ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
red bull'un hakkari güvenli değil demesi
-
bırak hakkari’yi iskenderun’da bile komutanlarımız bizi dağdan gelebilecek terör saldırısına karşı uyarırlardı. çok kez yaşandığını belirtirlerdi.
orta doğu kültürü yine iş başında, tuttuğunu linç ediyor.
tamam en güzel senin vatanın, en güzel senin ilin, en süper ülke burası. dağı taşı cennet. gerizekalılar.
iki erkek arasında kaldım diyen kız şımarıklığı
-
- inanmıyorum ya, i-nan-mı-yo-rum!
- ne oldu hayırdır?
- arif yok mu? bana benden hoşlandığını söyledi
- ee, sen hoşlanmıyor usun mesele bu mu?
- ya yok be, geçen günlerde de selim açılmadı mı kızım bana
- ee halletmedin mi o konuyu
- ya biliyorsun selim’i çok seviyorum ama sevgili gibi değil
- yani
- kaybetmeyeyim diye havada bıraktım, ucu açık bir süreç yani
- ee
- ee şimdi de arif? ne yapıcam ben ya, ne buluyor bu erkekler bende anlamıyorum ki?
- hıı evet zor
- ay lisede de böyleydi, geldim im ikisi üçü birden gelir.
- istemiyorsan söyle kızım çocukları oyalama
- ay anlamıyorsun ben ikisini de kaybetmek istemiyorum anlasana
biz seni çok iyi anlıyoruz ağzına sıçtımın şımarığı. istiyorsun ki hiçbiri ile sevgili olmayayım ama her ihtiyacım olduğunda hepsi peşimde pervane olsun. hiçbirine sevgi vermeyeyim ama bunu hiçbiri bilmesin, sürekli sanki onu sevecekmişim gibi tetikte olsun, sürekli beni elde edeceği günün hayali ile yansın, bu ateşi hiç söndürmeyeyim, küllenir gibi oldu mu bir eline dokunayım, biz saçlarını seveyim, yanağına sıcak, ıslak bir öpücük kondurayım aklı uçsun, benden vazgeçmeye niyetlendiğine pişman olsun. ben bütün bunların planlarını kurayım, ama yakınımdaki kızlara da sürekli bu konudan şikayet ederek ne kadar istenen, arzulanan, iki erkeğin arasında kaldığı için zor durumda olan kız imajı çizeyim.
kızlar çok adisiniz, ayça sen hepten adisin. lan 3 yıl be, bir el tutmanın peşine 3 yıl. ama suç sende değil benim ağzıma sıçayım ben, yani bi arkadaş, eeh her ne boksa.
altın elbiseli adam
-
normal koşulları olan bir uygarlıkta böyle bir keşif büyük heyecan yaratırdı. hadi halkı bir yana bırakın, bilim insanlarının bu işin peşine düşmesi beklenirdi.
altın elbiseli adamın şanssızlığı bu işte. 2500 yıl sonra ilgisizliğe mahkum olması.
yanındaki tabakta bulunan yazının ilk cümlesi okunmuş ve diyor ki :" hanın oğlu 23'ünde öldü..". 2500 yıl önce atalarımız bir alfabe kullanıyordu. bu bile çok heyecan verici bir olay değil mi? dile kolay 25 asır öncesinden bahsediyoruz. 300 spartalı thermopylae'de savaşırken, altın elbiseli adam orta asya'da türk dili konuşuyor, alfabe ile yazılar yazıyordu. bugün antik pers ve antik yunan tarihini okurken, aynı dönemlerde türklerin ne yaptığıyla ilgilenmiyoruz. ve hatta aşağılıyoruz kendi atamızı, "şehir kurmamışlar, yazıları yoktu, medeniyetleri yoktu". bu kadar basit değil. işte yazı vardı, işte altını en güzel şekilde işleyen, ölümsüz bir sanat eseri haline getiren bir medeniyet olduğu da ortaya çıktı. niçin kimse ilgilenmiyor? niçin daha fazla araştırılmıyor?
uçsuz bucaksız orta asya steplerinde daha çok şey bulunacağına inanıyorum. didim, efes, truva bunlar toprak altında değil miydi? birileri araştırdı ve buldu. almanlar türkiye'deki hititlerle ilgili kazılara niye sponsor oluyor? çünkü hitit diliyle almanca arasında yakın ilişki olduğu biliniyor. adam sahip çıkıyor.
peki aynı şey türkler için niye yapılmıyor? ortaya çıkacaklardan korkuluyor belki de. toprak altında şehirler, başka uygarlık kalıntıları olmadığını kim söyleyebilir? işte dün altın elbiseli adam yokken türk tarihini 500 lü yıllardan başlatıyorlardı.
2500 yıl öncesinden gelen bir miras var orada, dil mirası, uygarlık mirası. konuştuğumuz dilin atası orada, yok denen uygarlığımızın, alay edilen kültürümüzün temeli orada. sadece ilgi bekliyor, toprağın altında.
yaran fıkralar
-
bu hikaye kıbrısda geçmis gerçek bir olay; yasli bir amca, eseginin üzerinde karayolunda seyretmektedir.
bunu gören trafik polisleri, amcaya takilmak isterler ve durdururlar.
polis: be amca, necin dakman golani?
(golan: emniyet kemeri.)
amca: dakmam be iste!
polis: e bak gördün mu, simdi ceza keseceyik.
amca: kes bakalim ne keseceysan da gidecem, acele isim var.
polis: peki amca, cezayi sana mi yazalim yogsam esege mi?
amca: ???
polis: yani cezayi sana yazarsak bes milyon ödeycen, esege üç milyon
ödeycen.
amca: bana kes o zaman.
polis: neden sana keseyon amca?
amca: onun sicili temiz kalsin, polis yapcez onu !!!!
1884 yılında istanbul'da çekilen kebapçı fotoğrafı
-
şu an başlıkta berlitildiği gibi 1884'te çekilmemiş olan fotoğraf. ancak 1880'li yıllara ait bütün tarih olasılıklarını aşağıda listeledim.
nasıl yaptım?
takvimin sol üstünde 7 rakamı jülyen rumi günü gösteriyor. osmanlıca.
takvimin sağ üstündeki 15 rakamı hicri günü gösteriyor. osmanlıca.
takvimin sol altındaki 7 rakamı jülyen rumi günü gösteriyor. yunanca.
takvimin sağ altındaki 19 rakamı gregoryen rumi (miladi) rakamı gösteriyor. fransızca.
aylar ve seneler cok cok kucuk olarak yazdığı için buradan okumak imkansız. 1800'lü yıllarda miladi 19'un hicri 15 ve rumi 7'ye denk düştüğü günleri çıkarttım. bazı senelerde hiç yok, ama 1886'te 3 kere denk gelmiş, belki de o sene çekilmiştir. eğer ramazan'a denk gelen olsa eleyecektim, ama yoktu.
sonuç: 1880, 1883, 1886, 1888, 1891, 1894 senelerinden birinde çekilmiş. sebah fotoğrafhanesi 1856'da açılmış galiba, ama bu kadar az titreyen fotoğrafı 1880'lerden önce çekmemiş olsalar gerek.
olasılıklar:
19 ekim 1880
15 zilkade 1297
7 teşrinievvel 1296
19 ağustos 1883
15 şevval 1300
7 ağustos 1299
19 şubat 1886
15 cemazeyilevvel 1303
7 şubat 1301
19 nisan 1886
15 recep 1303
7 nisan 1302
19 mayıs 1886
15 şaban 1303
7 mayıs 1302
19 kasım 1888
15 rabiuevvel 1306
7 teşrinisani 1304
19 aralık 1888
15 rabiulahir 1306
7 kanunuevvel 1304
19 ekim 1891
15 raiulevvel 1309
7 teşrinievvel 1307
19 haziran 1894
15 zilhicce 1311
7 haziran 1310
5 ekim 2015 istanbul trafiği
-
2000 tl maaşla 1356 ay vadeli araba alıp her deliğe onunla girmeye çalışan zırtapoz çomar beyaz yakalılar yüzündendir.
dünür en beğenilen entry'leri
-
http://galeri.uludagsozluk.com/…-bu-kacin_47648.jpg
(bkz: çok komikmiş yönetici kardeş)
zöge: ssg'in eksileri, 100 eksiye bedel sanırım.
diyanet'in 4 ayda 3.8 milyar lira harcaması
-
camiler bile açık değilken yapılan harcamadır.
en güçlü nükleer bombayı ay'a atarsak ne olur
-
su bükücüler su bükemez. ateş ulusu dünyaya hakim olur. ama ateş ulusu komutanı bilmez ki ay onlara da lazımdır.