hesabın var mı? giriş yap

  • mağdurlar, toplanın. size hızlı çözüm sunuyorum.

    17.57'de tayland'a uçmuş. yolculuk 13 saat sürüyor. daha uçağın inmesine 4 saat var. hızlıca organize olup, tayland'daki türklere ulaşın. adamı izlemeye alsınlar. ödül koyun başına. türklere ulaşamazsanız tayland mafyasına ulaşın.

  • saçmasapan bir hikaye anlatıp, sonunu bu cümleyle bitirirseniz herkesin ağzı açık kalır. %100 çalışıyor.

  • avustralya'nin 17. basbakani..

    5 agustos 1908 dogumlu imis kendisi, olumu tam olarak bilinmemekle birlikte 19 aralik 1967 olarak kabul ediliyormus.

    nedeni de su:
    melbourne'un guneyinde point nepean denen yerdeki evinin yakinlarinda bir gun (17 aralik 1967) eline surfunu alarak denize gider. fakat bir daha gorulmez. kaybolur.

    koskoca avustralya basbakanini kaybetmistir. cok genis capli arama operasyonu baslatilir fakat adamcagiz bir daha hic bulunamaz.

    tabi hemen arkasindan komplo teorileri ortaya cikmis. bazilari holt'un aslinda ortadan yok olarak metresi ile kactigini iddia ederken, bazilari da kendisinin aslinda cin halk cumhuriyeti'nin ajani oldugunu ileri surup, denize girdigi sirada oraya yanasan bir denizaltinin onu alip, cin'e geri goturdugunu dahi savunmaktaymis.

  • 3 saksı ile korunan sınır.

    kafe kalabalık olduğu zaman sandalyenizi belçika'ya doğru çekip, sigaranızı orada tellendiriyor ve dumanınızı da hollanda'ya doğru üflüyorsunuz. pis bir ortam. yurdum insanının eline böyle bir şey geçince olabilecekleri hayal edebiliyorum. ''bak benimki ülkeye sığmıyor ehehe'' geyiklerinin ardı arkası kesilmeyecektir en basitinden.

  • farklı bir detay yazayım ben de.
    1992 ye kadar sigara paketlerinin üzerinde fiyat etiketi olurdu. zam gelmiş olsa bile bandrol üzerinde yazan fiyat neyse o paradan satılmaya devam ederdi. bu da zamlı fiyata geçişi en az üç ay ertelemiş olurdu. ki bazı yerlerde bu neredeyse yeni zamma kadar bile devam ederdi. bakkalların ve küçük marketlerin vitrinlerinde eski fiyattan sigara bulunur levhaları vardı.
    daha da önemlisi bu yöntemle stokçuluk yapılamazdı.
    süleyman demirel bu sistemi değiştirdi.

  • trt de staj yaptıgım yıllarda kendisine çekim öncesi mikrofon takmaya calışmıştım. vucuduna dokunmamak için özen gösterirken bocaladım kablolar dolandı vs sonra aldı mikrofonun yakaya takılacak kısmını alttan sokup tshirt ünün içinden geçirip yakasına taktı "aha bukadar iki elinle bişeyi dogrultamadın amk çaylagı" der gibi yüzüme bakmıştı.
    bir de şunu eklemek isterim, kendisiyle o gün 3 ayri mekanda çekim yapmiştik. gün boyunca nereye gitsek minübüsün en arkasında stajerlerle oturmustu. sanki okul arkadasimiz gibi muhabbet etmiştik. gördügüm kadariyla egolarindan arinmis ve çok alcak gönüllü bir insan o yüzden bu alemden elini etegini çekmeye karar vermis olabilir.

  • guzel soru. japonya'da kuzeydeki daglik alanlar da yerlesime cok uygun olmadigi icin nufus belli bolgelere toplanmak zorunda. ozellikle tokyo-osaka arasinda hizli trenlerle (bkz: shinkansen) sadece uc saatte ulasimin saglandigi koridor ulkenin esas yerlesim bolgesi . en buyuk iki is, kultur, yasam merkezi olan tokyo ve osaka, ve onlarin arasinda kalan tum sehirler tam bir megalopolisornegi olusturuyor. japonlar iste buraya sigiyor. bu megalopolisi de icine alan daha buyuk kent koridorunun adi da tokaido koridoru; ulkenin dogusu ve batisini baglayan koridor.

    yasam tarzlarina gelirsek eger tokyo'da yani ulkenin merkezinde bile her yerde mustakil evler goruruz. ama bunlar bizim bildigimiz amerikan suburblarindaki dandik, tekduze evlere benzemez. tam aksi bunlar genellikle cok yogun yapilasma icerisinde olan ancak yine de son derece modern ve nevi sahsina munhasir konutlardir. mimarlar tarafindan kullanacak ailenin yasami goz onune alinarak tasarlanir.

    oyle bizdeki gibi mimarlar muteahhitlerin gorgusuzluklerine alet olmaz, ya da sadece zengin kesime calismaz. tam aksi halk icin calisirlar, oldukca kucuk ama islevsel ve estetik bir ev tasarlayabilmek cogu japon mimar icin bir gorev, bir sorumluluk gibi gorulur. muteahhit dedim bak bi urperti geldi.

    ısteee beleee romalilar. minnak japon kardeslerimize de burdan sevgiler.

  • pink floyd'un 8. stüdyo albümü ve dünya genelinde elli milyondan fazla satan albümüdür. bir ara satış sayısı michael jackson'ın thriller albümünü geride bırakmıştı fakat şu an son rakamlar hakkında kesin bir bilgi yok.

    david gilmour bu albüm hakkında ''kulaklığımı takıp bu albümü ilk defa dinleyen biri olmak isterdim.'' demiştir.

    pink floyd'un konsept albüm nasıl yapılır sorusuna verdiği en güzel cevaplardan sadece biridir.

  • sinava girerken gerekli bir belgeyi evde unutmaktan daha aptalcasi, evde unuttugunu zannedip tekrar eve donmektir. ba$ima gelmi$tir..

    edit: işbu entry değişik zamanlarda sma hastası bebişler için editlendi.

  • bozcaada bağbozumu festivali. yerel halk acayip taşak geçiyor bunlarla. amele gibi römorka bindirip üzümlerini toplatıyorlar, üzerine bir de para alıyorlar:)