hesabın var mı? giriş yap

  • üniversite, yüksek, askerlik derken...

    3-4 yıllık iş deneyimiyle birlikte kurumsal bir şirkette senior web developer falan olurdu şu yaşıyla. (bkz: alkış)

    iş çıkışı mochasını içer, boş vakitlerinde twitter'da karı-kız kovalar ve her zaman aklında olan kendi şirketini açma hayali toplum baskısı sonrasında yapmak durumunda kaldığı evlilikle biterdi.

    sonrasında ne bileyim... görümce, elti ne boksa işte onların evinde çoluk çocukla beraber beyaz çoraplarıyla bağdaş kurmuş vaziyette çay içerken, acun programlarına katıla katıla gülerdi.

  • milliyetçi değil halkçı bir harekettir.

    çünkü istanbul ismi de yunancadan gelir. istanbul türkçe bir isim değildir, rumlar istanbul'a istanbul adını vermişti.

    istanbul, yunanca eis ten pólin kelimelerinden gelir. tam karşılığı: “in the city".

    ancak anlam olarak daha çok " into the city " manasındadır.

    nereye gidiyorsun? şehrin içine gidiyorum.

    isim buradan gelir.

    atatürk rumların ismini değiştirse yaşa mustafa kemal paşa yaşa, atatürk rumların verdiği isme saygı duysa yine yaşa mustafa kemal paşa yaşa,

    ya tamam mustafa kemal paşa büyük adam da, siz de iyice mürit oldunuz. 3 paragraf yazı döşemiş adam, kelimenin etimolojisinden haberi yok.

    bu arada islam bol denilen bir şeyin karşılığı falan yok. islam bol ne? öyle bir etimoloji mi olur? bir takım türkler böyle bir saçmalık ortaya atmış zamanında hala denk geliyor ara ara.

    kelimenin etimolojisi eis ten pólin. kelime yunanca.

    atatürk'ün şehrin adını değiştirmesi de imaratorluk zihniyetindeki insanların değil, halkın kullandığı dili kullanmak. halkçılık. başka bir şey değil.

    buyrun wiki.

  • cogu kisinin kacirdigi nokta, odul teslim alinir, telsim eden sahneyi kazanana birakir ve odulu kazanan kisi konusmasini elinde odulu ile yapar. nihal hanim seyirciyi selamlayip odulu teslim almasi gerekirken dogrudan konuusmaya baslayip tamer karadagliyi arkasinda figuran bekci durumunda birakmistir.

    tamer karadagli gercekten oduluyle komusmasi icin vermis olmasa nihal hanimin tepkisine bu kadar hizli yanit veremezdi.

  • kendisine dair şöyle bir gözlemim var. bugün sabah ofise gelen gazeteleri okurken hürriyet gazetesi çılgın makinist faciası diye bir başlık atıp olayı doğrudan makiniste bağlamıştır. wall street journal ise demiryolu müfettişleri ile röportaj yapıp olasılıkları sıralamış ve sorumlunun trendeki karakutunun incelenmesinden sonra belirleneceğini söylemiştir. görünen o ki türk medyasındaki sorumluyu atama mekanizması yurtiçi, yurtdışı ayırt etmiyor. buradan kendilerine sesleniyorum ispanyadaki haberi bari tarafsız, infazsız verin de gazeteye benzeyin.

  • sozluk yazarları - muhtemelen yeni katılanlar - tarafından güzel fikirlerle beslenmiş, düşünüşte ilerleme kaydetmiş sorunsal. demek ki dark city mi döver matrix mi sorunsundan birazcık daha gerçek bir tartısma konusuymuş da üzerinde fikir yürütecek insan yokmuş.

    sanal sayıların gerçekte varolmadığı yargısı gerçek dışıdır. aksine, en az reel sayılar kadar vardırlar. elektronik, havacılık gibi bir çok reel uygulama alanları bir yana yeni uzay-zaman modelleri kainatı sanal sayılar ile birlikte modellemektedir. (bkz: penrose) (bkz: hawking) lakin bunlar yanlızca modellemedirler. gerçekte reel sayılar da o kadar var değiller! (bkz: planck zamani)

    matematik ile doğa arasında bağlantı kurmaya çalışmak da manasızdır. matematik evrenden bağımsızdır ve tam da bu haliyle keşiftir. bir zamanlar astronominin astrolojiye temel olması için gelişmiş olması nasıl onu burç-pseudo-bilim'ine bağlamıyorsa matematiğin de zamanında doğayı anlama çabası ile pararlel olarak gelişmiş olması onu diğer doğa bilimlerine bağlamaz. bir milyarıncı kez tekrar ediyor olmaktan yorulmadan ve sıkılmadan söylüyorum, matematik fizikten ve tüm diğer bilimlerden ayrıktır.

    kimi matematiksel yöntemlerin icat oldugu çok aşikar görünür, gerçek payı da vardır bu düşünüşte. örneğin trigonometrik fonksiyonların insanlar tarafından icat edildiği söylenebilir. lakin bunlar da varolan bir gerçeği uygulamada kullanabilmek için geliştirilmiş kısayollardır ve matematik anlatısının keşif oldugu gerçeğini değiştirmezler. eğer sizi rahatlatacaksa tüm matematiksel anlatılardan sinüs'ü çıkartıp yerine verilen açıya sahip üçgende o açının gördüğü kenarın hipotenüse oranını koyabilirsiniz.

    matematik keşiftir, matematik uğraşısının temeli de keşfetmektir. bu keşif için gerekli yöntemleri icat etmeniz gerekse bile durum böyledir.

  • verilecek her türlü cevabı kapsayan üstbaşlık. maksat kapitalizmi iyice vahşileştirmekse, bu sorunun gerçekten de hiçbir cevabı yoktur.

    - işyerinizden neden ayrıldınız?
    - verilen ücret çok azdı.

    ... hmm para insanı demek...

    - işyerinizden neden ayrıldınız?
    - iş yoğunluğu çok fazlaydı.

    ... tembel bu...

    - işyerinizden neden ayrıldınız?
    - kendimi farklı alanlarda geliştirmek istedim.

    ... bi bok bilmiyo bu. tecrübesiz...

    - işyerinizden neden ayrıldınız?
    - kendimi farklı alanlarda geliştirmek istedim. (v2)

    ... sebatsız bu. sıkılır 3-5 gün sonra...

    - işyerinizden neden ayrıldınız?
    - yönetimle ilgili problemler vardı.

    ... geçimsiz demek ki, ya da asi personel. bela olur...

    - işyerinizden neden ayrıldınız?
    - çok uzakta olduğu için gidiş geliş sorun oluyordu.

    ... zora gelemez bu. istediğim gibi sömüremem...

    - işyerinizden neden ayrıldınız?
    - ailevi bir meseleden dolayı istanbul'dan bir süre ayrılmam gerekliydi.

    ... bu üç gün sonra "ailem" der, "hastalık" der, o der bu der memleketine döner. bayramlarda da çalışmaz. olmaz...

    - işyerinizden neden ayrıldınız?
    - çünkü eşşeğin zkinden dolayı.
    - ha bu olur bak.