hesabın var mı? giriş yap

  • açılın, pınar -sema arasındaki husumetin nasıl başladığını ve olayların nasıl bu akşam yayınlanacak bölümdeki hale geldiğini anlatacağım.

    pınar ve sema ilk olarak survivor 2017 sezonuna katılıyorlar. ikisi de aynı takımda yer alıyor ve hepimizin bildiği gibi ikisi de milli atlet. sema yine aynı takımda olduğu adem kılıççı, serhat akın, ilhan mansız gibi isimlere gidip pınar'ın sinsi,yalancı biri olduğunu; 2012 londra olimpiyatında pınar yüzünden koşamadığını ve pınar' ın kendisinin hakkını yediğini söylüyor. olayın aslını bilmeden sema' nın dolduruşuna gelen takım arkadaşları da pınar' a cephe alıyorlar. bu durumun yarışmayın ilerleyen günlerinde pınar' ın elenmesine dolaylı olarak da olsa katkısı oluyor ve pınar eleniyor. sema'nın kendisi hakkında büyük ithamlarda bulunduğunu öğrenen pınar 2017 final gecesinde sema ile bu konuda yüzleşiyor. merak edenler için https://youtu.be/_cknxr56bby?si=uuqhsd50d8w_5yud

    2012 londra olimpiyatları konusuna gelecek olursak da; pınar olimpiyatta 400 metre branşında yarışan ilk ve tek türk kadın atletimiz oluyor. aynı zamanda 4 çarpı 400 metre bayrak yarışında 3 milli atletimizle birlikte koşuyor ve derece alamadan yarışı tamamlıyorlar. sema bu yarışa yedek olarak katılıyor ve yedek olduğu için koşmuyor.pınar' ın ve onunla birlikte yarışan diğer atletlerin kariyerlerleri ve kazandıkları madalyalar sema' nın seviyesinin çok üzerinde. buna rağmen sema atanma durumu olduğu için yarışta kendisinin koşması gerektiğini, atanmaya çok ihtiyacı olduğunu bu yüzden hakkının yendiğini düşünüyor ve pınar' a bilenerek survivor hayatını etkileyecek şekilde pınar'ın dedikodusunu yapıyor. pınar da survivor 2017 final gecesinde bu durumu açıklıyor ve yarışta yer alacak kişilerin antrenörün belirlediğini, kişilerin ihtiyacına göre değil de performanslarına göre yarıştırıldığını anlatıyor. ki bu konuda yüzde yüz haklı bana göre. koskoca olimpiyata katılacak kişiler seçilirken sema atansın diye onu seçmelerini beklemesi inanılmaz abes bir durum. sema da iyi bir atlet tabi ki ama olimpiyat gibi çok çok önemli bir yarışmaya katılacak kişiler seçilirken kimse sema'nın kişisel hayatını düşünmez yani.sema da tuhaf bir şekilde bu durumdan pınar'ı sorumlu tutuyor. pınar da haliyle kendisini zan altında bıraktığı ve takım arkadaşlarına karşı doldurduğu için sema'yı hiç sevmiyor ve bu sene yarışmaya katılacağını öğrendiğinde eski konuları gündeme getiriyor.

    bu akşamki mevzu ise pınar'ın sema'nın ismini kağıda yazarken s harfini yılan şeklinde yazmış olması sonucunda çıktı. pınar geçmişten gelen husumetleri sebebiyle sema' yı kışkırtıyor bu doğru. ama ne olursa olsun bir yarışmacının diğerine fiziksel şiddet göstermesi kabul edilemez bir durum. zaten kişilik olarak pınar ve sema çok farklı karakterler. pınar boğaziçi ve nebraska mezunu, iyi eğitimli, başarılı ve kendini iyi ifade edebilen bir kadın.olay ne olursa olsun birine gidip fiziksel temasta bulunacak birisi değil.
    sema ise lise mezunu, atletizm konusunda başarılı ancak hafif tabirle avam bir kadın. duygularını düzgün şekilde ifade edemiyor, bu nedenle pınar'a olan sinirini zekası veya kendini ifade edebilme becerisi ile değil de fiziksel olarak saldırarak gösteriyor. daha önce katıldığı bir programda da uçakta tartıştığı bir kadını kafasını uçak koltuğuna vura vura nasıl dövdüğünü hiç utanmadan gülerek anlatmıştı. hatta şiddet uyguladığı doktor kadın kendisini polise şikayet etmiş, o dönemde milli atlet olması ve yarışmalara katılacak olması sebebiyle ikna edilerek şikayetinden vazgeçmesi sağlanmıştı. özetle sema duygularına hakim olup mantıklı hareket edebilecek biri değil maalesef. performans anlamında iyi olsa da fiziksel temasıyla kendini bitirdi bana kalırsa. bu hareketinden dolayı diskalifiye edilmesi gerekiyor.

  • 40 yaş üstünden bildiriyorum, hayatımızın hiçbir döneminde artık yaşlandım şunu yapmaya başlayayım, şunu artık yapmayayım veya artık annem/babam gibi davranayım demiyoruz. size çok şaşırtıcı bir şey söyleyeyim, bizim anneanne saçı, anne terliği, babaanne ayakkabısı filan dediğimiz şeyler o insanların gençliğinde kullandığı şeyler. 1950lere ait bir film izlediğimde ilk düşündüğüm şey "neden bütün genç kadınlar nine saçı ile geziyor" olmuştu. sonra anladım ki nineler gençliğinde saçını nasıl yaptı ise yaşlıyken de öyle devam ediyor. yani ben hayatım boyunca kot giydim, 90 yaşında da giyeceğim. yaşlandım deyip tayyör giymeye başlayamam. güzel değil, rahat değil, ben değil. aynı şekilde konuşmayı sevmiyorum, hayatım boyunca hep mesajla iletişim kurdum. bundan sonra da öyle olacak.

  • halkları hitler’e ve mussolini’ye aynı eleştirileri yapmamış olduğu ve toptan yıkıma maruz kaldığı için aynı hataya düşmek istemeyen şerefli yurttaşların eleştirileridir.
    eleştiri akıldır, gerçektir. vatan ancak akıl ve gerçeği görerek, ifade ederek korunur.

  • misafirlikte seker dagitma seansi... kucuk cocuk sekeri almaktadir..annesi :
    -oglum..tesekkur ettin mi zuhal teyzene?
    cocuk : tesekkurler zuhal teyze..
    zuhal teyze : yuru git len!..baskasinin lafiyla..
    cocuk: kes sesini!..
    anne : a - a!! e bicim konusuyorsunuz ayol birbirinizle?..
    zuhal teyze : bu iti bir daha getirme buraya..
    cocuk : zuhal kaldirma beni ayaga !!..

  • çelik'i ölümle tehdit eden örgütmüş.

    allahaşkına soruyorum, ölümle tehdit ettiği kişi çelik olan bir yasadışı örgüt olabilir mi ya?

  • depremde imajları sarsılmış beylerin, mahkeme kararı olmadan kapatmışlar. böyle açıklama mı olur? devlet aciz kalmadı mı? yalan mıydı burada yazılanlar? faşistsiniz. güçlü imajınızdan başka bir bokunuz yok. o da çizildi depremde. iş bilmez bir grup ruhban olduğunuz anlaşıldı. ağlamanız bundan. tüm muhalefet bir olup sizi sileceğiz.

  • "soguk savasin en tehlikeli casusu" olarak abd tarafindan 1989'da almanyada duvar yikildikdan sonra deklare edilmis bu adam. amerikalilarin teufelsberg adli üslerinde araba tamircisi olarak calisiyordu. ama zamanla bu islere karisip gizli olan nato-dökümanlarina ulasmistir kendisi. 1985'de ddr in devlet güvenlik kurumuna kendisini ajan olarak calismayi tavsiye etmis. o zaman bir alt düzey amerikan askeri ile beraber cok degerli savas taktikleri, nato-dokümanlari ve buna benzer büyük gizlilik altinda tutulan diger kagitlari kullanmistir. ayrica o zaman icin natonun atom bombasini savasda kullanma ve kazanma ihtimalinin ne kadar oldugunu gösteren bir arastirmayi bile ele gecirmistir. cok sayida fbi ve cia calisanlari ile beraber calismis. ddr in istihbarat kurumunda blitz diye ajan adi kullanmistir kendisi (bkz: yildirim). 1988 senesinde kacarken amerikada tutuklanan yildirim 2004'e kadar tutuklu kalmis ve hapisten cikma umudunu yitirmisti. su anda cikma ihtimali yüksek ve kendisi avukati ile beraber bunun icin mücadele ediyormus. yildirim ayrica bu casus döneminde, bir türk kadini ile evli olmasina ragmen, bir amerikan kadin ile de evlenmis.