hesabın var mı? giriş yap

  • kanada'da banka hesabımı açacak olan yetkili bayan:

    bayan: hangi bölümde okuyorsun?
    ben: amerikan kültürü ve edebiyatı
    bayan: öhühehehe ne okuyorsun? hamburger falan mı?

  • amerika'da zencinin biri pasaportunu kaybetmis. tam da turkiye'ye tatile gidecegi gun. aksilik bu ya...
    uçagi kaciracak, kara kara düsünürken yolda bir pasaport bulmasin mi ?!..
    hemen almis yerden, bir bakmis ki leanardo di caprio'nun pasaportu.. "ne olursa olsun" demis ve sansini denemeye karar vermis.
    çikarmis leonardo'nun fotografini, kendi fotografini yapistirmis.. uçmus türkiye'ye.
    atatürk hava limaninda görevli gümrük memurunun karsisina geçmis.. kim olabilir memur.. tabi ki temel... :-)
    almis pasaportu eline temel adamin ismine bakmis :
    ''leonardo di caprio", fotografa bakmis, bir zenci.
    adama bakmis ayni zenci... bir kaç saskin bakistan sonra
    temel obur masaya seslenmis,
    ula cemal, bu titanik batmis miydi, yanmis miydi?"

  • 27 aralık 2014 fenerbahçe mersin idman yurdu maçı'nı 12.500 kişi izlemiş olmasına sebep olan uygulama. on iki bin beş yüz kişi. neden acaba? spor yorumcuları hala tribünler iyi futbolla kıpırdandı diyor. bu kıpırdanmış haliyse ben almayayım.

    26 aralık 2014 gençlerbirliği galatasaray maçı'da ise galatasaray'ın tribün kapama cezası olduğu için galatasaray logolu passoliglere bilet satışı yapılmadı. ama galatasaray'lılar bir şekilde içeri girmeyi başarmış. bu uygulama nasıl işe yarıyor o zaman? bir de üstüne polis tüm galatasaray'lıları bir araya topladı. sistemin uygulanabilmesi için herkesin kendi koltuğunda oturması gerekmiyor muydu peki? ne hikmetse hiçbir statta kimse kendi koltuğunda oturmuyor, herkes orta bölümde toplaşıyor. ama asıl amaç o karta para vermekti. verdiler ve gerisi önemli değil artık.

    7-8 yaşındaki bir çocuğun dahi maça gidebilmesi için bir banka müşterisi olması gereken bir sistemi nasıl savunabiliyorsunuz? maça girebilmek için ben niye bir bankaya para ödüyorum? neden durduk yere birilerinin zenginleşmesine izin veriyorum? hala yok karaborsa, yok holiganizm falan filan. karaborsa ve bedava bilet hala eskisi gibi dönüyor. passolig içine bedava biletler çok kolay şekilde yükleniyor. hala geçen seneki durumdayken bir de üstüne statlar bomboş. passolig sponsorluğundaki futbol programları tek laf edemiyor. kulüpler birliği passoligin arkasındayız diye açıklama yapıyor. ama bu sistem kalkacak işte. kalkana kadar da durmak yok.

    eşit: imla

  • oscar ödüllerinde en iyi animasyon değil, en iyi film, en iyi senaryo hatta en iyi oyunculuk dallarında yarışması gereken bir pixar başyapıtı. (ama akademi bu inceliği yapamayacak kadar yobaz tabi ki) nemo, ratatouille, the incredibles ve daha nice pixar yapıtı bunun yanında artık gözümde tom-jerry çizgi filmi gibi kalmış oldu. belki de bir filmin ilk defa iyi özelliklerini saymaya üşendiğim için bu kadar kısa kesiyorum. evde deli gibi ivaa diyip dolanır oldum ne yorumu ne kritiği.? film hakkında söyleyebileceğim en mantıklı şey:

    iiiii va!!??
    iii vaaaa!!!

  • lisansi iptal edildi mi? diye merak edilen. yok lan, $aka. olsa olsa taksiciye ustun hizmet ni$ani verirler. ne de olsa yolcu duduklemek bu i$in fitratinda var.

  • benim daha çok dikkatimi çeken, dondurmacının 3 milyon abonesinin olması... algoritma ikide bir karşıma çıkarmasın diye videolara bakmadım ama bu insanlar ne izliyor da 3 milyon abone topluyor? cevap belki de başlığı açanda gizli...

  • thomas vaughan adindaki bir ingiliz tüccarin kaleme aldigi ingilizce basilmis ilk türkce gramer kitabi. kapagindaki bilgilere göre vaughan izmir'de tüccarlik yapmis, kitabi ise 1709 yilinda londra'da yayinlamistir. eserde, önce türk dilinin grameri incelenir; ardindan, bildigim kadariyla, anadolu türkcesinin ilk olarak latin harfleriyle yazildigi örnek diyaloglara gecilir. vaughan'in dilbilimci olmamasinin getirdigi her zaman birbirini tutmayan imlayi, özgünlük bozulmasin diye, hic degistirmeden biraktim. bilinen ilk ingilizce-türkce diyaloglar ve ilk defa latin harfleriyle yaziya gecirilmis ücyüz yil önce konusulan türkce asagida sizleri bekliyor:

    turkche tekelumat (turkish dialogues)

    evelky tekelumat (the first dialogue)

    sabah kaldughy zaman suileshmec ichun (for discourse sake, when about to rise in the morning)

    -bre oglan sabah yakinmy? (ho boy, is it nigh day?)
    -ghyunash bile dogdy bir saatdan artik dur. (the sun hath been up above an hour.)
    -hich oile olurmy? ta bukadar chok oyudummy? (is that false? or have i slept so long?)
    -pengerelery achdugumzaman gurursenghiz. (you'll see when i have open'd windows.)
    -gercheksin. tez imdy bonga zibunimy ve koftanimy ghetur. (thou'rt in the right. bring me therefore presently my wastcoat and undervest.)
    -ishte, sanduk ustunde bashingiz yanínde dur. (see, they are on the chest nigh your head.)
    -var imdy bonga su ghetur, ellerimy ve yuzimy yuyaim. (go then, bring me water to wash my hands and face.)
    -isijakmy istersengiz? (will you have it warm?)
    -yok; ben o kadar hape deghilim. (no; i am not so chilly.)
    -silagec kande dur? bre murdar ne ile silinaim? (where is the towel? out you sloven, what shall i wipe with?)
    -sultanum temuz yok dur, ben onlary chamashire yaikamaghe virdim. (sir, there's none clean; i have given them to the washer.)
    -imdy ghymleghimle silinaim. (then i'll wipe with my shirt.)
    -shimdilic bu makrameyi alling, ke temiz dur. (this towel you make this moment, for 'tis clean.)
    -benim chorablerim nere dur? (where are my woolen socks?)
    -all, bende dur. (here they are, take them.)
    -pabuchlerimy sildingmy? (have you clean'd my shoes?)
    -daha silmadim emma siz gaininge ben silerim. (i have not yet wip'd them, but whilst you dress your self i will wipe them.)
    -tez ile imdy. (quickly then.)
    -emringhize moteim. (i'll obey your command.)

    -oghlan iskemyly ghettur. (boy bring a chair.)
    oturunguz sultanim kerem aileng. (pray, sir, sit down.)
    ya sultanim ne dir halingiz? (well, sir, how goes the world with you? (or how do you?))
    -shuker, alhemdulillah. (well, god be prais'd.)
    -hizmettinghiz varmy? bir shei lazimmy? (have you any service? have you need of any thing?)
    -ben size bir rige itmeghe gheldim. (i came to beg a favour of you.)
    -haman tec buyurung. (then freely command.)
    -agher ishingiz yokise benim'le charshuye gheling; sizing'le bir cauch shei satun alsem gherec ke bildighim deghil. (if you have no business come with me to the bazar (or shops) i need you to buy some things which i don't understand.)
    -ne satun almak istersin? (what will you buy?)
    -agem sejadelery ve kilimlery, ve dulbendleri, ve bugasilery. (persian carpets, striped ones, muslins and callicoes.)
    -nola, bash ustune, neshekil akchanguz var dur? (well, on my head be it, what sort of money have you?)
    -ufak akche. (small money.)
    -ufak akche gedgmez, zera agemar arslanidan ve ya altundan gairy akche almazler. (small money will not pass; for the persians will not take other money than lyon dollars or gold.)
    -nichun? (why?)
    -zera ufak akche aresinde zuyuf akche chok dur. (because among small money there is much false.)
    -korkarim bende aldandim. (i fear i have been cheated.)
    -nige? (how?)
    -dun on besh rial grush buzdum; bilmem akche eyumydur, fanamy dur. (yesterday i receiv'd 15 ryal or weighty dollars; i don't understand money, whether it be good or bad.)
    -kimdan buzdunghiz? (who did you receive them of?)
    -onuny bir tchufudan beshiny mehanegidan. (ten of a jew, and five of a taverner.)
    -ghyuster, bakaim, puh ne guzel akche, yarisy kelp dur. (show it, i'll look on it, puh, what brave money, half is false.)
    -ya nige ideim shimdy? (and how shall i do now?)
    -ne chare, zarar chekersinghiz, gecheni bazarde harge idersinghiz, ghegemainy saklarsiz. ya yine sherab alub mahanegiye virirsinghiz. (what remedy, you must stand by the loss, what passes, spend at the bazar; what will not, keep: or when you buy wine again, give it to taverner.)
    -varaim imdy evve, gairy akche alaim. (i will go home then, and take other money.)
    -varinghiz, emma tez ghellinghiz, zera koshluk gedgdy, oile yaklashdy. (go, but come quickly, because the morning is past, and noon draws nigh.)
    -ben tez ghelurum, haman yabane ghitmenghiz. (i will come presently only don't go abroad, (or be out of the way.))
    -yok ghitmem, sizy bunde beglerim. (no i will not go away, i'll stay for you here.)
    -imdy allah ismarladic. (then god be with you. adieu.)
    -var saglikile. (go in safety.)

    -oglan. (boy.)
    -leppec sultanum. (command sir.)
    -ghettur bonga divity, ve kelemlery, hem bir iki tabac kyahid o ghellinge, ben bir mectub yazaim. (bring me an inkhorn, and pens, and a sheet or two of paper whilst he is coming, i'll write a letter.)
    -divit hazir, emma ichinde ne lika var, ne murekkeb. (the inkhorn is ready, but there is neither lika, (that is cotton or silk or the like) nor ink in it.)
    -ya nige oldu? (and what's become of it?)
    -bilmem, zahir kurudy, yuvarlek oldy, ichinden chekdy. (i know not; sure 'tis dry'd up, become a pellet, and rolled out.)
    -ya nichun gyuzetmazin? (and why don't you look to it?)
    -ne ecsighim benim? ben yazigy deghil im. (what is't to me? i am no writer.)
    -gyundan gyune bir az su kosang ne olurdy? (if daily you put a little water to it, what trouble would it be?)
    -katerime ghelmez. (i don't remember it.)
    -ya akling nerade dir? (and where are your brains?)
    -benim gairy khidmetlerim chok dur. (i have a great deal of other business)
    -var imdy murekeb shishe sen ghettur. (go then, bring the ink-flask.)
    -ondade hitch bir shei yok dur. (there's nothing at all.)
    -otaghy gyun iki akchelik murekeb aldim idy; nige oldy? (the other day i bought two aspers worth of ink; what's become of it?)
    -ne asil otaghy gyun? iki ay ghedgdy, belky dahy ziyade. (what other day? 'twas two months ago, and perhaps longer.)
    -hala ghettur bakaim. (bring it now, i'll look, or see.)
    -ishte bak, hem gyuflammish hem kurumish dir. (look, see 'tis both mouldy and dry'd up.)
    -var imdy dugandan bir akchelik al. (go then, buy an asper's worth at the shop.)
    -vir imdy akche. (give me money then.)
    -yaningde bir akche bulunmazmy? (have you not an asper about you?)
    -kalmady. (no; (or none remains.))
    -benimde ufak akche yok dur. (i have no small money.)
    -var viresy al, sungre viruruz; yokse bize inanamzmy dersin bir akchelik murekebe? (go take it upon tick, we'll pay hereafter; or do you say he will not trust us for an asper's worth of ink?)
    -inanur, emma aiepdur. (he'll trust, but is's a shame.)
    -var, chok suileme. (go, don't prate so much.)
    -ishte ghetturdum. (see i have brought it.)
    -duc imdy divite, ne pec suluimish. (pour it then into the inkhorn, how watry it is.)
    -gairisy yok dur. (there's no other.)
    -ricdan nerede dir? (where's the sand box?)
    -divit yaninde gurmezmysin? (don't you see it by the inkhorn?)
    -ya balmumy nige oldy? (well, what's become of the wax?)
    -bakaim, raflarde idy; daha dururmy bilmem. (i'll look; it was on the shelf; whether it be there still, i know not.)
    -bak, hem bir mum yak, muhurleyejek zamande hazir olsun. (look, and light a candle, let it be ready against sealing.)
    -daha atesh yakmadim. (i have not yet kindled the fire.)
    -kav chakmak yokmy dur? (have you not a steel and tinder? (kav is leather us'd as tinder))
    -var; emma ghibrit yok dur. (yes; but there's never a match.)
    -yok olasin bulaiky: heb yok, hep yok. (i wish thou wert not: all's no, all's no, (with you.))
    -var imdy kungshilikde yakiver. (go then to the neighbourhood, and light it.)
    ghel, ghel, bu gyun aying cauchingy gyunidir? (come, come, what day of the month is this?)
    -bonga sorarsenghiz, ne ay bilurum ne gyun. ( if you ask me, i know neither the month, nor the day.)
    -hai eshec, hai. (away ass, be gone.)

  • "maradona zaman zaman maradona oluyordu, messi ise her gün maradona." - jorge valdano

  • ilk olarak 1950lerde sakinleştirici/yatıştırıcı* olarak roche tarafından piyasaya sürülen ilaç... ilk piyasaya sürüldüğü zamanlarda bağımlılık yapıcı etkisi bilinmeyen bu ilaç özellikle ev işlerinin yoğun temposuna yetişemeyen ve devamlı stres altında yaşayan ev kadınları arasında oldukça popüler olmuştur; ve sözkonusu bu problemleri kısa bir sürede gidermedeki üstün başarısı farkedilince kullanımı giderek daha da yaygınlaşmış, aile doktorları vitamin hapı yazar gibi herkese bu hapı önermeye başlamıştır. nitekim zamanla sırf ev kadınları değil, aile geçindirme stresi yaşayan çalışan kesim - yani çoğunlukla erkekler - arasında da popüler hale gelen bu ilaç, roche'un en çok gelir getiren ürünü haline gelmiştir. ancak zaman geçtikçe ve 70lere gelindikçe ilacı kullananlardan gelen şikayetler gittikçe sıklaşmıştır; nitekim hastalar doktorların yalnızca bir iki aylığına yazdığı bu ilacı senelerce kullanmakta ancak bir türlü bırakamamaktadırlar, keza bıraktıkları takdirde yoğun bir duygusal düşüş yaşamaktadırlar. iyice artan benzer şikayetler üzerine ilacı kullanıp bahsi geçen bu yanetkilerinden muzdarip olan bir kesim roche aleyhine dava açar. ancak valium yıllar geçtikçe ilaç piyasasında en büyük kar payına sahip ürün haline gelmiştir ve tabii ki roche firması bu suçlamaların hepsini reddeder; keza aksi takdirde altın yumurtlayan bu tavuktan olacakları gibi bir de üstüne azımsanamayacak sayıdaki davacılara oldukça yüklü bir tazminat ödemek zorunda kalacaklardır... en nihayetinde firma herhangi bir cezaya çarptırılmasa da, doktorlar bu ilacı yazarken daha dikkatli davranmaya, insanlar yanetkilerinden haberdar olmaya başlamışlardır. artık valiumun ve benzeri sakinleştiricilerin devri kapanmıştır. 90lı yıllar ise yeni bir mucize ilaç türünün, antidepresanların yükselişine tanık olacaktır. prozac xanax vs gibi bu yeni nesil ilaçlar ilk piyasaya çıktıklarında valium benzeri eski nesil ilaçlar gibi bağımlılık yapmadıkları iddia edilse de, günümüzde bunun da doğru olmadığı bilinmektedir - en azından çoğu bünyeler için...

    (bkz: in pills we trust)

  • sürekli "o bütçeyi kime versen başarılı olurdu" diyenler için, gelin ne kadar bütçeyle ne yapmış bir bakalım.

    2015 yılı :
    ------------
    fenerbahçe bütçe olarak cska, barcelona ve real madrid'in gerisinde. bu sene final four'a kalıyorlar ve 4. oluyorlar. (kaynak)

    2016 yılı :
    ------------
    fenerbahçe cska'dan sonra en yüksek 2. bütceye sahip takım. finalde cska'ya yeniliyorlar. (kaynak)

    2017 yılı :
    -------------
    fenerbahce, cska ve real madrid'in ardından 3. en büyük bütceya sahip takım.
    fakat burada bir parantez açayım. bu sene fb 23m ile üçüncü. onu 21 ile barca, 20 ile daruşşafaka, 19 ile milan takip ediyor. bütçeler çok dengeli. bu sene fener şampiyon oluyor. (kaynak)

    2018 yılı :
    ------------
    bu seneyle ilgili net rakamların verildiği bir kaynak bulamadım fakat aşağıdaki linkte, fb ve real'in bütçelerinin cska ve khimki ile boy ölçüşemeyeceği yazılıyor. kaynak sağlam. fb ; cska, khimki ve real'in ardından 4. gibi gözüküyor. (kaynak) bu sene fenerbahce finalde eleniyor. en yüksek bütceli cska 4. oluyor...

    2019 yılı :
    -------------
    real şampiyon olunca kesenin ağzını açıyor. bu sene en yüksek bütce real'de, fener de barca ve cska'nın ardından 4... bu sene bütce olarak 9. sıradaki anadolu efes ile fener final four'a kalıyorlar ve efes fb'yi yenip finale çıkarak cska'ya eleniyor. fener de 4. oluyor. (kaynak)

    2020 yılı :
    -------------

    bu sene fenerbahce bütce olarak 6. sırada ve başarısız oluyorlar. (kaynak)

    bakın ben fb'li olmadığım halde yazıyorum bunları. umarım bu saatten sonra "o para hangi koça verilse şampiyon olurdu" geyiği, en azından bu başlıkta son bulur.

    edit : 2017 'ye "21 ile barca" yazacağıma real yazmışım.