hesabın var mı? giriş yap

  • + neden şaktar?
    - çünkü okunduğu gibi yazılması lazım.
    + neden mönşengıladbah değil.
    - çünkü latin o.
    + peki neden latin olan okunduğu gibi yazılmamalı ya da sadece başka alfabelerden dönüşenler böyle yazılmalı?
    - çünkü biz de latin alfabesi kullanıyoruz.

  • bu başlığa kaçıncı gelişim bilmiyorum ama sevdiğim iki yazar söz konusu olunca araya fazla mesafe koymamaya da özen gösteriyorum. bu kez her iki yazarın, dönemin bir diğer büyük yazarı ivan turgenyev ile olan ilişkisine değinmek istiyorum.

    turgenyev, tolstoy'un en yakın arkadaşıdır. tolstoy'dan on yaş büyüktür. bilindiği üzere turgenyev, aynı zamanda büyük bir romancıdır ve tolstoy'dan çok daha önce rusya'da tanınan bir yazar olmuştur. aralarındaki dostluk da tanınmış yazar turgenyev'in, yeni yeni ilk kitaplarını yazan tolstoyu edebiyat çevresine tanıtmasıyla başlıyor. aslında tanışmalarından çok daha önceleri tolstoy ve turgenyev birbirlerine uzaktan uzaktan hayranlık besliyorlardı. hatta tolstoy, sivastopol öyküleri adlı kitabını turgenyev'e ithaf etmişti. sonradan birbirlerini sık sık ziyaret eder olmuşlar ve kitaplarını yayınlamadan önce birbirlerine danışır olmuşlardı. uzun yıllar süren bu dostlukları, ufak bir yanlış anlama ve onu takip eden talihsizlikler silsilesi neticesinde bozuluyor. ama öyle böyle değil. hatta araları o kadar kötüleşiyor ki tolstoy turgenyev'i , o yıllarda rusya'da oldukça yaygın bir gelenek olan düelloya dahi davet etmişti (rus edebiyatının kurucusu puşkin'in de düello sonucu öldüğünü hatırlatırım). tabi turgenyev bunu reddediyor ve özür mektubu gönderiyor. ancak bu küslük tam on yedi yıl sürüyor. sonrasında ilginç bir biçimde bu kez tolstoy özür mektubu yazıyor ve barışıyorlar. turgenyev'in ölümüne kadar da dostlukları devam ediyor. hatta turgenyev'in ölüm töreninde konuşma yapması için çağrılan kişi olur tolstoy. bu dostluğun güzel yanı, her iki yazarın da birbirini beslemesi, etkilemesidir. tolstoy'un malum olan dini sorgulamaları ve roman yazmayı bıraktığı yıllarda turgenyev, mektupları ve ziyaretleriyle ona büyük destek olmuştur.

    bu iki soylu ve zengin yazar dostane takılırken garibim dostoyevski borç içinde yüzüyor. turgenyev dostoyevski'den üç yaş büyüktür. ikisi de hemen hemen aynı zamanlarda meşhur olmalarına rağmen soylu çevresiyle turgenyev daha tanınan bir yazardır. tolstoyla hayatı boyunca merhabası bile olmayan dostoyevski, soylu ve zengin olan turgenyev ile arayı her ne kadar iyi turmaya çalışmışsa da bunu hiçbir zaman başaramamıştır. zira, rasyonalist olan turgenyev'in aksine coşkulu bir yapıya sahip olan dostoyevski, belki de bu farklılıktan ötürü turgenyev ile hiçbir zaman anlaşamamıştır. aslında farklılıklar bunla da sınırlı değildir. turgenyev zengin, dostoyevski fakirdir. turgenyev alman hayranı bir batıcı, dostoyevski koyu bir rus milliyetçisidir. turgenyev iyimser, dostoyevski pessimisttir. bunca farklılığa rağmen, edebi çevrelerde sık sık karşılaşan bu ikiliden zararlı çıkan her daim dostoyevski olmuştur. hatta bir defasında, herzen, nekrasov gibi dönemin edebiyat dahilerinin de olduğu bir salonda turgenyevi diğerleriyle birlikte kahkahalar atarken gören dostoyevski, yeşilçamvari bir melodrama kendini kaptırıyor. yine alay edildiği düşüncesindedir. nitekim haklıdır da. zira bu koskoca adamlar, bu aydınlar, dostoyevskiyi aşağılayan bir şiir yazmakla meşguldürler. tüm bu problemlere karşın dostoyevski, borçlarından yurtdışına kaçtığı günlerde, gururunu bir yana bırakarak yine de turgenyev'den borç para istemeden duramaz. turgenyev ise daha önce belirttiğim üzere istediği meblanın tamamını asla yollamaz. dolayısıyla da ilişkileri uzun yıllar böyle bozuk durumda kalır. bu ikilinin arasının düzelmesi ise dostoyevski'nin ölümünden sadece bir yıl öncesinde, puşkin'in bir heykelinin açılış töreninde gerçekleşiyor. etkinliğe rusya'nın en büyük yazarları katılıyor ve sırayla konuşma gerçekleştiriyor. sıra dostoyevski'ye geldiğinde turgenyev de dinleyiciler arasındadır. dostoyevski milliyetçiliği, kardeşliği öven konuşmalar arasında turgenyev'in yapıtlarını da övüyor. konuşma bittiğinde neredeyse peygamber katına çıkarılan dostoyevski, karşısında gözü yaşlı turgenyev'i görüyor. ikili tokalaşıp birbirine sarılıyor. böylece neredeyse 35 yıla varan düşmanlık da bitiyor.

    edit: puşkin ile ilgili bilgi yanlışı düzeltildi. ilgili düzeltme için 07nowitzki nickli yazara teşekkür ediyorum.

  • benim anlamadığım nokta şu.
    müslüman erkeklere ve kadınlara "nefsinize hakim olun cennete gireceksiniz" minvalinde ayetler öğretiliyor.
    hatta hayatları bunun üzerine kurulu oluyor falan.
    karşılığında da cennet vaad edilmiş ve bu insanlar deli gibi cennet arzusuyla yanıyor.
    yani bu şekilde anlatıyorlar bildiğim, gördüğüm.

    eee şimdi bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
    nefsine hakim olma meselesini bu kadar aleni şekilde küçük çocuklar gibi karşı tarafa yüklemek ve kendini nefsine hakim olamamak vebalinden kurtarmak için kadını suçlamak ne demek?

    allahı kandırmaya çalışmak değil midir?
    yani her kul bildiğim kadarıyla günahından mesul iken "ama o da çok açık giyiniyordu" diye bir bahaneyi nasıl sunabileceksin tanrına? sana "o onun meselesi" dediğinde ne diyeceksin?

    yani kafalar gerçekten çok karışık. en basit öğretilerde bile milyonlarca fire veren bir topluluk.

    edit: imla hatası.

  • türkiye ile kardeş ülke azerbaycan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla kültür bakanlıkları arasında imzalanan ikili antlaşmalar çercevesinde kurulan azerbaycan ekşi dikşinaryası'nda belirmiş başlıklardır.

    günün mövzuları
    · türqiye ile ciziktirilen qültür yeminlaşması (24)
    · ekşi dikşinarya (298)
    · ekşi dikşinarya teklidi sitalar (12)
    · ssg yovarlaqsın balam (45)

  • yıllardır deprem vergisi toplayıp, o vergiyle "önlem almadığı bir deprem sonrası" yıkılan evlerin yerine yenisini yaparak hak iddia eden troll saçmalaması.

    he buydu amk. yalnız ne türkçe bilmez bir kitlesi varmış arkadaş. 10 yorum okudum, beynim yandı.

    debe editi: devleti reislerinin toprağı, kendilerini de reisin marabası olarak görmeyen bir türkiye için, her türlü sosyal mecrada, meclisin açıldığı günden itibaren, insanlara beklenti veren tüm sorumlu partilerin yaptıklarının takibini yapıp, söz verip de yapmadıkları için hesap sormamız dileğiyle.

  • yakın zamanda başıma gelen bir rezaleti sizlerle paylaşmak istiyorum.

    çevremde 1. derece yakınım herkes vodafone hat kullanıyor. işin eğlencesi bu kişilerin hepsini ben ikna edip vodafone'a geçirdim. çünkü yeni taşındığımız yerde diğer hatlar çok iyi çekmiyordu ve fiyat olarak da o dönem vodafone hepsinden daha ucuzdu.

    neyse ailemden iki kişi 164 tl değerinde sınırsız bir tarifeye geçtik topluca. hepimizin geçişi arasında bir kaç ay fark var. ama hepimiz aşağı yukarı aynı dönemde geçtik ve 2 yıllık taahhüt ile başladık yeni hattı kullanmaya.

    aradan belirli bir zaman geçti ve beni süreki vodafone'dan arayıp, taahhüdünüz bitiyor, acilen yeni bir taahhüt seçmezseniz 450 lira gibi bir bedel faturanıza yansıyacak ve taahhütsüz devam edeceksiniz diye gazlamaya başladı vodafone.

    benim de bir arkadaşım vodafone bayiisi; aradım bu elemanı. dedim kanki böyle böyle. taahhüdüm bitiyormuş. bari işlemi sen yap da üç beş kuruş kazan. arkadaş da bana aynen şu cümleyi kurdu:
    - doğrudur abim. seni sınırsız trifeden devam ettirelim. aylık 339 liraya yeni taahhüdünü onaylıyorum. gelen sms kodunu bana söyle dedi.
    dedim ne kadar pahalılanmış. neyse yapacak bir şey yok galiba. her şeye bu kadar zam gelmişken, hatların da böyle olması normal heralde dedim. onayladım.

    o ay faturam geldi. üstüne telsiz vergisi falan derken 349 lira fatura geldi.

    neyse 1 ay sonra eşime de benzer tacizler gelmeye başladı. eşim çok profesyonel bir arşivci olarak dedi ben bunu bir düşüneyim. açtı sonra eski mesajlara baktı. zaten bu tarifeye 9 ay önce geçmiş. mesajda da şey diyor; 1. dönem kampanyanız kapsamında 12 ay 164 lira, 2. dönemde de 170 lira mı ne işte tam hatırlamıyorum. ama daha taahhüt süresi var yani. mesajda da yazıyor.

    sonra aynı arkadaşı aradım ben. dedim ki;
    - bro böyle böyle. bizim hanımı da arıyorlar. ama mesajlardan bulduğu kadarıyla bizim hanımın daha 1. dönem yani ilk senesinden 3 ay, ikinci senesinden de 12 ay toplam 15 ay daha taahhüdü var. nedir bu durum?

    arkadaş da dedi ki;
    - abi vodafone öyle milleti yemliyor. inananları kekliyor, yeni tarifeye geçiriyor.
    - e beni de böyle keklemiş olmasınlar ya ben bi mesajlara bakayım
    - abi sen onay verdin bi kere, geçti o iş geri dönemezsin
    dedi.

    daha bu olay sıcağı sıcağına iken, kardeşim ve asker arkadaşımı da yanımda vodafone arayıp darlamaya başladı. aynı hikaye.
    - taahhüdünüz bitmek üzere, acilen bir taahhüt vermezsen taahhütsüz şu kadar para ödeyeceksin diye.

    aynı şekilde kardeşim ve arkadaşım da eski mesajlara baktı ki; yok öyle bir şey. taahhüt falan bitmiyor. arayanlara da fırça atıp kapattılar.

    sonra ben sinirlendim ve vodafone'u aradım. dedim böyle böyle. beni taahhüdün bitiyor diye aradınız. dolandırdınız. benim eski taahhüdümü geri aktif edin, aradaki farkı da bana ödeyin. şikayet ettim yani.

    aradan bir gün geçti, vodafone bayisi arkadaşım beni aradı. dedi abi sen beni şikayet mi ettin? dedim abi ne alakası var senle. ben vodafone'u şikayet ettim. işlemi sen yaptın ama beni arayıp sen gazlamadın ki taahhüdün bitiyor diye.
    - e abi biz sana daha taahhüdün var demediğimiz için vodafone bu suçu bize atıyor.
    - abi sizin böyle bir ekranınız varsa, bana bunu zaten söylemen gerekirdi. madem sen de bu işe alet oldun, yapacak bir şey yok. o zaman seni de şikayet etmişimdir. kusura bakma dedim.

    arkadaş da daha diyor ki;
    - abi sen bu şikayetini geri çek. bizi yakma.
    hesaplıyorum 164 tl yerine 349 tl. daha taahhüdümün 10. ayındaymışım. arada 14 ay var. ayda 185 liradan 2.590 tl yapıyor. dedim ki;
    - abi kusura bakma ben böyle bir maliyete katlanmak istemiyorum.

    neyse aradan bir hafta geçti. vodafone'dan ses seda yok. tekrar aradım ben bunları. şikayet kaydım sistemde görünmüyor. yeniden kayıt oluşturdum. tabii ki bağlanmak için saatlerce uğraşıyorum falan sinirden ölüyorum o sırada. keriz gibi hissediyorum.

    neyse yeniden şikayeti oluşturdum. dedim bu taahhüdü yenilemezseniz de hattımı kapatın ben istemiyorum vodafone kullanmak. yani sinirden herkesin bildiği numaramı kaybetmeyi bile göze aldım.

    aradan bir hafta daha geçti, vodafone gelen merkezden biri beni aradı. durumu anlattı. dediğine göre beni yeni tarifeye geçiren bayiinin suçuymuş bu. seni uyarmaları gerekirdi. daha taahhüdün var demeleri gerekiyordu. ben de merak ediyorum:
    - e sizin kampanya servisi de beni günde 5 kez arayıp taahhüdün bitiyor diye gazladı. onların suçu yok mu diyorum.
    kadın sessizliğe bürünüyor falan.

    neyse uzun lafın kısası eski tarifeye geçişim sağlandı.

    fatura günüm geldi. bir de ne göreyim:
    yeni tarifeye geçmişim ama; o arada geçen 45 günlük fatura tutarını iade etmemişler. geri aradım.

    dedim hanım efendi, aradaki farkı iade edecektiniz? noldu o iş.
    kayıt oluşturdular falan.
    aradan 15 gün geçti. ses yok.

    bu gece yeniden aradım. sıfırdan kayıt oluşturdum.
    hiç kimse bir şeyden haberi yokmuş gibi dinlediler beni.
    en sonunda aradaki bütün farkları 300 tl olarak bana iade ettiler.
    önümüzdeki ilk ay 0, sonraki ay da çok az bir tutar fatura gelecekmiş.
    yani gelecek faturalarımdan mahsup edilecekmiş.

    ama bu haklarımı geri alana kadar sanıyorum vodafone'u 30 defa falan aradım.
    toplamda 3 saate yakın hatta kaldım. bir müşteri temsilcisine bağlanmak için beklediğim süreleri de dahil edersek belki daha fazla uğraşmış olabilirim.

    bugün müşteri temsilcisi de telefonda bana diyor ki; bir dahaki sefere daha hızlı bağlanmak isterseniz sesli asistana "hat iptali" diyin. hemen bağlar sizi.

    bu da bana ders olsun. bu da size örnek olsun.
    çevrenizde bütün vodafone kullananlara söyleyin de artık şu telefon şirketleri tarafından kazıklanmayalım.

    edit:
    öncelikle destek mesajı atan 100'e yakın kişiye teşekkür ederim. hepinize tek tek cevap vermeye çalışacağım akşam ama malum vodafone'dan eksisozluk'e giremiyorum. açılmıyor. vodafone başlığında görmüşsünüzdür. bir çok kişi sözlüğe erişemiyor. sadece wi-fi bağlıyken girebiliyorum.

    öte yandan bana salak mısın diye yazanlara da cevap vererek kendimi yoracak değilim. dön de bir kendine bak. sanki senin başına hiç gelmedi böyle dalgın ya da dikkatsizlik yüzünden bir dolandırılma meselesi. gelmediyse de tebrik ederim kardeşim. mükemmel zekanla mutluluklar!

    son olarak da:
    öncelikle şu konuya bir açıklık getirmek lazım.
    çoğu kişi vodafone yanımda uygulamasına neden bakmadın diyor. arkadaşlar. uygulama varsa açın bakın. orada aynen şu bilgiler vardı:
    1. dönem kampanyasının 10. ayındasınız.
    ne demek bu? 1. dönem ne demek abi?
    2 ay sonra bitiyor mu? sonra 2. döneme geçecek mi?
    2 ay sonra 2. dönem mi başlıyor? yoksa bu bir son mu?
    2. dönemde fiyatlandırma nasıl olacak?
    ben 12 ay mı taahhüt verdim? yoksa 24 ay mı?
    bakın bu bilgilerin hiç biri uygulamada yok.
    bu aleni bir şekilde vodafone'un adam kandırmak için bilgileri eksik vermesi ve yanlış yönlendirmesidir. eğer ki elimde mesajlar olmasa 1. dönemde ne kadar, 2. dönemde ne kadar ödeyeceğim hakkında en ufak bir bilgi edinemeyecektim.

    telefonla beni aradıkları zaman da zaten bana bu bilgiyi vermediler. taahhüdün bitiyor diye aradılar kaç defa. yani alenen dolandırıldım. şikayet ederken de burdan yürüdüm zaten. siz beni arayıp böyle dediniz dedim. kayıtları incelemişler ki, kimse biz sana öyle demedik demiyor. hatta "kampanya departmanı bazen böyle hatalar yapıyor" diye itiraf bile ettiler. bence hata değil bu. aleni dolandırıcılık.

    uygulamadaki eksik bilgi, telefonda yalan söyleyen bir personel üstüne de bayiide çalışan bir arkadaş(!). dolayısıyla kazıklandım. yani insanlık hali. hepinizin başına gelebilir. kaldı ki ben dalgınlığım (hadi sizin dediğiniz gibi salaklık olsun) sebebiyle düştüm. ananız, atanız, teknolojiden çok anlamayam akrabalarınız da dolandırılmasın diye yazdım buraya.
    neyse ki mesajları silmemişim ve geçmişe dönüp bakabildim. dolandırıldığımı anladım ve hakkımı aradım. günün sonunda geri döndürebildim ve hakkımı aldım zaten.

    bir de şunu yazayım: bir çok destek mesajı aldım ve aynı durumda bir çok kişi olduğunu gördüm. bir kişiye bile faydam dokunduysa ne âlâ...

    bayiideki arkadaş(!) konusunu da çok soran oldu: artık görüşmüyoruz. bu olaydan sonra zaten ben de bir daha aramadım. şikayeti geri çekmeyeceğimi söyleyince o da beni aramadı. onun da kendince savunması da şuydu:
    - dalgınlığıma geldi.
    tabii bana inandırıcı gelmedi bu. günün sonunda bana şikayeti geri çek diye samimi olmayan bir teklifte bulundu ve benim için bitti.

    kalın sağlıcakla.

    mesajla gelen ekleme: by @damaged
    selam dostum. beni de (diger herkes gibi gunasiri ariyorlar, son 10 senedir. 2013 yilinda vodafone’a gectim. aylik 19 liralik bir tarifem vardi. hicbir sey yapmadim. hic bir sey.
    hala ayni tarifeden ucretlendiriliyorum. bunu da istersen entry’ne ekle. yani kampanya bitince baska tarifeden ucretlendirileceksiniz külliyen yalan.

  • dışarıda olan işlerini bitirip kendini bir an önce eve atmak ister. ilişki olayının kasıntısına girmez. heyecanı yoktur, öyle sevinmek, şaşırmak gibi reaksiyonlar vermez. yemek yediği zamanlar en keyifli anlarıdır günün. gezmek, sosyalleşmek, yeni heyecanlar bulmaya aman kim uğraşack diyerek karşı çıkar. veya şartların istediği gibi olmayacağına kanaat getirmiştir.

    kısaca üzerine ölü toprağı serilmiş bir gençtir. elini eteğini çekmiştir hayatın getirisinden. nasılsın sorusuna yuvarlanıp gidiyoruz diye cevap verir. kendisiyle ortak yönlerim mevcuttur.

  • 66 yaşında annemin 5 aydır yaptığı hede.

    sonuçlar,

    her koyduğum fotoğrafa bu ne biçim fotoğraf kaldır onu çabuk diye fırça.

    her yazdığım durum güncellemesine, oğlum o ne biçim yazı sil onu çabuk diye fırça.

    her akşam, geliyomusun diye gönderilen taciz mesajı.

    bir de bana facebook falan aç demişti, sikin önünden donsuz geçmişim de haberim yok.

    aylar sonra edit : beyler annem facebook kullanmaya basladi magdurum cok magdurum.