ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
36776 sığınmacının avrupaya geçmesi
-
bu konuda namık kemal'in anlamlı bir sözü var:
https://i.hizliresim.com/172n71.jpg
24 saatte kaç şehit verdiğimizi açıklayamayan adamlar sınırlardan çıkan binlerce kaçak göçmenlerin sayısı tam olarak küsüratıyla söylüyorlar. adı üstünde bunlar düzensiz göçmen. sayısını nasıl tuttun. sanki sınır kapısından çıkıyor adamlar. tam bir distopya'da yaşıyoruz.
yaran fıkralar
-
ailenin küçük çocuğu yatmadan önce dua okur, babası da seyredemiş.
bir akşam çocuk yine dua okuyor:
alah'ım anamı, babamı, kardaşlerimi, dedemi, ninemi, teyzemi vs vs koru
adam çocuğun dayısını söylemediğini fark etmiş ama üzerinde durmamış. sabah bi, haber dayı ölmüş...
3-5 gün sonra çocuk yine duada, bu kez de teyzeyi atlamış. sabah ilk haber teyze ölmüş...
aradan yine zaman geçiyor. baba yine kapığının eşiğinde çocuğu dinliyor. bu sefer adı geçmeyen kendisi. adamı almış bir korku, kimin adı geçmese hakkın rahmetine kavuşuyor. babamın tüm gece gözüne uyku girmemiş. sabah bakmış hala hayatta. "ulan küçük çocuğun duasına mı kaldık. salaklık bende" demiş inmiş kahvaltıya.
fakat eşinin yüzünden düşen bin parça.
- hanım oldu?
- bizim sütçü ölmüş, ona üzüldüm.
boğaz'daki araziyi vakıflar'dan 258tl'ye kiralamak
-
cumhurbaşkanlığı iletişim başkanı olan fahrettin altun' un kuzguncuk' ta vakıflara ait olan araziyi kiralaması olayı.
8 nisan 2020 de gerçekleşen ihalede arsa için en yüksek teklifi vermiş. 10 yıl için 31.000 tl ile.
hayırlı uğurlu olsun. selam ve dua ile.
edit: ilk kaynak kaldırılmış. çünkü necip türk yargısı tarafından bu haberlere erişim engeli getirilmişti.
kaynak:
https://www.google.com/…berine-erisim-engeli,873886
kaynak2:
https://www.google.com/…sozlesmesine-ulasti-1733508
kaynak: https://gazetemanifesto.com/…ttps://t.co/uva9ukra93
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
beylikdüzü'nde sabahları koşu yapabileceğiniz güzel bir çamlık var. burada ayrıca pek fonksiyonel olmasalar da milleti tatmin edecek spor aletleri de mevcut. tam bu noktada insanlar ısınma, açma germe hareketleri de yapıyorlar. işte bu insanlardan biri olan teyzenin teki daha önce herhangi bir spor camiasında görülmemiş ilginç bir hareketle ısınıyor. 24-25 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir kişi ise işini bırakıp teyzeye dikkat kesilmiş. en sonunda:
- teyze bakar mısın?
+ buyur evladım.
- öyle bir hareket yok.
+ anlamadım!?!
- (teyzenin hareketini taklit ederek) bu nedir ya? burda bir sürü insan var. bilmiyorsanız bakın öğrenin. kendi kafanızdan hareket kasmanın ne alemi var?
eleman bu lafından sonra arkasını dönüp spor alanının dışına doğru sinirli bir vaziyette ki yamulmuyorsam içinden küfrederek gitti. zavallı teyze ise etrafındaki insanlara bakıp 2-3 hareket yaptıktan sonra sırra kadem bastı. yarın gelir mi bilinmez. spor yapan insanlar daha stressiz, aklı başında olur sanırdım. millet toptan kafayı yemiş.
mesleğini söyleyince verilen cevaplar
-
"hımm üç ay yatıyorsunuz!!!"
herhalde mesleği söylemeye gerek yok.
yalnız yaşayan erkek
-
habertürk'ün haberine göre eve gelecek kadınlarda iyi bir izlenim bırakmaları için şunlara dikkat etmesi lazımmış bu erkeğin;
ben de kendimce realiteye bağlı kalarak yorumladım buyrun,
büyük ikiz yatak (ulan adam kanepede yatıyor)
kaliteli bir kahve makinesi (sallama çayı bulsa şükreder)
buzdolabında sağlıklı yiyecekler (öldürmeyecek kadar bayat yiyecekleri yer)
banyoda temiz ve toplu havlular (beyaz aldığı havlular artık gridir)
kaliteli tuvalet kağıdı (bim'den aldığı zımparadan farksız kağıdı kullanır)
canlı bir çiçek (hazır çiçek bile solar o evde)
büyük camlar (normal pencere camı vardır)
banyoda temiz lavabo (lavabonun sarılığını domestos bile sökemez)
ev arkadaşınızın olmaması (minimum 2 tane vardır)
evinizin bir köşesinde gitar olması (belki ama genelde flüt bile yoktur)
güzel ve çok sayıda filmden oluşan dvd koleksiyonu (varsa bilgisayarda vardır)
yatağınızın yanındaki komidinde duran kitap (koltuğun kolunda duran market broşürü)
yatağınızın temiz ve mis gibi kokan çarşaflarla örtünmesi(ağız suyu kokan nevresimler)
etkileyici bir spor ayakkabı koleksiyonu (etkileyici 1 tane halı saha ayakkabısı)
kaliteli mutfak araç gereçleri (kaliteli bir meyve bıçağı takımı)
sezen aksu cd'si ( bu nerden çıktı lan?)
duvarlarda ünlü ressamlara ait veya yağlı boya ile yapılmış resimler(eiffel kulesi posteri olur mu? hani behlül'ün duvarında vardı ya)
aile ile birlikte olan fotoğraflar (belki)
karantinadan kaçan umrecileri anlatacak filmin adı
-
(bkz: hızlı ve mübarek)
nesin matematik köyü
-
hoşgörüsü bol köydür.
2 sene önce ramazan ayında köydeki matematiksel iktisat kampına katılmıştım.
oruç tutanlara kimse ters bir bakış dahi atmıyordu.
hatta muhabbetin uzadığı gecelerde, sahura kalkan arkadaşlarla güzel de bir ortamımız oluyordu.
yani, anlamıyorsanız, bok atmayın ya.
ali nesin ağzıyla söyledi zaten;
"çapsız ülkelerde çaplı insanları sevmezler. herkes çapsız olsun ki, çapsızlıkları fark edilmesin"
abuk subuk yorumlarla çapsızlığınızı ortaya çıkarmayın.
şu güzel ortamı bozmayın.
yıldo'yu izlemiş efsane nesil
-
-yıldooo bir parça istiyorum tarkan'dan!
- neeyyy arkandan mı? o zaman dön bebeğim!
kaybolan yıllarımız..
unutulmayacak film sahneleri
-
her ne kadar nasıl çekildiğini bilsem de, etkileyiciliği bakımından, arkasında yatan zeka bakımından zirve olan şu 38 saniyelik sahnedir:
https://www.youtube.com/watch?v=zd0_5hfmpig
edit: hayatımda almadığım mesajı bu entry'm sayesinde almış oldum. toplu cevap vereyim:
aynada green box var. oraya kızın koşarken önden çekilmiş görüntüsü monte edilmiş.
örnek birkaç green box çalışması:
https://www.youtube.com/watch?v=muifz8wcnvm
https://www.youtube.com/watch?v=xjwv9sv_gq4
buna en yakın bir çalışma için: https://youtu.be/3kzkhedix1o?t=1m12s
not: film için: (bkz: contact)
mükemmel bir filmdir, herkese tavsiye ederim.
artık eskisi gibi kitap okuyamamak
-
ekran insanı olduğumuz içindir. konuyu biraz kendi çapımda açmaya çalışırsam günümüzde tv,oyunlar,internet gibi hızlı bilgi akışı sağlanan 3 dakikanın bile çok uzun bir süre olduğu süre turbo hızda bir yaşama alışmışsak bize kitap okumak gibi dingin şeyler çok sıkıcı gelir. bu bir çeşit dikkat dağınıklığı gibidir.
bunu en iyi küçük yaşta ki çocuklarda gözlemlersiniz hiç yerinde duramamalarının ama eline bir telefon verdiğinizde (oyun amaçlı) veya yüksek kalite bol aksiyonlu rengarenk görselli bir animasyon film açtığınızda sesinin kesildiğini göreceksiniz. bizler zamanla kitap okumaktan sıkılmış hale gelirken onlar bu teknolojiyle doğdular
bunu sözlük ortamlarında kısalan entrylerden de anlayabilirsiniz çünkü 3 dakika çok uzun süre özellikle 90 sonrası doğanlar büyük ihtimal bu yazıyı okurken bir yandan da bir mesajlaşma veya sosyal ağdan gelen bildirimi kontrol ettiler
o değil de
-
karsi taraf bisey anlatirken lafa boyle girilir, karsi tarafin anlattigi seyin agzina sicilir afedersin ondan sonra da ee? o degil de ne?
o degil de oteki.
hay allah belani versin.