hesabın var mı? giriş yap

  • vatanı portekiz dili olan, portekiz edebiyatının mihenk taşı aşmış edebiyatçı.
    kendisinin sandığından çıkan 25.000 küsür belge halen daha tam olarak elden geçirilmiş değil. ancak elimizde olan daha doğrusu çok az bir kısmı türkçeye çevrilen o güzel yapıtlar bile onun ne kadar önemli bir dünya şairi olduğunu özetlemeye yetiyor.

    "tanımaya başlıyorum kendimi. ben yokum!
    olmak istediğimle başkalarının gözündeki
    ben arasında boşluğum ben.
    ya da o boşluğun yarısı, çünkü orada da hayat var...
    sonunda ben oyum işte...
    ışığı söndür, kapıyı kapa, son ver koridorda terliklerini sürüklemeye.
    rahat bırak beni odamda tek başıma.
    aşağılık bir yer bu dünya." - alvaro de campos kimliğiyle yazdığı bir şiir. uzaklıklar, eski denizler kitabından.

  • ısı ve sıcaklık; futbol ve şiddet, saygı ve yalakalık gibi arasında belli bir fark olan iki kavram değil, iki apayrı olgudur ama aynı futbol ve şiddet, saygı ve yalakalık örneklerinde olduğu gibi sürekli birbirleriyle karıştırılırlar. dolayısıyla fark, ancak iki olgunun ayrı ayrı tanımını yapmakla açıklanabilir.

    ısı, bir enerji türüdür. diğer enerji türlerine çevrilebilir. her madde de belli bir miktar ısı içerir. ısı birimi olarak enerji birimleri kullanılır (joule, kalori, vs).

    sıcaklık ise maddenin bir hal özelliğidir. madde ısı enerjisi aldığında sıcaklığı genellikle artar. aslında madde herhangi bir şekilde enerji aldığında sıcaklığı genellikle artar. dizel motorda piston havayı sıkıştırdığında havanın sıcaklığı mazotun yanma sıcaklığına ulaşacak kadar artar, mazot silindire püskürtüldüğünde elektrik kıvılcımı olmadan yanar. bir ataşı alıp belli bir noktasını deliler gibi bükerek veya bir bozuk parayı elinize sürterek sıcaklığını artırabilirsiniz. sıcaklık birimi derecedir, fizik, kimya vb erbabı arasında "derece celcius", "derece fahrenheit" diye okunur. (not: 20 santigrad derece 10 santigrad derecenin iki katı sıcak değildir, isteyen 10 ve 20 santigrad derece sıcaklıkları fahrenheit'a çevirip görebilir. 1000 joule 500 joule'ün iki katıdır.)

    fark herkes tarafından anlaşılabilsin diye bu iki kavram arasındaki bazı nüansları söyleyelim: iki farklı maddeye aynı ısıyı verdiğinizde sıcaklıkları aynı miktarda artmaz. iki madde arasında ısı farkı olması ısı akışına yol açmaz, sıcaklık farkı olması ısı akışına yol açar. ısı akışının hızı maddelerin arasındaki ısının değil, sıcaklığın farkına göre değişir. 10 derecede 10 gram suyla 20 gram suyun sıcaklıkları aynıdır, ama 20 gram suyun ısısı 10 gram suyunkinin iki katıdır. bir maddenin ne kadar genleşeceği o maddenin sıcaklığına bağlıdır, ısısına değil. (hesaplarken genleşme katsayısı sıcaklık artışıyla çarpılır, ısı artışıyla değil.)

    bakın burada iki kavramın birbirine karışmasına zemin hazırlayan bir duruma şahit olmaktayız. üçüncü paragraf boyunca sıcaklık artar, sıcaklığı artırabilirsiniz falan yazdım. halbuki başka yerde olsa ısınır, ısıtabilirsiniz derim, değil mi? sıcaklığın artmasına ısınma denmesinin de bu iki kavramın birbirine karıştırılmasında payı vardır.

    gündelik hayatta fark önemli değildir. "ısı 40 derece" denildiğinde herkes anlar. bir şeyin sıcaklığını artırmak istediğimizde genellikle ısı uygularız, uygulamadığımız zaman da yapılan işin adı 'ısıtmak'tır. zaten fizik profesörleri bile kütlelerinin değil ağırlıklarının 70 kilo olduğunu söyler. ancak fark vardır ve sadece gündelik hayatta önemli değildir. dükkan sahibine gidip "kestiğin faturayla tuttuğun stok kaydı arasındaki fark da çok gereksiz bir detay yani, ikisinde de malın senden çıktığı belli" dediğinizde dükkan sahibi size kafa atabilir, ya sabır çekebilir veya doğrusunu anlatıcam diye adamda kafa bırakmayabilir. aynı adam bilimle, teknikle ilgili bir iş yaparken "ısıyla sıcaklık arasında fark mı olurmuş" dediğinizde de aynı seçenekleri önünde bulacaktır.

    (bkz: kutle ile agirlik arasindaki fark)

  • 80'lerin sonu ve 90'ların başında çıkan rock akımlarının punktan türeyen thrash ve grunge ile sınırlı kalması. rock'ın en ilkel türünden türeyen bu akımların da kendilerinden sonra nitelikli akımlara ilham olmaması.

    mtv'nin bu iki popüler ama sığ türü averaj dinleyiciye kakalayarak para kazanırken, 60 ve 70'lerin rock kültürü ile 90'lar dinleyicisi arasına "duygusal" bir hendek örmesi. bu sayede de nitelikli yeni rock dinleyicisi ve dolayısıyla yeni nitelikli müzisyen yetişmesini bir anlamda engellemesi.

    bunun dışında; kayıt imkanlarının çok kolaylaşması, kolektif üretime ve prodüktöre ihtiyacının kalmaması gibi yan sıkıntılar da var elbette.

  • sözlükle aynı şeyi izleyip izlemediğim konusunda kuşku duyduğum bir videodaki oyuncu..

    yahu tamer karadağlı al artık şu ödülü eline, gururla kaldır yukarı, başarını taçlandır, güzel bir görüntü ver diye tam zamanında ödülü teslim etmiş. nihal yalçın ödülü kaldırıp, "bu ödülü tüm sjwler için alıyorum" veya buna benzer saçma sapan bir söz söyleyip topu 90'a takıp alkışları toplayacağına profesyonel davranamayıp dönüp "kim virdi bi idili" diye tribe girmiş. daha sonra tamer karadağlı'dan ödül almak konusunda haklı bir brifing alıp sahneden ayrılmış.

    yani burada sahneye geldiği gibi ödülünü alıp gururla göstere göstere konuşmasını yapmayı beceremeyen, ödül takdimcisine de en az iki defa saygısızlık yapan nihal yalçın değil de tamer karadağlı eleştiriliyor.

    gerçekten sözlük bitmiş.

    debe edittosu:
    anaa. debeye sokmuşsunuz bu entryi gııı. demek ki aynı şeyi izlemişiz. sözümü geri aldım. sözlük bitmemiş.
    madem debeye soktunuz bu entryi, ben de muhittin başkana ulaşmak için bir araç olarak kullanayım burasını.

    muhittin başkan günaydın. umarım bu entryi bir vesileyle görürsün. ya da umarım bir tanıdığın haber verir.
    lara bölgesinde çevredeki özel plajlara haraç ödemeden girebildiğimiz küçük bir plaj bölgesi vardı. dar bir yoldan içeri giriliyordu. konum olarak trt lara kampının oradaydı: görsel
    ancak 1 hafta önceki gidişimde oraya girişin nedensiz şekilde kapatıldığını ve bir açıklama levhasının yerleştirilmediğini gördüm. ispat için: görsel
    orası hafta sonları tonlarca antalya sakininin girip, ortalığı çöplüğe çevirmeden kumlara oturup dinlendiği güzel bir bölgeydi. neden kapatıldığını bilmiyorum. ancak hiç hoş değil. umarım geri açarsın. sevgiler, başarılar.

  • 90'lar diyenlere hatırlatalım; o yıllarda hiçbir et ve süt ürününün çakması yoktu. kaşar kaşardı, sucuk sucuktu...
    hileli ürünler ve hilekâr insanlarla mücadele vardı. şimdi kıyma diye alıyorsun sakatat artığı çıkıyor. 90'lar girsin size.
    90'lar kalitesindeki sucuk ve salamlar yine lüks. sahtesine razı olduk ama sahteleri de lüks!

    son 20 yılı içeren yıllardır. salam diye kauçuk çiğneyenleri hesaba katmazsak.

  • zamanında ronaldinho ile, messi ile muhatap olmuş, şampiyonlar ligi'ni filan kazanmış olan kendisini sivas'ta kavga ayırırken izleyeceğimi söyleseler "umut sarıkaya yazısı mı lan bu?" derdim. değilmiş.

  • aslında o çocuk, sen, ben, satürn, plüton, deniz, maymun charlie, leylekler, kediler, bakteriler hepimiz evrenin ufak parçalarıyız. gelecekteki ya da geçmişteki şeyler şu an biziz, yarın bizler geleceğin başka parçaları olacağız ve geçmişte de geleceğin başka parçalarıydık. kendimize, insanlara, herhangi bir şeye fazla anlam yüklemeyelim, yayalara yol verelim.