ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
insanın aklını başından alan harika dübel capsleri
-
(bkz: yine şantiyeye soktun kardeş)
sosyal sorumluluk editi: mardin tekir köy okuluna yardım kampanyası
neden para basıp borç ödemiyoruz
-
on numara soru. ortamlarda petrol bulduk dersin, kim bilecek amk!
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
-kaça gidiyorsun sen?
-ikiyeee
-bana ilkokul üç espirisi yapabilir misin?(arkadaşlarla gülüşmeler fian)
-seneye yaparım
ekip iptal.
joker
son 20 yılın en gıcık lafı
-
(bkz: sen kimsin ya)
faust
-
okurken şeytanın nefesini insanın ensesinde hissettiren eser. ara ara karşınızdaki koltuğa bakarsınız acaba orda mı diye. ordadır da aslında (bkz: karamazov kardesler). ancak, dikkatle bakıldığında şeytanın insanların arasındaki asıl yeri görünür apaçık. nihayetinde ne güçlü ne de güçsüzdür o. gücü de zayıflığı da bizim duruşumuzla alakalıdır. sadece çenesi vardır ki bunu da çok iyi kullanır ama son söz hakkı gene bizimdir. yani, gidilen yol bizim seçtiğimiz yol, verilen karar bizim verdiğimiz karar, sonucunda iyi ya da kötü karşımıza çıkan da hak ettiğimizdir (bkz: özgür irade). faust kendi iradesiyle kararını vermiş, sonradan pişman olsa da sonuçlarına katlanmak zorunda kalmış biridir kısaca. keşke onun için de ikinci bir şans olsaydı deriz kitabın sonunda ama bu bizim içimizdeki iyilikten kaynaklanır. çünkü faust'un sonu hak ettiğinden daha fazlası ya da azı değildir. bunun ne şeytanla ne de mephistoyla ilgisi vardır.
uludağ gazoz'un 8 mart kadınlar günü ilanı
-
hürriyet gazetesinin taşra baskısında karşıma çıkan ilginç ilan: ekran görüntüsü
hor görme
saygısızlık etme
saçı uzun aklı kısa deme
taciz etme
çocuk yaşta evlendirme
hakkını çalma
dövme sövme
laf atma eve kapatma
susturma
eğitim hakkını elinden alma
yok sayma
el kaldırma
özgürlüğüne dokunma
gazoz olma
adam ol.
edit: debe editi değil sakin olun. "o saatte taşra baskısını nasıl buldun?", "kaç para aldın?" gibi sorulara muhatap oldum. basit cevabı şudur: hürriyet'in e-gazetesine aboneyim. playstore'dan edinilebilen bir uygulaması var ve bu uygulama yeni baskı çıktığında uyarı gönderiyor. ben de yeni baskıya bakarken (ki taşra baskısı diyordu.) ilanı gördüm ve sizinle paylaştım. bu.
istiklal caddesi'nin cazibesini kaybetme sebepleri
-
ülkede arap nüfus ilk defa çoğalmıyor arkadaşlar, devekuşu kabare'nin filan bu konuları taşladığı oyunları, dönemin yeşilçam filmlerinin bu konulara değindiği görülmüştür.
taksim'in çehresini değiştiren bazı önemli mihenk taşları vardır:
- gezi eylemleri: taksim cumhuriyet tarihinin en büyük sivil eylemlerine ev sahipliği yapmış bir yerdi. ülkenin her kesimine çalışmaları gereken yeni yeni dersler vermiş bu eylemler silsilesi sırasında gözden kaçan önemli bir durum oluştu;
gezi eylemlerinin çekirdek tayfasında zaten taksim müdavimi olan bir kitle vardı, bu kitle uzayan eylemler sırasında sık sık uğradığı, alış verişini yaptığı, artık kanıksadığı, arkadaşı saydığı esnafla yüzleşmek zorunda kaldı. o "hoşgeldin yeğenim" diye karşılayıp ufak tefek ikramlarla babacan imajını çizmiş esnaf, aldı eline sopayı-palayı dikildi karşılarına. eylemcinin dost saydığı çevre bir kaç gün iş yapamadığı için gerçek yüzü ile karşıladı eylemciyi. eylemci bir baktı ki, o x abiler, y dayılar ne abisi, ne dayısı, sadece 3-5 kuruş parasını aldığı sürece iyi gibi görünen esnaflar. (esnaflık tam olarak budur, yüzünü menfaate dönmektir, romalı tüccarlar şehirleri selçuklu tarafından alındığında, ticaretin iyileştiğini gördüklerinde romaya sırtlarını dönmüşlerdi.)
eylemciler bir çok sebeple birlikte çevrenin, kültürün, esnafın da korunması için verdikleri savaştan bu şekilde ihanete uğramış şekilde ayrılıp, kendilerine kollarını açmış bekleyen kadıköy'e kırdılar rotayı.
-eylemcilerin terki sonrası taksim'in savunmasız kalması: açık konuşalım, şu ülkede herhangi bir şeyi savunabildiğimiz zaten yok, genelde tek yapılabilen yavaşlatmak oluyor. lakin vakit nakittir, iş dünyası (esnafın iyice büyümüş haline iş dünyası denir, prensipler aynı) zaman kaybetmeyi sevmez, bu yüzden tepki alabilecek projeler için biraz çekimserdir, gücü kılı kılına yetecek adam proje tepki görebilecek bir şeyse girişmez, zarar edebilir zira. boş kalan taksim projelerin hızlıca hayata geçebileceği bir mekan durumuna geldi.
-çehre değişimi: kabul edelim, bir zamanlar istiklali istiklal yapan en önemli şeylerden biri her biri birbirini tamamlayan çevresel unsurlardı. hasır sandalyeli çaycı, tarihi binalar, tramvay, çevreye yayılan müzik... bu unsurlar zamanla kayboldukça istiklal'in verdiği o yarı nostalji hisside kayboldu.
-arap akını: üstte saydıklarımız olup bittikten sonra değişen çehreye uygun müşteri çıkması çok zaman almadı. istiklal'in ve taksim'in bir önceki kültürü yok olma seviyesine gelince oluşan boşluk arapları çekti. yanılmayalım; taksim her zaman yabancı turist için cazibe merkezi idi, araplar eskisinden çok değiller, sadece eski cazibesinden geriye fazla bir şey kalmadığı için diğer ziyaretçiler azaldı, bu yüzden araplar ve nargileci tayfası görünür oldu o kadar.
ak parti'nin ağaç göndermeli izmit köprüsü reklamı
-
köprünün denizin üstüne yapılacağını özellikle belirtme ihtiyacı duyulan reklam. seçmeninin kapasitesini biliyor akp sonuçta.
ayrıca sanırım bu köprünün ayağı, kendine bağlanan bir otobanı falan yok. hiç ağaç kesilmiyormuş çünkü. açıkçası ben tatmin oldum.
benimle evlenecek sözlük erkeği arıyorum
-
baştan sona okuduğum fakat 23 yaşına ve doktora ya takıldığım ilan. *
bugüne kadar yenilmiş en boşu boşuna trafik cezası
-
kuzen antalyada polis asayişten trafiğe geçti. bu yeni geçtiği zamanlar yoğun bir işim var bu mesaj attı plakanı ver diye ben de niye diye sorgulamadan verdim. bu piç tut sen arabanın nesi var nesi yok diye bakmaya gir. arabanın da muayene yok aradı beni arabanın muayenesi yok diye eee dedim ceza yazmam lazım diyor. lan ben kayserideyim sen antalyadasın bu nasıl saçmalık daşşak mı geçiyon falan dedim ama yok sisteme düştü bir kere yazmam lazım dedi yazdı. sen esnaf adamsın her şeyin tam olur diye sorgulayım bir sistemi çözmeye çalışıyordum diyerek açıkladı bunu.