ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
namaza duran yolcuyu beklemeyen otobüs şoförü
-
haklıdır. namaz kılacağım diye otobüsteki yolcuları bekletmek, selçuk'tan geçerken, benim meryem ana kilisesini ziyaret etmemi bekletmem kadar saçma bir olay.
bak biri namaz, kazası var, kılarsın. ben hacı oluyorum oraya gittiğimde. bekleyecek misin?
şu anki hükümete idam yetkisi vermek
-
her idam konusu açıldığında en önce bilumum akp'linin, dincinin balıklama atlamasından biraz bile kıllanmayanların yapmaya çalıştıkları şey.
idam gelince sanılıyor ki tecavüzcü, katil asılacak. ne güzel saflık.
teoman'ın cv'si
trendyol'da satılan tuhaf nesne
-
half life oyununda olur olmadık yerlerden çıkıp irkilmenize sebep olan yaratığın bir de peluş oyuncağını yapmışlar. alınacaksa da yanında mutlaka levye sipariş edilmeli.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
orucu son kez ramazan ayinda tutuyor olabilirsiniz. bu adam yakinda onu da "recep" ayina alabilir.
tarihin en beklenmedik iş görüşmesi
-
pena (video kanalı)'nın dokuzuncu ekşın videosu, izni doğrultusunda ekşi sözlük yazarı siradan cinko karbon pil'in yaran olaylar başlığına yazdığı bu güzel entry.
videoyu izlemek için: https://youtu.be/grhuoaniyio
bir demet tiyatro'dan akılda kalanlar
-
"içimde lise son sınıfın son cumasının ince kederi var."
75-90 arası doğanların vasıfsız olması
-
yks mi kötü geçti ne oldu abisi?
hiç arkadaşı olmayan insan
-
üniversite yıllarının ekseriyetle bitmesi ve hiç nefes almadan işe başlamam ile evrilmiş olduğum insan. yani tabii ki arkadaşlar var fakat zamanla aramamaya ve sormamaya başladıkça bağlar kopuyor ve kayboluyor. bir de üstüne istanbul ve iş hayatının yoğun temposu büyük faktör bu durumlarda. bu durumu sorun olarak görmüyorum çünkü, kitap - müzik - film - bomonti gibi etmenlerle hayatımı kısmen stabil bir düzeyde tutuyorum. çoğu zaman rahatlatıcı oluyor. çünkü insanlarla anlaşmak kolay değil, özellikle kolay anlaşılabilir bir yapıda değilseniz. böyle bir duruma alışıp, tekrardan eski arkadaşlarla görüşmeye başladığınızda, kimseye eyvallahınız olmuyor artık. herhangi bir blöf ya da naz ile falan hiç uğraşmıyorsunuz. direkt bağlantıyı koparıyorsunuz. çünkü böyle zamanlar size çok açık bir şekilde tek başına yaşamanın rahatlığını öğretmekte. süreç her ne kadar biraz kaotik olsa da.
çok takılmamak lazım yani, herkes bir süreç için bu duruma düşüyor.
teselli etmeyen teselliler
-
arkadaş takside ağlıyor, ama salya sümük, taksici sonunda dayanamadı:
- yav ama neden bu kadar ağlıyorsun? nerelisin sen?
+ sivas :((((((((((
- bak, ben de orduluyum, ağlama.
teselli artık neyi değiştirir ki, arkadaşlar?
sevilen çizgi filmin en vurucu cümlesi
-
belaya hazır olun!
hem de çifte belaya!
dünyayı yozlaşmaktan kurtarmak için,
insanları bir çatı altında toplamak için,
sevgi ve gerçek belasını kınamak için,
yıldızların ötesine ulaşmak için,
jessie!
james!
roket takımı her zaman ışık hızıyla hareket eder!
ya teslim ol, ya da savaşa hazır ol!
miyaavvv
(bkz: pokemon) (bkz: roket takımı)
ilk bilgisayarda yapılan mallıklar
-
test drive 1 oynarken kuma saplanan aracın çekilmesi için yarını bekleyip hemen uyumam gerektiğini, gece olduğu için kimsenin gelip çekemeyeceğini belirten babama inanmak.
seneler sonra itiraf ettiğine göre beni yatırıp kendisi oynamak için yapıyormuş bu dümeni. fortran biliyorum ulan ben 6 yaşında bir veledi mi uyutamıyacağım diyormuş kendi kendine, hey gidi.
oil pulling
-
her sabah aç karna telefonumun kronometresinden takip ederek 20 dakika yaptığım ağzı yağla çalkalama durumu. ben soğuk sıkım organik hindistancevizi yağı ile yapıyorum. beşinci ayımı doldurmak üzereyim. bu 20 dakika içinde bazen duş alıyorum, saçımı tarıyorum, makyajımı yapıyorum, kıyafetlerimi ütüleyip giyiyorum. yani her sabah 20 dakikanızı mahsus bu işe ayırmak zorunda değilsiniz. tabii aynı anda başka şeylere odaklanamamak gibi bir huyunuz yoksa. bir süre sonra sabah rutininizin bir parçası oluyor. ağzında yağ yokken yapacağınız her şeyi bu şekilde yapıyorsunuz, hepsi bu.
tedavi edici yönünden ziyade, şifalandırıcı özelliğine odaklandığım için bir beklentiye girmeden yapıyorum. insanlar yatay pozisyona geçip uyumaya başladıklarında toksinler ağızda ve dilde birikiyor. sabahları uykudan kalkınca ağızdaki acı tadın sebebi bu. yağ çalkalama işlemi ile bu toksinler yağda çözünüp atılıyor. vücuda geri girmiyor. mantığı bu. dediğim gibi iyileştirsin diye değil de şifalandığım hissiyle yaptığım için bedenime de ruhuma da iyi geldiğini düşünerek yapmaya devam ediyorum.
ankara soğuğu
-
ofis arkadaşım günlerdir bu sene ayva çok. kış çok soğuk olacak deyip deyip durdu. ne diyo be bu, ne ayvası, ayva çok olursa ne olacak, saçmalıyor kafası gitti yine, ayvayla ne alakası var lan diyordum.
varmış.
soğuk bile değil dışarı, kuru ayaz. yün çoraplarıma, botlarıma, montuma kavuştum bu sabah. öyle bi' soğuk ki ofise nasıl geldim bilmiyorum. ofisten eve de nasıl dönücem onu da bilmiyorum. o kadar soğuk. allahım saatlerce ankara' nın ne kadar soğuk olduğundan bahsedebilirim.
çok erken bu soğuklar için, daha ekim ayındayız! neyse ayvalara dikkat edin siz yine de.