hesabın var mı? giriş yap

  • dünya tarihinin hiç bir diliminde, hiç bir yerinde devlet bu kadar yüzsüz, bu kadar umursamaz olmamıştır.
    her başa gelen olayı ya halktan biliyorlar, ya halka fatura ediyorlar. onların orada ne iş yaptığını kimse anlamıyor.

  • çocukluğumdan beri önüme dünya haritası alıp da ezberlemeye çalışan bir garip mahluk olarak, o günlerden bu yana ne zaman görsem üzüldüğüm ülkelerdir bunlar.. haritanın ölçeği küçüldükçe daha çok ülke bu gruba dahil olurken bazı ülkeler vardır ki 1/12903129037019247019247 ölçekli haritada bile isimleri sapasağlam durur..

    özellikle avrupa ve batı afrika'da göze çarpar bu durum.. akla gelen ilk örneği liechtenstein olacaktır, nasıl olmasın? bizim mahalle kadar bir alanda kurduğun ülkeye 13 harfli isim vermeye kalkarsan haritada ismini "liec" diye yazarlar onun da yarısı avusturya'nın üstünde olur.. san marino diye iki kelimelik isim verilir mi lan küçücük ülkeye.. italya'da bir şehir sanar haritaya bakan..

    bu ülkenin vatandaşları rusya'ya bakıp, çin'e bakıp nasıl içlenmesin? kossskocaman alanda çin yazıyor.. ç i n.. yay yayabildiğin kadar.. ç i n.. en fazla china yazar.. o alana ergenekon destanı yazılır ki zaten o taraflarda yazılması tesadüf mü sanıyorsunuz bu destanın.. hıh..

  • 11 yaşındaki oğlum çok büyük hayranı, ''anne, ilker'i aç, izleyelim'' der, videolarını izleriz beraber.

    gösterisi olduğunu duyar duymaz bilet aldım, gel gör ki, şöyle bir sorun gelişti. oğlum gitmem de gitmem diye tutturdu, niye? ilker de onu görecekmiş, niye 2. sıradan bilet almışım. onunla alay edermiş, rezil olurmuş. (seyrettiği amerikalı stand-up komedyenleri öyle yapıyormuş) 11 yaşında çocuk aklı işte!

    oyun günü geldi çattı kara kara ne yapsam diye düşünürken, aklıma birden ilker gümüşoluk'a instagram'dan mesaj yazmak geldi, olur da okurdu belki. çok kısa bir zamanda gördü ve hemen cevap yazdı sağolsun. ''hay allah, ne yapalım'' dedi. dedim bir ses kaydı gönderebilirsiniz. ''kuzey, oyuna gel, bekliyorum seni'' diye ses kaydı gönderdi sağolsun. bizimkinin heyecanını, korkusunu daha da arttırdı gerçi ama çok güzel jestti.

    neyse, gittik ve oğlum da ben de çok eğlendik. çıkışta da tam arabaya binmiş dönecekken, instagram'dan gelen mesajını gördüm. ''kuzey isterse fotoğraf çekilebiliriz, kulise gelebilirsiniz'' yazmış. koşa koşa salona döndük tabi. orada da çok kibardı, sağolsun.

    o günden beridir, sosyal fobisi ile ilgili sorunlar yaşadığımız oğlum kendi isteğiyle dışarı çıkmaya başladı, kendine güveni arttı. kendisine teşekkürü buradan etmek istedim.
    çok teşekkürler.

  • bunu diyen öğrencinin velisine "zeki ama çalışmıyor" denmez. "kafasına vurmayın" diye tembih edilir.

  • dün gece trt haber'e yapmış olduğu canlı telefon bağlantısından;

    -ailen kitap yazdığını biliyor mu? annen, baban?
    -pucca: yok, onlar bilmiyo. sadece kardeşim biliyo.
    -öyle mi, hala bilmiyorlar yani senin pucca olduğunu?
    -pucca: yok hala bilmiyolar.
    -peki kitabı biliyorlar mı, evde hiç konu oluyor mu?
    -pucca: yok hiç konu olmuyo. zaten babamın böyle şeyleri seveceğini zannetmiyorum. "babam böyle çok nasıl diyim bilim teknik falan okuyan bi insan"

    evet, bu kısa diyalogdan fark edeceğiniz üzre annesine çekmiş olmalı. babasına hürmetlerimi iletiyorum.

  • ordubozan aşiretinin reisi. 1911 yılında çukurova'da doğdu, 1985 yılında kaza sonucu öldü. babası dino ordubozan aşiretinden. dino, dağıdık aşiretinin güzel kızı ummuhan'ı alır, cono doğar. ama aşiret de birbirine girer. kan davası başlar. dino, dağlara çıkar. aşiret kaçırılan kızlarını bulmaya and içmiştir. iz sürer ve sonanda bulurlar. ummuhan'ı geri alırlar. dino'ya da haber salarlar " sıkıyosa gelsin kadınını alsın!". dino düze iner. büyük bir ardebe yaşanır. iki aşiretin delikanlıları yenişemezler. araya girenler savaşı durultur. dağıdıklar şart koşar. ya ummuhan ölecektir ya da cono kan bedeli olarak onlara verilecektir. dino düşünür taşınır, cono'yu dağda bırakır, karısını alır gider. çocuk annesinin kanına rehin olarak dağıdıklarla büyür. çocuğa sahip çıkan dayı da adının yanına kendi adını etiketler. cono olur, cono ahmet. cono ahmet 15 yaşına girdiğinde babasının peşine bulgaristana gider. babasını bulamaz ama camızcılar aşiretinden bir kıza aşık olur. kızın adı mandacı. camızcılar kızlarının türkiye'ye gitmesini istemezler. ama cono, kızı kaptığı gibi bir yük gemisine biner ve yollara düşer. aylarca yürüyerek çukunova'ya geri döner. ilk çocuğu doğar, adını dovan koyarlar. düzü sevmeyen cono dağlarda yaşar. gün geçtikçe kalabalıklaşırlar. dağa çıkan , çıkını kapan yanına gelir. cono ahmet'e katılanlarınn bir kısmı kendilerine "aptal" diyen hırsızlardır. bunlar cono'ya çalmayı öğretir. cono çalar ama pek isteklideğildir. adil olmayı unutmaz.. çalınan mallar eşit dağıtılacaktır. öyle yapılır. kıtlık, yoksulluk, savaş bellerini bükmüş, cono'yu ucuz eşkiya etmiştir. bu arada cono'nun ünü başka şekilde de yayılır. uzun boylu kara yağız bir delikanlıdır cono. hangi kız görse aşka düşer. cono da karşılık vermekten geri durmaz. mandacı'nın üstüne gülo ile evlenir. gülo'dan sonra evli bir kadın olan meliki'yi kaçırır. bu durum yeni bir kan davası başlatır. cono karıları, çor çocuğu toplayıp suriye'ye kaçar. perzani aşiretine sığınır. o aşiret reisinin kızı hızma abayı yakar bu sefer cono'ya. reis kızıyla evlendirir. cono'nun bütün evlilikleri tanrı huzurunda yapılmaktadır. ve cono dürüst bir adamdır, bütün kadınlarına önceki evliliklerini söylemiştir. neyse.. cono, hızma'yı alır türkiye'ye geri döner. meliki'yi kaçıran ve canını kurtarmak için kaçan cono, geriye iki karılı döner. reisliğin şanındandır. bütün karıları bir arada yaşamaya başlarlar. adaletlidir ya hepsine gözü gibi bakar. kimseyi yarı yolda, naçar komaz cono. hatta, emir'e can borcu vardır ve kaçırılan küçük kızının peşine düşen cono, kızı bulur. oğlanı haşat eder.oğlan kavruk eşkiyalarındandır. kızı atının terkisine koyar, geri dönerken de emrin kızına... efendime söyleyeyim, cono ahmet bu git gellerden, kaç göçlerden o kadar yorulur ki, sonunda oniki karısını, çocuklarını, akrabayı, çiftini çubuğunu toplar 45 yaşında düze iner. gider çukurova'nın akıncılar mahallesi'nde iki göz bir odaya sığışır. komşuları, hay huy arasında bir türlü nüfusa kaydettirmediği çocuklarına "haymatloz" demeye başlarlar. cono'nun 49 çocuğundan biri ve 14. oğlu şahmeran'dır cono'nun ani ölümü üzerine aşiret reisi olmuştur. karısının nüfusuna "oğlu" olarak kayıtlanan şahmeran, yaşıyorsa bugün 53 yaşındadır.

    (bkz: cono)

  • 1973'te müzik tarihimizin en ikonik kapaklarından biriyle basılan mustafa özkent albümü. bu albüm, halkın bildiği şarkıların o döneme göre uçuk kaçık yorumlarını barındırmaktadır ve müzik tarihimizde özel bir yere sahiptir.

    kapağın görseli burada

    ilgili plağın bana göre en özel parçası olan üsküdar'ın kaydı da şurada: dinleyelim

    albümün yapımcısı ali avaz, mustafa özkent'e der ki: bizim gençler hep yabancı müzikle dans ediyorlar. öyle bir şey yap ki; hem bizden olsun hem de herkes dans etsin... akabinde zamanın çok ötesinde bir sanat anlayışına sahip olan mustafa özkent, orkestrasını toplayıp 1973 yılında bu deneysel sayılacak funk/soul/folk albümü hazırlar.

    bu albüm kapağının hikayesini de şöyle anlatıyor mustafa özkent: "bu resim aslında bir kartpostaldı. ali avaz paris'teyken bu kartpostalı bir mağazada görmüş. bana geldi, "kapağa bunu basalım mı" diye sordu. ben de basalım dedim. ben nasılsa kapaktakinden daha yakışıklıyım, benim için sorun olmaz, dedim."

    bu sayede türk müziğinin en ilginç albümlerinden ve en ilginç plak kapaklarından biri bizimle buluşmuş oldu. tüm bunlara ek olarak bu plak, türkiye'de stereo kayıt yapılan ilk plaklardan biridir. ülkemizde kıymeti neredeyse unutulmuşken 2006'da ingiltere'de cd olarak yeniden basılmasıyla adeta yeniden patladı. mustafa özkent kanada'dan, abd'den ve avrupa ülkelerinden konser teklifleri almasına rağmen birçoğuna gidemedi ve bize şöyle anlattı: "bir defa o eski ekip artık yok, o grup yok, başkaları olsa bile ben çok meşgulüm, artık uğraşamam. mesela belçika'dan gelen teklifi kabul ettim çünkü onlar sadece gitarını alıp geleceksin dediler. geri kalan her şeyi kendileri provalar yapıp hazırlamışlar, beni böyle ikna ettiler."

    mustafa özkent, geç de olsa yeniden keşfedildiği ve gençlere tekrar dokunabildiği için çok mutlu. onu internette rahatça bulabilirsiniz. bir albüm imzalatmak istediğinizde geri çevirmez, vakti varsa sizinle samimiyetle sohbet eder. kıymeti bilinmesi gereken bir müzisyen, kendisine mutlu bir ömür diliyorum.

    son olarak: şurada bolca müzikten bahsediyorum dostlar, ticari bir olayı yok, zaten takip edenler de sırf bizden. bilmeyenler de buyursun derim.