hesabın var mı? giriş yap

  • müdürün kürsüden konuştuğu bir sırada, öğrencilerden en çok gözüne batanı seçip, parmağıyla göstererek, müdür yardımcısına mikrofondan "halil ibrahim bey, şu öğrenciyi dövebilir miyiz?" diye ricada bulunması.

  • alburnoides eminea: ismi, prof. dr. davut turan’ın annesi emine turan’a atfedilmiş.

    alburnoides velioglui: ismi,rize devlet hastanesi hastane yöneticisi opr.dr. hasan basri velioğlu’na atfedilmiş.

    alburnoides recepi: ismi, arazi çalışmalarına önemli katkıda bulunan recep buyurucu’ya atfedilmiş.

    - peki biz bunu yedik mi?

    sanmıyorum.

    allah bilir veli de padişahımızın dedesinin filan adıdır.

    neyse ki hayvanlar balık lan. düşünsene yıllarca dış dünyadan bir şekilde saklanmışsın, kimse sana bulaşmamış. bir gün çıkıp geliyorlar karına emine sana recep diyorlar. kabus gibi.

    allahtan balık hafızası diye bir şey var. ara sıra da olsa unuturlar. biz her gün aynı kabusa uyanıyoruz.

  • aramaya inandım ama yok sanırım böyle bi başlık.
    sadece bende mi oluyor bilmiyorum ama uzakta gördüğüm arkadaşa doğru giderken yaşadığım sıkıntıdır.
    uzaktan görürsün elinle işaret edersin ve yürümeye başlayınca o sıkıntı da başlar. adamın gözüne bakamıyosun kafanı çevirip sağa sola bakarak o 15 20 saniyeyi eritmeye uğraşırsın. gözüne bakıp mal mal da gülmek istemiyorsun.. en nihayetinde sıkıntılı geçen bir süreçtir. ya da ben mal olabilirim tabi bu da kuvvetli bir ihtimal.

  • kolay ve acısız biçimde gerçekleştirilen tıbbi operasyon, mini onarım tadında.

    farklı yöntemleri var. cerrahi yöntem, radyo frekans ve laser ile kesim benim bildiklerim. kısa bir araştırma sonucunda radyo frekansın bir nevi buharlaştırma metotu, laser ve cerrahi yöntemin ise alınan dokunun yok edilmemesi ve patolojik inceleme olanağının olması bakımından aşağı yukarı aynı kapıya çıktığını gördüm.

    tecrübe ettiğim yöntem, cerrahi metot ve üniversite hastanesinde gerçekleştirildi. operasyon için sıra 13 ay sonra geldiği ve birgün öncesinde haber verildiği için ne operasyonu yapacak kişiyi tanıma ne de yöntem hakkında konuşma fırsatım olmadı. cerrahi yöntem uygulandı. devlet hastaneleri ve üniversite hastanelerine gideceklerin yöntem konusunda farklı bir tercihleri varsa bunu önceden öğrenmeleri ve bildirmeleri, yapılıp yapılamayacağını öğrenmeleri gerek diye düşünüyorum.

    yanağımdaki ben "kompound nevus" olarak tanımlanan, koyu renk ve çıkıntılı et beni olarak bildiğimiz türde 0,6 cm çapındaydı rahmetli.

    lokal anestezi uygulandı ve alındı. yerine 4 dikiş atıldı. öncesinde ve sonrasında ağrı acı yaşamadım, hatta çıkınca kebapçıya gitim, dürüm yiyemedim ağzımı çok açmamak için ama hayat normal devam etti. 1 haftalık dikiş pansumanından sonra bulunduğum yerde hastanede dikişleri aldırdım. dikişler ilk alındığında cerrahi yöntemi tercih etmese miydim acaba diye korkabilirsiniz ama 2 haftada normale dönüyor. iz için ise bilindik kremler ve kantoron yağı masaji önerildi doktor tarafından. 3 ay geçti, direkt baktığınızda bir şey görmek mümkün değil yandan ışık parlaması ile biraz iz görülebilir, tamamen kaybolması 1 yılı buluyormuş ama şimdi bile rahatsız etmiyor.

    burada önemli olan şu; bu benler herhangi bir travmaya maruz kaldığında daha şiddetli, ama kendi başına da yavaş da olsa büyüyen şeyler. 0,6 cm'lik ben için 2 cm'ye yakın kesi yapıldı, yani üstten beni traşlayıp geçmiyorlar, kökü ile birlikte bir miktar doku ile alınıyor. bu nedenle çok büyümeden alınması kanımca daha doğru, en azından kesinin olabildiğince küçük olması için.

    bir de benler alındıktan sonra kansere neden oluyor ya da kanserin yayılmasını sağlıyor söylentilerine kulak asmamak gerek. ben, kanserli ise ya da şüphe varsa zaten direkt alınıyor.

  • beş dakika önce;

    -abi bana biraz avans ateşlesene.
    +geç kaldın birader, dağıttım bütün parayı.
    (sesini değiştirerek)
    -kısa kuyruk bu avdan da evine aç dönüyor.

    belgesel tadında şirket amk.

  • niye ingilizler federeri tutuyor ya da çoğunluk federeri niye tutuyor diye isyan edenler bir alıcı gözüyle baksınlar adama, bu kadar mı estetik olunur, adam rönesans döneminden çıkmış gelmiş sanatını icra ediyor gibi.

  • elazığ'da yaşıyorum. dışarıda kalan, korkan, bir ihtiyacı olan varsa veya bir yakını olan varsa bir mesaj uzağınızdayız.

    arkadaşlar şunu düzelteyim, ben ve kardeşim fiziksel engelliyiz. bu nedenle gidip yardımcı olma imkanımız yok. ama misafir edebiliriz. bu nedenle yazdım.

  • sipariş verilen yer: cafe kazancı.
    ön bilgi: sipariş verenler bir haftaya yakındır hastadır. cafe kazancı'dan ev yemeği menüsü söylerken telefonla siparişte çorba seçeneği bulunuyorken yemeksepeti üzerinden verilen siparişlerde o seçenek bulunmamaktadır. sipariş verildiği sırada restoranın kapanmasına 8 dakika vardır.

    not: eve getirdiğiniz menüde yan ürün olarak çorba da söyleyebileceğimiz yazıyor ya, bu siparişimizde cacık yerine çorba gönderirseniz o kadar seviniriz ki anlatamam. yani son dakika siparişinde böyle bir şey isterken biraz çekiniyorum açıkçası ama bi evde iki hasta olmak da epey üzücü :(

    sonuç: cacık yerine tek bir çorba beklerken, cacık+2 çorba gelir. çorbaların üzerindeki "geçmiş olsun!" notu da cabası. minnetle yaşaran gözler, öksürükler eşliğinde söylenen "insanlık ölmedi cafe kazancı'da yaşıyor" şarkıları...

  • atm'ye giderken uygulamadan çekeceğiniz miktarı vs ayarlarsınız. sonrasında geriye sadece atm ekranındaki qr kodu okutmak kalır. atm'ye dokunmazsınız bile ve 10 saniye içinde parayı çekmiş olursunuz.

    keşke herkes kullansa da atm önlerindeki kuyruklar yok olsa.