilde tarot bakmaya yönlendiriyorsa o yöne gitmeniz gerekir. mesela ben kartlara ters olarak bakmam, hepsini düz anlamıyla okurum. ayrıca kelt açılımı, cart açılımı, curt açılımı, bunlara da bağlı kalmam. o an canım ne sormak istediyse ve kaç soru sormak istediyse o kadar sorar geçerim. bazen içimden tek kart çekmek gelir, bazen yeterli bulmam, üç kart çekerim, vs. ben kafa rahatlığı severim. kaynaklardaki açılım modelleri bana dayatma gibi gelir ve itici bulurum, darlanmaya gelemem. benim böyle bir tarzım var, ama bu size uymak zorunda değil. her yaptığı açılımda kelt modeline sadık kalıp dedikleri isabet çıkan okuyucu da çok gördüm mesela. özetle zevkler ve renkler tartışılmaz. tarot bakım tekniği olarak içinizden nasıl geliyorsa onu yapmalısınız. hatta kendi yaratıcılığınıza göre kendi bakım tekniğinizi de oluşturabilirsiniz isterseniz, size kalmış.

    4-) eğer sorduğunuz soru geçmiş & şimdiki zamana yönelikse ve gelen kartları da iyi okuduysanız, istisnai bir durum da yoksa, yorumlarınız %100 isabetli veya ona yakın şekilde çıkar. çünkü yaşanmış bütün olayların bilgisi akaşik kayıtlarda gizlidir. evren, bu tür konularda bir internet tarayıcısının mantığıyla çalışır. tarayıcıda hangi saatte hangi sitelere girilmiş, hangi dosya indirilmiş, vs. bütün bilgilere ulaşabiliyoruz. akaşik kayıtlar da buna benziyor.

    5-) eğer sorduğunuz soru gelecek zamana yönelikse, ne kadar iyi bir tarot okuyucusu olursanız olun, hiçbir zaman %100 isabet beklememeniz gerekir. (veya bekleyin, siz bilirsiniz) doğruluk oranınız maksimum %70-80 olacaktır. bu yalnızca tarot için değil, bütün kehanet araçları (astroloji, pandül, i ching, vs.) için geçerlidir. çünkü gelecek dediğimiz kavram özgür iradeye bağlı olarak değişime uğrayabiliyor. misal veriyorum, bir insan 10 sene aynı davranıp 11. sene karar değiştirebiliyor. o yüzden kehanet araçlarını kullanıp "vay be, ben çok iyi tahmin ettim, şöyle iyiyim, böyle profesyonelim" diyen tipleri ciddiye almaya gerek yok. onların amacı şov yapmak ve kitlelerin dikkatini çekerek ego tatmin etmektir. geleceğe dönük tarot okuması konusunda eğer benim izlediğim yolu sorarsanız, şahsen ben gelecek temalı sorularımı direkt nokta atışı değil de, olasılık alternatifleriyle sorarım. bir olay gerçekleşmiş ve bunun sonuçları neler olabilir? olasılıklar nelerdir? ne tür riskler ve fırsatlar bizi bekliyor? vs. şeklinde net olmayan soru kalıpları kullanırım ve kartlarda önüme çıkan bütün alternatif senaryolar için kafamda bir strateji belirleyip bunları lazım olduğunda uygulamak üzere hazırda tutarım. benim tarzım bu şekilde. siz yine de kartlarda %100 doğru çıkacağını saplantı haline getirip isterseniz kendinizi kandırmaya devam edebilirsiniz, bu da kişisel bir tercih.

    6-) kart çeşitlerinden biraz bahsedelim. gerçi bunu bir entry mde yazmıştım ama kısaca tekrar üzerinden geçelim. tarot dediğimiz şeyin orjinali 78 kartlık raider-waite destesidir. bu destenin haricindeki tasarım destelere "oracle" denir, onlar tarot değildir. ama insanlarda ağız alışkanlığı olmuş, bütün bakımlara tarot bakımı diyorlar. bunu özellikle belirtme ihtiyacı hissettim, çünkü internetten orjinal desteyi satın alacaksanız ürünün isminde özellikle "raider-waite" yazmalı. veya "klasik tarot destesi" olarak da geçer. satın aldığınız ürün beklediğiniz gibi gelmeyebilir diye bunu belirtiyorum. bazı tarot okuyucuları sadece raider-waite e bağlı kalmayıp diğer oracle kartlara da soru sorabiliyor, eğer kendinize uyumlu hissediyorsanız tabi ki oracle kartlarıyla da açılım yapabilirsiniz. oracle ürünlerinde beraberinde kullanım kitapçığı gelir, oradan kart anlamlarını öğrenebilirsiniz. kart adedi ve kart anlamları klasik desteden farklı olur. piyasada birçok oracle çeşidi mevcut; kimi animal spiritlere göre şaman destesi tasarlamış, kimi melek destesi yapmış, kimi katina destesi yapmış, vs. sizler de kendi yaratıcılığınızı kullanıp kendi oracle destenizi tasarlayabilirsiniz. yurtdışından sipariş verecekseniz "oracle deck" veya "oracle cards" diye aratabilirsiniz.

    7-) kartlarınızı satın aldınız ve kargodan geldi diyelim, şimdi ne olacak? gerek tarot destesi olsun, gerek başka malzeme olsun, fark etmez, dışarıdan başkasının elinin ve emeğinin değdiği herhangi bir majikal malzeme, o kişi veya kişilerin enerjisi ile yüklüdür. dolayısıyla yabancı enerjilerin o materyalden temizlenmesi gerekir ve materyali kendi enerjimizle uyumlandırmamız gerekir. ben yabancı enerji arındırması için adaçayı tütsüsü kullanırım, siz de isterseniz bu metodu uygulayabilirsiniz. sonrasında materyali avuçlarınıza alabilir, kalp hizanıza yakın tutabilir, gözlerinizi kapatarak meditatif hale geçebilir ve materyalin size uyumlu davranacağını imajine edebilirsiniz. zaten kartları kullandıkça kartlar ile aranızdaki bağın daha kuvvetlendiğini ve daha nokta atışı tespitler geldiğini göreceksiniz. ayrıca bir kere kendinize uyumlandırdığınız materyalinizi mümkünse bir daha kimseye göstermeyin, dokunmasına izin vermeyin. iyi niyetli kişilerde çok sorun olmayabilir ama özellikle art niyetli kişiler tıpkı sokağın ortasına çöp bırakır gibi maji malzemenize kendi toksik enerji atığını bırakır ve dolayısıyla bu durum tarot okumalarınıza zarar verir.

    8-) şimdi de kartlara nasıl davranmamız gerektiğinden biraz bahsedelim. tabiatta her varlığın astral alemde bir karşılığı olması gibi, tarotun da astral tarafta bir karşılığı vardır, dolayısıyla tarotun evrende bilinç sahibi olduğunu bilerek hareket etmek gerekir. her bilinç sahibinin vereceği doğal tepkileri tarot da size verir. siz kendiniz nasılsanız, tarot da size öyle davranır. mesela tarotu eğlence ve alaya alma olarak görüyorsanız, tarot da size dalga geçer gibi kartlar verecektir. tarota şüpheyle yaklaşıyorsanız, o da size ne idüğü belirsiz cevaplar verecektir. samimi olarak hakikati duymak istiyorsanız, tarot sizi ciddiye alacak ve hakikati olduğu gibi söyleyecektir. fakat yalanlarla kendini kandırmayı seven bir yapınız varsa veya hakikatleri duymaya henüz cesaretiniz yoksa, tarot sizi oyalayacaktır.

    9-) tarot bakımlarında "aynı ırmakta iki kez yıkanmaz" sözü fazlasıyla geçerlidir. yani şunu kastediyorum; tarot bakarken bilimsel ispat yapar gibi test yapılmaz. çünkü tarot, güven sorunu olanlar için ve aşırı materyalist eğilimli şüpheci insanlar için uygun bir alan değildir, gelen cevaplar saçma sapan olacaktır. nitekim böyle biri kendisiyle çelişir. keza ben de olsam aynısını yaparım. birisi bana hem bir konuda akıl danışıyor ve hem de sözüme güvenmiyorsa, o kişiye cevap vermek için neden vaktimi harcayayım ki? güvenmiyorsan soru sormazsın. tarotta da aynı mantık var. zaten tarotu da geçtim, direkt evrenin kendisine güvenmeyenlerin ruhsal gelişimde aşama kaydetmesi çok zordur.

    10-) tarot bakımlarında bir diğer önemli husus da, enerji sıkışmalarına dikkat edilmesi gerektiğidir. bazen peş peşe o kadar çok soru sorabiliyoruz ki, orada artık biraz mola vermeye ihtiyaç duyulabiliyor. yani islamdaki "tebdil-i mekanda ferahlık vardır" sözünün mantığı burada da geçerli. bişeyin peşinden aşırı hırsla koştuğumuzda bizden kaçabiliyor, ama sıkışmış enerjiyi serbest bıraksak ve bir müddet dikkatimizi dağıtacak başka aktivitelere yönelsek, o sıkışmış enerji artık çözülmeye başlıyor. sıkışmış enerjilerde gelen kartlar yüksek ihtimalle yanıltıcı olacaktır, bunu unutmamak gerekiyor. enerjiler ırmak gibi rahatça akmalıdır, baraj seti gibi patlamaya hazır halde tutulmamalıdır.

    10-) tarot bakımlarında özellikle bakan kişinin duygu durumu çok önemlidir. aşırıya kaçmış duygular kartları manipüle edebilir ve yanıltıcı cevaplar gelebilir. aşırı stresli, aşırı öfkeli, aşırı depresif, vb. ruh hallerinde ya bir başkasına bakım yaptırılmalıdır veya duygu durumu dengeli hale gelene kadar beklenmelidir. duygu durumunun dengelenmesi için duş alınabilir, su insanı rahatlatır. veya çeşitli nefes egzersizleri ve meditasyon çalışmaları da duygu durumunu dengelemek için yardımcı olur. bir ağaca sarılmak veya ona yaslanmak da insanın stresini alır, veya bir hayvanı sevip onunla oynamak. artık hangisi size uyarsa.

    11-) tarota evet-hayır olarak soru soracaksanız, kartların ne anlama geldiğini şu siteden * öğrenebilirsiniz. ilgili kartın "read more" kısmına tıkladığınız zaman açıklamalarında göreceksiniz. bazı kartlar "likely yes, most likely yes, maybe" gibi net olmayan anlamlar içerir. öyle zamanlarda "neden net cevap alamadım?" diye sorup tekrar kart çekmeniz gerekecektir.

    12-) tarotun bize verdiği bilgilerin kaynağının akaşik kayıtlar olduğunu söylemiştik. fakat akaşik kayıtlardan öğrenilmesi izin verilmeyen yasaklı bilgiler soruluyorsa, böyle durumlarda tarotun cevapları yanıltıcı olacaktır. bunu yaşamamak için "falanca bilgiyi öğrenmeme izin var mı?" şeklinde önden soru sorulmalıdır.

    13-) tarotta majör arkana, minör arkana, kartların astrolojik karşılıkları, kartların elemental karşılıkları, vs. şeklindeki bilgileri zaten kaynaklarda bulabileceğiniz için bu kısımlara çok değinmeyeceğim. fakat açılımlarda yorum yaparken bu bilgileri de göz önünde bulundurmak gerekiyor. mesela minör kartlar elementlere temel alarak 4 gruba ayrılmıştır ve misal veriyorum, açılımlarınızda gelen kartın su elementini temsil etmesi ayrı bir anlamdır, ateş elementini temsil etmesi ayrı bir anlamdır.

    14-) son olarak, tarot pratiğini nasıl yapacağımızı anlatıp bitirelim. bana göre bunun en güzel yolu, hali hazırda gerçekleşmiş ve ne olduğunu kesin bildiğimiz olayları sormak ve kartların tepkilerini gözlemlemektir. yani hangi olayı hangi sembol diliyle özdeşleştiriyor, bunu öğrenmeye çalışmaktır. mesela önceden izlediğiniz bir filmin senaryosuna dair sorular sorabilirsiniz. burada niyetiniz öğrenmek olduğu için tarot dalga geçer gibi cevaplar vermeyecektir, bakan kişinin niyeti önemli zaten.

  • mülteciler şehrin göbeğinde dilencilik yapıyor.
    kırmızı ışıklarda arabanın camını silmelerini engelleyemediğin gibi sildikten sonra para vermezsen tamponuna tekme atıyorlar.

    önce izmirli'nin gündelik hayatını kolaylaştır tunç bey.

  • "internet hızı sıralamasında avrupa ikincisiymişiz. haberle ilgili yarım saattir dolmasını beklediğim video yüklensin detayları vericem."

  • bu acıya birinci taraftan şahidim. abim öldüğünde annem 43 yaşındaydı. abimin cenazesinden 1 hafta sonra işine döndü, 1 ay sonra ev taşıdık, 3 ay sonra tatil yaptık. annemin yaşamaya çalışmasını gözünden görüyordum. öyle bir acı ki bu kendini bir pençelerine bıraksa bir daha toplanmaz korkusu vardı kadının gözlerinde. bizim için yaşamayı seçti. annem bir hafta sonra işine dönerken böyle densizler yine eleştirmişti, annem cevap olarak da 'ben şimdi dönerim dönmem, dönmezsem ne değişecek ki, en azından bir işe yarıyorum' demişti. kendisi sınıf öğretmenidir. hayatınızda en fazla kırılan kemiğin acısını yaşamışsınız, sizin ne haddinize nasıl acı yaşanır öğretmek?

  • atatürk başkenti ankara yaptı. savaş durumunda bu gerekliydi elbette. istanbul'u geri alınca başkenti taşımayı düşünmedi bile. belli ki istanbul'un 3 taraftan işgale açık olması kendisini böyle bir karar almamaya itti.

    atatürk'ün bir diğer özelliği de sanayinin belirli bölgelerde değil de ülke genelinde yayılmasına dikkat etmesiydi. cumhuriyet dönemindeki fabrikaların açıldığı yerlere bakarsanız bunu çok iyi anlayabilirsiniz.

    peki sonraları ne yapıldı?

    sanayi istanbul tarafına kaydı. dolayısıyla nüfus da oraya gitti. bankalar oraya taşındı. bugün istanbul demek, türkiye'nin yarısı demek. istanbul'u alan, işgal eden ya da bombalayan türkiye'nin şah damarını keser. bununla birlikte istanbul askeri açıdan gerçekten savunması çok güç bir şehir.

    bir gün birileri istanbul'a saldırırsa allah yardımcımız olsun.