ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran fıkralar
-
adı türkiye olmayan bir ülkenin meclis genel kurul salonu'nun giriş kapısının tamiri gerekiyormuş.
konuyla ilgili bürokrat, iki ayrı firmadan marangoz davet ederek kapıyı göstermiş ve fiyat istemiş.
birinci marangoz:
“500 tlye olur bu iş” demiş. “200 malzeme, 200 işçilik, 100 kâr.”
bürokrat ikinci marangoza dönmüş:
- siz aynı işi kaça yaparsınız?
- 2,500 lira.
- nasıl olur bu kadar fiyat farkı?
- 1000 bana, 1000 size... 500 de bu arkadaşa veririz kapıyı yapar.
ihale ikinci marangoza verilmiş.
5 şubat 2017 ziraat bankası ve ptt'nin fona devri
-
bakanlar kurulu kararı ile az önce gerçekleştirilmiştir.
varlık fonu nedir? bilmiyorsun değil mi? vallahi ben de bilmiyordum. ülkenin her bir vatandaşının hak ve pay sahibi olduğu kurumları devredeceksin, devrettiğin firmanın ne olduğundan kimsenin haberi yok. bakın firma diyorum, çünkü kurum değil, firma!
55174-5 sicil numarası ile 15.11.2016 tarihinde kurulan türkiye varlık fonu yönetimi anonim şirketi (dikkatinizi çekiyorum, anonim şirket). yani henüz 1 yıl dahi olmamış kurulalı. yönetim kurulu başkanı mehmet bostan isminde bir şahıs, daha önce özelleştirme idaresi başkanı imiş.
31/01/2017 tarihli -dikkatinizi çekerim 5 gün önce- 9253 sayfa 576 sayılı ticaret sicil gazetesi'nde yayınlanan değişiklik ile yönetim kurulu üyeliğine bilin kim getirilmiş? bayılırsınız: yiğit bulut!
hoşçakal aşağıdaki kurumlar, artık yukarıda bahsettiğim anonim şirketin birer girişimisiniz:
(bkz: ziraat bankası)
(bkz: ptt)
(bkz: botaş)
(bkz: borsa istanbul)
(bkz: türksat)
(bkz: türk telekom)
(bkz: çaykur)
(bkz: eti maden)
6 şubat 2017 tarihiyle eklenenler:
(bkz: thy)
(bkz: halkbank)
sanırım ülkenin %90 varlığı yok oldu bugün. fena kötü hissediyorum.
bu arada, milli piyango'nun da daha önce devredildiğini unutmayalım.
konuyu ehlinden dinleyin, sıkılmazsanız.
sözlük yazarıyım 16 yaşındayım ve ergen değilim
-
ne bok olursan ol benden 20 yaş ufaksın, kalk su getir.
tokalaştığı kişinin elini güçlü sıkan tip
-
bir de bunun hic el sıkmayıp elini ölü balık gibi bırakanları var sanırsın danimarka kraliyet ailesinde staj yapmış.
ortası iyi bu işin.
gelmiş geçmiş en iyi ekşi sözlük troll'ü
-
tek başına owencan 'dır. ekşi sözlük trollu denince akla gelen açık ara farkla ilk isim kendisi.
bir kitabı okumamak için sebepler
-
elif şafak'ın yazmış olması.
not: pazarlamacı yazarları ve yerli oryantalistleri sevmiyorum.
21 mart 2018 tsk hizbullah çatışması
-
ne renkli coğrafya lan bir giriyorsun her ideolojiden adamla çatışıyorsun.
counter strike serverı gibi şerefsizim.
atatürk'ün herkesten saklanan üvey babası
-
vay oyle mi ataturk'ü derhal birakiyorum dememizi bekliyor heralde.. tüm halkimizi ölü taklidine davet ediyorum..
annesine tekrar evlenmesi nedeniyle gonul koymus ve bir kadinin bir erkege muhtac olmadan ayakta kalabilmesine calismis, toplumda kadinin birey olarak varolmasina on ayak olmuş adamin uvey babasidir.
yıllar geçse de unutulmayan oyun hileleri
-
(bkz: impulse 101)
audi r8
-
amerika'daki 100 bin dolarlik modeli, turkiye'de yaklasik 300 bin dolardir. yani aslinda turkiye'de audi r8 satin almazsiniz, binali yildirim'in maasini odersiniz, size hediye olarak audi r8 verirler.
sympathy for the devil
-
jagger'ın, insanın karanlık yüzünü anlattığını (satanizme övgü olmadığını) söylediği şarkı aynı zamanda rolling stones'a -temiz çoçuklar the beatles'ın aksine - kötü çocuklar imajını sağlayan şarkıdır.
parçanın orijinal ismi the devil is my name'dir. jagger şöyle anlatır:
"şarkılar değişim geçirebilir. sympathy for the devil de bu şekilde başlayıp yazıldı ancak sonra ritmi değiştirmeye karar verdik. ardından tamamen farklı bir hale geldi. çok heyecan vericiydi. bir folk şarkısı olarak başladı ve ardından bir sambaya dönüştü. iyi bir şarkı her şey olabilir. hele ki içinde pek çok tarihi gönderme ve şiir varsa."
sözlerde, mikhail bulgakov'un the master and margarita isimli kitabından esinlenildi (kaktus yukarıda bahsetmiş: (bkz: #11993620)). ingiliz şarkıcı marianne faithfull o sırada jagger'ın kız arkadaşıydı ve kitabı jagger'a o vermişti (üst sınıf bir aileden gelen faithfull, jagger'a kariyerinde pek çok başarılı fikir verdi). kitapta şeytan; üst düzey, sofistike, servet ve zevk sahibi bir karakter olarak anlatılıyordu.
açılış cümlesi "please allow me to introduce myself i'm a man of wealth and taste," the toxic avenger part iii* isimli filmde rick collins'in canlandırdığı şeytan karakteri tarafından dile getirilir. aynı satır ayrıca 10 bölümlük resimli roman v for vendetta'nın 2. bölümünde de kullanılır.
sözlerin bir bölümü,kasım 1998'de microsoft'un kartelleşme davasında intel başkanı steve mcgeady'nin ifadesinde de kullanılır. mcgeady, microsoft hakkında sympathy for the devil başlıklı bir yazı yazmıştır.
"troubadours who got killed before they reached bombay" satırı bir görüşe göre hipi güzergahında (istanbul - yeni delhi) seyahat eden hipileri işaret ederken (birçoğu afganistan ve pakistan'da uyuşturucu satıcıları tarafından öldürüldü), başka bir görüşe göre de soygunlar ve katliamlarla ünlü thuggee isimli hint tarikatından bahseder (suffocated yukarıda bahsetmiş: (bkz: #27289765)). ölüm tanrıçası kali'ye tapan thug'lar, hindistan'a seyahat eden grupları topluca öldürerek değerli mallarına el koyarlardı. gelmiş geçmiş en ölümcül topluluklardan biri olarak kabul edilen thuggee tarikatı (2 milyon insan öldürdükleri söylenir) ingiltere'de de oldukça iyi biliniyordu. bu tarikata son veren de sömürgeleşme döneminde ingiliz ordusu olmuştu.
"whoo - whoo" şeklinde ilerleyen arka vokaller, richard'ın kız arkadaşı anita pallenberg'in fikridir. pallenberg, kayıtlar sırasında kendi kendine bu şekilde mırıldanırken, bu vokal grubun hoşuna gider. parçada pallenberg, keith richards, brian jones, bill wyman (marakas), marianne faithfull ve jimmy miller arka vokalleri yaparlar.
parçada samba ritmi esas alınmıştır. richards şöyle anlatır:
"sympathy for the devil akustik bir folk şarkısı olarak başladı ve benim bass çaldığım bir çeşit çılgın samba olarak son buldu. işte bu yüzden bütün şarkılar önceden çalışılmış ve planlanmış olarak stüdyoya girmeyi sevmiyorum."