hesabın var mı? giriş yap

  • bu kuşlar avustralya ve yeni gine'de yaşar. asıl bilindikleri, tanındıkları güzel şey ise yuvalarını süsleme biçimi. hatta biçimi çok eksik bir tanım olarak kalır. sanatı diyebiliriz. bu kuşların bir türü olan saten çardak kuşu ise yaptıkları ev süslemeleriyle insanı hayrete düşürtür. bir kuşun böyle bir şey yapmasına nasıl imkan olur diye ciddi anlamda düşünüyorsunuz.

    peki çardak kuşu neden yuvasını süsleme ihtiyacı duyuyor? bu bir ihtiyaç mı?

    hayır. bu bir ihtiyaç değil. sebebi ise oldukça naif, duygusal. dişileri etkilemek için yaptıkları bir şeymiş. çok tatlı değil mi?

    peki bir kuşun elinden çıktığına inanmakta zorlanılan bu evi nasıl yapıyorlar?

    öncelikle kuşun boyutlarının bir güvercin kadar olduğunu belirtelim(cüssesine göre iyi iş çıkartıyorlarmış). erkek çardak kuşu öncelikle dişisini etkileyeceği yuvasını oluşturmak için yüzlerce binlerce ince çalı çırpı toplar. daha sonra bunları iki sıra şeklinde dizer. bu şekilde bir çardak oluşur. bitti miiiiii? bitmedi. etraftan bulduğu güzel şeyleri çardağın içine yığar. meyveler olsun, kelebekler olsun, kuş tüyü olsun, yani kısacası göze güzel gelebilecek her şeyi toplama potansiyelleri var. ilginç bir detay daha: özellikle mavi rengine özel bir ilgileri olması. bitti sandınız, bitmedi. çardak kuşu üstüne bir de yuvasını boyuyor. boyayı da kendisi hazırlıyormuş. bitki özleri, kendi salyası, kömürden faydalandığı maddelerle bir boya oluşturabiliyorlarmış. ağzında çiğnediği bir parça ağaç akabuğu ile de sıva yapıyorlarmış.

    tabii dişi evi beğenmeyedebilir. beğenirse mutlu son. nihayet çiftleşebilirler. beğenmezse kuş uçtu beybii.

    yani uzun lafın kısası; doğa gerçekten bir mucize.

  • tartışmasız karadeniz'dir. bir içli köfte, zeytinyağlı dolma, baklava, enginar filan dururken turşu niye kavrulur amk.

  • her biri anadan doğma sporcu, her biri 1.90lık atletik ömürleri sporla geçen adonisli babalara sahip olmalarından dolayıdır.
    asdlşfkadla siz de inanmadınız değil mi.
    aynaya bak anlarsın yiğidim aslanım. sen nesin ki o ne olacak?

  • hedef kitlem; cumartesi gecesi evde oturan ezik ve yalnız insanlar . evet, hep beraber gülümseyelim istemez misiniz? haydi toplanın öyleyse.

    neredeyse her allahın günü üreticide yatıp kalktığımız günlerden bir gün, fabrikada bazı denemeler yapıyoruz yine. yorgunluk, sinir, stres had safhada. yüzler de, bunlarla doğru orantılı olarak, asık. ben de beş karışlık suratımla üretimde dolaşırken, pres makinasının arka tarafında duran atıl tezgahın üzerinde üç adet ansiklopedi gördüm. iki tane ana britannica bir tane de meydan larousse, gazetelerin verdiklerinden... önce yanlış görüyorum sandım, çünkü resimde öyle sakil duruyorlar ki. sonra tezgahın başına gittim, üstleri başları etrafa uyum sağlamış halde ve eser miktarda yağ içinde olan ansiklopediler orada duruyorlardı, evet. fırsatı kaçırmadım ve hemen pres ustasına seslendim;

    - hayırdır veysi usta, bunlar nedir?
    + ha, onlar mı? onlar benim büyük sözlükler. geçen hafta bizim evin oradaki çöpün kenarında buldum. birileri atmış, ben de aldım buraya getirdim. her gün vardiya molalarında, öğle yemeklerinden sonra, açıp okuyorum biraz biraz. bir görsen dünya bilgi dolu içi, bir sürü de şey öğrendim. bu yaştan sonra, bunun bağımlısı olduk iyi mi?

    (tarifsiz bir gülümseme ve ışıl ışıl gözler eşliğinde, devam ediyor)

    + bizim okuma şansımız olmadı ki. ortaokulu bitiremeden usta yanına verdiler bizi. şimdi benim çocuklar okusun istiyorum. ama her gün başka başka şeyler öğreniyorlar, görüyorlar, gelip evde soruyorlar, “bilmiyorum” demek çok ağrıma gidiyor. belki bunları okursam, onlara da bir faydam dokunur.

    bazı insanlara babalık nasıl da yakışıyor değil mi? veysi usta, o gün bana da babalık etti bir anlamda. okul okumadan da öğrenebildiği, ve etrafına öğretebildiği, şeyler var çünkü. bazılarımızın parayla pulla, çok okumakla, çok bilmekle sahip olmaya çalıştıkları var, onun cümlelerinde...

  • iyice kafayı yedi bunlar, şirket kar açıkladı diye hedef gösteriyorlar. kar etmesi manidar bulunmuş, ahahaha.

    adamlar 33 milyar liralık satış yapmış, 1.25 milyar kar elde etmiş. %4 bile değil. elbette edecek bu ciroda bu kadar kar, neyin fırsatçılığıymış bu?

    gören de hayır kurumu zannedecek.

  • twitter'da görüntüleri paylaşan arkadaşın gönderisi altına haber muhabirlerinin "ben bilmemkim, görüntüyü paylaşabilir miyim?" diye izin istemesi ve bu muhabirlerin yabancı olması; öte yandan türk medyasının izin almadan-sormadan görüntüleri kafalarına göre alıp paylaşması daha trajikomik.

    yabancı abi, medeniyetin gözünü seveyim.
    kaza için: çok geçmiş olsun.

  • şehzade bilal'in buyruğudur. "herkes bir playstation'ı, xbox'ı olsun ister ama herkesin alabileceği şeyler değil." demiştir hazretleri. ps5'le aynı fiyattan, 500 euro'dan çıkış yapmış ps4 çıktığı sene 1400 tl'lik fiyatla, büyük oranda herkesin alabileceği bir şeyken ps5'in 8300 olması oyunlarının 600-700 lira olmasında babasının ve partisinin payı yoktur tabii. ilerleyen günlerde daha başka neleri alamayacağımızı da kendisi, babası ya da eniştesi açıklar umarım. biz de yerimizi biliriz böylece.

    edit: (bkz: sma hastası enis talha'ya nefes ol)
    sma savaşçısı öykü semra

  • kafası trilyon olmuş elemanın, elinde mikrofon gözünde güneş gözlüğü ve kafasında fesiyle dolaşan bir muhabir tarafından durdurulmasının tribini yaşamaya kalktım da, dağlara taşlara. vay amk.

  • plaj yönetimini kutluyorum.

    haftaya işim olmazsa bir uğramak zorunluluk oldu benim için. içeride de yiyip, içip sağlam bir hesap bırakırım. böyle mekanların çoğalması için desteklemek gerekiyor.

    teşekkürler tirmata.