hesabın var mı? giriş yap

  • anne: gel. sarho$ olsan da gel. baban daha gelmedi.
    $ahis: gelmem.
    baba: gelsene lan $erefsiz...

    [tuzaktan kurtulunur]

  • "bizler tarihin ortanca çocuklarıyız..bir amacımız yada yerimiz yok..ne büyük savaş yaşadık nede büyük buhranı..bizim en büyük buhranımız...hayatlarımız... televizyonla büyürken milyoner film yıldızı yada rock star olacağımızı sandık...amaolmayacağız...bunu yavaş yavaş öğreniyoruz...ve çokça kızgınız..."

    (bkz: fight club)

    güzel çarpmışsın kardeş.

  • bu milletin evlilik merakından gına geldi artık. evlenenlerin evlenmemiş olanlara takmasından, erkeklerin evlenmek isteyen kızlara takmasından, kızların evlenmek istemeyen erkeklere takmasından, orta yaşlıların evlenmemis insanlara genel olarak takmasından, evlenmek için kırk takla atanlardan, evlenmiş erkeklerin pişmanlıklarından. yeter ya, tek derdimiz buymus gibi, baydı artık evlilik muhabbetiniz.

  • cem yılmaz'ı çokça seven, saygı duyan ve kendisinden öğrenilecek şeyler olduğuna inanan bir insanım. ancak her zaman kendisinin dillendirmeyi sevdiği bir söz vardır şu minvaldeki sorulara karşı:

    "neden güncel meselelere duyarlı anlamda eserler üretmiyorsun? neden mizahı zayıfın güçlüye karşı olan savaşında hep kullanıldığı gibi kullanmıyorsun? hem de bu silahı en iyi kullanabilecek en başarılı, en yenilikçi zeki sanatçılardan, silahtarlardan biriyken?"

    kendisinin cevabı ise şu kaçamak minvaldedir, bilenler bilir - ki ben buna hep saygı duymuşumdur:

    "bunu zaten yapan abilerimiz, arkadaşlarımız var. onlar bu işi iyi yapıyorlar. ben bunlara girmiyorum, ben yapabileceğim en iyi şeyi yapıyorum, sanatımı icra edip, insanları güldürüyorum. güldürürken düşündürmeyi başkaları yapıyor zaten."

    harika yapıyorsun, saygı duyuyorum, daha fazla para ve başarı kazan ve daha iyilerini yap; bunu tüm kalbimle umarım.

    buraya kadar her şey normal ama işte sayın cem yılmaz; sen bu insanların durumunu sallamaz, bu konuda kaçamak yaparsan, yarın gelip de yine bu insanlara karşı sosyal medyadan "korsan almayın, heeyy" diye bağırdığın zaman, 3-5 şak şakçı ya da fanboy haricinde hiç kimse seni ciddiye almaz, güler geçer; benim gibi bilerek ve isteyerek ya da bilmeden... zira bu milletin seninkinden önce açlık, fakirlik, sömürü, cehalet gibi onlarca sorunu var senin vaktiyle sallamadığın... ve şimdi onlardan senin onlar için yapmadığını, senin için yapmalarını, duyarlılık göstermelerini bekliyorsun. ancak biliyorsun ki sen insanlar için ne yaparsan, onlar da zamanı gelince senin için onu yaparlar. "eh ama ben onları o kadar, güldürdüm, hizmet ettim?" . eh onlar da güldüler işte, o kadar. neden şimdi düşünmelerini bekler oldun ki?

    hem hani sorunlarımıza girmiyorduk, düşünmüyorduk, gülüp eğleniyorduk seninle? ne oldu yani, senin paralara, emeğe dokunulunca mı sorun çıktı ilişkimizde? eh hani bizimkiler? hani asgari maaşa 14 saat çalışıp, ölen taşeron madencinin emeği? çok bir şey değil, çıkıp 2 kelime söyleyip duruş gösterebileceğin, bir şeyler değiştirebileceğin binlerce işçinin yetimin, çocuğun hakkı? bu böyle uzar gider, senin girmek istemediğin meseleler, biliyorum...

    heh işte, o yüzden susman daha iyi bu konularda, sen sanata devam et, gülelim eğlenelim yalnızca. böylece hayatım boyunca senin için yazmayı aklımdan dahi geçirmeyeceğim bu tarz bir ilyas salmansal bir entry yazmayayım bir daha, ta-mam?

  • bana göre koç'un her zaman sabancıdan her anlamda üstün olduğu karşılaştırmadır.

    koç ailesinden kimseyi televoleci magazin basınında görmezsiniz ama hacı sabancı'yı sürekli kendinden uzun mankenlerle basında görürsünüz.

    koç ailesi kurnazlıkla anılmaz ama "cin ali" lakaplı pegasus patronu ali sabancı sürekli hinliklerle ve cinliklerle anılır.

    siyasi konularda sabancı hep susar, görüş bildirmekten kaçar ama gezi olaylarında oteli açıp gazdan kaçan göstericilere merhamet eden koç'tur, otokratik yönetime rağmen cesurca duruşunu koruyan koç'tur,

    zaten borsada işlem gören koç ve sabancı hisselerini kıyaslamak bile iki grup arasındaki farkları net bir şekilde anlamak için yeterlidir.

    sonuç olarak isimlerini duyunca bende oluşan çağrışımlar şunlar:

    koc: kalite, elit, güven, eğitimli, cesur, adil
    sabancı: zengin, avam, kurnaz, pragmatik,

  • ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur.

    lan sürekli beynimin köşesinde dönüp duruyor, barbaros hayrettin bile unutmuştur sözlerini ama ben unutamıyorum.

    çıldıracağım.

    bu arada: ben sizin babanizim ben ne dersem o olur.

  • facia olayın gelişimi şu şekildedir:

    hindistan çok büyük bir ülkedir ve çok fazla insan yaşamaktadır ve haliyle bu insanların beslenmesi gerekmektedir. mevcut tarım kapasitesi yeterli olmadığı için amerikalılar "hindistan'a gidelim, tarım üretimini artırmak için zirai ilaç üretelim ve satalım" derler. hindistan'da zirai ilaç fabrikasını kurduktan sonra birşeyin farkına varırlar: hindistan nüfusu fakirdir ve zirai ilaca verecek paraları yoktur. ürettiklerini satamayan amerikalılar tüm sistemleri kapatıp, fabrikayı ve tesisleri de olduğu gibi bırakıp ülkelerine dönerler. zirai ilaç üretiminde mic * (bkz: metil izosiyanat) kimyasalı kullanılmaktadır. üretim yapmadıkları için hammadde olarak depoladıkları 55 ton kadar mic'i de bırakıp giderler. mic, soğutulması gereken bir kimyasal olduğu için sisteme bir soğutucu bağlıdır. ama tabi herşeyi kapatıp gittikleri için soğutucu da görev yapmamaktadır. depo tanklarından birinin içine, su ile yol temizliği yapılırken su sızmıştır. mic ile suyun egzotermik reaksiyonu ile depo tankı içerisindeki sıcaklık artmıştır. soğutucu çalışmadığı için sıcaklık kontrolsüzce yükselmiştir. diğer bir önlem de gaz yıkama ünitesidir (bkz: scrubber). depo tankı içerisindeki basınçlı gazı yıkayıp doğaya zarar vermeden atabilecek bu gaz yıkama ünitesi de kapatılıp bırakıldığından, sıcak ve basınçlı gaz depo tankı içerisinde kalmaya ve sıcaklığı yükseltmeye devam etmiştir. üçüncü ve son bir önlem olan yakma ünitesine giden hat ise bakım nedeniyle söküldüğünden, depo içerisindeki egzotermik reaksiyon sonucunda patlama olmuştur.

    resmi kayıtlara göre: kazanın olduğu gece 3800 kişi ölmüştür. sonrasında 10000 kişi daha ölmüştür.
    1989 şubatında hindistan yüksek mahkemesi, union carbide'ı 470 milyon dolar ödemeye mahkum etmiştir. union carbide bu parayı ödemiştir ancak bu para felaket sonrası acıların dindirilmesi için kullanılmamıştır; zaten parası olanların cebine girip onların zenginliklerine zenginlik katmıştır.

  • denizi, havası- suyu, iklimi o kadar dengeli ve güzel ki, insanın aklındaki tüm saçma sapan dertleri, kaygıları unutturuveriyor izmir'in bu güzel ilçesi.

    yalnız iç anadolu'dan ulaşması çoooook çetrefilli. 12 saat otobüs yolculuğu mu olur ayol? kuyruk sokumu acısını bilen bilir ama dikili 'ye değer *...