hesabın var mı? giriş yap

  • bir insana çirkin demenin mantığı nedir? kadına demiyorum bak, insana diyorum. güzel bulmayabilirsin, çekici bulmayabilirsin ama "sen çirkinsin" i doğrudan veya dolaylı olarak söylediğinizde ne geçecek elinize cidden merak ediyorum.

    16-17 yaşlarındaydım mesela ben. gittiğim dersanenin karşısındaki ayakkabıcıda bir çocuk çalışıyordu. yemyeşil gözleri vardı, acayip beğeniyordum. şansıma bir ortak arkadaşımız aracılığıyla tanıştırıldık, bir gün kafede oturup sohbet ettik. ayrılırken "seni bir daha görecek miyim" falan dedi bana. oh çektim içimden demek ki beğendi beni diye. sonra günlerce aradım, telefonu açmadı, ortak arkadaşımıza da "yakından o kadar güzel değil ya" demiş.

    günlerce ağladım lan. şiştim ağlamaktan ben çirkinim diye. bak bir kadın ancak ergenlik dönemindeyse bu kadar ağlayabilir çirkinim diye, çünkü elinde olan tek şey dış görünüşündür o yaşlarda. bana sorarsan, bir erkek "çirkinsin yeaaaa" tepkisi veriyorsa ama ergenlik dönemini çoktan geride bıraktıysa, orada büyük bir sorun vardır, kimse kusura bakmasın.

    herkes birilerinin dünya güzeli şu hayatta. sen kimsin de birinin karşısına geçip "çirkinsin" i ima edeceksin?

  • otu boku çekemediğin, pozlara kıyamadığın zamanlardır.. "aa kediye bak ne güzel yürüyo ya laqq çekeyip paylaşayım" ların olmadığı en güzel anıların dostlukların belgesiydi o pozlar. kah elle kah motorlu makinelerle çıkan o güzelim cır cır civuuu sesleri halen anılarımda..

  • moğolistan / 2011

    harhori (karakurum)- orhun abideleri.

    moğol çadırlarında konaklıyoruz. çadırların az ilerisinde derme çatma da olsa wc olarak kullanılan ufak barakamsı bir yer var. kapı yok.

    ben :-neden kapı yok ki burada?

    yerel rehber :-neden olsun?

    ben : ımm!!? wc yahu burası

    yerel rehber : ee?

    ben : ee si, kimse hacet giderirken görülmek istemez, o nedenle kapı olması gerekir

    yerel rehber : evet kimse hacet giderirken görülmek istenmez, o nedenle burada kimse hacet
    giderilen yere bakmaz, kimse bakmayacağı için de kapı yoktur.

  • 2.5 sene en yakın arkadaşımdı, beraber en çok gülüp eğlendiğim insan. benim hayatımda birileri oldu bitti, onun hayatında da... beraber üzüldük, dertlestik aşk meşk konularında. sonra bir gün biraz kıskançlık sezdik ikimizde birbirimizde, şaşırdık ne alaka diye.yok ya yanlış anladık heralde deyip konuyu kapattık. o evlenip hayatını kurmak istiyordu, ona yönelik kadınlarla tanışıyor yada tanıştırılıyordu. ev bakıyordu evlendiğinde oturabileceği, akıl verdim çocuğun nerde oynayacak site içi olsun boşver orası güzel değil diye vazgeçirdim bir gün. sonra iş değiştirdi, o sıra beraber yaptığımız işten çok farklı bir sektöre geçti, daha güvenli daha saygın bir iş. evrak hazırladığı gün aradı biraz konuşabilir miyiz diye. gittim bu biraz buruk, her zamanki gibi değil. dedi ki; bugüne kadar kendimi sana layık görmedim işimden dolayı, ailen de öncekini işi yüzünden istememişti, şimdi memurluk kadar olmasa da daha garanti bir işe geçiyorum o yüzden buna cesaret edebildim bugün, eğer bunu denemezsek günün birinde hayatına biri girip evlenip gideceksin ve ben seni bir daha arayamayacağım, göremeyeceğim. bunu düşünmek beni çok korkutuyo, gel deneyelim, seni bugüne kadar beraber olduğum en uzun ilişkimden bile daha iyi tanıyorum, becerebilirsek sevgili olmayı evlenelim...

    sonuç;
    11.yıl, 8 yaşında mükemmel bir çocuk, her günü kahkahalarla geçen site içinde bir ev :)

  • 4 şehit. sebebi ne olursa olsun, anne babalar biricik oğullarını, eşler biricik kocalarını varsa çocuklar biricik babalarını kaybettiler.

    ailenin biricik oğlu olan abimin de bir zamanlar askeri pilot olması sebebiyle yıllardır her "askeri uçak kazası" haberini korkuyla izlerdik. hala da öyle gerçi. bir haber duyuldu mu önce uçak tipi öğrenilmeye çalışılırdı, helikopter mi jet mi, jetse f4 mü, f5 mi, f16 mı vs. f16 ise korkuyla nerede düştü acaba denirdi, bizimkinin görev yaptığı yer değilse bir nebze rahatlanır (rahatlamak diyorum çok acı maalesef) ama içimiz cız ederdi. tanıdık çıkma korkusu sarardı bu sefer de insanı. sonrasında kim olursa olsun yüreğimize bir ateş düşerdi. özellikle de annemin. oğlunun uçuşu olduğu her gün, oğlu indim diye arayana kadar rahat etmeyen annem, çok iyi anlardı diğer anneleri, her kaza haberinde ağlardı, şehitler için ağlardı, geride kalanları için ağlardı ama en çok da anneler için ağlardı. hala da ağlar. ölen evlatlar için ağlar, anneler için ağlar, bir gün onun da başına gelecek korkusuyla, biricik oğlunu idealleri uğruna uçarken kaybetme korkusuyla ağlar.

    yine yandı yürekler. çok zor. allah ailelerine sabır versin.

  • sıradan bir islamcı.

    sakın bu kişinin özel bir vaka olduğunu ama islamcıların genelinin farklı olduğunu sanmayın.

    ben 30+ yıl onlara temaslı yaşadım, islamcıların hayatlarında en büyük motivasyonlarından biri ahirette sekuler kesimi cehennemde yanarken izlemek!

  • ilk sekiz on ay bebek bakacaksın. eşyalara zarar verecek, siz yokken ağlayacak, ortalığı talan edecek, kaka, çiş yapacak. sonunda bir orta yol buluncaya kadar. orta diyorum çünkü evin temizlik ve düzeni asla eskisi gibi olmayacak.

    sekizde evden çıkmak için eskiden 7'de uyanman yetiyorsa artık 6'da uyanıp onu dışarı çıkarıp enerjisini atmasını sağlayacaksın. bu 10 yıl böyle sürecek her sabah. asker gibi. akşamları alemlere akmak bitecek. hatta bisiklete falan bile binmek istiyorsan önce eve dönüp mamasını verecek sonra evde beklerken oluşmuş enerji birikiminin atması için onu dışarı çıkarıp yüzü gülene kadar koşturup, oynayacaksın.

    mamayı önüne koyup bırakmak imkansız olduğundan mama saatlerinde mutlaka evde olman gerekecek, eğlenmeye gidecek olsan bile önce bu ihtiyaçları gidermek için eve döneceksin.

    hafta sonu programlarını ona göre yapacaksın, seyahatlerde giderken pansiyon bulmak da gerekecek.

    en fazla 10 yıl içinde çok yaşlanacak, yaşlanmasa da arada hasta olacak. safkan bir ırk seçmişsen genetik hastalıklarla boğuşacaksınız.

    sonra bir gün bütün bunlara rağmen canın gibi sevdiğin, evladın yerine koyduğun dostunun cansız bedenini, paket edilmiş halde koltuğunun altına kıstıracaklar, ağlaya ağlaya şehir dışına çıkıp bir çukur kazacaksın.

    bütün bunlara hazır değilseniz almayın.

  • sedat peker videoları ile beraber şu mafya-siyaset ilişkisi ortalığa döküldüğünden beri fakirliğime iyiden iyiye üzülmez oldum. ulan demek paramız olsa mafya çökmese, başkası çökecek, bildiğin benim askerimi, polisimi, savcımı bana karşı kullanıp varımı yoğumu alacaklar ben yine armut gibi bakıcam.

    yok ya harbi gerek yok tantanaya. paraymış, malmış, mülkmüş adamların başına gelenlere bak amk. kurtlar vadisi dizisinde bize resmedilen leş ticaret dünyası bizim bugünkü düzenimizden daha nezih, daha hakkaniyetli, daha kaliteli.

  • olay hiçte sandığınız gibi aldatma olayı değil.
    tam bir şebeke meselesi. urfa'da yaşanmış bir olay ve organize bir dolandırıcılık durumu. bu şekilde basılan adam korkutuluyor. "para vermezsen videoyu abime atarım" diye korkutulan adamdan yüklü miktarlarda para alınıyor. kadın da işin içinde yani.

  • üniversiteye geldim kayıt için, arkadaşımla babam dışarda oyalanıyorlar. bir iş için lazım oluyorum arkadaşım o uzun kuyrukta bana bakınıyor, babam hemen yardımcı oluyor arkadaşıma.

    -arkalara bak, kesin en arkadadır bizim salak.