hesabın var mı? giriş yap

  • tam olarak benim anım değil aslında. gerçek bir anı da değil işin doğrusu. sadece bir kişi için doğru bu anı, o da umarım harika bir hayat geçiriyodur, geçirmiştir.

    90 lı yılların başı, örli doksans diye bilinir. atakule vardı ankara'da, bildin mi? keşke bilmeyeydin, neyse o zaman orası popüler allah sizi inandırsın ve kumpir diye inanılmaz bir yemek yapıyolar. yeni çıkmış sayılır. bi kumpirin içine çift sosis koyulabildiğini ve böylece king kumpir olduğunu öğrendiğimizde içimizi heyecan kaplayan yıllardı. vay be.

    neyse efenim, bastık gittik biz kumpiri yemeye. girdik dükkana, oldukça boştu. oturduk, king kumpirimizi sipariş ettik. kısa keseyim, geldi kumpirler afiyetle yedik. sonra, lakabı gödeleme olan (niye hatırlamıyorum) arkadaşımız sadece garip bir insan olduğu için kumpirin patatesini de komple yedi. niye yiyon dedik, güzel oluyo dedi. neyse bitirdi bu patatesi yemeyi ve tuvalete gitti. tam o sırada büyük ihtimalle mekanın sahibi olan lacoste tşörtlü, pantolon askısı takmış amca masamıza geldi. afiyet olsun dedi, beğendiniz mi dedi. ivit dedik, çokzeldi. o sırada amcanın gözü boş kumpir kartonuna takıldı ve sordu.

    -evladım bunun patatesi nerede?
    +abi onu yiyen arkadaş tuvalete gitti. çok fakir kendisi, annesi babası da yok. biz buraya getirdik onu kumpir yesin diye, yapma dedik ama dayanamadı hepsini yedi. kusura bakmayın amca :/

    diyiverdim. neden bilmiyorum öyle yaptığımı. bir dönemdi sanırım, ergenliğimin yanında bir de dış ergenlik falan geçiriyordum galiba. yeni tanıştığım insanlara abuk subuk yalanlar söylüyordum. hava atma falan amaçlı değil ha. nerede okuyosun diyolar, okumuyorum su satıyorum diyorum. baban ne iş yapar diyolar, muhasebeci demiyorum da beyaz eşya bayimiz vardı sattık ganyan bakıyoruz diyorum. bakkala teyzemler geldi çorum'dan diyodum lan durduk yere, töbe estafırılla. teyzem de yok, çorum'dan kimseyi de tanımam etmem.

    neyse, amca bunu duyunca dudak titretti birden. ağlıycak lan kalantor gibi adam. oturun gitmeyin, geliyorum ben dedi ve gitti. o sırada gödo geldi (gödeleme) hadi gidek falan diyo, biz de oyalıyoruz işte, kolalar bitsin az daha oturak falan diye. derken amca belirdi yanımızda elinde üç tane kumpir.

    -bunlar da genç müşterilere ikramımıııızzzz. hadi afiyet olsun. diyip kaçtı.

    gödo nooluyo la dercesine bakıyor, biz girşmişiz bile kumpire. neyse o da çok soru sormadı, yedi kumpirini. tabi yine kabuğuyla yedi allahın davarı. kalktık, kasaya gittik. hesap ödendi dedi çocuk. ısrar ettik, olmaz dedik. bari ilk yediğimiz 3 taneyi ödeyelim dedilk. olmaz dedi çocuk. biz uzatınca, patron sizden para alırsam beni buraya yatırıp sker. çıkın lan şimdi dışarı!! dedi.

    çıkmadan tuvalete gideyim dedim, koridorda amca durdurdu beni. haftaya yine gelin oğlum, arkadaşınızı da getirin. aferin üstünü başını yapmışsınız siz, tertemiz maşallah dedi.

    utancımdan daha fazla dinleyemedim amcayı, koşarak çıktım dükkandan. dolmuşa binip eve döndük, işeyemedğim için yolda çok sıkıştım. altıma ediyodum ama o ayrı hikaye. amcayı bi daha hiç görmedim, cesaret edip bi helallik alamadım.

  • kullanıcı yorumu

    "iyi"

    otel

    "işte gerçeğin yansıması. ismi halil ibrahim. gerçeği olduğu gibi göstermiş. sağolun."

  • eğer bugün öğrenciye verilen yemek 15-20 lira değilse, zamanında 1.5 lira da para mı lan demeyip tepki gösteren öğrenciler sayesindedir.

    bugün 2.5 lira para mı denir.
    yarın 5 lira olur, o da para değildir.
    öbür sene 7.5 lira olur, olsun gene de dışarıdan ucuzdur.
    diğer sene 10 lira olur, dışarıda da 10 liralık yemek satan yerler vardır ama ne idüğü belli değildir.
    diğer sene 15 lira olur, 15 lirası olmayana adam mı denir denir.
    öteki sene 25 lira olur beğenmeyen yemesin denir.

    ucunu sokturursan kökünü de sokarlar hacu, en baştan hiç sokturmamak lazım.

  • bir yandan pandeminin sürdüğü diğer yandan gece gündüz çalıştığım şu sıkıntılı dönemde, bu filme olan beklentilerim nadir kendimi iyi hissettiren şeylerden bu aralar. fragmanın da yakında çıkacağı söylentileri dolanmaya başlamışken bu filmin neden kesinlikle spider-verse temalı olacağını ve tobey maguire ile andrew garfield'ın kesinlikle filmde bulunduğunu madde madde ortaya koymaya çalışacağım:

    1- sony latinoamerica resmi hesabının paylaştığı ve sonrasında sildiği, bütün dedikoduların çıkış sebebi olan video. video'da 3 spider-man'den de sırasıyla kesitler görüyoruz ve sonrasında türkçe meali "seçmek zorunda değilsin, marvel multiverse'ünde her şey gerçekleşebilir. ve spider-man 3'te herkesi görebileceksin, evet 3 peter parker dünyayı beraber kurtarıyor" olan yazılar görüyoruz. video silindiği için farklı bir kanaldan atıyorum ancak ilk çıktığında reddit'e haberi düştüğü için ben bizzat izleyebilmiştim orjinal halini. video birebir bu. videonun yüklenip silindiği sony latinoamerica kanalı.

    2- hem tobey'li üçlemenin hem de andrew'li filmlerin görsel efekt çalışanlarının no way home'da yeniden çalışmış olması kaynak. her ne kadar kaynak resmi bir site olmasa da birçok sızıntıyı ilk olarak ortaya çıkaran sayfalardan birisi. reddit sub'larında da oldukça ünlüdür.

    3- spider-man 2'de doc ock'u canlandıran alfred molina'nın ve the amazing spider-man 2'de electro'yu canlandıran jamie foxx'un resmi olarak tekrardan bu rolleri oynayacak olmaları. bundan önemlisi molina'nın variety'yle yaptığı röportajda oynadığı karakterin spider-man 2'deki versiyonu olduğunu ve cgi ile kendisini gençleştirdiklerini belirtmesi o röportaj. jamie foxx'un ise tekrardan rolü canlandıracağı resmi olarak açıklandıktan sonra instagram hesabından paylaştığı apaçık spider-verse içeren fotoğraf

    4- senelerdir kirli sakalla takılan maguire'ın sinek kaydı tıraşla dolanmaya başlaması ve tekrardan fit hale gelmesi. başka rol için olabilir diyebilirsiniz ancak kendisi çok aktif bir aktör değil şu anda. fotoğraf

    5- raimi serisinde maguire'ın ispanyolca dublajını yapan roger pera'nın, sony ile bir film için görüştüğünü söylediği yayının kaldırılması ve akabinde o cümleyi söylediği kısmın editlenerek silinip, yayının tekrar yüklenmesi. yayından kesit

    6- andew garfield, yeni filmi mainstream için birçok röportaj verdi ve tabi ki çoğunda bu söylentiler kendisine soruldu. haliyle bu söylentileri reddetti ama verdiği cevapların hep aynı tarzda hatta birkaçında birebir aynı cümlelerle olması ve normalde röportajlarda rahat davranan bir adamken bu soruları cevaplarken biraz, tabiri caizse, şekilden şekile girmesi hafif dikkat çekici. ayrıca röportajı yapan adam kendisinden net olarak evet veya hayır şeklinde cevap vermesini istediğinde dahi "i did not get a call" yani "kimse beni aramadı" şeklinde dolambaçlı bir cevap vermesi. bahsettiğim röportaj, dediğim kısım 1:46'da.

    7- the amazing spiderman serisinde andrew'ün dublörlüğünü (stunt double) yapan william spencer isimli abimizin, tom holland'ın dublörüyle beraber olduğu no way home setinden fotoğraflar paylaşması ve ardından bu paylaşımı kaldırması. ekran görüntülerine sahip bir tweet

    8- tobey'in sevdiceğinin, instagram'da mcu spider-man filmlerinin başrolleri olan tom holland, zendaya ve jacob batalon'u takibe alması. kaynak. instagram kullanmadığımdan bu bilgiyi doğrulayamadım ilgili arkadaşlar bakıp teyit edebilir.

    9- bilindiği üzere, andrew'li seride gwen stacy karakterine can veren güzeller güzeli ablamız emma stone'un da no way home'da görüneceğine dair söylentiler vardı. kendisiyle yapılan bir röportajda (6. maddede belirttiğim andrew röportajını yapan abimiz yapıyor yine) bu söylenti sorulduğunda "i don't know if i'm supposed to say anything but i'm not in it" yani "bunu söyleme yetkim var mı bilmiyorum ama filmde yokum" cevabını veriyor. o röportaj, bahsettiğim kısım 2:10'da. kendisi şu an hamile bu arada`::(` yani muhtemelen filmde gerçekten de olmayacak blöf falan yapmıyor. ama burada dikkat çeken şey "i dont know if i'm supposed to say that" şeklinde hafif çekinerek cevap vermesi. yani sanki kendisiyle film için bir görüşme yapılmış ancak rolü kabul etmemiş/edememiş ve bundan bahsetmesinin yerinde olup olmadığından emin değil gibi cevaplıyor. yani düşünün normalde filmle hiç alakası olmasa, harhangi bir görüşme danışma vb. bir şey olmamış olsa neden dümdüz hayır yokum şeklinde cevap vermesin veya cevap verirken çekinsin ki? yani zannımca kendisiyle bir şekilde görüşüldü rol için ama dediğim gibi bence de filmde olmayacak kendisi hamilelik veya başka sebeplerden ötürü. ama olmayacak olması verdiği bu cevabın ilginçliğini etkilemiyor.

    bunlar dışında daha birçok irili ufaklı söylentiler çıktı ama en önemli ve dikkate değer bulduklarımı sizinle paylaşmak istedim. dikkate değer başka söylenti ve haberler çıkarsa bu entry'ye onları da eklerim. gözümden kaçmış olan ve eklememi istediğiniz haberleri için mesaj kutumu yeşillendirebilirsiniz.

    uzun lafın kısası spidey seven dostlar; spider-verse kutlu davamızdır ne olursa olsun film çıkana kadar sandıklarınızı terk etmeyin. bu yazdığım kanıtlara sımsıkı tutunup fragmanı bekleyin. eğer bu büyük olay harbiden gerçekleşiyorsa bunu filme saklayacaklarını düşünmüyorum. yani tüm bu söylentiler gerçekse mutlaka fragmanlarda bu olay gösterilecek ve tüm internet alemi o gün yıkılacaktır. belki ilk fragmanda göstermezler onu bilemem ama filme kadar da saklamazlar yani. az kaldı hayalimize kavuşuyoruz.

    gerçekleşmeme ihtimaline karşın da beddua şerhimi düşeyim: allah topunuzun belanızı versin sony ve marvel. koca koca adamlarız, bu yaştaki insanları gazlayıp gazlayıp sonra gösterip elletmemek sığar mı ulan delikanlılığa?

    tanım: 2021 kirismıs'ında çıkışını yapacak olan mcu spider-man serisinin 3. filmi.

    edit: loki dizisinin finaliyle birlikte multi-verse kapılarının sonuna kadar açılmasıyla da artık olmayacaklarına dair en ufak şüphem kalmadı şahsen. geliyor, gelmekte olan.

  • sonunda birilerinin açık açık dile getirdiği gerçek.

    ırkçılık falan değil, adam açıkça toplumuna sorun çıkarmayacak hatta faydası dokunacak göçmene her zaman kapılarının açık olduğunu belirtmiş ki dünyada 200 ülke varsa 199 u aynı fikirdedir.

    gittiği yerde yamyam gibi davranan adamları kimse istemez, istemedi diye de ırkçı olmaz.

  • neredeyse tamamının nedeni çocukluk yaşantılarıdır ama burada asıl söz etmek istediğim konu psikiyatrik hastalıkların hikayeleri.

    bir çocuk düşünün, 3 yaşında olsun. annesi temel bakım ihtiyaçlarını karşılayan, yani yediren, içiren, giydiren ancak soğuk, mesafeli bir kadın. çocuk annesinin yanına gidip kucağına çıkmak istediğinde onu kucağına almıyor mesela. öpmek istediğinde bunu sırnaşıklık olarak görüyor. çocuğun babasının öfke kontrol sorunları var. çocuk bir yaramazlık yaptığında bağırıyor, tokat atıyor. bu sevgisizlik ve şiddet sürerken çocuğun ruhsal zedelenmesini onarmak için yardım alabileceği bir yetişkin figür yok. çocuk içine dönüyor. fanteziler kurmaya başlıyor. fantezilerde çok güçlü, çok güzel, çok sevilen bir çocuk olarak hayal ediyor kendisini. ebeveynlerinin onu uğrattığı hayalkırıklığı süreğen hale geldikçe bu çocuğun fantezi dünyası daha da yerleşik hale geliyor, bilinçdışında bu büyüklenmeci, fanusun oluşturduğu narsistik bir fanus oluşuyor.

    duygusal yoksunlukla başa çıkmak için kurgulanmış bu büyüklenmeci hayal o zaman için çocuğu dağılmaktan korur. yani çocuğun hayatın getirdiklerine karşı defansıdır. ama kendini bir bütün olara tutabilmek için oluşturduğu bu zırh, bu narsistik yapı yetişkinlikte işlevsiz ve hatta zararlı hale gelir. dünyayla gerçek ve özgün bir bağ kurmasını, sevgi ilişkisi kurmasını imkansızlaştırır.

    bir başka çocuk düşünelim. annesiyle babası sık sık şiddetli kavgalar eden. çocuk her gün acaba bugün kavga ederler mi endişesi yaşıyor. kavga etmesinler diye uslu çocuk olmaya, sessiz durmaya çalışıyor. kavga başlayınca kaçıp saklandığı birkaç yeri var evde. oraya ses az gidiyor çünkü, kavga sesi az gelince daha az korkuyor. sonra çocuk büyüdükçe anlamlandıramadığı ama onu korkutan bazı şeyler yaşıyor. mesela aynı zamanda komşusu olan bir yakını, bir amca onu yalnız buldukça onun vücudunun bazı yerlerine dokunuyor, annesinin babasının öptüğü gibi değil de dudağından öpüyor. kötü hissediyor ama annesine babasına söyleyemiyor. yine kavga ederler diye korkuyor. annesi babası da onun ne kadar ürkek, ne kadar korkak davrandığını, neden hep o amcadan kaçtığını fark edemiyor, kendi çatışmalarında kaybolmuş anneyle baba. bu çocuk sürekli kötü bir şey olacak endişesi yaşıyor, gardını alıyor dünyaya karşı. çünkü onu kendinden başka koruyacak kimse olmadığını ve insanların ve dünyanın tehlikeli bir yer olduğunu düşünüyor. ve yaşadığı ortam düşünülünce pek haksız da değil aslında. kendini koruması gerek, o zaman gardı yüksek olmalı.

    bu çocuk büyürken kendini dış dünyadan korumasını sağlayan kaygısı onunla birlikte kalır. büyüyüp yetişkin olduğunda omuzları hep gergin ve yukarıda, hep kötü bir şeyler olacağından endişelenen bir kadın haline gelir. kaygısı hem içsel huzurunu hem de dünyayla kurduğu ilişkiyi bozar, bir zamanlar onu koruyan zırh onun ağırlığı haline gelmiştir artık.

    bir psikiyatrik hastalık, bir semptom kümesi bir erişkinin hikayesinin içindeyken çok anlamsız, gereksiz ve sorun yaratan bir olgu olarak karşımıza çıkar ama şunu hatırlamak gerekir, gördüğümüz o 'şey' bir zamanlar bir şeyin devası olarak bulunmuş bir stratejidir, bir defanstır, bir çözümdür.

    psikiyatrik hastalıkların 'esas sebebi' nedir sorusunun cevabı işte bu nedenle özgündür. her semptomun ve her hastalığın bir hikayesi vardır, insana dair hiçbir şey köksüz değildir. ve bir hastalık, bir semptom, ardında koskocaman bir hayat hikayesi barındırabilir.