hesabın var mı? giriş yap

  • white star line şirketinin inşa ettiği 3 büyük gemide çalıştı. olympic'de hosteslik yaparken gemibüyük bir kaza geçirdi ancak batmadı. daha sonra titanic'de hosteslik yapmaya başladı; koca gemi 2 saatte battı, kendisi kurtuldu. bundan 4 yıl sonra 1. dünya savaşı'nda hastaneye çevrilen britannic adlı devasa gemide hemşirelik yapmaya başladı. alman denizaltısı tarafından vurularak batırılan bu gemiden de sağ olarak kurtulmayı başardı.

    titanic'den filikaya binerken gemi görevlilerinden birinin, kucağına bir bebek bıraktığını ve ertesi gün bir kadının gelip bebeği kucaklayıp kaçtığını anlatmış. james cameron'un titanic'iğinde gemi batmadan önce mühendisin can yeleği vererek "gemideki diğer yolculara iyi bir örnek ol" dediği hizmetçi kız bu işte. gerçeğinin aksine filmde ölüyor.

    ancak, şimdi o bu değil de sen ne uğursuz bir kadınmışsın be abla! batmaz diye inşa edilen 3 gemi de sen içindeyken felakete uğramış. ikisi batmış. birinin şaftı kaymış.(kazadan sonra geminin gerçekten şaftı kaymış) gemide kadın uğursuzluk getirir inancının ana sebebi gibisin. hayır, titanic gibi bir felaketten kurtulduktan sonra nasıl gidip de başka büyük bir gemiye binebiliyorsun, insan azıcık korkar. ben olsam bir daha bırak gemiyi kayığa bile binmem mesela. cesaretine de hayranım ancak, bari son gemideki insanları önceden uyarsaydın; bakın benim bindiğim gemi kesin batar, savaşı kazansak bile bataaar, diye.

  • bir fenerbahçeli olarak açılışına gittim, yerinde inceledim. gözlemlerimi sıralıyorum efendim ;

    - öncelikle stat cillop gibi. bok atan, kusur bulan komplekslidir.

    - ilk maç olmasından dolayı heralde, hiç bir güvenlik görevlisi ya da sorumlu giriş çıkışlar ve park yerleri hakkında bilgi sahibi değil.

    - stadın akustiği harika. 20 kişi bağırsa bile bütün stat inliyormuş gibi oluyor ancak kullanılan ses sistemi çok kötü.

    - playback yapan kenan doğulu çok itici.

    - başbakan'ı yuhalayan o galatasaraylı kardeşlerim ne güzel insanlardır, ne can insanlardır. maç içinde ilk defa taraftarla bir olabildim bu sayede.

    - yiyecek içecek çok büyük sıkıntı. içinde sadece kaşar olan sandviçe 10 lira ödedim ağlaya ağlaya. küçük sayılabilecek bir döner dürüm ise 16 lira. astronomik derece pahalı fiyatlar.

    - toki'nin başkanı sanırım, hayatımda gördüğüm en troll insan açık ara. yahu kitle başbakan diyince yuhalıyor. en az 11 kere başbakan dedi. onu geçtim, fenerbahçe'nin yapılan yeni salonundan bahsediyor. beni her ne kadar güldürdüyse de oradaki 30-40 bin kişi fena kıl oldu adama.

    - trafik sorunuyla karşılaşmadım. maçın bitiminden 5-6 dakika önce çıkıp, arabayla bostancıya tam 15-20 dakika civarında ulaştım.

    - böyle karlı havalarda falan korkunç üşür orada insanlar. bugün bile buz kestik.

    - cem yılmaz'ın reklamı kusturdu resmen. en son saydığımda 18. kez izliyordum.

    - galatasaray'ın şarkıları çok kötü. marşlardan bahsetmiyorum, stat hoparlöründen çalan şarkılar var ya. hah işte onlar. bir de türk telekom'un şarkısı var ki çok daha fena.

    benim yorumlamam bu kadar. hadi hayırlı işler.

  • amy winehouse'un ölümüne ağlarken "boşver aşkım, sen ölsen o üzülmezdi." demesi.

    o günden beri yaşama bakışım değişti, ufkum açıldı. nasıl da düşünememiştim salak kafam.

  • ben de bulaşığı yıkayıp sarı bezi tezgaha serdikten sonra bi cigara yakıp aynen bu şekilde tv'nin karşısına geçiyorum. ama haşortmanla.

    atam ülke kurmuş takımla uzanmış. yaptığı temizliğin de haddi hesabı yok.

    (bkz: kalp)

  • bir aşçı olarak yorum yapmam gerekirse,

    bir menüde kalem başına fiyat, maliyet x3 olarak hesaplanır.

    bir yemeği malettiğinin üç katına satarsan hayvansın hede hödö diyeceklere şöyle bir açıklama yapayım:

    hesaplamanız gereken şey, giderlerin hepsi aradan çıktıktan sonra kâr edebiliyor olmanız, dolayısıyla malzeme fiyatı+mekan kirası+elektrik,gaz,su+çalışan ücretleri+temizlik masrafları+bakım masrafları+restorana ait lisans ücretleri (alkol örn.)+türkiye ekonomisi sayesinde ayda bir değişen fiyatlar sebebiyle yeni menü basımları gibi ek maliyetler.

    şimdi maalesef ki türkiye'de artık bu malzeme fiyatı x3 dengesi bile fahiş fiyatlar dolayısıyla bozulmuş olabilir. bir restorandaki elektrik ve doğalgaz gideri zaten malzemeyi aşacak paralara ulaşmış olmalı diye üfürüyorum (çünkü çok da net bir bilgim yok) hadi çalışan paralarından kısarak dengelesinler diyelim falan filan ve bu matematiğe uydurmaya çalışalım.

    fettucine alfredo gibi basit bir tarif üzerinden (ve kafeler nasıl yapıyorsa ona göre hesaplamaya çalışacağım) maliyet hesabı yapalım.

    100 gram tavuk göğüs: 17 tl
    100 gram çiğ makarna: 3,4 tl
    75 ml krema: 13,125 tl
    10 gram toz parmesan: 17,5 tl
    1 diş sarımsak: 0,1 tl
    15 ml zeytinyağı: 4,5 tl
    tuz&karabiber: 0,03 tl+0,25 tl
    üstüne süslemek için 1 adet kokteyl domates: 1,54 tl

    yani toplamda 1 tabak fettucine alfredomuzun (ki bunlar perakende fiyatlar, toptanda bir 15 tl kadar ucuzlayacağını düşünmekteyim) malzeme bazında işletmemize maliyeti 57 tl 445 kuruş. bunun üç katı ise 172,335 tl oluyor. haydi bir de bunu 175 tl'ye yuvarlasın diyelim. (üstüne restoranların kullandığı hilelere hiç girmiyorum, toz parmesan diye hesapladığım şeyde çoğu restoran kars kaşarının kabuğunun rendesini falan kullanıyor, o hesapla da buraya 17,5 tl fiyat biçtiğimiz şeyin fiyatı 3 tl'ye falan düşüyor)

    şu an yemeksepetinden fettucine alfredo fiyatlarına bakıyorum: liva pastanesinde 243 tl, pilavcı abide 247 tl, hüdaverdi pastanesinde 210 tl, matchless makarna'da 230 tl.

    haydi bir de yemeksepeti komisyon alıyor üstüne kurye murye, restorandan menü fiyatına bakayım bulabildiklerimin: livashop.com'da fettucine alfredo 270 tl. yemeksepetinden de pahalı yani.

    e peki sorarım restoranlar, güncel perakende fiyatlarıyla 57,5 tl'ye mal ettiğimiz bir tabak yemeği kâr edebilecek olduğunuz ücreti 175 tl iken bize neden x4 x5 fiyatlarla kakalıyorsunuz?

    peki sevgili halk, siz enayi misiniz, hala bu kafeleri restoranları hınca hınç dolduruyorsunuz?

    eyyorlamam bu kadar.

    komik edit: yarası olan bir işletmeci gocunmuş olacak ki mesaj attı isterse 750 lira fiyat biçer size ne diye, ben de o zaman ev sahipleri de tek göz odaya 30,000 tl isteyince kızmayın dedim, e tabi kızmam fedakarlık neden bizden bekleniyor siz de maaşınızın yarısını alın o zaman fedakarlık gösterip dedi.

    muhatap olduğumuz zihniyet bu arkadaşlar. bu durumda fiyatların düşmesini daha çok bekleriz gibi.

  • pablo escobar'ın oğlu. babasının hayatını anlatan narcos dizisi hakkındaki bazı yanlışlıkları facebook hesabında yazmış.

    bazılarını çevirmeye çalıştım.

    - dizide uyuşturucu işlerine bulaşmış gibi gösterilen manevi amcam carlos henao'nun o işlerle hiçbir alakası yoktu. tam aksine çok iyi, çalışkan ve iyi bir aile adamıydı. annemin de çok iyi bir arkadaşıydı. amcam henao aynı zamanda mimardı ve babama bazı köprülerin, yolların ve binaların yapımında yardım etti fakat illegal işlere hiçbir zaman bulaşmadı.

    - babam atlético nacional değil, independiente medellín taraftarıydı. daha babamın tuttuğu takımı bile doğru dürüst bilmeyen senaristler hikayenin kalan kısmını nasıl doğru anlatabilirler ki?

    - babamın yaverlerinden la qiuca 1991'de new york'ta tutuklandı. yanlış belgeler yüzünden amerika'da uzun süre tutuklu kaldı. 100'den fazla yolcu ve mürettebatın öldüğü avianca'daki uçak kazasından sorumlu tutuldu fakat bombalama eyleminin asıl sorumlusu carlos castano'ydu.

    - hapishaneden kaçış sırasında çok büyük bir olay olmadı. sadece 1 hapishane görevlisi hayatını kaybetti. babamın hapisten çıkabilmek için hukukçulardan yardım aldığı doğru değil.

    - limon, büyük amcam osito'nun adamlarından biriydi. onların 20 yıl boyunca şöforlüğünü yaptı. escobar ailesine herhangi bir ihanette bulunmadı.

    - cali ve medellin kartelleri miami ve ny'ta kalma konusunda anlaşmaya varamadılar. dizide anlaştılar gibi göründüler fakat bu doğru değil. uyuşturucu işi o kadar büyük ki bugün bile bu denli ayrışmalar olabiliyor.

    - cia, los pepes hakkında catano kardeşlere herhangi bir bilgi vermedi. bu işte cia'in bir parmağı yok. bu işi yapan kişi fidel castano'ydu.

    - annem hiçbir zaman silah satın almadı ya da kullanmadı. bu konuda anlatılan her şey yalan. tek bir el ateş dahi etmemiştir.

    - babam escobar, dizide gösterildiği gibi carrillo'yu kendisi öldürmedi.

    - babam son günlerinde yapayalnızdı. dizideki gibi yanında bir sürü adam yoktu. zaten adamlarından angelito ve chopo hariç hemen hepsi ya öldürüldü ya da teslim oldu.

    - babam hapishaneden kaçtıktan sonra dizide gösterildiği gibi hiçbir zaman rahat içinde yaşayamadık. kaldığımız evler hep kenar mahalledeydi.

    - leon'un miami hikayesi yalandan ibaret. o amerika'da yaşamıyordu ve babama tüm işlerde her zaman sadık biri olmuştu. dizideki gibi babamı satmadı. castano'lar tarafından kaçırılıp işlence edildikten sonra medellin'de öldü. babam için savaşırken öldü ve bunların hiçbiri dizide gösterilmedi.

    - babam cali halkını hiçbir zaman tehdit etmedi. sadece cali karteli ile savaştı.

    - ricardo priscus dizide gösterildiğinde aslında çoktan ölmüştü.

    - babam gilberto rodriguez'in kızına ya da o ailenin herhangi bir üyesine düğünde saldırmadı. hatta aralarında ailelere dokunulmaması konusunda bir anlaşma vardı. 13 ocak 1988'de kız kardeşim ve annemin yaşadıkları yeri bombalamalarına rağmen babam onlara bu tarz bir eylemde bulunmadı.

    - babam bizi asla onunla beraber yer altında yaşamaya zorlamadı. bizim için en iyi şeyin eğitim ve diğer fırsatlar olduğunu düşünüyordu.

    - babamla atış denemeleri yaptık ama dizide gösterildiği gibi değildi.

    - almanya seyahatimiz dizide gösterildiği gibi değildi. büyükannem bizimle seyahat etmedi.

    - virginia vallejo'nun babamın parasını reddettiği olayı tamamen yalan. zaten babam hapishaneden kaçtıktan sonra kendisiyle herhangi bir şekilde görüşmedi. annem de aynı şekilde konuşmadı.

    - babam tequendama otelinde bize telefon göndermedi.

    - dizide gösterildiği gibi hiçbir gazeteci tequendama otelinin önünde öldürülmedi.

    - babam öldükten sonra annem cali karteli tarafından şehirde bir görüşmeye çağırıldı. o dönem kolombiya'da 40'tan fazla mafya babası vardı. sonrasında bizi soydular ve babamdan kalan mülkleri aralarında bir ganimet gibi paylaştılar.