hesabın var mı? giriş yap

  • bi kaç sene önce bi hayalim vardı. elde avuçta ne var ne yok satıp dolar yaptıracaktım. sonra doların çok değerli olduğu, insanların elli yüz dolar maaşla geçindikleri üçüncü dünya ülkelerinden birine yerleşecektim. büyük bi arazi alırım, çiftlik kurarım atlarım falan olur diyordum. hatta at sütünden kımız üretmek gibi bir fantazim bile vardı. çiftlikte işleri koştursun diye sekiz on tane de eleman tutup kral gibi yaşayacaktım. şimdi bizde dolar olmuş bilmem kaç. elimizdeki paranın dolar karşılığı kalmış kuş kadar.
    biz o üçüncü dünya ülkesine gidemedik. üçüncü dünya ülkesi bize geldi.

    teşekkürler göklerden gelen reis.

  • ay yazık show must go on dermiş, çok profesyonelmiş!

    evet profesyonelsiniz, bu ülkenin anasını bellemek için!

    sen şimdi ağlarsın da o program da!

    olacaklar belli, acun'un çizgisi belli zaten. bir yarışmacı duygusal bir parça söyler, ebru başlar ağlamaya! diğer juriler elinden tutar filan, duygusal bir ortam! insanlara görüyorsunuz üzücü bir durum bu adamı serbest bırakmak lazım, yazık mesajı verilir!

    serbest bırakalım da kulak arkamızı da aradan çıkarsınlar değil mi lan yavşaklar, hırsızlar!

    tanım: yapmacıklık yapmak için alınacak karardır.

  • 1 adet nook ve 1 adet kobo olmak üzere 2 adet e-kitap okuyucu sahibiyim. ekitap okuyucu bambaşka bir dünya fakat yine de çok çok sevdiğim kitapları satın alıp kitaplığıma koymayı seviyorum. e kitap okuyucuların avantajları farklı. yolculuk ve tatil gibi zamanlarda avantajları çok. ama şimdi çok sevdiğiniz bir kitabı da kitaplığınızdaki rafına koymak, arada bir alıp sayfalarını karıştırmak bambaşka birşey. e kitap okuyucularını biraz da koşu bantlarına benzetiyorum; yani mis gibi çiçek kokularıyla güzel bir patikada koşmak nere, küçücük bir odada dönen bir bant üzerinde koşmak nere?

  • "program files klasörünün altına kurulmayı istemeyen artist programlar"'dır aslı, elli harf diyetiyle yukarıda gördüğünüz hali almışlardır.

    neyse efendim. program kurcaksınızdır. bulursunuz setup dosyasını, enter'a basmak veya tıktıklamak suretiyle başlatırsınız kurulumunuzu. eh bir ara nereye kurulacağını soracaktır program, ve size de default bir değer verecektir. işte artist program ile efendi program arasındaki ayrım bu noktada yapılır.

    efendi program, "c:\program files\halimsalim" gibi bir değer taşıyor olacaktır, kanaatimce normal olanı da budur.

    kendini fasulye gibi nimetten sanan program ise "c:\neyintursusu\pancar" gibi bir değer seçecektir. yani kendini direk c: 'nin altına install ettirecek kadar değerli görmektedir paşa beyimiz. (bkz: bak sen)

    iyice tozutmuş programlar ise
    "c:\harikaprogramlar\gelbizekatilbize\yarraaamiyeooo\robdosambr\"
    gibi klasör değerleri atarlar kendilerine ki, deli ederler, cin ederler adamı.

    kimsin olm sen? artist misin? koskoca paint shop pro, internet explorer, kazaa vs vs bile efendi efendi program files'ın altına kurulurken, sen ne diye zirzopluk edersin? otur oturduğun yerde kırmiyim cd'ni.

  • size hiç saygı duymadım çünkü beni sürekli arkadaşlarımın yanında küçük düşürdünüz. kilolarımla dalga geçerek onlara örnek oldunuz. başarılıydım fakat her türlü etkinliğin baş kahramanı olarak sırf daha güzel gözüktükleri için hep o sevimli, şirin kız ve erkek çocuklarını tercih erttiniz. bir kere 500bin liram vardı. okulun yanındaki marketten 250 bin lira vererek cips almıştım. haliyle para üstü olarak 250 bin almıştım. çılgın bir kalabalık vardı bakkalın önünde. bakkal benim ödeme yapmadığımı sandı cüzdanımı alıp baktı. 250bin lira var bunu bana vereceksin dedi. direndim. seni okuluna şikayet edeceğim dedi. et dedim ben de. ispiyoncu sınıf arkadaşlarım olayı sana anlatmışlardı. beni, tüm sınıfın karşısında tahtaya kaldırdınız ve azarlayıp aşağışadınız. tarafınızdan iftiraya uğruyordum. o gün ağlamamıştım çünkü iğrenmiştim sizden. tek hatırladığım deli gibi kalbimin çarptığı. bir daha o markete hiç gitmedim. sizi de hiç sevmedim. yıllar sonra karşılaştık. büyümüş, zayıflamış, çocukluk halinden çıkmış ve ergenliğimi atlatmıştım. başarılıydım. sen ise bir grup öğretmen arkadaşınla oturuyordun. beni gördün ve benimle övündün, işte benim öğrencim diyerek... ben sadece samimiyetsizce gülümsedim. keşke o gün söyleyebilseydim, beni sizin iyilikleriniz, zekanız, bilgi kaliteniz yetiştirmedi, beni sizin ikiyüzlülüğünüz, gaddarlığınız ve kötülüğünüz yetiştirdi.