hesabın var mı? giriş yap

  • türk akademi camiasında yaygın bir gelenektir. kimi zaman "vaaay ne yazmışlar yahu" denilen bir makalenin dört, beş, hatta altı, yedi yazarlı olduğunu görünce, "aymnızıskim" diye bir tepkide bulunabilirsiniz. beş kişi 15 sayfa için ne yapar yahu? her bölüm için demiyorum ama beş, rakamla 5?

    yeni yök yasa tasarısında, "kurul tarafından belirlenecek alanlar dışında, kurbanda danaya girer gibi beş, altı yazarın yazdığı makaleler, dikkate alınmayacaktır." şeklinde bi ifade nasıl yok anlam veremedim. hımmm acaba tasarıyı hazarlayanların kendilerinden kaynaklı olabilir mi?

    - makale yazıp, comparative politics'e gönderiyoruz abi, sen de yardım eder misin?
    + kaç kişiyiz?
    - sen de katılırsan 4 olucaz.
    + ergun hoca?
    - siz hele bi yazın da beni de eklersiniz dedi.
    + toplam da beş kişiyiz yani?
    - yok abi, bu çalışma özcan hocanın danışmanlığını yaptığı doktora tezinden olduğu için... tezi yazan öğrenci de var..
    + 6 kişiyiz yani?
    - dur bakalım bizim çaycı selami "abi ben bi düşüneyim bu sene kesemeyebilirim" dedi.. o da olursa 7..

    herhalde böyle oluyor literatür taraması??

  • bi entry giriliyor hemen üstüne ama şunlar daha az alıyor yeaacılar hazır bekliyor,ne geldiyse başımıza bu yavşaklardan geldi. hakkını arayana ilk engel yönetenlerden idarecilerden patronlardan önce bunlar.

    tanım: türk eğitim sistemindeki kara lekelerden birine örnektir.

  • fakiriz diye demiyorum ama iki gün önce eve hırsız girdi, hayatımdan yarım saat çaldınız diye not bırakıp gitmiş

  • ali ismail korkmaz'ın linç edildiği videoyu izlemediği için "linç" tanımını osuruktan yapan, eğitimli bir zevke sahip olmadığı için de yavuz bingöl'ü "sanatçı" zanneden, bu ve bunun gibi tüm basiretsizliklerini gördükçe kendisini "usta" veya "dünya lideri" olarak nitelemesine şaşıramadığımız bir amcanın sözleri.

  • fransızca "bana yardım et" anlamına gelen "venez m’aider" deki "m'aider" kelimesinden türetilmiş imdat çagri sinyali. kökeni fransızca olmasına rağmen fransızlar amerikalı ve ingilizlerden farklı olarak çok acil durumlarda bu kelimeyi kullanmazlar. "au secours!" veya "à l'aide!" derler.

  • woody allen filmlerinde en çok hoşuma giden şeylerden biri, toplumdan entelektüel yönüyle ayrışan ve bu yüzden belli problemleri dert edinen tiplerin toplum/çevre tarafından dışlanmasının (ki genelde woody allen filmlerinde tüm ana karakterler aynı kadere mahkumdur, bu yüzden de kendisinden büyük bir parça vardır hep bana göre) keyifli bir hicivle anlatılması. olayı "siz ne anlarsınız :s" modundan çok, karşılıklı bakış açılarına göre vermesi hoşuma gidiyor.

    --- spoiler ---

    bu filmde de aynı şeyi görüyoruz, ana karakterimiz mort rifkin, entelektüel birikimiyle para kazanan, sinema tarihi dersleri veren, kendi romanını yazmaya çalışan bir karakter. bu yönüyle de başta karısı olmak üzere hemen herkes tarafından bir küçümsenme hali var. çünkü "çok biliyor" ve hemen her konuşmada bilmeyenlerin asla anlayamadığı türden "referans verme kaygısı" olması hoş karşılanmıyor vesaire.

    bu yüzden filmde en çok patladığım nokta azrail'in mort'la satranç oynadığı sahne ve mort'un varoluşsal sancılarını anlattığı kısım oldu. azrail dinlerken o kadar cringe oldu ki, giderken aman kolonoskopini ihmal etme, sebze-meyve ye, yağlı tüketme, kendine lütfen iyi bak filan diyor dkjfkdjf. kendisiyle dalga geçebilen insanları seviyorum.

    --- spoiler ---

  • karşında bir adet "bilgisayardan anlamayan mal" varsa yaptığın en basit hareket bile bu kapsamda değerlendirilebilir.
    yıllar yıllar önce:
    ben: klavyede numaralara bassam da yazmıyor. çok uğraştım yazmıyor.
    karşımdaki : (burada konuşmasını bekledim ama konuşmadı)
    ne mi yaptı? hepiniz tahmin ediyorsunuz zaten. numlock tuşuna bastı ve geri döndü gitti. yine hepinizin tahmin ettiği gibi arkasından mal gibi bakakaldım.

    yıllar sonra başka bir şehir, başka bir şirket
    acemi çalışan: klavyede numaralara bassam da yazmıyor. klavyem mi bozuldu?
    ben: (ben de konuşmadım)
    yüzümde manidar bir sırıtış ile numlock tuşuna bastım.
    ama arkamı dönüp gitmedim. sonuçta empati yapmam kolaydı. arkamdan mal gibi bakmasına izin veremezdim.
    yıllar önce benim yüzümde de beliren "bukadarbasitbirşeyinasılolurdaakıledemem bakışı" ile bana bakan minik arkadaşa "üzülme benim de başıma gelmişti" dedim.
    böylece bu duruma düşen tek salağın kendisi olmadığını bilmenin iç huzurunu yaşamasına müsaade ettim. *

  • şu adama dalgıç pompası muamelesi yapılması acilen yasaklanmalı. ya bu yasaklanmalı ya da aktroller asılmalı.

  • üyelik için 50 lira giriş ödentisi ile 6 aylık aidat olan 120 lirayı nakit isteyen oluşum. fadıl bizi dolandırdı demeyin çakallar kapmışsınız bişeyler;)