hesabın var mı? giriş yap

  • 2 gün önce bankamatikten acil para çekmem gerekiyordu, kartı soktum baktım önümde bembeyaz bir ekran hiç bir şey yazmıyor kartı da geri vermiyor. tırstım tabi yuttu mu kartı diye. neyse iptal tuşuna bastım, kartı geri verdi. anladım ki bankamatik çalışıyor ama ekran gitmiş, bembeyaz düz ekran böyle. ama benim para çekmem gerekiyor. neyse uzatmayayım, kartı tekrar soktum, şifreyi girdim biraz bekledikten sonra tamamen tahmin yürüterek ilk önce para çekmeyi tuşladım, ardından 50 tl yazdım. makbuz istiyor musunuz sorusuna hayır'ı bile kafadan cevapladım. parayı aldım, başka bir işlem yapmak istiyor musunuz sorusuna da hayır deyip oradan ayrıldım. bankamatikte bekleyen insanlar şaşkın gözlerle bana bakarken, aslında bunun eften püften bir başarı olmadığını fark ettim. yaa işte bu da böyle bir anımdır..

  • tahir.

    onu hiçbir sınıf arkadaşı sevmiyordu. çünkü aptal ve bön bir çocuktu. özellikle öğretmeni "beni delirtiyorsun" diye hep kızıyordu tahir'e.

    bir gün tahir'in annesi okula geldi. öğretmeni ile görüştü. öğretmen dürüstçe "çocuğunuz aptal bir çocuk, notları da düşük, hayatımda bunun kadar aptal bir öğrenci görmedim" dedi. annesi çok şaşırdı, tahir'i okuldan aldı ve kayseri'ye taşındılar.

    aradan 25 yıl geçti. öğretmen de kayseri'ye tayin olmuştu. bir gün öğretmen ağır bir kalp krizi geçirdi. bütün doktorlar ameliyat olması gerektiğini söylediler. bu zor bir ameliyattı ve kayseri'de ameliyatı yapabilecek tek bir cerrah vardı.

    öğretmen ameliyat oldu. gözünü açtığında karşısında yakışıklı cerrah ona gülümsüyordu. öğretmen tam teşekkür edecekti ki suratı morarmaya başladı. bir şey söylemek için elini kaldırdı ama söyleyemeden küt diye öldü. doktor şaşırdı. ne olduğunu anlamaya çalışırken bir baktı ki o da ne? tahir, solunum cihazının fişini çekip elektrik süpürgesini takmış.

    cerrahın tahir çıkacağını sandınız di mi? komik olmayın.

    ------------

    yazarın notu: ben sadece çevirdim.

  • jared diamond çevresel determinizmin bolca ekmeğini yemiştir. helal hoş olsun. buzların erimesinden sonra eşitlenen dünyada nasıl oldu da avrupalılar afrikayı, amerikayı, asyayı gidip fethetti, sömürdü de sömürdü? bunun cevabını çevresel determinizm ile verir. avrasya'da koyun, keçi, sığır gibi eti, yünü, yağı bol uysal hayvanlar yetişirken, afrika ve amerikalarda insanlar lama gibi deve gibi bir derece huysuz hayvanlarla yetinmek zorunda kaldı. avrupalı eti, tavuğu, yumurtayı bol buldu. tükettikçe tüketti. hele bir de buğday, arpa gibi ekimi kolay tahıllar vardı avrasyada. oysa diğer kıtalarda mısır gibi yetiştirmesi zor gıdalar vardı. ne oldu peki? avrasya kıtanın ve iklimin kendilerine kıyak geçmesi neticesinde gıda bolluğu yaşadı. gıda bolluğu nüfus artışını getirdi. nüfus artışı çiftçiliğin haricinde farklı meslek dallarının çıkmasına imkan verdi. farklı meslek dalları sanatı, bilimi doğurdu. çeliği, tüfeği ürettiler. aldılar bu çeliği, tüfeği gittiler amerikalara. bir de yanlarında yerel halkın bağışıklık sahibi olmadığı mikroplar, hastalıklar getirdiler. el kadar avrupalı koca koca kabileleri yok etti. sömürdü, hüküm sürdü. öne geçti. al sana çevresel determinizm.

  • kapitalizmin dayattığı şekilciliği iliklerine kadar işlemiş beyin yoksunu ''kaşarlara'' verilen ayar. instagram profili sözde ''düzgün'' olsaymış dm atınca cevap verirlermişmiş. bunlar kezban değil kaşar kaşar.