hesabın var mı? giriş yap

  • benim gibi çocuklar yaptığında abukluk değil gerizekalılık oluyor sanırım.

    peluş bir eşeğim vardı. babaannem getirmişti alamanya'dan. çok severdim. ama oyuncağın gözleri yapıştırmaydı ve bir süre sonra mıncırmaya dayanamadığı için teker teker düştü gözleri. gözsüz kaldı hayvan.
    her gece diğer tüm oyuncak bebekleri yatağımda yan yana yatırırdım ve o eşeğe hep en güzel yeri verirdim. sonra da başlardım diğer tüm oyuncaklarımı dövmeye. "o kör! neden kötü davranıyorsunuz ona. özürlü o özürlü " diye. "engelli" deseymişim keşke.

  • hemen herkesin bilgisayarla ilk tanıştığında yaptığı, şimdi çoğu komik gelen mallıklardır.

    sene 1985-86 falan, babamın aldığı commodore 64 sayesinde hayatımda ilk kez bir bilgisayarı kanlı canlı görmüştüm.

    babam bilgisayarı televizyona bağladı, açtı. bilgisayar açılır açılmaz oyunlar başlayacak sandığım için elimde joystick ile bekliyorum.

    meşhur mavi açılış ekranı geldiğinde hayal kırıklığı yaşamıştım. babam da -anlamamıştı herhalde ki- bırakıp gitmişti.

    oyunun kasetle yüklenen birşey olduğunu da bilmiyorum daha. ready yazısı bana bakıyor ben ona bakıyorum, ne yapacağımı da bilemiyorum.

    bir komut verilip bilgisayar anlasın diye bir tuşa basıldığını ve o tuşun return olduğunu da öğrenmişim bir yerlerden, çocuk aklıyla "oyun oyna" yazıp return'e basmıştım ve hayatımın ilk syntax error'ünü almıştım.

    hala hatırladıkça gülerim.

  • ya hadi babacım ya burada hangi ipden bağlandığını konuşuyorsak 30 tane hesabı birden yöneten direkt basmakalıp yazan troller neden banlanmıyor birader o zaman?

    allah rızası için insanın aklıyla dalga geçmeyin. ekrem veya diğeri, bir kural varsa herkese işletin, yok işletmiyorsanız, böyle saçma açıklamalar yapmayın, ölü taklidi yapın

  • the trilogy part ii

    - - -

    * return of the king (lebron james)

    lebron kendi dediği üzere kanıtlayacak bir şeyi kalmamış durumda. kendi için, arkadaşları için ve memleketi için 3 şampiyonluğu var ve hikayesi şu an bitse tarihin ilk beşinde anılacaktır.
    geçen sene başardıkları ile yaşayan efsane konumuna ulaştı ve kafası sağlam çalışan herkesin saygısını kazandı. bunun sonucunda üzerinden kalkan baskı ile bu sene kariyerinin en güzel ve en olgun oyununu ortaya koydu.
    bundan sonra yapacağı herşey michael jordan'ı geçip geçememek üzerine kariyerini süslemek olacak.
    lebron'dan korkmamak mümkün değil ancak ben gsw'nin yerinde olsam çok çok çok korkardım.

    --- --- ---

    * revolutions (kevin durant)

    kevin durant geçen yaz verdiği kararla muazzam eleştirildi. (bence yaptığı şey daha kötü olmasına rağmen kişisel olarak lebron'un decision dönemi kadar antipatik olmaması ve başka bir antipatik russell westbrook'un dramayı kendi üzerine çekmesi sebebiyle hakettiği kadar eleştirilmedi) sonuçta verdiği karar tarihin en iyi kadrosunun kurulmasına yol açtı.
    bakalım şampiyon olabilecek mi?
    olursa finaller mvp'si olacak mı?
    bunlar olsa bile insanlar bu şampiyonluktan dolayı kendisine ne kadar saygı duyacak?

    ya da dediklerimin tam tersi... ne olursa olsun kd'nin kararı bir devrim niteliğinde sonuçlanacak.

    --- --- ---

    * return of the jedi (stephen curry)

    güce dengeyi getirmek kaderinde yazılı olan parlak çocuk a new hope ile (irving ve love olmayan)death star'ı patlatmıştı.
    empire strikes back için örnek vermeye gerek yok. 7. maçta lebron'un bloğuyla potaya sıkışan top deyince herkes ne demek istediğimi görüyordur zaten.
    sırada jedi'ın dönüş kaldı. steph, kd ve lebron'un önünde bu seriye damga vuracak ve güce tekrar denge gelecek...

  • mutluluk sebebidir.

    neredeyse otuz yaşıma geldim hala engel olamıyorum bu duyguya. yav yoksulluk anılarımı taşıyan nöronlar arasındaki sinir bağı ne kadar kalınsa artık söküp atamıyorum içimden. çok şükür şimdi istediğim zaman kola içebilecek durumdayım ama yine de kapı girişinde bir eliyle ayakkabılarını çıkarırken diğer elindeki 2.5 litre kolayı uzatan misafiri görünce öpesim geliyor. adam işte bu be! adam adam! diye bağırasım geliyor gardaşım.

  • johannes vermeer'in en ünlü, en etkileyici tablosu. kuzeyin mona lisa'sı.

    vermeer'in diğer tablolarının çoğunda olan dışarıdan bakma hissini kırıp geçen, sanki karşımızdakini tanıdığımız hissini veren bir tablo. konuşmak üzere olan sıradan bir kız. sıradan gibi gözüken, sıradışı bir tablo. bir kadını çizerek, kadına sosyal hak vermeye, sosyal düzende yer vermeye çalışan bir tablo. bir aristokratı/eşini veya rahibeyi değil de sıradan birini çizerek, halktaki baş kaldırışı destekleyen bir tablo. ve bunu büyüleyici bir sanat eseri yapabilecek kadar bakanı içine çeken bir tablo.

    tablo bugün hala hollanda'da duruyor. mauritshuis diye ufak bir müzede. oraya gidemeyenler için alabildiğine zoom yapılan haline buradan bakılabilir.