hesabın var mı? giriş yap

  • bir ihale nedeniyle mahkemeye ifade verin diye kagit geldi. resmi evrakta sahtecilik ve haksiz kazanc saglama kilikli suclamalar vardi. tabi tirsa tirsa kime danisalim kime danisalim, aklimiza tanidik kidemli bir savci geldi. gittik dedik durum bu bu.
    smdi o an sunu anladim iyi bir avukat veya hukukcu olarak kabul edilen kisilerin kafasi cok farkli calisiyor. biz "ama biz masumuz sahtecilik de yapmadik, kazanc da yok" modunda bidir bidir otuyoruz adama.
    -eee, simdi siz burada ne olarak gorevliydiniz?
    -muayene ve kabul komisyonu
    -bakalim kanuna, himmm, komisyon-lari diyor. yani cogul. muayene ayri kabul ayri demis kanun. himm bunlarin gorev tanimi neymis hhmmm. siz bu gorevlendirmeye gore muayene komisyonundasiniz, kabul komisyonu baska... tamam ifadenizi buna gore verin. ben kabul komisyonu uyesi degilim, ne kadar teslimat yapilmis onun kontrolu kabul komisyonunun diye ifade verin. bir de beraat edince bu sorusturma izni veren bilirkisiyi mahkemeye verin, iste haksiz yere suclandim. ruh sagligim bozuldu diye temsili bir tazminat gibi...

    yav arkadas, yeminle gotu nasil kaptirmayiz diye tirsa tirsa gittigimiz yerden, adamin tum hikayeyi uzerine kurdugu bir "lar" sayesinde, ulan bilirkisi simdi gotunden kan alacam kan nidalariyla ciktik.
    iyi bir avukatta olmasi gereken bence "seytanin gor dedigini gormek". bir de bu mevzuata falan, yeni yonetmeliklere hakim olmak. arkadas bir cogul eki be, vay anasina...

  • özellikle şu kısmının altını çizmek isterim:

    "montrö, karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir. montrö, türkiye’nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir."

    akp bir şekilde bu sözleşmeyi iptal edecek veya baypas edecek bir adım atarsa suriye'de amerikayla bir olup güney sınırımızı yol geçen hanına çevirmesine benzer ama 100 katı daha vahim sonuçları olacak olaylara zemin hazırlamış olur.

  • attila ilhan'ın hangi sol kitabında idi sanırsam, şöyle bir olay vardı:

    fransız sosyalist partisi lideri jean jaures, metro beklemektedir. biraz ötesinde de işçiler. metro geldiğinde, işçiler haliyle 3. mevkiye yol alır, jean jaures 1. mevkiye. bunu gören işçiler "oldu mu yoldaş. biz seni de buraya, aramıza, 3. mevkiye beklerdik" derler. jean jaures'in cevabı müthiştir: "bizim kavgamız, ben de 3. mevkide yolculuk edeyim diye değil, sen de burada, 1. mevkide seyahat edesin diyedir yoldaş. bunu sakın unutma!"

    olayla ilgisine gelince..tekel işçilerinin ne kadar maaş aldığını bilmiyorum. çok da ilgilenmiyorum zaten aldıkları maaş miktarıyla. olay tekel işçilerinin aldığı maaş değil çünkü. ancak illaki maaş söz konusu yapılacaksa, tekel işçisi çok maaş alıyordu diyene kadar, biz neden az maaş alıyoruz denmeli bence. bizim kavgamız herkes az maaş alsın diye değil, herkes daha çok kazansın, daha insanca yaşasın, kazanılmış hakları gasp edilmesin diyedir.

    bu da sakın unutulmasın.

  • adam diyor ki 150 bin dolar aylık gelirim var, kadınlar soruyor evi arabası var mıymış? yokmuş ablacım, yemesine içmesine ancak yetiyormuş aylık 150 bin dolar.

    allahtan sigortan var mı diye sormadılar.