hesabın var mı? giriş yap

  • asabi coğrafya öğretmeni en arka sırada uyuyan kemal'in yanındaki arkadaşına seslenir.

    -yanındaki saygısıza söyle de kalksın, ders işliyoruz burada.
    +kime hocam?
    -yanındaki diyorum, kemal değil mi o?
    +kemal değil hocam, benim paltom.
    -kes sesini bana cevap verme!!!

  • diziyi izleyen çocukların yarısından çoğu reklamcı olmak istedi, olanlar hala ruhsar'ı bulamadı. akıldan çıkmak bilmeyen kayıp gençlik...

  • bir ülke düşün; koca bir ülke. inşaat sektöründen ekmek yiyor. ülkenin hemen hemen tüm zenginleri müteahhit. yolda 19 yaşında hayvani jipe binen bir kız görüyorsun, babasının müteahhit olduğunu tahmin etmek seni ayrıcalıklı yapmıyor. koca koca sanayiciler sektörlerindeki mücadeleleri bırakıp inşaat işine giriyorlar. neden? kolay para. sonuç? az istihdam, çok ithalat, az ihracat. bankadan ev kredisi çeken insanlarla dolu her yer. bir de "bir sürü evim olsun, kiraya verir gül gibi yaşarım" demeye mahkum edilmiş bir ekonomi. kimse ev dışında yatırım yapmaya cesaret edemiyor. küçük esnafın rekabet gücünü bitiren avmler, zincir marketler bla bla. koca bir ülke banka patronlarına, müteahhitlere ve birkaç kodamana çalışıyor. diğerlerinin tek derdi ayın sonunu getirebilmek.

    işte size "dönya devi" bir ülkenin hikayesi.

  • eşler arasında boşanma yollarının tarihte birçok çeşidi ve bahanesi vardır. lakin ortaçağ almanyasında bu boşanmaların bazıları biraz farklıydı. taraflar duruşma yerine düello talep edebiliyordu ve işin sonu ölüme gidebiliyordu. karı koca arasındaki anlaşmazlıklarda tanık bulmak zor olduğu için ve kimse evlilikteki beceriksizliğini itiraf etmediği için evlilik düellosu kazanan kişiyi tespit etmede doğru yöntem olarak kabul edilmişti.

    1467'de alman eskrim ustası hans talhoffer kılıç teknikleri için resimli kitabı fechtbuch'u yazmıştı. bu kitap ayrıca karı kocaların artık anlaşamadığı durumlarda yapacağı düellolar için talimatlar da içerir.

    kocanın karısı üzerindeki bariz fiziksel avantajı göz önüne alındığında, kadına bazı ayrıcalıklar verildi. erkek bir eli arkasından bağlı olarak, diğer elinde sopayla beline kadar açılan bir çukura konulurdu. kadın, her biri kumaşa sarılı üç taşla silahlandırılırdı. erkek çukuru terk edemezdi ama kadın çukurun etrafında dolaşmakta özgürdü.

    adam eli veya koluyla çukurun kenarına dokunursa, ceza olarak sopayı hakemlere teslim etmek zorunda bırakılırdı. bu kısa mola anında kadın ona taşla vurursa o da taşlarından birini kaybetmiş olurdu.

    düello seçeneğinden sonra yargıçlar hazırlık için her iki tarafa bir ay süre veriyordu. bu süre antrenman için planlanıyor gibi gözükse de aslında karı koca belki anlaşır da vazgeçer diye verilen bir zamandı. düelloda kadın taşla adamı yaraladığında yargıçlar ölümle sonuçlanmaması için düelloyu kadın lehine bitirebiliyordu. ya da erkek kadını çukura çektiğinde bitirebiliyordu. yargıçlar müdahale etmekte geç kaldığında sonuç bir tarafın ölümü de olabiliyordu. adı üstünde; düello. iki taraf da öldürmek için oradaydı.

    görsel

  • nasıl ki cemrenin havaya düşmesiyle havaların ısınmaya başladığı anlaşılıyorsa; geyiklerin tayta düşmesiyle de kışın geldiği anlaşılmaktadır.

  • öğrencinin ne yaptığını anlayamamış olmalarından kaynaklı olabilir. seviye üstü demişler reddetme sebebine. tamam da, kimin seviyesinin üstü?

    sizin mi, çocuğun mu?

  • daha dur insafsız, adamlar çözeceğiz demiş. üstünden bir gün bile geçmeden rezalet başlığı açılır mı? insanlık olarak biraz tırt bir hale geldiğimizi düşünmekteyim.

  • halı sahadaki ben. top bana gelmesin, top bir an önce benden çıksın, benden huzurlusu yok.

    beni nerede izledi bilmiyorum ama yanlış adamı rol model aldığı kesin.

  • çocuk gözümle hayatımda görmediğim otomobillerin yer aldığı listedir. hadi toyota corolla neyse, mercedes 190 da eh tamam diyelim de ötekiler nedir allasen. ferrari koymuş lan adam listeye. doksanlarda çocuk olan adamın ferrari'yi görme ihtimali nedir memlekette de bu araba doksanları ifade edebilir gözünü seveyim birader.

    doksanları ifade etmesi için iz bırakacak iz iz. "doksanlar" ve "araba" kavramını yan yana koyunca direkt gözünde canlanacak. 2014 yılında o arabayı gördüğünde "ahh doksanlar" diyip aklına o yıllar gelecek. anca televizyonda (belki zenginlerin takıldığı yerlerin önünde kırk yılda bir tane, belki de mustafa sandal'ın klibinde) gördüğüm araba ne iz bırakacak ulan? üfff der, yalanır geçerim, ama doksanlara dair iz miz bırakmaz. a takımı'nın kullandığı siyah gmc minibüsü de koyalım o zaman? kara şimşeği de koyalım?

    doksanlarda çocukluk, ergenlik ve gençliğin başını geçirmiş bir adam olarak benim için doksanlar dendi mi iz bırakmış tek araba farları açılıp kapanabilen mazda 323'tür.

    daha da olmadı fiat tempra'dır.

    edit: ulan kendi arabamızı yazmamışım. renault 21 concorde'dur. hala kullanıyorum, hala canavar gibi.

  • ahahahhah stark arena mustafa kemal'in askerleyiz sloganı ile inliyor. ahahahaha silemeyeceksiniz olm, bu 20 yılda tek adam rejiminde bunca ahlaksızlığa ve embesil seçmene rağmen silemediniz silemeyeceksiniz. o yıktığınız ya da adını sildiğiniz atatürk isimlerinin hepsi geri gelecek. hatta ulu önder gazi mustafa kemal atatürk olacak adları. sadece atatürk ile de yetinmeyeceğiz. ahahahahahah çok keyiflendim ya, asla bu kadar saygı ve sevgi göremeyeceksiniz. bu ülke kurtulacak! temizlenecek.

  • "@mutewwit: osmanlı zamanında, metrobüs duraklarındaki iade makineleri akbil basılınca ötmezmş. öyle ki fakirler mahcup hissetmesin. inceliğe bakar mısn?"