hesabın var mı? giriş yap

  • öğrencilik hayatım boyunca, bilinçaltıma hep "kötü" anılar işlemiş öğretmen tipi, zâlım.

    eveeeeeet çocuklar, hadi birbirimizi tanıyalım. önce ben kendimi tanıtayım. adım alfa, soyadım beta. gama yıldır bu mesleği sürdürmekteyim. önümüzdeki bu bir yıl boyunca sizlerin epsilon bilgisi dersine gireceğim. umarım güzel bir eğitim-öğretim yılı olur.

    ben kendimi tanıttım, şimdi sıra sizde. ehi.* isim-soyad ve anne-baba mesleğini söyleyin. sağ baştan başla canım. (gözlüğün üzerinden bakmak sûretiyle parmağı ile kendisine göre sınıfın sol yanını işaret eder.)

    küçükken tabi insan anlamıyor, bu anne-baba mesleği söyletme merasiminin nedenini. sorunun altında yatan psikoloji, "öğrenciyi tanımaya çalışma çabası" olarak görülebiliyor ufağıken. fakat bu amatör eylemin sonuçları, öğrencilerde derin izler bırakıyor.

    +adım delta, soyadım zeta. babam çiftçi, annem ev hanımı.
    -evet çocuğum sen devam et.
    +adım ita, soyadım teta. babam mali müşavir, annem öğretmen.
    -aa, ne öğretmeni, nerede çalışıyor?
    +yota ilk öğretim okulunda, kappa bilgisi öğretmeni, örtmenim.
    -tamam yavrum sen devam et.
    +adım lamda, soyadım omikron. babam vefat etti, annem ev hanımı...

    bu muhtemel diyalogtan sonra, sınıf sessizliğe bürünür. "muhtemel"dir çünkü, her sınıfta anne veya babası vefa etmiş bir çocuğun olma ihtimali vardır. olaya sadece ölüm sertliği ile bakmayalım. her sınıfta, toplum normları tarafından "utanılcak" algısı oluşturan bir mesleği olan anne veya babaya sahip öğrenci olabilir. çocuk yaşta alın teri ile kazanılan paranın önemli olduğu, mesleğin çağrıştırdığı imgenin önemli olmadığını başkalarına anlatamayabilirsin. gerçi bunu başkalarına anlatmaya çalışmaya gerek yoktur fakat bu idrake varabilmek çocukken gerçekleşmeyebilir.

    yeni öğretmen ya da hocayla tanışılcak her sene başı zulümdür bu çocuklara. yetmezmiş gibi o gün ilk dersine giren tüm öğretmenler, sınıftaki öğrencilere anne-baba mesleklerini söyletir. bu yetim-öksüz çocuklara bu acıyı neden yaşatır bu öğretmenler?

    acaba, sınıfta "arkası" güçlü öğrenci var mı diye kontrol etme çabası mıdır bu? yoksa veliler toplantısında mesleğini bildiğiniz ebeveyne, usulüne göre hareket edebilme ön hazırlığı mıdır bu?

    iyi niyetli yaklaşayım bir de. sınıfta durumu iyi olmayan öğrencileri bulup onlara yardım edebilme ya da ona göre davranabilmek için yapılan bir tarama mıdır bu? eğer öyleyse, neden bu fecaat tüm sınıfın gözleri önünde gerçekleştirilmektedir?

    bu sorunun, çocuk ve sınıf psikolojisi üzerine etkileri detaylıca düşülümelidir. fosilleşmiş öğretmenlere belki durumun izhanı tebliğ edemeyiz fakat daha yetiştireceği yüzlerce-binlerce öğrenci olan genç öğretmenlerimiz, bu tehlikeyi idrak etmeliler.

  • three mile island (tmi)’da ki 2 ünite reaktörden ilki 1974 yılında, ikincisi 30 aralık 1978 yılında elektrik üretmeye başlamıştır. 2. ünite reaktör, metropolitan edison şirketi tarafından çalıştırılan, babcock ve wilcox dizaaynı olup, 959 mw (net 880 mw) gücünde basınçlı su reaktörüdür. 2. ünite 28 mart 1978 yılında ilk kez kritik olmuş ve bundan tam bir yıl sonra 28 mart 1979’ da, reaktör besleme suyunun kaybı nedeniyle reaktör soğutma sistemi devre dışı kalmış ve bunu takiben reaktör kalbi erimeye gitmiştir.
    kaza, 28 mart 1979 günü sabah 04:00 sularında, yapının nükleer olmayan kısmında yani ikinci devresinde, reaktör %98 güçle çalışırken başlamıştır. ana besleme pompalarının çalışması, elektriksel ve mekaniksel yetersizlikler yüzünden durmuş ve buhar üretecinin ısıyı uzaklaştırmasını engellemiştir. önce tribün, sonra reaktör otomatik olarak kapandı. hemen, i. devre basıncı artmaya başladı. basıncın çok fazla artmasını önlemek için, basınçlandırıcının üst kısmında bulunan kurtarma kapakçığı açıldı. basınç belli bir değere düştüğünde bu kurtarma kapakçığı kapanmalıydı, fakat kapanmadı. sinyaller operatörlere kapakçığın açık hala olduğunu gösteremedi. bunların sonucunda, açık kalan kapakçık sistem basıncının daha da düşmesine neden oldu.
    bu arada, yapıda başka bir problem daha meydana çıktı. ana besleme suyuna destek olan acil durum besleme sistemi, kazadan hemen 42 saat önce kontrol edilmişti. kontrolün bir bölümü olarak, kontrol sonunda vana kapatılıp tekrar açılır. bu kontrolde vana kapatıldı, fakat insan hatası sonucu açılması unutuldu, böylelikle acil durum besleme sisteminin çalışması önlenmiş oldu. vananın kapalı olduğu, kaza başlangıcından itibaren 8. dakikada anlaşıldı. önce tekrar açıldı, acil durum sistemi doğru olarak çalışmaya başladı, bunu takiben soğutma suyu buhar üretecinin içine akmaya başladı.
    i. devre basıncı düşmeye devam ettikçe, su olmayan alanlar yani boşluklar (void), basınçlandırcı dışındaki sistemde, oluşmaya başladı. bu boşluklar yüzünden, sistemdeki soğutma suyu yeniden dağıtılmaya başlayınca, bu sefer basınçlandırcı su ile doldu. operatörlere ısıyı alan soğutucunun miktarını bildiren seviye göstergesi, yanlış bilgi ile sistemin su ile dolu olduğunu gösterdi. bunun üzerine operatörler su eklemeyi kestiler. takılıp kalan kapakçık yüzünden bundan habersizdiler, gösterge yanlış okumalara neden oldu.
    yeterince soğutma suyunun olmaması sonucu, yakıt sıcaklığı yükseldi ve zirkonyum yakıt zarfı zarar görerek bazı noktalarında suyla reaksiyona girerek hidrojen oluşmasını sağladı. hidrojen reaktör binası içine salındı. 30 mart’ ta , zincirleme kazanın başlamasından iki gün sonra, hidrojenin bir bölümü i. devre soğutma suyunun içinde kalarak reaktör kabını çevreledi ve reaktör kalbi üzerinde hidrojen balonu oluştu.
    kazada asıl tehlike yaratan ve endişe uyandıran bu hidrojen balonuydu. eğer reaktör basıncı daha da düşseydi, bu hidrojen balonu patlayabilirdi ve soğutucunun reaktöre akışını engelleyebilirdi. bir kaç gün içinde, hidrojen balonu basınçlandırıcıdaki hava ve su basıncının ayarlanması ile azaltıldı.
    soğutmayı sağlayacak su olmadan, ve reaktör üzerindeki hidrojen balonu oluşmadan reaktördeki esas hasar 2-3 saat içinde gerçekleşti. kelimenin tam anlamı ile bir yakıt erimesi olmamasına karşın, yakıt reaktör kabının yada çelik reaktör zırhın altına doğru erimeye gitmemiş, büyük miktarlarda yakıt erimesi söz konusu olmamıştır. reaktör soğutucusundaki radyoaktivite çok muazzam mertebelere ulaşmış, reaktör soğutma sisteminde, reaktör binasının diğer kısımlarında yüksek radyasyona ve bina dışına yani çevreye radyasyon yayılmasına neden olan kaçaklar meydana gelmiştir. kazanın başlamasından kısa bir süre sonra, yakıt atıklarını ve fisyon ürünlerini taşıyan bir miktar su, reaktörden sızarak reaktör binasının tabanına akmıştır. kaza sona erdiği anda, tabandaki su reaktör kabından artan ısı ile ısınmış, buharlaşmış, duvarlar üzerinde yoğunlaşmış, duvarlardan süzülerek tekrar bina tabanına dönmüştür. beton ve demir tabakaların gözenekli ortamından süzülen radyo nüklidler daha sonra korozyona neden olmuşlardır. binanın bu bölgesi sonradan yapılan dekontaminasyon işlemlerinin odak noktası olmuştur.
    kazaya yanıt çabuk geldi. pensilvanya’ da ki nrc bölge ofisi kaza günü 7:45 de haberdar oldu ve 8:00 de alarma geçildi. bölge ofisi müfettiş ve personeli gerekli araçlarla birlikte yola çıkardı. saat 9:15 de çevreden ilk radyoaktivite örnekleri alındı.
    kazanın daha en başlarında, genellikle xe’ dan oluşan radyoaktif gaz çevreye yayılmaya devam etti. bununla birlikte hidrojen balonunun patlama tehlikesinden dolayı, 30 mart’ ta reaktör çevresindeki 5 millik bölgedeki çocuklar ve hamile kadınlar önlem olarak tahliye edildiler. 10 millik çevre içinde yaşan halkın evlerinde kalması ve camlarını kapalı tutmaları salık verildi. kazanın tamamıyla kontrol altına alınmasının ardından, pek çok tahliye edilen insan 4 nisan’ da evlerine döndüler.
    nrc’ nin yaptığı radyolojik çalışmaların sonucunda, bölgedeki 2 milyon kişi için ortalama doz yaklaşık 1 mrem olarak hesaplanmıştır. yılda 100-125 mrem olan doğal ortam radyasyonu ile kıyaslandığı zaman, kollektif doz bu bölge için oldukça küçük kalmaktadır. çevrede yapılan ölçümlerde hayvan, bitki, besin, toprak ölçümlerinde kazadan sonra çevreye çok düşük miktarda radyasyon yayıldığı saptanmıştır.

  • dünyaya gelinebilecek en kötü zamanda geldiklerine ciddi ciddi inanmaları. babaları güneydoğu'da zorunlu askerlik yapıp hergün teröristle çatışıyordu. dedeleri iç savaşa dönmüş sağ-sol çatışmalarının ardından bir de askeri darbe gördü. ondan önceki nesil ikinci dünya savaşının getirdiği yokluk ve sefalet içinde yaşadı. daha öncesi birinci dünya savaşı sırasında tüm gençliğini cephede harcadı. daha geriye gittikçe daha da zor yaşam şartlarından bahsedilebilir.

    şimdi bu arkadaşlar zannediyor ki onlardan önce herkes gülüp eğleniyor, vur patlasın çal oynasın gününü gün ediyordu. eskiler avrupalı akranlarından eksik kalmıyordu. yok öyle birşey gençler! bakmayın sizi imrendirmek için 90ları 80leri övüp bitiremeyenlere. bu ülkede bir tek siz değil, hiç kimse gençliğini yaşayamadı. bu gerçeği bilmek dertlerinizi çözmeyecek belki ama suni bir şekilde yüreğinize işlemiş adaletsizlik duygusunu söküp atarak az da olsa rahatlatacak.

  • yıllar önce bir arkadasim kredisine kefil olmami istemişti zor durumda olduğunu biliyorum dedimki ben sana kredi alayim kefil olmamak için yeminim var. gözden çıkardığım tutar için kredi aldim ve verdim . artık vermese de ne yapayım dedim. taksitleri gecikterek de olsa ödedi. ben kredi tarihinde kendim ödeyerek kredi skorumu bozmamıs oldum .kredi bitti ben bir oh çekmişken bir hafta sonra aradi bana tekrar kredi alırmısın dedi. bende isyerimi degiştirmemi düsünuyorum kısa surede iş bulurmuyum bulmazmıyim belli değil
    durumu kendisine anlatip tekrar kredi alamiyacagımi ilettim. bana küstu ve bir daha da aramadi.yorum size kalmış

  • vay be neler dedi neler.

    yalnız harbiden neler dedi lan anlamıyom olum ben ingilççe falan birisi açıklasın sevabına.

  • iphone 7 cihazında telefon görüşmelerinde yaşanan hoparlörden cızırtı gelmesi sorunu ile ilgili olarak birkaç gün uğraşarak genius bar randevusu alınır; yapılan testlerde hiçbir sorun bulunamamasına rağmen eğer talep edilirse ürün değişimi yapılabileceği bilgisi verilir ve bunun üzerine sıfır yeni bir cihaz verilir. apple'ın yapıp da diğerlerinin yapamadığı şey işte budur. cihazı sattım bitti değil, satış sonrası da en az satış kadar önemli bunun apple kadar farkında olan başka bir teknoloji firması göremiyorum ben.