hesabın var mı? giriş yap

  • diziyi bitirdim ama ben de bittim. günlerdir ne yazsam diye düşünüyordum, sonunda kendimce yakaladığım ufak bir detayı paylaşmak istedim.

    --- spoiler ---

    5.bölümde agah bey, nazif-naz ile içerken nazif bir ara şöyle diyor: "hani bir kız vardı güzelce, sungurlar pazarlıyordu hatırladın mı? galiba ben ilk kez o kıza söyledim agah"

    bu bahsi geçen kız reyhan. o sahneyi tekrar izlerseniz konu açılınca agah bey'in yüzünün değiştiğini anlarsınız. hani seviyoruz böyle amerikan dizilerinde dizinin finali aslında önceki bir bölümde verilmesini, aynısı şahsiyette var. o yüzden gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki izlediğim en iyi 10 dizi arasına girdi şahsiyet. finaliyle beni bu derece vuran bir dizi daha hatırlamıyorum.
    --- spoiler ---

  • bunu kılıçdaroğlu 2015'den beri bas bas söyleyince, meydanlarda yuhalatılıyordu. cumbabamız açıkça bizlere çiftdüşün demektedir.

    gıda, tarım ve hayvancılık bakanı ahmet eşref fakıbaba: "biz dışarıdan şu an 3,5 milyon bizim suriye'den gelen misafirlerimiz var, kendileri gitse biz onları göndermeyeceğiz, bizim ihtiyacımız var" 1 ekim 2017

    ak parti manisa milletvekili doç. dr. selçuk özdağ: "biz kılıçdaroğlu gibi ‘alın başınızı gidin’ diyecek tabiata sahip değil, o insanlara devlet şefkatini, millet olma bilincini verecek güce sahip bir iktidar partisiyiz." 12 mayıs 2015

    içişleri eski bakanı efkan ala: "herkes biliyor ki; sınırın öte tarafında savaş var ve insanları savaş bölgesine gönderemeyiz. türkiye’de halkın sığınmacılarla birlikte yaşamasına, yaşam koşullarının iyileştirilmesine dönük çalışmalar da hızla sürecek." 5 nisan 2016

  • başlık sınırlaması yüzünden zorlanmış bir başlık.
    dialog ile anlatayım
    a-hayatın boyunca hiç gökyüzünden kitap indiğini gördün mü?
    b-hayır.
    a- peki gören birini gördün mü?
    b- hayır.
    a- peki biri gördüğünü iddia etse inanır mısın?
    b- hayır.
    a- en yakın arkadaşın bana kitap indi dese?
    b-hayır.
    a- ulan madem öyle bundan 1400 yıl önce yaşamış, en az 50 göbek ötesi, senin ırkından senin dilinden olmayan, başka bir coğrafyada doğmuş, okumanın yazmanın olmadığı, cehaletin kol gezdiği yerde, senle hiçbir ilgisi olmayan adama nasıl inanıyorsun?
    b-...
    a-biri sana 20 yaşındayken babanın aslında gerçek baban olmadığını söylese o an babandan soğur muydun?
    b-hayır

    işte dinin temeli, erken yaşta motivasyon, güdülenme. daha bebekken verilmeye başlanan dini eğitim. aileler kendilerine verildiği gibi yalan ve yanlışları çocuklarına aktarıyorlar, hiç sorgulamadan eleştirmeden, çocuklar ise daha farkında olmadan bu anlatılanları gerçekmiş gibi kabul edip, asla sorgulamadan zihnine yerleştiriyor. ölene dek. eğer şanslı ise 5-10 yıllık bir araştırma, merak ve idrak süreci ile atlatabiliyor. yoksa sonuç ortada.

    gerizekalıya edit: kitap indi derken cilt cilt ansiklopedi gibi indiği kastedilmedi tabiki. allah ile melek aracılığı ile iletişim kurup vahiyler halinde indi. çok daha sonra kitaplaştırıldı. sen bunu anlarsın diye kısaca kitap indi dendi.
    sanki böyle yazınca çok mantıklı olcak amk.
    gerizekalıya edit: dini eleştiren herkes ateist değildir. farklı inanışlar var. ben de değilim.

  • az önce annemle aramda şu diyalogun geçmesine sebep olmuş augmented reality temalı oyun;

    - ben pazara gidicem
    - iyi git
    - sen gelmicek misin?pokemon yakalarsın
    - benim topum yok anne
    - top da toplarız gel sen

    pokemon kariyerimin ailem tarafından desteklenmesi sevindirici. (not: yaş 26)

  • servis arkadaşım olmuştu kendisi ortaokulda bir süre. sürekli birilerini döverdi, kabadayı müsvettesi, şişko bir tipti. her akşam ağzı açık ve şapırdata şapırdata pastırmalı, sucuklu sandviç yerdi serviste. bok gibi kokardı servis sayesinde. adam psikolojimi bozdu, pastırmadan-sucuktan sayesinde nefret ettim. şimdi de siyaseti bok etmekle meşgul. türkiye'yi chp'den soğuttu.

  • ingilizce'de "to" ve "for" sıklıkla kullanılan iki farklı önlektir. ikisi de çeşitli şekillerde kullanılabilir ancak benzerlikleri şunları içerir:

    amaç belirtme "to" ve "for" her ikisi de bir amaç belirtmek için kullanılabilir. örneğin "i need a pen to write a letter" (mektup yazmak için bir kalem gerekiyor) ve "i bought this gift for you" (bu hediyeyi senin için aldım).

    zamansal ifadeler her iki önlek de zamansal ifadelerde kullanılabilir. örneğin "i have an appointment at 3 o'clock" (3'te randevum var) ve "i will be on vacation for a week" (bir haftalığına tatile çıkacağım).

    değişim hem "to" hem de "for" değişim anlamı taşıyabilir. örneğin "i traded my car for a motorcycle" (arabamı bir motosikletle değiştirdim) ve "i gave my coat to my friend" (montumu arkadaşıma verdim).

    ancak "to" ve "for" arasındaki kullanım farkları da vardır. örneğin "to" genellikle hareket veya yön belirtmek için kullanılırken "for" belirli bir süre veya amaç için kullanılır. ayrıca "for" aynı zamanda bir kişiye veya gruba yapılan eylemi belirtmek için de kullanılabilirken "to" bu durumda kullanılamaz.

    şunuda buraya ekleyelim. "to" preposition (edat) olarak "to" infinitive yapısında ve "to" phrasal verbs (fiil öbekleri) de kullanılırken "for" isimlerde kullanılır.

  • istanbul için bazı dükkan isimlerini yazıyorum.

    unkapanındaki bazı dükkanlar:

    1.istanbul plak
    2.avrupa müzik
    3.seyhan müzik prodüksiyon (deniz tarafından girişte en alt katta sağda. oturan yetkili abi biraz aksi. şimdiden uyarayım. beni dükkandan atmıştı.)
    4.ati müzik
    5.coşkun plak
    6.ercan kasetçilik
    7.elanor müzik (sadece plak satıyor. cd yok.)
    8.türküola müzik
    9.mega müzik (buradaki amca iyi bir insan. esen müzik hariç çoğu yerdeki ölü toprak havası burada daha az.)
    10.yenidünya müzik
    11.bayar müzik
    12.ajs müzik
    13.özdemir müzik
    14.esen müzik (pasajın adam gibi iş yapan tek dükkanı olabilir. en canlı yeri. ayrı bir dünya. uğramadan geçmeyin.)
    15.ateş müzik (bulunması en zor dükkan, pasajın en üst katında. ve en üst katta çalışan tek dükkan hahahah)
    16.emre kaset ve plakçılık (haliç metrosu tarafındaki binada değil, daha ileride)
    17.ozhizo kitap-plak-kitap (binanın içinde değil, haliç metrosu tarafından yürüyorsanız binanın sağından devam edin. canlı bir yer.)
    18.hey plak

    bazılarını hatırlamıyorum, hatırladıklarımdan da bazılarını yazdım not olarak.
    unkapanı ölmek üzere. şu anda iç karartıcı bir yer. ama tabii ki koleksiyoncu olan herkesin dükkanları bir taraması gerekir, çünkü ülkemiz müziğinin kalbi burası. hiçbir yerde olmayan yerli cd/plakları, doğrudan cd'yi basan firmadan alabilirsiniz. bir iki dükkan daha ben gezerken kepenkleri kapatıyordu, bu nedenle şu listenin çeyreği yoktur herhalde şu an :(. koronavirüsle birlikte yarısı daha kapanır muhtemelen...acımasız dünya.
    kadıköy'deki ve diğer dükkanları da yazacağım sonra, notları bir bulayım :)