hesabın var mı? giriş yap

  • gecen pazar babamin bir yakinin olum haberini aldik. derhal hasteneye gittik tabi, malum islemler bitti ertesi sabah ciktik yola erkenden, koye defnedecegiz merhumu. koye en yakin kasabanin morguna goturduk cenazeyi, ogle namazina mutekip kilinacak namazi. sonra tabutu yukledik cenaze arabasi arkada biz onde vardik koye. hoca onde cemaat arkada kilindi rahmetlinin namazi. omuzlandi, mezara dogru yola konuldu. mezara vardik gomulecek, bir ses duydum onden:

    - tabut bos lan!

    herkes saskin tabi, ugultular, kendini tutamiyor tabi millet gulmeye basladi, bir yandan agliyor bir yandan guluyor herkes. isin garibi olen amca da kasabanin en neseli en komik insanlarindan biriydi.

    sen tut kasabanin morgun da unut cenazeyi, bos tabutu onca yol getir, omuzla hic farketmeden -ulan hic kimse mi cenaze tasimadi bir kisi mi demez bu tabut hafif diye- ustune bir de cenaze namazini kil!

    ancak necati amca'ya yarasirdi boyle bir cenaze. nur icinde yatsin!

    edit: haber bile olmusuz bu arada http://www.milliyet.com.tr/…010/1186362/default.htm
    ( tesekkurler awlmi)

  • bu bayramda yunanistan'ın tadını alan yerli turist daha da gitmez antalya'ya bodrum'a...
    ehliyetlerimiz yenilendi, çipli oldu, beynelmilel ehliyet icin turing kurumu'na para vermiyor (400lira civari).
    ee sigorta desen bir alıyor 3-6 aylık komple sezonu çıkarıyor, arabasıyla uzun yol yapmadan rahata, düzgün hizmete erişiyor.
    şezlonga para vermiyor, şemsiyeye para vermiyor, sipariş yenile diyen garson yok.
    üstüne 8 halka kalamara, 1 ahtapot kolu 2biraya 120 lira ödemek yerine 2 tam kalamarı ızgara yiyip 2 kol ahtapot, peynirli salataya 2 biraya 75lira verip huzura eriyor.
    üstelik kalamarın yağından panesinden midesi yanmıyor, zira ızgara yiyor.

    yunanlı turizmci hizmeti hep aynı tutuyor, gülümsüyor, ilgili davranıyor.
    bizimki müşteri kapacak diye yan esnafla kavga ediyor.

    allah selamet versin aga.
    herkes huzura kaçıyor.
    üç kuruş parasını ecnebiye bırakıyor sırf rahat ve huzurlu olsun diye.

    itfaiyenin su veren hortumu olayına bir itfaiyeci olarak girmeyi etik bulmuyorum.
    yanıyorsa söndürmek meslek icabı şart ama üzgünüm ben de komşuda olcam.

    edit: ehliyet bilgisi

  • bir akşam vakti tuba büyüküstün'le omuz omuza çarpışmayla girdiğim liste. üstüne üstlük kadını tanımamıştım. yanımdaki annem uyarmıştı beni;

    - oğlum asi'ye çarptın.

    - asi? (sonradan anladım) anne o bana çarptı.

    arkamı dönüp baktığımda kadın bana bakmış gülümsüyordu. selamlaştık devam ettik yolumuza. elimizde defter kitaplarımız olsaydı ve yere düşseydi şimdi büyük bir aşk yaşıyor olurduk. ama kahretsin ki o asi dizisindeki berbat kostümüyle cafe ye ben de annemle sinemaya gidiyordum. kısmet böyle işler.

  • edebiyat, sinema, sosyoloji, psikanaliz, antropoloji, fizik, kimya, modern matematik gibi birçok sanat ve bilim dalında kullanılan bir inceleme ve anlamlandırma yöntemi. kaynağını ferdinand de saussure'un dilbilim çalışmaları oluşturur. edebiyat alanında yapısalcılık 60'lı yıllarda fransa'da roland barthes, gerard genette, algirdas julien greimas, claude bremond ve tzevatan tramotov gibi edebiyat kuramcılarının öncülüğünde gelişti.

    tahsin yücel, tartışmalar isimli kitabında yapısalcılık kavramını şöyle tanımlıyor: "yapsalcılık, öncülüğünü yüzyılımızın başlarında ferdinand de saussure'un yaptığı genel dilbilim kazanımlarının esiniyle, olguları görece bir eşsüremlilik içinde, bir yapı olarak ele alıp eklemlerini ve anlamlarını öğeleri arasında kurulan bağlantılardan çıkarmayı öneren bir yöntemdir."

    bu yöntem incelediği nesneyi bir 'yapı' olarak yani çeşitli parçalardan ve bu parçalar arası bağlanım ilişkilerinden oluşan bir bütün olarak ele alır.

  • başıma geldi bu. gecenin saat dördünde acı acı çalan telefonu açtım. numara bende kayıtlı değildi. telefonun karşısındaki ağlamaklı ses "seni unutamadım, hala çok seviyorum bunu bil" diyordu. sesi yabancı değildi ama tanıdık da değildi. hüzünlü kadınların sesleri nedense hep aynı tınıyı veriyordu. sustum, "orda mısın" dedi. buradayım dedim. nasıl olduğumu, görüşmeyeli neler yaptığımı sordu. anlattım.

    evlendin mi? dedi tedirgin bir sesle. hayır yalnızlığa alıştım dedim. bir süre sustuk. bana başka birinin adıyla hitap edince onu tanımadığımdan emin oldum ama konuşmaya devam ettim. sanki bir zamanlar onu sevmişim gibi.

    kapatırken seni seviyorum dedi, "ben de"dedim. neden bilmiyorum, galiba buna ihtiyacı olduğunu düşündüm.
    iç çekerek telefonu kapattı. sabaha kadar uyumadım.

  • tv tarihine geçecek sayısız ana tanık olmamızı sağlayacak hayırlı olay. nihat doğan'ın daha ilk programda sürekli renk değiştirdiği için adadaki bukalemunları şerefsizlikle suçlayıp dövmeye kalkışacağını tahmin ediyorum:

    - nihat doğan'ın karşısında renk değiştirilmez. nihat doğan sinemasında ya siyah olursun ya beyaz. açık ol, net ol. az önce kırmızıydın ne oldu? nihat kırmızıyım ben diye dalın üzerinden dil uzatıyordun ne oldu? yeşil mi oldun şimdi şerefsiz?!!! seni var ya... ya var ya... yemin ediyorum seni sinek gibi ezerim (kendini kaybedip bukalemun'u odunla dürtmeye çalışır, mankenler araya girer, bukalemun "ne oluyor lan?" bakışıyla bir süre nihat'a bakıp bir üst dala geçer.)

    böylelikle survivor fragmanındaki denize koşan iguana'nın olayını da çözdüm. hayvanların sezgileri güçlü olur, daha yıllar önceden hissetmiş demek ki hayvan:

    - feridun abi nereye?

    - kaçın lan kaçın nihat doğan geliyor...

  • kamboçya'nın çeşitli şehirlerinde 1976 - 1979 yılları arasında yaşanan katliamın sonrasındaki yıllarda, öldürülen insanların kafa tasları, kemikleri, kıyafetleri, ölüm tarlaları adıyla anılan bu topraklardan çıkartılarak, şimdi de buralara kurulu müze binalarında sergileniyor. en bilineni phnom penh'teki olsa da battambang'taki de, yaşanan olayları hikayeleştiren kabartmalarıyla insanın kanını donduracak nitelikte.

  • özellikle yaşlıları vuran tuzak. zamanında beni de vumuşluğu var mutlaka detay fatruranıza bakın.

    babam 85 yaşında. telefonunda çıkan mesajlar olduğunda tuşlara rastgele basıyor. bimcell üzerinde bu şekilde bir sürü abonelik ittirmişler. sim menü üzerinden abonelik iptali yok, hangi aboneliklere üye olunduğunun bilgisi yok. tüm abonelikleri iptal seçeneği yok.

    müşteri hizmetleri desen abonenin kendisi arasın yakınının araması ile iptal edemeyiz diyorlar.

    gelen eski mesajların içeriğine bakıp iptal için gerekli doğru sms mesajını bulup doğru telefon numarasına göndermek gerekiyor.

    sim menü uygulaması kaldırılamıyor. durdurulamıyor.

    sadece yaşlılar için risk değil. genelde telefon görüşmesi bittikten sonra ekranda görünüyor, ekran kilidi henüz kapanmadığı için yanak temasıyla bile onay butonuna basılabiliyor ve haberiniz olmuyor.

    kötü niyetli bir uygulama. hukuki yolunu yordamını bilen varsa bir el atsın şu işi gündeme getirelim.