hesabın var mı? giriş yap

  • giriyor da diziyi ayrı, filmi ayrı, maçı ayrı, basket maçını ayrı, avrupa maçını ayrı, araba yarışını ayrı, masa tenisini ayrı, misketi ayrı tasoyu ayrı platforma alıp orta sınıfı ayda 300-400 lira harcamaya mecbur etmek de hırsızlığa giriyor.

    o hırsızlıksa bu da hırsızlık.

    yok bu hırsızlık değilse, milletin yaptığına da hırsızlık demeyelim; servet otlakçılığı diyelim.

    türkiye gibi alım gücünün her geçen gün düştüğü bir ülkede verilen hizmet ve istenen para adil değil. internet yayıncılığı meselesi serbest piyasa yüzünden zaten eziyete dönüştü. netflix ilk başladığında “istediğine istediğin zaman reklamsız ulaş” hizmeti para vermeye değer bir kolaylıktı. şu an her şey başka yere dağıldığı için platformlar hem istediğimiz yayına ulaşmamızı zorlaştırıyor hem de bizi gasp ediyor. 6 tane zamazingoya üye oluyorsun, aklına bi film geliyor düştüğün yer yine hdfilmcehennemi. house of the dragon'ın haftalarca hem yayını yoktu hem telif nedeniyle sitelerden kaldırılıyordu. bu zulme karşı her türlü anarşi caizdir. kimse kusura bakmasın.

  • gece gece okurken beni sinir krizine sokan başlık. ortaokuldayken voleybol takımına girmiştim, gerçi girmemle çıkmam bir olmuştu çünkü babam şort giymemiz gerektiğini öğrenmişti. tayta bile ikna edememiştim ve bırakmak zorunda kalmıştım. sonra da dışarı çıkmam yasaklanmıştı :) sırf voleybol oynamak istedim diye. ha oynamaya devam etsem vargas mı olacaktım hayır. ama belki kızları izlerken içim bu kadar buruk olmazdı. olabilecekleri bu kadar düşünüp kendimi üzmezdim.
    burada atıp tutanlara sesleniyorum: bu ülkenin kızlarının yaşadıkları bunlar. yardımcı olmuyorsunuz bari çenenizi kapatın ve sevinenlere karışmayın.

    bu ülkenin ağ tutmuş zihniyetiyle hiçbir şey yapılmaz.

  • bunun tersi fenadir ama.
    gece yakalanan akli selimlik, sabah uyandiginizda sanki reset yemissiniz gibidir, kendisinden eser kalmamistir.
    sinir olursunuz, ''ya daha gece iyiydim ben ne ara boyle oldu ki'' diye huzursuzlanirsiniz.
    cikin, hayata karisin, gecer.

    uyumadan hemen once ve uyandiktan hemen sonraki duygularinizi da fazla ciddiye almayin.

  • büyükbabanın heidi'yi odun ateşinde bir sopanın ucunda erittiği keçi peynirleriyle beslemesine yutkunarak seyirci olmuş bir nesil büyüten çizgifilmdir. bundan dolayıdır ki heidi'yi izleyip izleyip mutfağa koşar, kaşar peyniri* rezervlerimizi çatal ucunda ocakta eritmeye çalışarak tüketirdim. hiç de ekranda göründüğü kadar kolay olmayan bu işlem sonrasında kaşar peyniri cıvıyıp çataldan ocağın üstüne akar, orda kurur kalırdı. tüm bunlar olurken de ev buram buram yanık kokardı. işten eve dönüşlerde ocak ovmaktan bezen annem sonunda bana doğalgaz alevinde eriyen peynirin beni zehirleyeceği beyanatında bulundu ve erimiş peynir fasılları tamamen bitmediyse de hayli seyreldi. bense bu beyanatın uydurma olup olmadığını hiç bilemedim..

    (bkz: çocukken yapılan abukluklar)

  • cevabi belli olan sorudur. 15 yildir tek bir siyasi rakibinin karsina cikmaya cesaret edemeyenler simdi de cesaret edemeyecektir.

    bunun yerine, patronlara santaj yaparak ele gecirdikleri medya'da karsilarina 3-4 tosuncuk alip ellerine de soracaklari sorulari vereceklerdir.

  • bir sefer tecavüzden bir şey olmaz diyen bakan mı bu?

    hımm...

    ben bunu anlamıyorum işte bir sefer tecavüzden bir şey olmaz diyen bakan görevine devam edebiliyor ve oyları düşürmüyor ama kemal abinin cümlesi hemen akpnin oylarını arttırıyor.

    sizce de bu işte bir gerizekalılık yok mu?