hesabın var mı? giriş yap

  • kapalı havuzunun haftaiçi sabah ve bazı akşam seansları kadın erkek şeklinde ayrıldıktan sonra tamamen cam olan bir duvarı buzlu camla kapatılarak kasvetli bir yere dönüştürülmüş okulum.
    üstelik ısınma sorunu var ve haftada 3’er kez dışardan görünmeden yüzecekler diye tüm hafta havuzu kullananları karanlığa mahkum etmişler.
    yüzerken güneş, ağaç, ışık görenler şimdi tabut gibi bir hapishanede yüzüyorlar.
    kadın erkek seansları için geçici paravan/ perde olsa yine anlaşılır ama camları tamamen ve sürekli kapatmak nasıl bir bencilliktir?
    üstelik kadınlara ayrılan sabah saatlerinde daha önce karma gelenler dışında hiç kimseyi görmedim bile.
    siyasal islam nedir? tam olarak budur. kendi inancı için herkesi karanlığa mahkum etmek.
    önce herkesin kullandığı saatleri almak, sonra herkesin gördüğü güneşi ve manzarayı kesmek.
    bıktık.

  • yaşım 16, o 15. hayatımı feda edebilecek kadar aşığım. tam anlamıyla. 1.5 yıl, usanmadan beklemişim, her güne aynı umutla, aynı acıyla, aynı sevinçle uyanmışım.
    bir nisan akşamı... moda'da bir apartmanın kuytusuna gündüzden geldik, aldığımız köpeköldüreni içtik ve saatlerce konuştuk. akşam oldu, soğuktan titriyoruz. çok öncesinde, bana karşı bir şey hissetmediğini söylediğinden o anki bakışlarını fark edemiyorum. çünkü ulaşılmaz bir yerde o gözümde. bana karşı bir şeyler hissetmesi mümkün değil, bir masal güzelliğinde.
    "ya beni öp, ya da ben gidiyorum," dediğinde afallıyorum, anlıyorum. bir süre gülümseyerek bakıyorum, sonra yaklaşıyorum. o anı anlatamam, mümkün değil. ancak ilk aşkıyla öpüşen biri anlayabilir.
    sonrası fiks; masal olmadığını anlıyorum, bitiyor. yıllar geçiyor, giderek hissizleştiğim korkusuyla büyüyorum. fakat o 17 nisan akşamını unutamıyorum, unutmak da istemiyorum. hayatımda belki de en masum olduğum o anı, gözlerindeki o pırıltıyı hatırladıkça ister istemez gülümsüyorum.

  • ilkokuldaki 'ben dahiyim' gerçeğiyle başlayan, lisede 'aaa benim gibi insanlar da var' gercegiyle devam eden ve üniversitede 'ben cidden malmışım' mutlak doğruluğuyla son bulan gerceklikler silsilesidir.

  • - bana üç kilo salatalık, bir kilo havuç, iki kilo kabak, bir kilo da patlıcan...

    - ouuvvvvvv sınır tanımam diyosun yani?

    - misafirim gelecek gerizekalı

  • efsaneye göre zeus dünya'nın orta noktasını bulmak için doğuya ve batıya birer kartal gönderir. bu iki kartal bugün delfi olarak bilinen yerde buluşurlar ve zeus bu noktayı bir omphalos taşı ile işaretler.

    kutsal görülen bu topraklar gaia'ya aittir ve onun çocuğu olan python tarafından korunmaktadır. ardından apollon, python'ı öldürerek bölgeyi ele geçirir ve kendi adına bir tapınak inşa ettirir. bu tapınak apollon'un kehanetlerini insanlara aktardığı inanılan kahin pythia'nın bulunduğu tapınaktır ve zamanla dünyanın dört bir yanından bilgelik arayan kişilerin uğrak noktası olur.

  • bu konuyla ilgili öyle yorumlar yapılıyor ki,
    - sonuçta o akademisyen, bir sürü makale zart zurt, problem yani soyadı değişikliği
    - sonuçta isim yapmış avukat, zorluk çekicek..., gibi gibi, uzatmaya gerek yok.

    ne akademisyenim, ne de isim yapmış avukat. sadece şunu diyorum: benim kimliğim neden 26 yaşında değişip başka bir şey olmak zorunda? ("zorunda" kelimesinin altını çizerim.) buna itiraz etmek için neden birtakım zorunlu ve mantıklı sebepler üretmek zorundayım ki millete haklı olduğumu kanıtliyim? sadece adımın ve soyadımın değişmesini istemiyorum çünkü ben ona alıştım, ben "o"yum. dileyen değiştirir, dileyen kendininkinin sonuna kocasınınkini ekletir, dileyen apaynı halde bırakır. aksini iddia edenin yaptığı apaçık faşistliktir.

    sevgi, saygı, aile olmak gibi zırvalamalara gidilmesin lütfen. o zaman yeni kural çıkarıyorum: isminin sonuna kocasının ismini ekleme kuralı. mesela hayriye'ysen, kocan da kamil'se bundan sonra adın hayriyekamil. soyadın da gül olsun kocanınki de hayrettinoglu. oldun hayriyekamil gül hayrettinoğlu. aksini iddia ediyosan aile olma kavramını anlayamamışsın demektir canım benim. o zaman evlenmeseydin. oldu mu şekerim? feministlik yapma bana.

    bu arada zannedersem artık mümkün bu sadece kendi soyadını kullanabilmesi mevzusu. ancak büssürü bürokrasisi var.

    edit: hızımı alamıyorum. kocasının soyadı ile babasının soyadını kullanması arasındaki fark şudur: kıza babasının soyadı doğduğu andan itibaren verilmiştir. kız da o soyadı kimlik olarak bellemiştir. değiştirilmesine zorlanması faşistliktir. kocasının soyadı doğumdan itibaren verilebilecek bir soyad olsaydı, o zaman derdin "babasınınkini alıcana kocasınınkini alsın, ne fark edecek ikisi de erkek neticede, feminist havaların kime" diye. illa her şeyi defaultta erkeğin kadına üstünlüğüne karşı bir başkaldırı olarak algılamaya pek meraklısınız.

  • filmi izlediğinizde, uyarlandığı hikayenin yazarı robert a. heinlein'ı da takdir etmeyi unutmayın. adam 1958 yılında neler yazmış sen 2014'te filmini izleyip şaşırıyorsun.