hesabın var mı? giriş yap

  • yörünge dinamikleri, iki gaz devinin (büyük oranda gazdan oluşan gezegen) çarpışmasını pek olası kılmasa da, bir gezegen sisteminin oluşumu sırasında böyle bir etkinin gerçekleşmesi için küçük bir olasılık vardır. bu tip bir çarpışmanın sonucu esas olarak çarpma hızına ve açısına bağlıdır.

    kafa kafaya çarpışmalar genellikle gaz devlerinin katı çekirdeklerinde veya gaz zarflarında herhangi bir malzeme kaybı olmaksızın tamamen birleşmesine yol açacaktır. bununla birlikte daha hızlı bir kafa kafaya çarpışma, iki çekirdek birleştikçe gaz zarfın çoğunun kaybına yol açacaktır. çok yüksek hızlar ise her iki gezegeni de tamamen parçalayıp yok edecektir.

    kafa kafaya olmayan çarpışmalar (eğik çarpışmalar olarak bilinir) farklı sonuçlar verebilir. örneğin, iki çekirdek birbirinden tamamen kaçınırsa, her iki gaz devi de gaz zarflarının önemli bir kısmını kaybedecek, ancak birleşmeyecektir. çekirdekler bir açıyla çarpışırsa, gezegenler birleşebilir veya birleşmeyebilir, ancak her durumda büyük miktarda gaz zarfı kaybolacaktır.

    çok eğik çarpışmalar gezegenleri hiç bozmaz ve her ikisi de neredeyse aynı yörüngelerde kütle kaybetmeden devam eder. gaz devleri arasındaki eğik etkiler şekillerinde değişikliklere veya yavaşlığa yol açabilir. bu, diğer yıldız sistemlerindeki gaz devlerinin erken etki tarihini incelemenin bir yolu olarak kullanılabilir.

    jüpiter veya satürn'ün daha küçük gaz devlerinin birleşmesinden oluştuğuna dair somut bir kanıt olmasa da bu bir olasılıktır. jüpiter ve satürn, güneş'ten daha yüksek ağır element* oranına sahiptir, bu da bunlardan birinin veya her ikisinin böyle bir çarpışma sonucu oluşmuş olabileceğini düşündürür.

    kaynak

  • uzun zamandır yazmak istediğim bir konu gündem olmuş. öyleyse yazalım bakalım. roman okumanın faydası olmadığını iddaa etmek kolaydır. çünkü kurgu olmayan kitaplar daha net ve pratik bilgiler paylaşır. oysa romanlar bunu alttan alta işler. romanların insanları kişisel gelişim kitaplarına göre daha çok etkilemesi de bu yüzdendir. insanın bir bilgiyi hazmedebilmesi için onunla yaşamayı öğrenmesi ve onunla anı biriktirmesi gerekir. romanlarda olayları yaşarsınız ama kurgu olmayan kitaplarda nasihat alırsınız.

    şimdi bir tane örnek verelim. elon musk mesela, adamın hayat felsefesini otostopçunun galaksi rehberi belirlemiş. tabii bu adam 6-7 yaşından beri günde neredeyse 1 kitap bitiren bir herif. adam erken bir yaşta, 14 yaşında varoluş sıkıntısına girip; bu kitabı okuyup hayatındaki anlamı bulmuş. bir de kitap okumayanlara bak; adam 20 yaşını geçmiş hala varoluş sıkıntısı çekiyor, hayatında ne yapacağını bilmiyor. neden peki? çünkü insanın hayatının anlamını bulabilmesi için olabildiğince tecrübe edinmesi gerek. bunun en kısa yolu da kitap okumaktır. resmen dahi olarak görülen adamların yazdıklarını okuyup, kahramanların yaşamını eleştirip özümseyebiliyorsunuz kitap okurken. yüzlerce seçenekle karşılaşıp "hmm, ben burada böyle davranırdım", "bence bu seçim yanlış, hayal kırıklığına uğrayacak" diye düşünüp hayat felsefenizi oluşturabiliyorsunuz.

    bir roman okumak insanı lap diye değiştirmez. adım adım gelişirsiniz. tıpkı vücut çalışmak gibidir. aylardır uğraşırsınız, "ulan hiçbir değişiklik yok" dersiniz. fakat 6 ay sonra bir bakmışsınız ki vücudunuzda daha önce fark etmediğiniz kaslar var. roman okumak da böyledir, insanı alttan alta bilgeleştirir. insanlar sizle konuşmaktan daha çok zevk almaya başlar; çünkü hikayeleştirerek anılar anlatabilir, bir konu hakkında kimsenin düşünmediği bir bakış açısıyla yorum yapabilirsiniz. en basitinden kitap okumak karmamı 300'lerden 460'lara taşıdı. ki uğraşmadım bile, yazmayı da geliştirdiğini buradan görebiliyoruz.

    ekleme: empati olgusundan bahsetmeyi unutmuşum. roman okumanın en büyük getirisi empati yeteneğidir. eğer belli bir miktarda kitabı geçerseniz otomatikleşiyor bu olay. yani isteseniz de istemeseniz de empati yapıyorsunuz. bu gerçekten faydalı mıdır, bilinmez. ben şahsen bu aralar biraz da olsa empati yeteneğimi köreltmeye çalışıyorum ama olmuyor. o kadar güçlü öğrenmişim ki, farkına bile varmadım.

  • işte o anne yüzünden kıçıma kaçan çorabı çıkarmaya uğraşmaktan ders bile dinleyemedim ben adam gibi, yoksa var ya çok okurdum ben.

  • çömeldi,sağa sola gitti,demirlere dayandı,en son oturdu ama bir kere bile adama sarılmadı.
    adamı değil evliliği istediğinin kanıtı bir video olmuş

  • küçükken annemin dikkatini çekmek için salıncakta sallanırken kendimi yere atmıştım. annem görmeyince belki duyar diye avazım çıktığı kadar bağırmaya başlamıştım, duymayınca da kalkıp salıncağa geri binmiştim.

  • burada konu gündem olduktan sonra arçelik bu ailenin zararını karşılayacaktır. illa yapmanız gerekeni yapmanız için toplumsal utanç mı devreye girmeli. illa kavga mı etmeli. kırk yıllık marka imajınızı tek bir hareketinizle yerle bir etmeniz an meselesi sayın arçelik.