hesabın var mı? giriş yap

  • paralel evrenler çözümünde de sorun olan paradoks.

    nedir çözüm? "zaman yolcusu geçmişi değiştirdiğinde bir alternatif paralel evren oluşur. bu evrende kendisi hiç doğmamıştır. kendisi de bu ondan bağımsız evrende bir misafir olarak yaşar. zaman yolculuğuna başladığı evren, geldiği evrenden farklıdır."

    peki ne diyor termodinamiğin 1. yasası; "çevresi ile ilişkisi olmayan bir sistemde (kapalı sistem, bu örnekte yola çıktığı veya vardığı tekil evrenler), toplam enerji hep aynıdır. enerji miktarı azalmaz, artmaz." katilimiz, geldiği evrendeki madde ve enerji miktarını varlığıyla, karşılıksız bir şekilde arttırmış oldu. gitti "enerjinin korunumu yasası".

    kendisiyle karşılaşmayacaktır, doğru. yeni evrende artık kendisi (ya da şöyle söyleyeyim, kendi varlık bilincini taşıyan klonu) yok, dolayısıyla bir klon sorunu da yok ama kendisini oluşturan bütün madde ve enerji (bir insan oluşturmamış haliyle) yeni evrende de mevcut.

  • kettle'ın bir ingiliz icadı olaması, büyük boy çaydanlıkların hacminin 3 pint olması ve 1.7 litrenin de 3 pint (568 ml x 3) etmesinden kaynaklanan olay.

    elektrikli su ısıtıcılar ocak üstü su ısıtıcılara alternatif olarak 1893'de ingiliz crompton and co. tarafından üretilmiştir. ancak ısıtıcı rezistansları su içerisine daldırılamadığı için ısıtıcıları için ayrı bir bölümleri mevcuttu ve bu verimsiz olmalarına sebep oluyordur.

    1922 yılında bu sorun bulpitt & sons of birmingham adlı firmanın mühendisi leslie large tarafından çözülmüştür. metal tüp içerisinde muhafaza edilen bobin ile ısıtıcı elemanın direkt olarak su içerisine daldırılması sağlanmıştır.

    1955 yılında, yeni kurulan ingiliz şirketi russell hobbs, ilk tam otomatik su ısıtıcısını üretmiştir. su kaynamaya başlayınca artan buhar ile tetiklenen bir termostatın akımı keserek kettle'ı kapanması uygulaması ile günümüz kettle'larına ulaşılmış olundu.

    ezcümle, bir ingiliz icadının halen ingiliz ölçü birimi kullanması ile alakalıdır.

  • kirli siyasete bu denli angaje olmak için motivasyonunun ne olduğunu çok merak ettiğim kişi. onca yıl sanatınla halkın zihninde ve kalbinde bir yer edinmişsin, dünyalığın yerinde, paran pulun bol ve 80 yaşındasın; ömrünün son demleri. kafası minimum system requirements seviyesinde çalışan biri tüm manzarayı görür; buna rağmen nedir hocam senin motivasyonun?

    çok garip, çok.

  • içine koyduğu peyniri biliyordur ne güzel. bi de, sırf tabakta geldiği için bir tosta 20 lira vermiyordur.

  • ulan zaten gitsen de alacak bir şey bulamıyorsun ki. 4. yıldızı takmışız ne adam gibi bir tişört var ne forma. başkaları olsa 100 trilyon para yapardı 3 ayda.

  • yıllarca posterleri odamın duvarlarını süsledi...

    yok yahu dinlediğimden falan değil. aklım sıra dalga geçmek için. ben ağır metalciydim. elimde gitarım, saçlar belime kadar, aman da ne karizmatiktim. ama o öyle miydi? bıyıklı bi kıronun tekiydi gözümde. beni ziyarete gelenler "bu posterler ne lan? hahahah" falan derdi. bakıp bakıp gülerdik o komik resimlere. aykırıydım ya ben, espiri anlayışım da aykırı olmalıydı... eh kendi çapımda çok ekmeğini yedim bu salaklıkların itiraf etmeliyim.

    şimdi şu adamın alçak gönüllülüğüne bakıyorum, belki de o zamanlar odamın halini görse en çok kendi güler, posterleri imzalardı. yorumculuğuna bakıyorum, ulan allahına kadar okuyor. hoşgörüsüne bakıyorum, evliya mübarek...

    kusura bakma müslüm baba. bir cahillik ettik. kusura bakma...